21 Ekim 2015 Çarşamba

Bir kontrol manyağından ahkam kesme yazısı

Çalışırken bir arkadaşım telefon etti, bilmem ne projesi için özel fiyat almış mıydın diye sordu. Bir anda resetlendim ve hemen cevap veremedim. Halbuki ben o projeyi diğerleriyle birleştirmiş, daha iyi fiyat alabilmek için üreticiye ne diller dökmüştüm. Bunlar bir anda aklıma gelmedi, halbuki defterime bile tek tek not almıştım. Halbuki…

Konuya hakimiyet sıfır, otur! Aslında bunu da diyemem, çünkü konuya hakimim, notlarıma bir bakınca tüm çalışma film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden ama o ilk anda araba farı görmüş tavşan halimi üzerimden atamadım. Böyle oluyor. Aslında yapıyorum ama bitirince rafa kaldırıp unutuyorum. Her şey için notlarıma bakmam lazım. Bu kafa yorgunluğunun unutkanlığın çözümü ne? Bilmiyorum. B12 vitamini?

Sadece iş değil. Ben artık özel hayatımda da not almadan hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Hemen her gün öğlen yemeğinden sonra defterimi açıp başlıyorum yazmaya;

BUGÜN YAPILACAKLAR
1. Ceketi tadilattan al (iki haftadır unutuyorum, geçen uğradığımda terzi de unutmuştu, bir de kızdım neyine kızıyorsun arkadaş, sen çok mu farklısın)
2. Ütü (puahhahah vallahi yav ütü)
3. Ayakkabılık kışlık düzene geçirilecek (evet hala sandaletlerim ortalıkta, ama el insaf daha İzmir 25 derecenin altına düşmedi)
4. Kışlık elbiseleri çıkar, yazlıkları elbise kılıflarına koy (dalga geçme böyle detay yazmazsam unutuyorum!)
5. Yorganı çıkar (kaç gündür üşüyoruz ama yok bir yorgan çıkaramadık!)

Oradan bakınca komik geliyor biliyorum ama vaziyet böyle…

Aslında sana bi’ şey diyeyim mi, ben böyle defterler dolusu yazmasam asla organize olamam. Çünkü artık evde totomuzu toplayacak birisi yok, düzenimizin sürdürülebilirliğinin tek yolu organize olmaktan, sıkı ve uygulanabilir bir plan yapmaktan ve tabii ki plana uymaktan geçiyor.

Yoruluyoruz ama şimdilik iyi kotarıyoruz bence. Zira çok yoğun bir hayatımız var aslında.
Sabah 06:30 kalkıp kahvaltı hazırlıyorum, sonra 07:20’de çıkıyorum. O arada ecnebiler gibi ailecek kahvaltı yapıyoruz, bak buna hep özenirdim, benim erken çıkmam yüzünden yapamayız sanırdım ama yo, bal gibi de yapıyoruz.

Ben çıktıktan sonra İlker Arca’yı servise bırakıyor. Herkes işine, okuluna… Arca’yı evde karşılayacak kimse olmadığı için bu iş İlker’in üzerine kaldı maalesef. Beş gibi eve giriyorlar. Arca kurt gibi aç olduğu için bir şeyler atıştırıp dinleniyorlar. Arca için keyif anları… Ben gelmezden önce ödev yapılıyor. İlker benden daha titiz, başında duruyor Arca’nın ve özenli yapması için beynini yiyor.

Ben yedi gibi geldiğimde, genelde ödevler bitmiş oluyor. Yemekleri Pazar günü yapıyorum, hafta içi sadece ısıtmak kalıyor. Şimdiye kadarki rekorum bir seferde sekiz çeşit yemek. Söylemesi ayıp yemek konusunda pratik bir insanımdır, evde yedi senedir yemek yapan başkaları olmasına rağmen hızımı kaybetmemişim (iş başa düşünce:P)  

Yemekten sonra da zaten Arca ile hepi topu 1-2 saatimiz kalıyor. Arca dokuz gibi uyuduktan sonra da ben en fazla on ikiye kadar dayanabiliyorum. O arada ütü, çamaşır, ufak tefek ev işi yapabiliyorum. Hafta sonu tam bir domestik hayat sürüyoruz.

Hazır mısın? Hafta sonumu anlatayım mı?

Kurslardan bahsetmiştim. Sonra mesela son iki haftadır, cumartesi öğleden sonra temizlik yapıyorum. Akşamları genelde Zeynep ve güllerle takılıyoruz. Çocuklar tepişiyor, biz şarap bira çerez, muhabbet… Bu hafta İlker hastaydı oturduk evimizde.

Bu Pazar pazara gittim mesela. Nasıl iyi geldi anlatamam. Bir yandan mandalina kokuları geliyor, başka taraftan nar diye naralar atıyor pazarcı. Sarımsak satan teyze ile amcayı özlemişim, ellerinden öpecektim neredeyse. Bir domates almışım of ki ne of. Urlalı amca hafif çatlağından al, iyice ermiş olur dedi. Vallahi nefisti, birkaç tane de çakırlardan attık torbaya, buzdolabına sokmayacağız, biraz da evde erecekler. Karaburunlu amca ile teyzeyi tek geçerim. Belki bahsetmişimdir, eski müşterileriyim, organiğin de organiğiymiş, zira Karaburunun en ucunda GSM’in çekmediği bahçesinde yetişirmiş limonu, mandalinası, narı… Bunun için bile gidilir pazara bak vallahi nefis. Ve eğer söyledikleri gibi benim pazarımı Üçkuyulardan kaldırmaya niyetlenirlerse, kendimi tezgahlara filan zincirleyebilirim. Greenpeace gönüllüleri eylemim karşısında saygıyla eğilirler. Benim pazarımdan domates alma hakkımı, mutluluğumu elimden alamazlar!

Bak asfalyalarım attı yine acayip gerildim. Neyse…

İşte o pazardan aldıklarımı da pişirdim o gün, kap kap yemek hazır.

Şimdi bu tempoyla nasıl baş ediyorsun diye merak edenler olabilir, “lan amma abarttın biz senelerdir böyle bir tempoda yaşıyoruz, sen kime bıkbıklanıyon” diye burun kıvıranlar da olabilir. Birinci grubu bir yazının devamını okumaya davet ediyor, ikinci gruba yürü git diye çemkiriyor, huzurlarınızda bu, “ben mikemmel kadınım, kariyer de yaparım, çocuk da yaparım, evimin yemeğini ütüsünü de kendim yaparım” mesajını vereceğim diye iki saattir klavye paralatan postun bu kısmını nihayete erdiriyorum.

Daha önce de söylediğim gibi; her işin başı plan, her işin başı program organizasyon. Alacağım her bir aksiyonu yazmak benim gibi erken bunamışlara özgü bir çözüm yolu, senin zihnin zehir gibiyse, kasmayabilirsin.

Sonra işbölümü. Benim muhterem olmasa benim tabii ki bütün işlere yetişmem söz konusu olamaz. Ödev konusu bile ilkokula yeni başlamış çocuğu olan kişiler için başlı başına bir iş, sorumluluk. Sadece bu değil tabii, yemek pişirmek, bulaşık makinesi boşaltmak, halıları süpürmek filan… Yani bir evi paylaştığın kişiden yapmasını bekleyebileceğin her işe dalar. 

Organizasyon dedim ya, mesela pazardan alışveriş önemli ama market alışverişini sanal marketlerden yapabilirsin. Öğle tatilinde sipariş veriyorum mesela, akşam geliyor. Zaten kapının önünde liste var, eksik oldu mu, oraya yazıveriyoruz ya da ben eksik malzemelerin fotoğraflarını çekiyorum. Komik ama görsel hafıza kaydı, not almaktan daha kolay. Geçen kitap kulübü toplantısında film tavsiyelerine internetten bakan Banu, ilgisini çekenlerin ekran görüntüsünü aldı telefondan, yalnız değilmişim.

Yine günün on iki saatini evin dışında geçiren bir insan için zaman nasıl yetiyor diye soracak olursan, zaman katillerine prim vermiyorum diye yanıtlayabilirim. Televizyon ve sosyal medya. Evde bu ikisine hemen hiç yanaşmamaya çalışıyorum. Bu kötü adamlar, senin kafanı dağıtıyormuş gibi görünse de aslında senden, ev işi yapacağın zamandan, çocuğunla sohbet edeceğin dakikalarından çalıyor. Ve ucu bucağı yok. Mesela bir film izlersin, başlar ve biter. Ama televizyonda zaplamanın, sosyal medyada onun bunun atışmasını okumanın sonu yok. Sabaha kadar yapabilirsin ve sonunda elinde koca bir hiç olduğunu fark edersin. 

Ha bu arada tabii ki eskisi kadar evimiz temiz değil, olsun. Bakmıyorum ben. Ruh sağlığım her şeyden önemli, biraz toz kir kadı kızında da olur. Çamaşırları gerektikçe ütülüyorum, olsun o sepet hiç boşalmıyor diye takıntı yapamam, hele çarşafım iç çamaşırım, ütüsüzmüş, ohoo geç bunları. Tabii eskisine göre daha az kitap okuyorum, daha az kendime vakit ayırıyorum, olsun yav, onun da bir çaresi bulunur. Bir planlamaya bakar puhahah!

Son olarak, yaşam koçlarının, "carpé diem"cilerin hiç hoşuna gitmeyecek ama akışına bırakmak yok bacım! Yok. Akışına bırakırsam uçurum aşağı yuvarlanırım, biliyorum. 

Ne demiş bir reklam büyüğümüz "kontrolsüz güç, güç değildir" kontrol her şeydir...

13 yorum:

ahu dedi ki...

Yeliz, bebeden sonra bende kafamda işleri programlıyorum. Her akşam bir işi bitirsem hafta sonu rahatım diyorum ama akşam çoğu zaman bebeyle beraber bende 9 gibi sızıyorum:( Kabul uykuyu seviyorum. Hayran hayran okudum yazdıklarını gazada geldiğimi söylemeyş borç bilirim :P Geçen hafta Ender Saraç geldi fabrikaya mini bir söyleşi için "Önümüzdeki 10-15 yıl içinde her 10 kişiden 4'ü alzheimer olacak , ben demiyorum bilimsel çalışmalar bunu gösteriyor" dedi. Eğer organize olabilmek için not alıyorsan sorun yok ama gerçekten unutkanlık varsa aklında bulun . Şimdiden önlem almakta fayda var. Çok iç karartıcı yazdım :( farkındayım ama bu bilgiyi seninle paylaşmak istedim. Ayrıca idolümsün ;)

Gozde dedi ki...

Benim koca bir yazıda en merak ettiğim şey, o kahvaltı masasını toplayıp mı çıkıyorsun, toplamadan mı:)? Napıyım ben de boyle konulara takılıyorum:/

Gozde dedi ki...

Ahu yazmış ya, benim de idolümsün:), mütemadiyen rüyamda görüyorum seni, daha 2 gün önce de gördüm:)İşte sanal alemle bu kadar içiçe yaşar da, 2 dakika kanlı canlı arkadaşlarımızla buluşmaya zaman bulamazsak sonuç böyle oluyor:)

yeliz dedi ki...

ahucum çok sağ ol. şimdilik kafa dağınıkllığı diyor geçyorum ama bence de unutkanlık var. belki bir doktora gitmeli. sebep neymiş acep ender bey paylaştı mı? önlemek için veya geciktirmek için öneride bulundu mu? ayrıca bu yazıda yazmadım ama ben de haftada 1-2 gece arca ile dokuzda uyuyorum, her gün bu tempoya vücut dayanmaz tabii. idol yo estağfurullah bebişi de seni de öperim

yeliz dedi ki...

puahahahah ben toplamıyorum. Çünkü genelde ben çıkarken o ikisi hala sofrada oluyor. Masa da genelde toplanmamış olarak bırakılıyor hatta akşam üzeri atıştırmalıklar da ben geldiğimde masada oluyor. Sadece ilkerden sabah tabakta domates kalırsa saklama kabına koymasını rica ediyorum, masada kalınca kuruyorlar, halbuki ben artık domatesleri hiç atmam, yemeğe kullanırım. başkaca bir sorunum yok akşama kadar öylece dağınık kalabilir:)

yeliz dedi ki...

iyi o halde biz tanışalım kanlı canlı gör beni rüyanda :)))

Ozlem dedi ki...

Kendime ben de kontrol manyagi derdim ama bir arkadasim dedi ki, sen kontrol manyagi degilsin, mukemmelliyetcisin. Tamam ya dedim, kulaga daha hos geliyor. Artik ne zaman kendimi kontrol manyagi olarak nitelendirsem aklima o soz geliyor. Dogru, istedigim gibi yapamayinca ariza cikartiyorum. Tam olsun dogru olsun istiyorum :)

Seda dedi ki...

Yelizicim bu anlatıkların nasıl tanıdık geliyor, ben yazsam bu kadar olurdu diye düşündüm... Ben bir de pasta yapıyorum sipariş geldikçe ha haa, delimiyim neyim:) Ama kocalarımız saolsun onlar yanımızda oldukta sonra herşeyin üstesinden geliriz biz! Sevgiler...

okuyanguzel dedi ki...

1- Liste olayını hiç garipsemedim. Çünkü ben de yazmazsam unutuyorum. Ama unutmamı da çok şey yapmak zorunda ve kıstlı zamanda yapmak zorunda olmamıza bağlıyorum. Hafta sonu işleri için bir liste çıkarmıştım. Toprak gördü ve çok garipsedi.
2-Kesinlikle muhtereme de borçlusun çünkü anladığım kadarıyla hayatını çok kolaylaştırıyor.

3- Bizim en büyük sorunumuz ödevler. Okulların açılmasını istemiyorum resmen ödev sorunları yüzünden. Abartmıyorum o kadar yani. (ama 1.sınıfta hiç sorunumuz yoktu. Ama tabi ki babasının ilgilenmesi süper)

4-Evin tertemiz olması gerekmiyor kendimizi iyi hissetmemiz gerekiyor. Önemli olan biziz.

5- Hep böyle uzun yazsan biz de uzun uzun keyif alsak seni okurken. Yazılarını halen heyecanla bekliyorum.

6- 2015 yılı için senin blogun gibi çok seveceğim bir blog keşfetmek istiyordum. Halen olmadı çünkü 1 numarasın !

7-Niye maddeler halinde yazdığımı da bilmiyorum.

8-Seni seviyorum. :)

Hatice ST dedi ki...

Çalışan bayanların çoğu için kaçınılmaz bir durum gerçekten bu şekilde yoğun bir tempoda yaşamak...
Ütü için bir kadın bul.. Ben ütü yapmayı çok severim... ve herşeyin ütülü olması gibi bir takıntım var, ancak çok zaman alıyor.. Benzer yaşamı ben de yaşıyorum çalışan ve çocuklu bir birey olarak, bir dönem ayda bir kere büyük temizlik için yardımcı alırdım.. ama şimdi haftada 1 yarım gün yardımcı alıyorum ... iyi oluyor..
Şimdi benim merak ettiğim manasız soru şu : Seneye biz de evde kahvaltılı düzene geçeceğiz.. Kahvaltıyı hazırlanıp da mı yapıyorsun yoksa kahvaltıdan sonra mı hazırlanıyorsun (saç baş kıyafet anlamında)... Arca da giyinmiş oluyor mu? sofranın toplanmadığını öğrendim bu sorularımı da detaylandırırsan sevinirim :)))

Gulcin dedi ki...

Hey masallah!
Vallahi feyz aldim.
benim danismanim olur musun Yeliz. Hele su sosyal medyadan uzak drma konusunda? :)
Ben de haftaici aksamlari yapacaklarimi yazmaya calisiyorum.
Mesela Pazartesi utu yaziyorum. Pazartesi sadece utu yapacagim diye geriliyorum baska guler utu derdim olmuyor. Bazen yapamiyorum olmuyor pazartesi aksami. Bir dahaki pazartesiye kadar yapmiyorum. Vallahi. Ama en azindan her gun ay utu yapmaliyim dememis oluyorum.
Bir de yelizcim su cumleyi ekliyorum musadenle konusmustuk ya hani. "Good is enough" Mukemmele ihtiyacimiz yok. Bazi durumlarda iyi yeterli. Hatta yeterinden bile fazla. hep bunu hatirlatiyorum kenime iyi geliyor :)
Operim seni.
vallahi cok feyz aldim ozendim. Cok sagol

TUĞBA'NIN DÜNYASI dedi ki...

Yelizcim;
Bu organizasyon yeteneğine hayranım. Kontrol manyağı gibi gelmedi pek bana aslına bakarsan, çünkü öyle manyak gibi davranmıyorsun:) Düzen gerçekten önemli bir şey hayatı kolaylaştırıyor. Ben de birkaç senedir böyle olmaya çalışıyorum. Dediğin gibi arkanı toplayacak biri olmayınca insan öğreniyor. Biraz hayatımı programlamaktan korkuyorum ben sadece, olmasını istediğim şeyler sanki o zaman inadına olmuyor gibi geliyor. Oysa program yapmak da düzene sokuyor insanı. Ben de sıkça not alıyorum tıpkı senin gibi, tüm detaylarıyla hatta. Yazdıkça da unuttuğumu fark ettim ama yine de yazıyorum, yazdığım için kafam daha tembelleşti sanki. Şu halde bazen düzen tutturmakta zorlanıyorum ve hayatımıza bir çocuk girdiğinde ne olur hiç bilemiyorum. Bence harika kotarıyorsun, ben de özeniyorum çok sana. Çoğu insan iyi organize olamadığı için hayatını yaşanmaz hale getirebiliyor, örneklerini görüyorum etrafımda. Ayrıca pazar detaylarını okurken ne kadar çok özlediğimi fark ettim o köylü teyzelerin amcaların olduğu rengarenk pazarları. Gelince ilk iş evin yakınlarındaki pazarları keşfedeceğim. Sevgiler canım.

Xxxx dedi ki...

Merhabalar severek okuyorum yazılarınızı 2 gün yazi gelmezse merak ediyorum neredesiniz diye �� defter tutmak not almak acaip mantıklı bana görede yalnız merak ettiğim 8 çeşit yemeklerin adları ve 5 gün nasıl sağladığınz�� kolay gelsin��