8 Şubat 2016 Pazartesi

Arca ve spor

Arca’ya bazen üzülüyorum. Bence onun için hayat zor.
Çünkü karşısında sürekli “konuş evladım, meramını düzgünce anlat, mızıldanma” deyip duran ebeveynleri var. Garip bir hayal dünyasından onu sürekli çıkaran tipler bunlar. Karakter yapılarımız hiç benzemiyor. Tamam zaten o bir birey, bağımsız bir birey tabii ki benzemeyecek de, zıtlıklar yoruyor. Uzlaşmaz bir döngünün içinde debelenip duruyoruz. Biz muhteremle tüm farklılıklarımıza rağmen asgaride buluşabilen insanlarız. Ailenin diğer üyesindeki bu aykırılık da neyin nesi?

Ota boka ağlıyor. Bazen gel yavrum ağla için açılsın diyorum da bazen de eh be çocuğum buna da ağlanır mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Hemen dudak bükülsün, hemen gözler dolsun. Tüm neşesine rağmen hassas ve melankolik bir yapısı var.

Diyorum ya, hayat onun için zor. Küçük balık burcu…


Hayat sadece ebeveynlerinden bu kadar farklı olduğu için değil, yeteneği ile ilgi alanlarının aynı doğrultuda olmadığı için de zor. Bu hayatta en kıskandığım insanlar, hayatlarının başında neyi tam olarak istediklerini, neye yeteneklerinin olduğunu fark eden ve hayatını buna göre yaşayan insanlar…

Bir test yapmışlar okulda. Çoklu zeka kuramına göre çocukların daha yetenekli oldukları zeka türlerini bildiriyorlar sana. Neyse geldi elimize sonuçlar. Tam tahmin ettiğimiz gibi! Sporcuların sahip olduğu o bedensel zeka türünden zerre yok Arca’da. Üzüldüm çünkü tam bir spor manyağı. Saatlerce futbol maçı izleyebilir, ortalama bir futbol izleyicisinden kat kat spor bilgisi mevcut. Evde sürekli ama sürekli maç yapar. Futbolcuların hareketlerini taklit eder. Okulda ona tavsiye edilen lego, eğlenceli deneyler, destination imagination gibi kulüp ve kursları değil, top oyunları kulübünü ve basketbol kursunu tercih etti. Futbola yazdıralım diye başımızın etini yiyor. Ama bize test sonuçları gelmeden önce de biliyorduk ki Arca’nın spora olan kabiliyeti ilgisinin onda biri bile değil. Arca’da dikkat çeken zeka türleri ise işte sözel, sayısal, uzamsal, müziksel gibi sıradan türler.

Bu test bildiğimiz bir şeyi bize teyit etmiş oldu. Arca muhtemelen bir sporcu olmayacak. Ama aslında bir taraftan önemsemediğimiz bir şey var.

Sporu seven bir insan illa ki sporcu mu olmalı?

Lisede basketbol takımında oynayan ve bazı kulüplerden teklif almış gencin babasıyla sohbet ediyorduk. O genç de 8 yaşında başlamış basketbola. Babası, bizimkinde yetenek yok dediğimde, daha belli olmaz, dedi. Dahası illa ki olmalı mı? Yani tabii ki sporculuk kariyeri öncelikle yetenek üzerine kurulu ama spor yapmak için kariyer şart mı?

Spora katiyen önem vermeyen bir toplumuz. Beden dersleri ya test çözmek için ya da ÖYS’ye hazırlanmak için resmen işgal edilirdi. Hem eğitimciler hem de biz öğrenciler tarafından. Beden eğitiminin zerre önemi yoktu. Belki de bu yüzden eve aldığımız yürüme bandı bornoz askısından, kaydolduğumuz spor kulüpleri birer giriş kartından öteye geçemiyor. Ecnebilerin sabah beşte kalkıp yürüyüş ya da koşu yapmasını da garipsiyoruz. Ve spor hayatımızın hemen hiçbir noktasında yer almıyor. Spor yapmak concon bir faaliyet değil aslında. Sadece zenginlerin ya da işe gitmek zorunda olmayanların yapabileceği bir şey değil. Biz tercih etmiyoruz, bütün mesele bu. Çünkü spor yapmayı bilmiyoruz. Spor yaşamımızın bir parçası değil. Halbuki öyle olmalı. Sağlıklı yaşlanmak için, dinç olmak için, mutlu olmak için…

Gel de bunları büyüyünce futbolcu olmak isteyen yedi yaşındaki bir çocuğa anlat. Neyse baktı ki olmuyor, hakemliğe filan soyunur, sonra da bir futbol tartışma programı filan bir yolunu bulur. Lakin çocuğum diye demiyorum, yorumları bir Erman Toroğlu seviyesinde:)

14 yorum:

ahu dedi ki...

yeliz yazının devamında sende yazmışsın zaten, profesyonel olarak spor yapabilir. hayatına sporu ömür boyu katabilir. Varsın milli takımda olmasın :)

GeCe dedi ki...

Ben yeteneklerin yüzde yüz doğuştan olduğuna tam inanmıyorum. Öyle de olabilir tabi ama çalışarak zihnini doğru yönlendirerek doğru fırsatları kollayarak da sonradan yetenek sahibi olabilirsin. Bu yüzden bence hemen kestirip atmayın derim inancınızı koruyun :) Herhalde biraz daha büyüdüğünde futbol menager oyununu oynarsa çok sevebilir ve o zaman takım idareciliğinin matematik ve mantık gibi becerilere bağlı olduğunu ve hatta tüm takımın başarısının ona bağlı olduğunu görüp o alana kaymak isteyebilir

Adsız dedi ki...

Sonunda dediğin gibi varsın profesyonel olmasın, kariyer yapmasın; önemli olan hayatına bir renk katması, o gocuk patronun suratına kapıyı çarpamadığında hırsını toptan çıkarması, evdeki karısından çocuğundan değil. Sevgiler
Deniz

Adsız dedi ki...

Gocuk değil gıcık patron olacaktı o :)
Bu vesileyle tekrar tekrar sevgiler :)
Deniz

Canan dedi ki...

Boşver futbolcu olmasın mantık matematik bilen dogru dürüst bi teknik direktör olsun bizimde yüzümüz gülsün mourinho (inşaallah doğru yazmışımdır) futbol oynamamiş r.madriti yönetti
İmza 3 erkek anası

Canan dedi ki...

Boşver futbolcu olmasın mantık matematik bilen dogru dürüst bi teknik direktör olsun bizimde yüzümüz gülsün mourinho (inşaallah doğru yazmışımdır) futbol oynamamiş r.madriti yönetti
İmza 3 erkek anası

Adsız dedi ki...

Sonunda senin de dediğin gibi; profesyonel olmak, kariyer yapmak zorunda değil ki; bir renk olsun hayatında; yarın o gıcık patronun suratına kapıyı çarpamadığında futbol topundan çıkarsın hırsını; evdeki eşinden, çoluk çocuğundan değil. Sevgiler
Deniz

CEREN dedi ki...

Bizim çocukların benzerlikleri beni şaşırtıyor artık yahu,Arca ve oğlum Demir'in arası sadece bir kaç ay bildiğim kadarıyla,Demir de futbolu çok seviyor ama kesinlikle beceremiyor ve bu sebeple arkadaşları maç yaparken onu aralarına bile almıyorlar,oyunu bozuyor diye..Bu arada Demir'in de en yakın arkadaşının ismi Poyraz ve dediğine göre Poyraz'ı bizden bile çok seviyormuş :)

bahar renkleri dedi ki...

Büyünce futbolcu mu olmak istiyor,futbolcuların hareketini mi taklit ediyor,evde her yere kayarak mücadele ile mi gidiyor ve futbol okulu için başının etini mi yiyor ve üstelik bu cüce daha birinci sınıfta mı ...Amanın bu benim oğlan olmasın.Üstelik kabiliyet kısmındaki hezimet bile tıpatıp aynı ama ne yaparsın.Ben şimdiden başladım insanlar sadece tek bir işle uğraşmazlar bir yazar da harika basketbol oynayabilir,bir doktor sadece doktorluk yapmak zorunda değil şeklinde konuşmaya.Hani diyorum kariyer olmazsa sevdiğin için devam et.Bakalım zaman ne gösterecek.

Adsız dedi ki...

Sevgili Yeliz,
Bu konuyu işleyen ve seveceğini umduğum bir kitap var. Sıçrama - Mathew Syed..
"Yetenek mi daha önemlidir yoksa çalışma mı?" tartışmasını yapıyor kitap. Çok da çarpıcı örnekler veriyor. Üstelik ilk örnek yazarın kendisi olduğu için çok çarpıcı bir başlangıç yapıyor bence.
Neyse daha fazla anlatmayayım kitabı..
Sevgiler
Zeynepp

Adsız dedi ki...

ÖYS deme yaşın ortaya çıkıyor ehehe. yetenekten daha önemli şeyler var. çalışmak, sevmek, azim... etiketlemeyin çocuğu.
secce

Unknown dedi ki...

Şu testin sonuçlarını getirsene sen bir bana:) Messi olma hayalini törpüleme çocuğun:)

Unknown dedi ki...

Şu testin sonuçlarını getirsene sen bir bana:) Messi olma hayalini törpüleme çocuğun:)

Pratik Anne dedi ki...

Yeliz, Big Magic (Buyuk Sihir) i okuduktan sonra elinize gecen testi daha farkli yorumlamani beklerdim senden. :) Arca daha 5 yasinda. Daha deneyecegi, kesfedecegi cok sey var. Yazdiklarina bakilirsa Arca zaten kendini kendince ifade eden bir cocuk. Benim dusturum cocuklara mumkun oldugu kadar, elimizden geldiginde, maddi ve manevi imkanlarimizi yettigince cok tecrube sunmak. Spor olur, sanat olur, bilim olur vs. Sonra onlarin isaretlerini takip edip, cok bogmadan sevdigi ve istediklerini bulmalarina yardimci olmak. Malala'nin dedigi gibi "kanatlarini kirpmamak". Bence sen Big Magic'i ac, tekrar bir gozden gecir.