Siz benim böyle bol bol okuduğuma bakıp da beni kültürlü entel bir şey sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Yok aslında tam olarak yanılmıyorsunuz, kendime göre sınırlı bir entelektüelitem var bence. Biri bir filme, bir kitaba atıfta bulunduğunda mal mal bakmıyorum en azından, ucundan kıyısından bir muhabbet yakalayabiliyorum. Ama abartmaya gerek yok.
Nitekim kitap kulübünde Nabokov'dan seçtiğimiz Lolita'ya başlamadan evvel, sığ ve sınırlı edebiyat bilgimle Lolita'nın 17 yaşında, ergenlik sürecini tamamlamış, yetişkin bir insan olmaya aday bir kız sanıyordum. Neden dersen, Biz gençken ve magazine meraklıyken, modellik yarışmalarında öne çıkan birkaç genç kız vardı, yaşları 16-17 sanırım, adlarını sor hatırlamıyorum şimdi, ama o kızlara "Lolita" adını takmıştı basın. Bence oradan aklımda kalmış olabilir. Neyse sonuçta, romandaki gerçek Lolita'nın 12-13 yaşında bir çocuk olduğu gerçeğinin farkına vardığımdan beri eşekten düşmüş gibiyim. Romanın yarısına zor geldim, gece rüyalarıma girdi, gerildim, bir de gündemin pisliği de üstüne gelince tam oldu.
Kitabı hem elimden bırakamıyorum hem de elime alınca sinirlerim bozuluyor, kabus gibi.
Lolita'yı kulüpte haftaya tartışacağız. Umarım o zamana kadar bitirebilirim, zaten kulüple okumasaydık, ben şimdiye kitabı çoktan kitaplığın yüksek ve görünmez raflarından birine tıkmıştım.
Aslında yazıyı burada bitirmeliyim fakat uyanık kalmaya çalışıyorum, çünkü tahlillerimi yarım saat içinde almam lazım. Siz de mecbur bana katlanacaksınız.
Hafta sonu bizim oğlan mideyi bozmuştu ya, işte o belirtiler dün, İstanbul'da, tam da Çinlilerle toplantıya girmeden önce beni de yoklamaya başladı. Karın ağrısı, mide bulantısı, kusma. İşin kötüsü toplantı öğleden sonra, akşam da yemeğe götüreceğiz misafirleri ve son uçağa binip geleceğim İzmir'e.
Allah seni inandırsın kanımın son damlasına kadar yığılmamak ve toplantı masasının üzerine kusmamak için kendimi zor tuttum. Midem boşalınca kendimi iyi hisseder gibi oluyorum, sonra iki lokma yiyip doğru tuvalete.
Her şey bittikten sonra, uçağa bindim, koydum kafayı uyuyacağım, türbülans! Gece vakti hostesler sandviç dağıtıyor, onların kokusu, yanımdaki adamın ter kokusuna karışıyor, hani muayyen günüm olmasa, bir kaza kurşunuyla Arcaya kardeş mi diyeceğim, tövbeler olsun.
Neyse sağ salim indik. O indiğimizde kopan alkış tufanını da anlayabilmiş değilim. 1960'larda seyahat etmiyoruz! Hayır bu saçma ritüel başka memleketlerde yok, ecnebilerin ödü patlıyor, korkulu gözlerle etrafına bakıyor garipler.
Midem ağzımda ama sürekli kendimi "eve az kaldı" tesellisiyle oyalıyorum. Taksiye bindim. Adam rallici olmak istemiş fakat ailesi engellemiş kanımca, tüm maharetlerini bana gösterdi. Ağzımı açıp tek kelime etmedim, ağzımı açsam kusacağım. İyi ki diklenmemişim, ineceğim yerde köpekler etrafımızı sarınca, sağ olsun bizim çıkmaz sokağa kadar giriverdi.
Ve klozette erişilen mutlu son. Hatta 3 defa arka arkaya mutlu son. Üzerine nane limon ve uyku. Sabah doktora gittim. Tahliller dediğim de o. Kan idrar bakalım ne çıkacak.
Şimdi şu anda, ılık bir şeyler yudumlar, birkaç satır yazarken kanepede battaniyemin altında, cama vuran yağmurun sesini dinliyorum. Tam da özlemini çektiğim bir atmosfer. Lakin bu atmosferin mütemadiyen ağrıyan bir mide, halsizlik ve hastalıkla aynı zamana denk gelmesi ile aslında bu hastalık olmasa asla böyle atmosfere sahip olamayacağım gerçeği ne kadar acı değil mi?
11 yorum:
canım çok geçmiş olsun...
Çok geçmiş olsun. Ve evet çok acı bir gerçek bu bizim gibiler için.
Geçmiş olsun, hastayken evden uzaklarda olmak ne kadar da kötü...
Geçmiş olsun , ne acı o atmosferi yaşaman için hasta olmanın gerekmesi:(
Yelizcim çok geçmiş olsn.Mide gribi denen bir salgın carmış ve belirtileri de aynen anlattkların gibi. İnşallah basit bir üşütmedir sizinki.
Şimdi sana söyleyeceğim kitabın yanında Lolita masum kalır. Kirpiklerinin Gölgesinde/Şebnem İşigüzel. Tek sığınacak yeri,kirpiklerinin gölgesi olan küçük bir kuz hakkında.Ve ben bu kitaba yıllarca ama yıllarca direnmiştim.
Geçmiş olsun, burada stomach flu diyorlar ve her sene bizim kız okuldan getirip hepimizi sırasıyla geçiriyor. Hatta geçen hafta yine oldu ve o iyileşti ama eşim bugün aynı sebepten işe gidemedi. Yoğurt yemek iyi geliyor ve bir de ors (oral rehydration salts) diye geçen tabletler var. Suda eritip içiyorsun, bunlar reçetesiz satılıyor içilirse iyi oluyor
Çok geçmiş olsun. İyi dayanmışsın gene. Sağlıklı günlerde de yağmur tıpırtısı ve battaniye lüksünü yaşamanı dilerim.
Harbiden nasıl dayanabildin? Helal olsun.
Acil şifalar
geçmiş olsun, Lolita'yı tam da kızım 12 sindeyken okumuştum, bunu hisseden sadece ben miyim diyordum, kitabı zor bitirdim zihnimde konuyu derhal kapatarak... hoş bu da yazarın bir başarısı diyebilir miyiz?
geçmiş olsun.
Amanın çok geçmiş olsun, çok iyi dayanmışsın...
çok geçmişler olsun :)
Yorum Gönder