28 Mart 2017 Salı

On maddede Brüksel’den ilk izlenimler

Ben Brüksel’e ömrü hayatımda bir defa gitmiştim, 2004 mü 2005 mi hatırlamıyorum bile. İş için tabii ki. Bir workshop vardı galiba. Deli soğuk bir havada arkadaşımla o meşhur meydanda gezdiğimizi hatırlıyorum. Kullan at fotoğraf makinesiyle hatıra fotoğrafları çekmiştim, ama tab ettirmeden makineyi kaybettim sanırım. Yani pek bir hatıram yok. İlker de yine aynı yıllarda iş için gitmişti, diğer Avrupa şehirlerinden fazlaca bir farklılığı olduğunu hatırlamıyoruz.

Bu defa günde kişi başı 20.000 adım atmak suretiyle altını üstüne getirdik, izlenimlerimizi 10 maddede derledik:) Bak görüyorsun bacım günün çorbası blog siz sayın okuyucuları için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor, yediğini içtiğini, gezdiğini gördüğünü kıskandığını paylaşıyor:) 

1.    Çok başarılı bir toplu taşıma sistemi var. Ondan daha başarılı olansa muhterem. Elindeki telefonla tek hata yapmadan bizi bütün Brüksel’de gezdirdi. Sadece bir adres bilgisi ile telefon bile etmeden arkadaşımızın ziline bastık mesela, nasıl gelebildiğimize onlar bile şaşırdı.
işte o telefon!

2.    Milli yiyecekleri patates kızartması, çikolata ve waffle, milli içecekleri bira olmasına rağmen nasıl oluyor da zayıf kalabiliyorlar? Hayret! İlker’in tespiti bizim gibi öküzümsü değil, insan gibi yemeleriymiş. Peki.
böyle yemeyeceksin işte:/

3.    Dünyanın her yerinde aynı muameleyi görüyoruz, İlker coca cola zero söylüyor, ben bira ve istisnasız her seferinde bira İlker’in önüne konuyor. Göbekten kanımca. Bu arada öğlen yemeklerinde bile bira içtiğimi söylemeden edemeyeceğim, ne güzel biraları var kardeşim, insanı yoldan çıkarır şerefsizim! 
öğlen birası güzelliği

4.    Henüz midye yemedik, ben bizim Mardinli Memet abinin midye dolmasından, Şampiyonun midye tavasından gayrı midye tanımam arkadaş! Midyede muhafazakarım. Haşlayıp otlayıp koyacaklar önüme bütün iştahım kaçacak diye korkuyorum.

5.    Hep bisiklet biniyorlar, nasıl da özeniyor insan. Allahım oralara taşınmak, bisikletimi her allahın günü kullanmak nasip et yarabbi, amin! 

6.    “Ayağını kaldırımdan atıyorsun, bütün araçlar duruyor” efsanesi efsane değil, gerçek! Hem de sağını solunu kollamadan kendini yola atabilirsin. Hatta biz dört yol ağzında durmuş, elimizdeki telefondan yerimizi belirlemeye çalışırken bu şoförler, duruyor, ufaktan korna bile çalıyorlar, buyrun geçin diye. Allahın hikmeti!

7.    Her yer Türk abicim. İlk gün Paul’e girdik, benim muhteremin sevdiceği bir sandviççi kendisi, kasadaki kadın Türk çıktı ki hiç benzemiyor, o da bizim için aynı şeyi düşünmüş, boşuna Fransızca İngilizce debelendik. Yolda konuşmalarını duyuyorsun, kaldırıma masa sandalye atmış olan kahvecinin sütlü nescafesinden Türk olduğunu anlıyorsun. Bir de bizi müşteri hanesine asla yazamayacak ampulcü manav vardı, evet diyecek o, bak görürsün, el alemin memleketinde bir yerleri bir yerlerine denk (burası çok pis küfür, anlayan anlamıştır umuyorum) beylerin, bizim memleketimizdeki referanduma, seçime katılırlar, ampüle eveti basarlar.

8.    Çikolata çok pahalı! Bütün tanıdıklara çikolata alalım dedik, bütün parayı bıraktık çıktık. Yuh yav! Bence biz de lokumu turistlere pahalı tarifeden satalım, yüreğim soğusun.

9.    Hava 15 derece oldu mu soyunuyorlar. Yazık yav, görmemişin güneşi parlamış, açılmış da saçılmış:)

10.  Yeşil, yemyeşil… Var ya insanın ömrüne ömür katar mis gibi hava. Bir de böyle pembeli beyazlı çiçekleri olan bir ağaçları vardı. Allahım nasıl güzel bir görüntü o! Bahar dallarımız var ya bizim, yok onlar gibi minik değil, kocaman çiçekler. Kimseye de soramadım, ne ağacı bu, diyemedim, ama aklım kaldı. Derken instagramda fotoğraflarını gördüm, manolya ağacıymış.

Brüksel'e manolyalar açarken gitmişiz:)
 
Keşşşşke benim olsa dediğim ev:)
 
muhterem ile şömine yanı romantik yemeği


22 yorum:

Zeugma dedi ki...

Güzel ülke bence. Tam sizlik..

Belçika'daki Türklerin yüzde 90'a yakını Afyon'un Emirdağ ilçesindendir.
Bu bilgi de benden gelsin;)

Adsız dedi ki...

"Hava 15 derece oldu mu soyunuyorlar. Yazık yav, görmemişin güneşi parlamış, açılmış da saçılmış:)" -- Bir tasinin bu laf cok pis yenecek Yeliz'cim :)) 15 derecede sadece mayomu cektigimle kalmam denize bile girerim serefsizim! Ki yaptim, resmen vucut isim degisti cunku artik, adaptasyon mu dersin evrim mi ne dersen. Bir guneylinin bir Izmir'linin gunes iste deyip gectigi sey nimet nimet! :)) Ama sevmissiniz belli, ne guzel! Burcu

www.macerakitabim.com dedi ki...

Senin şu muhteremle bira-kola olayınız bizim Selçuk'la durumumuza benziyor. Birayı ben içiyorum elbette, kola zeroyu o :)

GeCe dedi ki...

Üstteki yoruma ben de katılıyorum 15 derece sonrası ya bizim için de ve ilk yılın sonunda siz de öyle olacaksınız :))

yeliz dedi ki...

A evet biliyorum, bzim kuzenin eşinin ailesinden çok insan varmış, hep afyonlu. Çok ilginç bence, bir kasaba sanki yürümüş gitmiş Belçika'ya:)

yeliz dedi ki...

Biz kazak atkı montlarla pek komiktik:) sevdik ya Burcu, medeni memleket işte, sevilmeyecek gibi değil.

yeliz dedi ki...

İçecekte cinsiyetçi bir kodlama! cidden sinir bozucu değil mi? Garsonların her defasında aynı şaşkınlığa düşmeleri de çok komik:)

yeliz dedi ki...

Olalım vallaha, inşallah. En sevmediğim şey üşümek ve İzmirin en sevdiğim tarafı güneşi.

Adsız dedi ki...

Yelizcim ilk baslarda bunlarin bu gunes gormemisligiyle biz de cok dalga geciyorduk ama biz de onlardan olduk artik,hava 15 derece ve ben hazir gunesi bulmusken botlari atip babetleri giymeye basladim bile. O yuzden fazla dalga gecme derim :))
yesim

Bezen Hindistan dedi ki...

Oyle bir koy de NJ'de var. Koy muhtarina kadar hepsi gelmis:)

pınar dedi ki...

Gelirken market alışverişi yaptın mı Yeliz? Ben lotus speculus almıştım. Kahve yanlarında verdikleri bisküvinin ezmesi nasıl güzel bişey. Burda da var ama gereksiz pahalı. Bir de andalous sos (Doğru yazamamış olabilirim) aldım koklayarak yedik çünkü burda yok�� bunların hepsi elinin altında olcak ya nasıl şanslısın��

Pratik Anne dedi ki...

Burcu Hanim'in bu yorumunun altina imzami atarim. Biz de kutup kis sonrasi 10-15 dereceyi gorduk mu ayni pozisyona giriyoruz. :) - Chicago'dan Burcu

klavyekralligi dedi ki...

Bruksel izlenimleriniz ilginc. Heyecaniniz yazdiginiz cumlelerden anlasiliyor. Fakat yanildiginiz bazi noktalar var...
Cikolata, almayi tercih ettiginiz yere gore pahalidir veya ucuzdur. Mesela buyuk market zincirlerine girip ordan 2 Euro'ya super cikolatalar alabilirsiniz.
Bruksel'de yogun hava kirliligi var. Hatta Istanbul'dan daha kirli. Ve buradakiler cok sikayetci bu durumdan. Soyle bir haber linki vereyim: http://www.xpats.com/brussels-air-quality-worst-rue-de-la-loi-and-forest

Sular inanilmaz kireclidir. Ilk geldigim aylar ellerim berbat oldu. Onca krem surmeme ragmen yine de kotuydu. Suyuna alismak kolay olmadi.

Turkiye'deki gibi damacana su alamamak kotu. Surekli marketten su tasiyoruz. Masrafli oluyor biraz. Cesmeden icenler de varmis ama benim icmeye midem el vermiyor o kirecli sulari. Tercih meselesi tabii.

Burada Turk kimligine sahip kisilerin referandumda istedikleri secenege oy vermeleri gayet normal bu arada. Demokrasi tam da boyle bir sey. Hakaretiniz yakisiksiz olmus, eger elestiri kabul ediyorsaniz belirtmek isterim.

Burada farkli fikirlere, inanclara saygi var evet. Ozellikle de, merkezi ve bizim gibi turlu ulkelerden gelmis olan yabancilarin yasadigi Ixelles'de biz ikinci sinif vatandas muamelesi neredeyse hic gormedik. Ama uzun yillardir burada oturan ve hatta Belcikali kocalari olan arkadaslarimdan duydugum, kendilerinin irkcilikla coook karsilasmis olmalari. Kim bu insanlar Arap, siyahi veya basortulu vs degil, cekik gozlu Cinli :) Ama maalesef yabanci dusmanligi var, ayni bizim Turkiye'de multecileri istemeyen ve asagilayan zumre gibi. PKK destekcileri burada Belcikaliyim moduna girdikleri ve kendi kimliklerini reddedip burali olmaya calistiklari icin (baska sebepler de var), onlar burada hos karsilanir. Ama bir yandan da AB'ye gore PKK teror orgutudur. Fakat parlamentonun onunde Ocalan bayraklarini sallayip Turkiye'ye kufur etmeleri engellenmez. (Avrupa ikiyuzlulugune minik ornek)

Kirsal bolgelerde yasamanizi tavsiye etmem. Oralarda irkcilik daha fazla oluyormus. Sonra kalbiniz kirilabilir.

Ulasim guzel ama tramvaylarin coguna bebek arabasiyla binmek imkansiz. Cocuklu ailelerin en cok elestirdikleri seylerin basinda bu geliyor.

Okul olarak, iyi ya da kotu olup olmadigini Facebook'taki BCT grubundan destek alarak ogrenebilirsiniz. Ingilizce konusulan nadir sosyal medya mecralarindan... Oruracaginiz yer neresi ise, saniyorum ordan 300 metre uzakligi asan okullara gonderemiyorsunuz (ozellikle de okulun nami iyiyse). Zaten herkes yakininizdaki okula gondermenizi tavsiye eder. Ve okullarda yer bulmak asiri zormus. Bizim kizimiz 1 yasina yeni girdi. 2,5 yasinda anaokuluna baslamasi icin simdiden gidip ismini sectigimiz okullara kayit yaptirmamizi herkes siddetle onerdi. Biz de haftaya okullara gorusmeye gidicez hatta.

Evler Istanbul'a gore daha buyuk bence. Biz Flagey'ye yakin oturuyoruz, evimiz cok ufak degil (cok buyuk de degil).

Bir sorunuz olursa yardimci olmaya calisirim.
Yeni hayatiniza adaptasyon noktasinda basarilar...

yeliz dedi ki...

Çok ilginç:)

yeliz dedi ki...

yok hemen hiç markete girmedik, sadece su almaya. O sos ne içinmiş? Vallahi ilk kez duyuyorum.

yeliz dedi ki...

Uzun uzun yazmışsınız, öncelikle çok teşekkür ederim.
Biz üç günlüğüne turist gibi gittik, dolayısıyla neyin nerede ne kadar olduğuna bakamadık, turistik mekanlarda çikolata pahalıydı, geçirmişlerdir haliyle:)) İnşallah öğreniriz, tek derdimiz o olsun:)
Toplu taşıma ile ilgili bebekli, çocuklu çok insan gözlemledim, hiç sorun yaşayanını görmedim ve günün her saati metro, otobüs, tramvay, her hattı kullandık. biz Brüksel'in farklı bölgelerinden bahsediyor olabiliriz, ahkam kesmeyeyim, neticede benimki turist izlenimi:) Hava da aynen:) Dediğim gibi belki farklı bölgelerden bahsediyoruzdur?
O damacana olayını biz de fark ettik maalesef:( acaba yanımızda çeşme suyunu arıtan cihazlardan mı götürsek diye düşündüm. Zira ben deve gibi su içerim, ciddi bütçe ayırmamız gerekir suya:) Ucuz da değil gördüğüm kadarıyla.
Facebook gruplarına üye olmuştum.
Kırsal kesimden neyi kast ediyorsunuz bilemedim, biz biraz şehrin dışı gibi görünen Sint-Pieters-Leeuw belediyesine baktık, çok köy gibi değildi?
10 yıldır Belçika'da yaşayan arkadaşlarımın görüşleri tam tersi yönde. Onlar hem şehri hem de şehrin biraz dışını tecrübe etmiş aileler. Flamanların son derece olumlu ve sıcak yaklaştıklarını anlatıyorlar, ne diyelim Allah iyileriyle karşılaştırsın. Zaten bu tür şeyler biraz kişiden kişiye değişiyor, deneyimleyip kendi süzgecimizden geçirmeli.
Türk kimliğine sahip kişilere oy hakkı meselesine ve benim hakaretime gelince, siz sanırım bu bloga ilk defa geliyorsunuz. Tarzım böyle benim, asfalyalarım attı mı direkt dalarım. Yazdıklarımdan ve tarzımdan hoşlanmayanların okumama hakları saklı tabii ki. Eleştirileri kişisel algılamıyorum, herkes fikrini beyan etmekte özgür.
Konumuza dönecek olursak; Türkiye şu anda bir rejim değişikliğinin eşiğinde, bilmem farkında mısınız? Bir partiye oy vermekten değil, bir seçimden değil, bir referandumdan bahsediyoruz. Yani Türkiye'nin geleceğinden. O demokrasi dediğiniz var ya, işte demokrasiden Türkiye'de ne kaldıysa geriye, onun katlidir bu "sistem değişikliği". O yüzden neye evet dediğini bilecek, tercih yapan kişi, okuyacak, öğrenecek, körü körüne partizanlık yapmayacak. Yaparsa, lafımı esirgemem.
saygılarımla.

yeliz dedi ki...

:)) yok yok bence biz komiktik, herkes t-shirtle bende pofuduk mont, yün atkı:)) İzmirden sonra zor olacak ama bu da avrupanın gerçeği:)

yeliz dedi ki...

Amerikalı Burcular, canlar:) 15 C'deki ilk t-shirtlü fotoğrafımı paylaşıp size ithaf edeceğim:)) bugünleri hatırlar güleriz inşallah.

klavyekralligi dedi ki...

Biz de genelde hosgoruyle karsilandigimiz icin hemen her yerde, sasirmistim biraz Cinli arkadasim cok irkcilik var burda deyince. O Zaventem'de oturuyor. Flamanlar daha sicakkanli dedigimde bana karsi cikmisti, onlar daha betermis :)) Ama benim Bruksel'de girdigim Flemish ortamlarda hep cok tatli insanlarla karsilastim acikcasi. Kirsaldan kastim sehir merkezinden uzak yerler. Acikcasi kizim daha bebek oldugu icin oyle her yeri karis karis gezemedim. (Ekim'de tasindik biz)

Su filtrelerini burada cok kullanan varmis, bu secenegi kesinlikle dusunun.

Sint-Pieters-Leeuw Bruksel'de degil sanirim?

Tramvaylardan bazilari yeni ama bircogu cok eski. Mesela bizim eve yakin 81 hatti ki cok kullanilan bir hattir, asla bebek arabasiyla binilemez. FB'taki gruplarda da zaman zaman sikayet konusu 🙈

Iyi insan kotu insan her yerde. Biz ozellikle Turklerin cogunlukta oldugu Schaerbeek'te oturmayi tercih etmedik, maalesef entegre olamamis ve kafa yapisi olarak uyusamayacagimiz insanlar oldugunu dusundugumuz icin. Bizim gibi bir sureligine buraya gelmis yabanci insanlarin agirlikta oldugu Ixelles tercihimiz oldu. Unutmayin, bir kira sozlesmesi imzaladiginizda 3 sene o evde yasayacaginiza dair soz veriyorsunuz (genelde boyledir), erken cikmaya kalkarsaniz cezalari var (ev sahipleri cok korunuyor, hatta eve bi delik dahi actiysaniz o deligi kapatmazsaniz bu bir sorundur). O yuzden dogru bir tercihte bulundugunuzdan emin olarak hareket edin mutlaka.

Duygu dedi ki...

Yeliz öncelikle hayırlı olsun verdiğiniz karar, planladığınız yeni hayat mutluluk getirsin size. Herşey yavaş yavaş düzene girecektir eminim.
Bir de içimde kalmasın:
Benim için "aman canım herkesin kendi görüşü, kime isterse ona oy verir, saygı duymak lazım"ı geçeli çok oldu.. Bu aşamada işe "sadece bir seçim" gözüyle bakmak ve bunun ülkenin geleceğiyle olan bağlantısını görmezden gelmek bencillikten öte birşey değil. Seni yıllardır okuyorum, okuduğum kadarıyla da tanıyorum. Senden daha ılımlı düşündüğüm onlarca yazı yazıldı bu bloga. Ama artık benim de durumum aynen budur: "O yüzden neye evet dediğini bilecek, tercih yapan kişi, okuyacak, öğrenecek, körü körüne partizanlık yapmayacak. Yaparsa, lafımı esirgemem."
Seviyorum seni..

GeCe dedi ki...

Su muhabbeti dönmüş yukarda, Amsterdam'da da sular kireçli ama tertemiz herkes musluktan içer. Ben alıştım her türlü içiyorum ama Britax marka sürahiler var süzgeçli onu kullanıyoruz evde iyi iş yapıyor aklınızda olsun

pınar dedi ki...

Yurt dışına çıkınca market gezmeyi çok severim de:) sos da patates kızartması alınca yanında sos çeşitleri oluyor ya hani. Onların arasında en çok andalous sosu beğenmiştik. Baktım markette kavanozda satıyorlar hemen aldım. Tavsiye ederim😊