Şu anda yarın akşamki kitap kulübümün kitabını okumam gerekirken (Ursula K.LeGuin - Dünyanın doğum günü son öykü) blog yazıyorum, şarap yudumluyorum, akşam yemeği için kinoalı karidesli salata için meksika fasulyelerimin haşlanmasını bekliyorum.
Kinoalı salatalardan bay gelmeden evvel iyi bir kilo verebilsek bari. Bugün tartılmadım ama dün yani 27. Gün itibariyle-3kg ! Yeay! Önümüzdeki bir ay içinde bir bu kadar daha verirsem hiçbirinizi tanımam o derece havaya girerim!
Şaka bir yana, ben bu yaşam tarzını işkence olarak görmediğim için, her anından keyfettiğim için zor gelmiyor. Bir ay geçmiş bile! Zorlandım mı? Hayır. Çünkü kendime yasaklar koymadım, prensipler benimsedim.
Mesela canım tatlı çekti, hurma kesmedi mi, bir kaşık nutella yedim. Ne yani allahın bildiğini kuldan mı saklayacağım? Yedim. Akşam yemeğinden önce bir kadeh şarap içtim, ama bir kadehi geçmedim. Ekmek hemen hiç yemedim. Her gün sabah egzersiz yaptım.
Yani keyif insanı olduğum için keyiflerimden fedakarlığı asgaride, gıdada sağlığı azamide tutmayı kendime hedef seçtim, prensip edindim. Bu şekilde zorlanmadım.
İrademe de bir alkış bugün arkadaşımda kek yemedim yav!
Evet bugün arkadaşımdaydım, hayatımdaki ilk annelik-doğum kutsamasına katıldım. Özra’ya on dakika mesafede oturduğum ve tüm pandemide bizim bubble ailemiz oldukları için fiziksel katılmakta tereddüt etmedim. Tek tereddütüm, çemberi oluşturacak kadınların - ki bunlar Özranın anne kardeş kuzen çocukluk arkadaşı gibi... benden daha çok Özranın elini tutmaya hakkı olan kadınlar- zoomdan katılmasıydı. Ayrıcalıklı olmaya çekindim önce. Ne de olsa ben Özrayı kırk yaşımda tanımıştım. Ah nasıl da geç kalmışım.
Ama bugün iyi yaptım gitmekle. İki mum bir ada çayı tütsüsü ne bileyim birkaç gözyaşı (birkaç mı? Bayağı saşya sümük ağladım) ve doğumda çözeceğimiz bir bilek ipim oldu. Bir de tüm o kadınlarla bağlandığımız bir çemberim.
Doğumu heyecanla bekliyoruz. Evde doğuracak niyet bu. Beş yaşındaki oğullarına göz kulak olacağız ya da işte ne destek gerekiyorsa o... çünkü biz gurbetin aile ettikleriyiz, bir de üstüne pandeminin.
Ah neyse yine ağlamaya başlamadan...
Konuyu değiştiriyorum. Anne with an E izliyoruz ve bayılıyoruz!!! İzlemişsinizdir kesin ama izlemediyseniz ne olur ne olur izleyin. Son zamanlarda bana bu kadar iyi gelen başka bir şey bilmiyorum. Akşam yemeğinden sonra muhteremle çayımızı demleyip geçiyoruz karşısına. Seviyoruz ya! Çoktan üçüncü sezona geldik bile. Acaba bitecek mi?
Neyse ben meksika fasulyelerime döneyim, haşlanamadı gitti şerefsizler!
8 yorum:
Merhaba Yeliz,
öncelikle sen hep yaz, bizlere uzaktan da olsa sarıl olur mu?
sessiz ama 10 yıllık bir takipçinim, platonik arkadaşım:)
dediğim gibi 10 yıl önce oğlum doğduğunda takip etmeye başladığım anne blogger'larındandın, o dönemden beri takip ettiğim tek blogger'sın, seviyorum seni:) sessizliğimi bozma sebebim ise, Arca'nın okudukları konusunda daha çok paylaşım yapabilir misin? 8 ve 10 yaş çocuklarıma kitap arayışındayım da, teşekkürler, iyi ki varsın. baisy.
Oh be iyi ki o keyiflerimiz var Yeliz.
Ne güzel bir etkinlikmis.
Sağlıklı yaşam önemli, en önemlisi sıkmadan daralmadan yapılan
Selamlar, sevgiler.
Anne'e bayılıyorum, öyle iyi geliyor ki
İyi izlemeler. 🌸
ah kardeşim doğduğunda beni evden kuzinime sepetlemişlerdi, yani ben öyle hissetmiştim, oysa bana bakacak birini ayarlamışlar...hey gidi. duygulandım.
Yeni izledik ve çok sevdik. Çay ve çekirdek ile. Ve Ann'i özledim diyorum ara ara. :)
Bir ara yazayım vallaha arcanın okuduklarını hiç yazmıyorum artık:(
Evet evet yoksa bir haftada diyet olayını rafa kaldırırım:)) anne with an e bitti mi 3. Sezonla acaba?
Ay kıyamam ya:)
Ben de özlüyorum:) acaba bitti mi yani 3.sezon sonu muydu?
Yorum Gönder