Bu kaçıncı yazı, güzel şeylerden bahsedeyim deyip yine ülke gündemine dönmem? Bu kaçıncı yazı, siyaset konuşmayayım deyip dönüp dolaşıp yine politikadan çıkmam? Hiçbirini yayınlamıyorum, gereksiz çünkü, manasız.
Dün burada isa göğe mi yükselmiş ne, pazar görünümlü bir perşembe yaşadık. Bütün günü evde twitter fittirmekten beynimi mıncıklamakla geçirdim, twitterdan çıkıp instagrama girdim aa dedem canlı yayında, kaçırır mıyım? Yok dedim böyle olmayacak, boş sokaklara attım kendimi, yoksa sosyal medya zombisine dönecektim.
İyi de oldu, kitap dinledim. İki yılda tahminimden daha hızlı genişletilen bir ekibe el yordamıyla liderlik etmem bekleniyor, eğitim filan hikaye. Söyleye söyleye sonunda davet edildiğim eğitim ertelenince dedim iş başa düştü, sizin yapacağınız işe…. İşte öyle böyle ha boyna liderlik eğitimleri dinliyorum, izliyorum, okuyorum. Bu aralar Brene Brown’dan “Liderlik etmeye cesaret etmek” kitabını dinliyorum. İngilizcesini alıp başlamıştım ama sarmamıştı, yürürken dinlemek daha iyi geldi. Brene Brown’ın diğer kitaplarını (“mükemmel olmamanın hediyeleri” , “cesur yanınızı kucaklayın” “kuvvetle ayağa kalkmak” ) daha çok beğenmiştim, nedense bu kitapta aynı samimiyeti yakalayamadım.
Yürürken kitap dinlemek özellikle de kişisel gelişim bana çok hitap eden bir çözüm oldu. Hem iyi bir müzik dinleyicisi olmadığım için hem de bazı bazı kitap okumaya zaman bulamadığım için.
Okumak deyince, Kindle’dan okumak çok rahat olsa da, ara ara kitap kokusuna ihtiyaç duyduğumda kitaplığıma dönüyorum, hala okunacak onca kitabımın olması şahane! Türkiyeye her gittiğimde kitap yüklenip geldiğim için kitaplık hiç eksilmiyor malum. İzmir’e gitmeden önce başladığım ve yanımda götürmediğim Yaşar Kemal * Bir ada hikayesi bitmek üzere, ne güzel ne başka bir lezzet Yaşar Kemal okumak, tarifsiz bir okuma keyfi. İzmir’deyken Sıcak Kafa’yı epey ilerlettiydim, malum dizisi Netflix’te ilk sezonda sonlandırılınca ve de kitaptan uyarlama olduğunu öğrenince, meraktan kitaba şans verdim. Açıkçası dizisi kitabından daha iyiymiş, sahi niye ikinci sezonu çekmediler ki?
Bu aralar izlediğim hiçbir şey yok. Aile dizisine maç akşamları “bakmayı” saymazsak tamamen Türk haber kanallarına ve siyaset tartışmalarına kendimi teslim etmiş bulunmaktayım. Seçim bitse de boşbeleş dizi bakmalara geri dönsem…
Yarın tekrar oy vermeye gidiyoruz, her ne kadar yurtdışında yaşayan insanların oy vermesine karşı olsam da, sırf tayyipçilere meydanı bırakmamak yine yollara düşeceğiz. Umut var mı yok mu, ortaya karışık, biz bize verilen görevi yerine getireceğiz. Görevimiz, hepimizin görevi, laik Atatürk Türkiyesine sahip çıkmak.
2 yorum:
Hadi biz burada çoluk çocuk siyasetçi olduk da yurtdışında yaşayanları anlayamıyorum ,bende oy kullanmalarını /temelli yerleşenlerin/ gereksiz görüyorum ama halka soran yok zaten, kafalarına göre karar verdikleri için, seçilmek için her yolu deniyorlar.
Öyle görevimiz bu ama bıktım artık umutlanıp umutlanıp yere çakılmaktan.
Ankara ya sadece oy vermek için gittim bu hafta sonu tekrar gideceğim. Boş ver gitme bitti bu iş deseler de umudum mu var görev bilincim mi yüksek artık tam bilemiyorum.
Tek bildiğim bu ülke insanına düşman olmaya başladığım.
Yorum Gönder