Normalde kitapları ikinci defa okumak gibi bir âdetim yoktur. Nitekim kulübün yeni kitabı “Kürk Mantolu Madonna”yı da tekrar okuma niyetim yoktu. Birkaç bölüme bakacak, kulüp için notlar hazırlayacaktım. Bir baktım ki yarılamışım kitabı. Demek bazı kitapların defalarca okunabilitesi varmış.
6 Eylül 2013 Cuma
4 Eylül 2013 Çarşamba
Dumur diyalog #106
Yemekte;
Y: Annecim yoğurtlu salata var bak, semizotu salatası yesene.
A: Yemiycem!
Y: Niye?
A: Ben öyle pek salata seven bi çocuk değilim annem.
…………..
3 Eylül 2013 Salı
Siz, siz olun yorum yapmayın
Yok annem yok, bloga değil. Buraya her türlü yorumu yazabilirsiniz, denetimsiz gören sefilin biri geçenlerde küfür hakaret yazmış mesela. İnsanın başına geliyor yani, her şey geliyor. Senin yüzüne söyleyecek dötü yok ama klavyeyi verdin mi eline, sövüp sayabiliyor. Delikanlıysan adını yaz, ama yemiyor tabii. Ben de tüm o “adsız” soysuzlara ve spam yorumlara inat ayarlarımı değiştirmiyorum, “adsız” yorumcuların günahı ne, değil mi ya?
Neyse yorum derken başkasının hakkındaki yorumlardan bahsediyorum.
Görsel: alakasız, Arca'nın bahçede gördüğü bir sümüklü böcek sadece |
2 Eylül 2013 Pazartesi
Uyku
Evet Arca anasıyla uyumaya bayılır. Neden bilmeyiz zira tecrübelerime dayanarak söylüyorum:P bizim muhterem uyku için çok daha iyi bir seçenek bence. Minik ve mırıl sesiyle kitap okur, Arca'ya masaj yapar, yumuşacık bir göbeği vardır. Etraf bebeler bile İlker'le uyumak ister de bir bizim oğlan yanaşmaz.
30 Ağustos 2013 Cuma
Kızlarla bir akşam PMS öncesi bir kavanoz nutella gibi
Bu hafta hep kadınlar vardı akşamlarımda. Önce kitap kulübü, hepsi otuz beşimden sonra tanıdığım kadınlar. Her birimiz birbirimizden farklı apayrı renkler, ortak bir geçmişi bile olmayan kadınlarız. Ortak paydamız kitap. Ve konuşacak ne çok şey buluyoruz inanılmaz.
29 Ağustos 2013 Perşembe
Tespitim var vol.kaç oldu bilmiyorum: garantici
Garanti bankası beni kesinlikle reklamlarında oynatmalı. Zira ben bu garanti işinin bırak kitabını anayasasını yazarım.
An itibariyle İstanbul’dayım. Bir alışveriş merkezinin basık atmosferinde (iklimlendirme tesisatını yapan firmanın taaa) “ne takıntılı ne garantici kadınım ben” diye düşünürken yazayım bari dedim yazayım da burayı okuyanlar hakkımdaki düşüncelerini gözden geçirsinler.
An itibariyle...
Bu yazın ter kokusu dalında birincilik ödülünü ön masada oturan abiye takdim ediyorum. Otobste yanımda kokanı anladım da cafe'de başka masada oturanın ter kokusu ??
28 Ağustos 2013 Çarşamba
Dumur diyalog #105
Arca anlamasın diye şifreli konuşan anne babasına;
A: Ne biçim konuşuyorsunuz? Ne diyorsunuz?
Y: Gizli konuşuyoruz annecim
A: HAYIR GİZLİ KONUŞAMAZSINIZ! konuşamazsınız, çocuklar merak eder!
……..
Karşı komşunun 3 yaşındaki çocuğundan bahsediyor;
“Evden ayrılacakmış, uzağa gidecekmiş.”
“Kim Tuna mı?”
“Evet ya uydurukçu Tuna peh!”
…………
26 Ağustos 2013 Pazartesi
Sıla, çim kurtları, süzgü(?) ve daha fazlası
"Bu yaz bir konsere gidelim yav, kime gidelim”, sohbetiyle başlamıştı her şey ve Sıla’nın konserine bilet almamızla nihayete ermişti. Bu kadar, nokta.
Değil tabii ki … Yoksa Sıla’nın konser biletinin fotoğrafını çeker sosyal medyada paylaşırım, Çeşme Açıkhava da yazıveririm, havamı da basarım, biter gider. (nitekim paylaştım:P)
Aaa hiç eziklemek yok, şunun şurasında sekiz on yıldır ilk defa konsere gidiyoruz muhterem kocamla, ben sosyal medyada paylaşmayacağım da kim paylaşacak!
23 Ağustos 2013 Cuma
Dumur diyalog #104
Markette dondurma isteyen Arca'ya onay verilir, hazır dondurmayı koparmışken cips paketinin üzerinde dondurma resmi gören Arca şansını zorlar; "annem bak bu cips dondurma veriyormuş, bunu alalım dondurma hediye olsun"
...............
21 Ağustos 2013 Çarşamba
Anı biriktirmek
Arca işbölümü yapmış aramızda oyun İlker’in payına düşüyor, kitap benim.
Ben oyun konusunda pek becerikli değilim, faaliyetle filan işim olmaz. Zevk almıyorum ve Arca da salak değil zevk almadığımı illa ki hissediyor.
Koşmaca seviyorum, saklambaç… Az biraz büyüsün de yakan top oynayalım istiyorum, sonra ortada sıçan oynayalım. Yani öyle araba yarıştıralım, yok kudurmaca oynayalım bana göre değil. Dedim ya sakarlıklarımdan nasibini alan Arca da akıllandı bana adrenalini düşük faaliyetleri uygun gördü.
20 Ağustos 2013 Salı
Reklam değil tavsiye
Vallahi değil, para verip aldım. Maksat vatana millete faydamız olsun.
Kimin tavsiyesi hatırlamıyorum, bir bulsam o mekanı cennetlik insanı elinden öpeceğim.
Söylemesi ayıp kokarım ben. Terleyince kim kokmaz?
16 Ağustos 2013 Cuma
Amaannn kaçmıyor ya!
Sabahları 06:00 dedin mi ayaktayım. Önce kocaman bir bardak limonlu suyumu içiyorum. Çayı demleyip taptaze bir sabahı yoga ile ısınarak, güneşe selam ederek ve enerji depolayarak karşılıyorum, sonra mekik aletinde elli adet mekik çekiyorum. Karın kaslarımın bir defada 120 mekik çekebildiğim günlere kavuşmasına çok az kaldı.
Dumur diyalog #103
Patlak topun üzerinde dengede durmaya çalışan Arca'ya: "annecim düşeceksin bak o top düşürecek seni!"
A: "topların hepsi yuvarlak hepsi düşürür"
--------
Arabada giderken tükürüp duran Arca'ya : "annecim tükürme!"
A: "tükürmüyorum ki!"
Y: "ya n'apıyorsun?"
A: "Ağzımda tükürüğü karıştırıp fışkırtıyorum"
15 Ağustos 2013 Perşembe
Tek yumurtadan bir porsiyonluk krep tarifi
Arca yumurtanın sarısını yemiyor. Daha doğrusu yemiyordu. Sebebin ne olduğunu bilmiyoruz ve açıkçası öğrenmeye de gerek görmedim. Ne değişecek ki? Yumurtanın sarısı hakkında kararını vermiş. Evet tabii ki protein dedik, büyütür dedik yesen iyi olur filan dedik, daha da bir şey demedik. Ne diyeceğiz ki? Sadece fazlasıyla et yiyor, proteini de o kaynaktan sağlayıversin dedik, ilişmedik.
14 Ağustos 2013 Çarşamba
Okula gitmeyeceğim!
İlk defa “okula gitmeyeceğim” isimli türküyü çağırmaya başladığında bahar aylarıydı. Dedik ki “nisan mayıs aylar gevşer gönül yayları” ve hatta dedik ki “pek uzun zamandır hastalıklarla boğuşuyor uzaklaştı haliyle okuldan” ve hatta düşündük ki NA ile çok güzel eğleniyor, okula gidesi gelmiyor.
Cehennem
Tatil kitaplarının biri de Cehennem’di. Çok zaman önce Dan Brown okumamaya karar vermiştim. Sebebini hatırlamıyorum, bir overdose durumu mevzubahisti muhtemelen. Sonuçta pek aklımda değilken onu kitaplığa nasıl dahil ettiğimi hepimiz biliyoruz.
13 Ağustos 2013 Salı
Bu kadar basit !
Arca’nın her şeyi ama her şeyi en ince ayrıntısına kadar sorduğu zamanlarda Tübitak yayınlarının mini ansiklopedisini almıştım. İnternetten siparişin bazen yaşına uygun olmayan kitapları seçmiş olmak gibi riskleri oluyor. 8 yaş imiş. Açıp okudum, 35 yaş bile olabilirmiş, zira benim bile bilmediğim ne çok şey varmış. Bir de fen lisesi mezunu olacağım. Arca’ya vermedim bile kitabı, öyle bir yerlerde duruyordu.
Yaz kitabı diye bir şey var.
Akşamlardan bir akşam çekirdek aile olarak Çeşme merkeze indik. Miskin yer cücesini dondurma vaadiyle kandırmıştık, evde yayamayıp yürüyüşe çıkarmamıza gıcık olmuştu, suratı beş karış yürüyordu önümüzde.
Ben çocuklar gibi şendim. Bayılırım sahil kasabalarının çarşılarına. Henüz yazlığımızın olmadığı yıllar Kuşadası’nda Yetiş Motel’e giderdik. Arka kapısından girersin, öyle görevli filan yok, önüne çıkana sordun mu seni odana yerleştiriverirler. U biçiminde sıralanmış odaların kapıları, içinde envai çeşit bitki olan bir orta bahçeye (daha doğrusu çiçekliğe) açılır. Odalar karanlıktır ve dolayısı ile acayip serindir. Masalarında kutu oyunlarının, tavla ve satranç tahtalarının olduğu lobiden aşağı denize inersin. Çocukluğumun nefis mercimek çorbasını, çorbanın içindeki tereyağlı kıtırları ilk o motelde yediğimi hatırlıyorum. Hala duruyor mu bilmem ama o günlerin en sevdiğim ritüellerinden biri de yemekten sonra Kuşadası çarşısına gitmekti. Annem, ablamla beni tertemiz giydirirdi. Maraş usülü dondurmayı dondurmacı şakasıyla kapar yerdik. Ufak tefek hatıralar alırdı babam bize, bir deri kolye, belki sandalet… Ne zaman bir sahil kasabasının çarşısına insem çocukluğum aklıma gelir, çocuklaşasım gelir.
12 Ağustos 2013 Pazartesi
Hakkımda bilinmeyen fakat “bilinse de olur bilinmese de olur” türdengerçekler
Muhterem kocam ve kardeşi çocuklukları hakkında pek az şey hatırlıyor. Hayret verici zira ben bile İlknur’un çocukluğuna dair pek çok şey hatırlıyorum. İlknur neredeyse otuz yaşında olduğuna göre, var sen düşün İlker’i ne kadardır tanıdığımı.
Ben? Ben doğumumdan öncesini bile hatırlıyorum. Gülmeyin len! Hatırlıyorum. Babamın babası, herkes tarafından çok sevilen bir insanmış. Herkes hürmetle anar kendisini. Bir de bir resmi vardı bizim evde. Tamam işte! Onunla ilgili anılarımı bile anlatırdım. Rahmetli, ablam üç aylıkken vefat etmiş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)