domuz gribi vakasının bu kadar yakınımızda olduğundan habersiz harika bir haftasonu geçirdik.
cuma uykusuna bile yetişemediğim Arca da beni özlemiş olacak cumartesi sabah memeee diye bağırarak uyandı. Sabahın 7 sinde kalktık ama toparlanmak 2 saatten fazla aldı, amaç Hülya ile erkenden buluşup miniklerin sabah uykusunu arabada aldırmaktı ama Arcanın erkenden uyuyacağı tuttu. Hülya aradığında hala uyuyordu. Apar topar çıktık, bu defa da Hülya ile buluşmak zaman aldı. Hülyanın eşi İlker gibi ben yön ve araba kullanma özürlülüğüme alışkın değil, umarım normal karşılamıştır. Sıcak gevrekleri kapıp yola çıktık, Arca bir defa da yolda uyudu, sonra Hülya teyzesinin elinden yoğurt yedi. Kampüse girip Hayatın yönlendirmesi ile lojmanları bulduk. Ela uyumamış olmasına rağmen çok keyifliydi. Arca beni resmen utandırdı, gören de çocuğa oyuncak almadığımızı sanır. Küçük Budha gibi oturdu yere, Elanın bütün oyuncaklarına saldırdı. İki eliyle küpleri tutarken ağzıyla başka bir oyuncağın tadına baktı!! Arca airbagli poposunun üzerinde gitmekten başka bir lokasyon değişikliği yapamadığı için Ela ve Tuna her düştüğünde "ay ay ay" demekten, minikleri daha da korkutmaktan bir hal oldum. Bünye alışkın değil tabii hareketli bebeğe:)Hayatın elmalı muffininin kokusu hala burnumda, nefisti:) Yarısını Arca götürdü zaten.
Bi gazla çıktık, Alaçatı pazarına... İlker duyunca şok oldu, nasıl cesaret diye:) Yani benim gibi şoförle o kadar yol yapmak!!! hem de 3 bebeyle:)) Pusetleri sığdırmak en zoruydu, 3 defa sığdırmaya çalıştım, üçünde de farklı tıkıştırma tasarımları geliştirdim:) oflaya oflaya:) ama oldu, alışverişimizi yaptık, bebeleri besledik, kumrularımızı yedik, Alaçatı turumuzu attık, herşey süperdi. Arca genelde uyudu. Temiz hava çarptı herhalde. Hayatları eve bırakıp eve dönerken bile biraz kestirdi. Tuna çoook tatlıydı, Ela çoook güzeldi, hediyemiz ise tam alsak mı dediğimizdendi. Arca hala oynuyor:)
Akşama evde Arcanın misafirleri vardı. Bol bol öpüldü, koklandı, mıncıklandı, özlenmiş kendileri. Uyutması zor oldu ama güzel uyudu (burada dilimi ısırmam lazım). Biz de erkekler oyun oynarken dedikodu yaptık, çay bi taraftan biz bi taraftan kaynattık:) O kadar yorgunluğun üstüne iyi geldi. Geç yattık haliyle... Pazar günü Arcaya nöbetleşe baktık. Sabah ben kahvaltısını yaptırdıktan sonra İlker uyandı ve Arcayı devraldı, uyuttu. Ben de uyudum, sonra kahvaltı. Sonra İlker ve Arac uyudu, ben yemek yaptım...vs ...vs... Halbuki planlarımız vardı, hava güzeldi ama cumartesinin uykusuzluğu ağır bastı, çıkmadık. Akşam İlknurlar uğradı, tabii ki Arca için, ama Arca cücesi yine beni rezil etti. Daha 2 saat önce muz, siyah üzüm ve emmekten oluşan ara öğününü almamış gibi tavuk çorbasına bir saldırışı vardı, gören annesi bu çocuğu aç bırakıyor diyecek!!
Banyo yaptırdık Arcaya, çocukluğumuzun pazar akşamlarını yadettik. Hani herkes haftada bir yıkanırdı, ertesi gün okul için hazırlanılırdı. Çamaşırlar yıkanır, anne önlüğü ütüler, ödevler yapılır, banyodan sonra erkenden yatılırdı. Güzel günlerdi...
Arca erkenden yatınca bizim de bütün gün uyumaktan uykumuz olmayınca, Arca doğduğundan beri ilk defa DVD izlemeye karar verdik. Zor bir seçimin ardından "Vicky, Christina, Barcelona" da karar kılındı. Kestaneler çizildi, ocağa dizildi, çay demlendi. Aylardır ilk defa keyif yapıldı. Özlemişim..
Arca gece bu keyfi burnumuzdan getirdi. Sık sık uyandı, uzun süre uyumadı.
Hayat ara sıra oyuncakları değiş tokuş edelim diye öneride bulunmuştu, bir an o uslu ela ile arcayı mı değiş tokuş etsek diye düşünmedim değil!!!
Şu güzelliğe bakar mısınız?
10 yorum:
Çok güzel yazmışsın, eline sağlık. Ama daha çok buluşma fotosu istiyoruz:)
bi arkadas yazmisti, aklima geldi yeniden,
Anneyi kınıyoruz, arcayı seviyoruz =)
Kimi degis tokus edioyrsun aloooo
getir bi istanbul seyahatinde Arcayı bana...
Ela çoook tatlı çıkmış. Arca'nın oyuncaklara saldırması normal ama, Cevcüt daha 5.5 aylıkken başka bebek oyuncaklarına deliriyordu. Hani kendinde yok ya, çok fakiriz bisssss. Normal normal ortam değişik, oyuncaklar değişik, kafayı yemiştir kuzu.
Şimdi hareketsiz diyorsun ya, o Arca koltuğun tepesine çıkıp yere atlamaya kalktığında ne yapacaksın acaba:::)
Hepsi birbirinden tatlı... Çok özendim size çokkkk!
Sosyal bebek o , sizin yanınızda bal-kaymak tabi . Geceleri bide bana sor . Bu arada senin bacaklarına yapışışıda bir alemdi :)))
Arcaya laf yok , ne güzel oynadı işte yavrukuş , oda çok uslu ayrıca :)Tunide anlatılana göre uslu bence . Bakalım , hep beraber görecegiz ilerki günlerdeki karakter degişimlerini.
Oyuncakları degiştirelim tabi, bu sefer kaynadı biraz , gelirken yumusak küplerden getirecegim senin oglana , onları pek sevmişti. Hediyesini begendiğine sevindim . Öperim .
17 Kasım 2009 Salı 11:41
ben de elo'nun o fotoğraftaki boncuk gözlerine bittim.
ben tembellik edip yazamadım alaçatı gezisini, direkt size link vereyim bari :))
her anneye başka çocuklar daha uslu, kendi çocuğu canavar gibi geliyor demek ki. ben de hep arca'yı "melek gibi yıvrım tütüt"ü diye anlatıyorum herkese-ki hala öyle bence. tuna o aylarda daha cazgırdı. sonradan böyle uslu oldu..
benim koca benle 10 yıldır birlikte be anam. adamcaaz sabır küpü oldu. 10 dakkacık yol bulamama ne ki :))
Yeliz acayip kıskandım.Ben hala Nil ile başbaşa bir yere gidemiyorum.Arabada uyumak ne demek ,dötünün üzerinde durmuyor.Ben Nil ile bir gün bir yerlere başbaşa gidebileceğimizin düşlerini kuruyorum.BAkalım ne zaman ?
Bir gün o fotodan seni çekip alıvericem haberin olsun. Ağlıyım deme sakın he. Azcık kucaklayıp koklayacak, sonra yerine koyucam :(
İsterik teyzen.
Yorum Gönder