18 Ekim 2010 Pazartesi

Pazar sabahıydı…

Arca sabahın 7’sinde uyanmıştı, önceki gece ise defalarca kalkmıştı, şiddetli bel ağrım artık Arca’yı yatağından defalarca kaldırıp kucağıma almama izin vermeyince, yine aile yatağı moduna geçmiştik, bu defa da tekme darbeleri böbreklerimi epey hırpaladı, hani taş olsa düşürürsün!!

Arca sabah cin gibi uyandığında benim içim uyuyordu hala. Ve neden bilmiyorum çığlık atmaya başladı. Hayır, neşeli!! Hem de çok hatta sinir bozacak kadar çok! Hem koşuyor hem bağırıyor. O çığlıklarının keyfini süredursun, İlker uyanıp boş gözlerle suratıma bakarken benim aklımdan geçenler… şimdi ilgisiz mi davranmalıyım, yoksa kızmalı mıyım, sesimi yükseltirsem yükseltir mi, bitip de yanıma geldiğinde öğüt verecek miydik, ulen burada napacaktık!! O kitapta yüz verme diyor beriki sıcağı sıcağına uyarını yap ki anlasın diyor. Peki ben hangi yolu izlediğimde önceki krizi başarı ile atlatmıştık? Yok lan ilgisini dağıtmıştık. Bu kafayla ilgisini nasıl dağıtacağım? Arca yanıma geldi ve ben en olmayacak şeyi söyledim “hıh annecim bitti mi çığlıklar?” SALAK!! Ne hatırlatıyorsun!! İlker de aynını söyledi, yok benim İlker terbiyelidir, güzel güzel söyler, bu cümle benim iç sesim!! Arca çığlıklarla 2. tur koşusuna başladı. Benim asfalyalarım attı! Neyse ki İlker vardı da Arca’ya yansımadı. Hala o olay nasıl bitti hatırlamıyorum. Bütün sabah Arca dünyanın en şeker çocuğuydu ve benim onu göresim yoktu! 11 gibi yorgunluktan bitap bir şekilde koltukta sızarak öğlen uykusuna daldı. Kendimi tutmuşum demek ki, o uyuyunca bir başladım ağlamaya. Böğüre böğüre ağlıyorum! Bi taraftan da saydırıyorum. İlker yarım saat kadar sakinleştirmeye çalıştı.

Tespiti doğru; tahammülsüz bir insan oldum ben! Ya da daha yumuşatılmışı “tahammül eşiğim çok düştü” ki bu da hiç sağlıklı değil!

Evren çok güzel bir yazı yazmış. Buraya bir tık lütfen! Kendi payıma düşenleri aldım, çok sevdim, dün yaşadıklarımın aynası gibiydi. Supermom olmak için çok çaba harcamadım, zaten imkanlarım ve enerjim o kadarını yapmama izin vermiyor. Belki çalışmasaydım o tuzağa düşerdim. (Belki mi? Kesin düşerdim!! ) Hani organikana olmadım diye gururlanıyorum ya relaxmom da olamadım. Onca kitap, araştırma, internet manyaklığı fikir alışverişleri… hepsi daha fazla donanım, hepsi gözümde inanılmaz büyüttüğüm “terrible 2” olayını daha hasarsız atlatmak için teoriyi sağlamlaştırma çalışmalarıydı. Her şey çok masumane başladı. Ne zaman ki tüm bu annelik üzerine delilik halleri, “kendimi eğitiyorum” bahanesi araç olmaktan çıktı, amaç olmaya başladı, işte o zaman yanlış giden bir şeyler olduğunu anladım.

Hayır, kitaplarımı çöpe atmayacağım, kimseye de dağıtmayacağım, onlar bu günlerin güzel anıları olarak kitaplığın başköşesinde duracaklar. Belki bir gün, bu zamanları atlattığımda başvuracağım sağlam kaynaklar olacaklar. Ama şimdilik sadece başka şeylere yönelerek Arca’ya ve anneliğe sardırdığım bu dönemi hafifletme kararı aldım.

Fotoğrafçılık… sonra yeni yazarlarla tanışma… Murakami… Seni nasıl da ihmal etmişim…

Pişman değilim. Bugün böyle düşünebilmem için o süreçten geçmeliydim. Dünya kadar kitap okumalıydım. Tüm donanımlarımı kazandığımı düşünmeli, sonra en küçük bir kriz anında dünya başıma yıkılmalıydı ki bugünkü ben olabileyim.

15 yorum:

Tekir dedi ki...

bu yazının altına imza atarım yelizcim, haftasonumuz deli gibiydi, Ada'nın durdurulamazlığı, benim yorgunluğum, kafamın karışıklığı aynı...

yorgunum!

kuzunun annesi dedi ki...

Nedir bu herkesin hsonu kötü mü gecmiş. Bende ctesi , Gültek İzmirde oldugundan kızla yalnız gecirdim ve aksam 7 ye dek uyumadı . Uyumayınca delirdi , oyalamakta zorlandım , falan fişman . Ve o noktada bende sabrımın sınırlarının zorlandıgını hissettim . Hatta bagırdım bile yavrucaga . Tüm gün uyumayıp aksam 7 de aglaya aglaya yorgunluktan sızdı. 1 saat sonra diş acısıyla tekrar uyandı ama baba gelmişti , onu görünce seker oldu . bu noktada ne kitap ne baska birsey ... başa gelen çekilir sistaaa:))

ruhdagı dedi ki...

Ayol nihayet Murakami :)

Oh be!

yeliz dedi ki...

bu haftasonu bütün cüceler sözleşmiş tekirim!! bunlar aralarında bi telepati yapıp anamızı ağlatıyorlar!!

yeliz dedi ki...

ya ben babayı görünce şeker olma hallerine razıyım. benim dana benden başkasını görmüyor gıcık oluyor, ağlasa da bana yılışsa da bana!!
bu haftasonu dolunay mı vardı ne bütün bebeler manyakmış!!

yeliz dedi ki...

Nihayet ruhdağım! Yelizi sağlıklı topluma kazandırma çalışmaları başladı!!

Adsız dedi ki...

Yelizcan,
Cok iyi anliyorum seni. Evet ben de iyi ki okumusum diyorum zaten okumadan durmam mumkun degildi ama bir noktadan sonra gercekten tam tasvir ettigin gibi oluyor. O kitapta bunu diyordu ama dur bir dakika surda su vardi,... Bir yerden sonra kendi olamiyor insan ve rota sasiyor. Fazla odaklanmak iyi olmuyor...
Yeni yazarlar, farklı kitaplar benim de hep gundemimde.. dur bak merak ettim simdi su Murokami'yi, heveslendirdin beni :) Fotograf icin de simdiden hayirli olsun, gonul gozunun guzelligi eminim cektigin fotograflara da yansiyacaktır. Opuyorum cok :)

Sadece anne.. dedi ki...

Arkadaşım sen benim kitabı bekle diyeceğim ama o zamana kadar büyür bizim kuzular :))

Adsız dedi ki...

Yeliz seni cok seviyorum
Evreni de cok seviyorum

Basucu yazisiydi gercekten Evrenin yazisi, benim de cikarimlarim oldu

Operim, kiraz

Adsız dedi ki...

Ben de sizi cok seviyorum :D
Operim, evren.

yeliz dedi ki...

evrencim,
evet hepimiz çok sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz ama yaşadığımız parallelikleri görmek bile biraz olsun rahatlatıyor. yalnız değiliz:)

Adamın adını yanlış yazmışım, geçinmeye gönlüm yok:) Japon edebiyatı Murakami yazarın adı. yaban koyununun izinde kitabını okuyorum şimdilerde iyi valla kafam dağıldı. İlgin varsa tavsiye ederim.

ve ben de seni çok seviyorum!!

yeliz dedi ki...

sadeceannem sen yaz benim de buhranlarım geçmiş olur keyifle okurum:)

yeliz dedi ki...

kirazım ben de seni çok seviyorum!!

larcencielblog dedi ki...

Yeliz'cim, beni de aynı şekilde kafayı sıyırıp kitapları görmeyeceğim bir yere kaldırmam Çınar'ın 14. ayına denk gelir. Yani senden biraz da az tahammüllüymüşüm :)

Fotoğrafçılık konusunda seni tebrik ediyorum. Çektiğin güzelim fotoları bekliyorum!

Yok, cumartesi çalışmayla ilgili bir şey daha yazıp kimseye isyan bayrağı açtırmak niyetinde değilim, tutuyorum kendimi!

Öpyorum!

laleninbahcesi dedi ki...

Artık canın sevdiğin yemeği canıun çeker gibi Murakami çekecek... benim geçende çok canım çekti hemen gidip aldım mesela...

Nazlı yani benim bir numara, anaokulu öğretmeni , bu oyun hamurlarının gıda boyalılarından kullanıyorlarmış, Cancan'a getirdi. Ben bir ara evdeki köpeklerinin oyun kemiğine benzer bir şey yapınca hemen ağzına aldı:))

Çook sevgiler