21 Aralık 2010 Salı

Geçmiş zaman olur ki

Hamarat insanlara çok özeniyorum. Hani her şeyi kendi yapan, eline her iş yakışan insanlar vardır. Bir poşetten bir oyuncak bebek yapabilir böyleleri. Annem böyledir mesela.

Konfeksiyonun bugünkü kadar kolay ulaşılabilir ve ucuz olmadığı yıllarda bütün kıyafetlerimizi annem dikerdi.

Dikiş, çocukluğumun en güzel anılarından biridir.

Annemin çok güzel dikiş dikmesinden midir yoksa dikiş malzemelerinin her daim ortalıkta olmasından mıdır bilinmez, çocukken terzi olmak isterdim. Annem Burda dergilerinin bütün sayılarını alır, içindeki patron kağıtlarından kalıplar çıkarırdı. Eski sabunları atmaz, kumaşı bu sabunlarla çizerdi. En çok da Duru elmalı yeşil sabun! Salonun geniş yerinde oturur, kumaşa ilk makası vurmadan hemen önce beni çağırırdı, “ oturma odasından koşarak gel” derdi. Çocukluğun heyecanı ile uzun koridoru patır kütür koştururdum. Mutlaka boynuna sarılırdım. “Ay tamam dur makas var elimde” değişmeyen cümle. Koşar gelirsem dikişin hızlıca biteceğine inanırdı(k).
Ben çok küçükken Singer dikiş makinası vardı annemin, altı dolap olanlardan, içine girip saklanırdım.

İşte bu resimdeki gibi…



Kumaşı iğnesinin altından geçirip sedefli beyaz ojeli parmaklarıyla iki tarafından gerdirdiği geliyor gözümün önüne, gözümü kırpmadan seyrederdim. Hep bir dikiş makinem olsun istemiştim. Parmaklarımı anneminki gibi iki tarafında çeke çeke tutturayım kumaşımı, makine bızt diye diksin.

O zamanlar cadde üzerinde olan Nokta kırtasiyesi, oyuncak da satardı. Nicedir vitrinden bakıştığım bir dikiş makinası vardı. Hem pilli hem de kollu. Minicik pembe beyaz. bayram harçlarımı biriktirmiş, üzerine de annemler eklemişti, kalbim küt küt, alıp eve gelmiştik. O zamana kadar elle yaptığım makine dikişini artık makinemle yapabilecektim, Allahım ne mutluluk. Annem ne zaman dikiş tezgahını kursa, ben de kendi malzemelerimi dökerdim. Saatlerce dikiş diktiğimi hatırlıyorum. Öyle tasarım harikaları değil tabii ki, oyuncak bebeğin annemin artan kumaşları üzerine yatırılarak çıkarılmış kalıplardan elbiseler, etekler. Keserken bez bebeğimin kolunu kesmişim, hadi bir dikiş de ona.

Terzilik çocukluk hayali olarak kaldı. Sonraları lisedeyken annemle şahane elbiseler, bluzlar diktiğimizi hatırlıyorum. Tabii o dikerdi ama ben de onunla Kemeraltı’na iner Tatarlar’dan Hacılar’dan köşedeki parça kumaşçıdan kumaş seçerdim. Sağda solda gördüğüm modelleri anlatırdım, annem yine Burda dergilerinden çıkardığı kalıplarla uydurur, dikerdi. Defalarca prova defalarca oynama, kurcalama. Çok keyifli günlerdi.

Sonra sonra hazır giyim ucuzladı, dikmek külfet gelmeye başladı anneme. En son ablama hamile kıyafetleri diktiğini hatırlıyorum. Öyle bıkmış ki dikmekten şimdilerde dikiş desen “aman pazarda 3 kuruşa alasını alıyorum, ne gereği var, o kadar zaman harcamanın” der. Belki de ben odadan koşup gelmiyorum ya artık tadı kalmamıştır dikişin:)

O zamanlardan kalma bir alışkanlıkla, alışverişe çıkmadan önce dergi karıştırırım, satın alacağım kıyafetleri önce kafamda giydiririm kendime. Sonra butikteki tezgahtarlara anlatırım, şurası şöyle burası böyle diye. Genelde anlamazlar, başka bir şeyler önerirler. Kabinde denediğim kıyafetlerin hemen hiç biri aklımdakiyle örtüşmez, pek çok defa elim boş dönerim.

Alışveriş dönüşü İlker ne aldığımı sorar, çoğu zaman "hiç" derim, nasıl bir şey aradığımı anlatırım, "hadi" der "nerde gördüysen gidip alalım". Alamayız ki kafamın içinde gördüm ben o kıyafeti.

Geçende alışverişe gittiğimde yine bu geldi aklıma, keşke annem gibi derdimi anlatabildiğim bir terzi olsa elimin altında, istediğim elbiseleri anlatabileyim, istediğim kumaşları birlikte seçelim, sonra dikelim. Ya da keşke vaktim, becerim, sabrım olsa, kendim diksem eski günlerdeki gibi.

12 yorum:

Adsız dedi ki...

aaaa Yeliz!
benim halam terzidir, yani meslek olarak terzidir.
benim cocuklugumda ayni bu anlattiklarin arasinda gecti,
sabunlar, kaliplar, dergiler.
cocukluguma gittim valla.
operim

cenebaz dedi ki...

Yelizcim, bizde de aynı ritüeller vardı, hele de başlanan işin üzerine koşarak gelmek:)) Annemin dikiş makinası önceleri model olarak posttaki fotodaki gibiydi ama Köhler markaydı. Sonra piko falan da yapabilen Singer alındı. Şimdi annemin yatak odasında kapalı olarak etajer görevi görüyor.

ruhdagı dedi ki...

Aynı makinadan anneminde var. Halen durur ama sanırım kayışında bir problem var. Çocukken bende özenirdim şimdilerde daha bir özenmeye başladım ama cesaret edip dikiş makinası alamıyorum. Gel geç bir heves olur buda diyerek kendimi engelliyorum :)

Tekir dedi ki...

he hee benim annemin de var dikiş makinesi, hala da diker :) ben de anlarım az buçuk, kendime gömlek dikmişliğim bile vardır (eskiden)

daha bu hafta sonu tüm pantolonların dar paçalı, bellerin düşük olduğunu görüp "terziye gidicemmm" dedim :)

öptük :*

Gamze dedi ki...

Bizde de tam tersi bir durum söz konusu Yeliz'cim:) Ben orta okuldayken, yeni alınan bir beyaz eşyanın hediyesi olarak dikiş makinası vermişlerdi. Ve annem hep hayıflandı hala da aklına gelince aman doğru dürüst bişey vermediler ne yapıcaz dikiş makinasını diye söyler:)Uğraşmaz gereksiz bulur bende de bu durum ters tepti sanırım. İyi ki o makinayı vermişler ben kullandım:)

yeliz dedi ki...

aa ne tesadüf benim halam da terzidir ama benim çocukluğuma denk gelmedi, çok önce bırakmıştı:)

yeliz dedi ki...

sevgili çenebaz, annem de bundan bıkıp taşınabili bir pfaff almıştı sonraları nakış da yapabilen! ama o singerin tadı başkaydı

yeliz dedi ki...

laf aramızda ruhdağım ben de cesaret edemiyorum. zaten benimki bebeklere elbise dikmekten öteye gitmedi, işin tekniği hiç yok ama acayip özeniyorum

yeliz dedi ki...

vay tekir süper!! gömlek çok zordur be! ben kendime etek diksem razıyım:)

yeliz dedi ki...

gamzecim sen cidden yeteneklisin, iyi ki sana kalmış makina:) o yeşimlere diktiğin önlük setleri ne kadar güzel, bravo valla:)

ÇokBilmiş dedi ki...

Ben de sıkıldım hazır giyimden. Hele doğumdan sonra kafama uygun hiçbir şey bulamıyorum. Klasik kesim, siyah bir etek arıyorum; o bile yok, inanır mısın! Ben de terzi arıyorum kendime. Keşke kayınvalidem hayatta olsaydı, o dikerdi bana ne istesem :(

Gulcin dedi ki...

bu yaziyi okuyup duygulanan kac kisi vardir bilmiyorum ama ben cok duygulandim. Annecigim de sedef ojeli parmaklariyla kullanirdi bu makinayi. o gunleri ozluyorum cok hem de cok!