30 Ekim 2012 Salı

iyi bir kitap gibisi yoktur... bir de dost... unutmadan bir de yağmur...

Yağmur öfkesini aldı. Ayların öfkesini. Şimdi dingin bir ritmle yağmayı sürdürüyor. Lodosun öfkesi günlerdir dinmiyor. Hala deli deli esiyor.

Arca ile sızmanın en güzel tarafı - belki de en kötüsü - gece yarısına doğru uyanmaktır. Eğer uykusuzluğuna eşlik edecek iyi bir kitap varsa sorun yok. Kuvvetle muhtemel kanepede sızmış İlker'in uyku sesleriyle (bak kesinlikle horultu demiyorum, uyku sesi onlar) saatlerce okuyabilir, şükretmek için sebeplerin olmasına şükredebilirsin:) Bitki çayın demlenirken arada bir yazı molası bile verebilirsin.
Okumayı ertelediğim kitapların bana yaptığı sürprizlerle acayip keyifliyim bu aralar. Yıllardır kitap listemde olan "bunu okumadan diğer kitaplarına ilişmeyeceğim" dediğim Ursula K. LeGuin'in "Mülksüzler"ini okuyorum. Zekasını, üslubunu, öyküsünü kıskandığım kitaplara bayılıyorum. Kıskandırın kardeşim beni:)) Kütüphaneden ödünç. Ooopps yarın telefon edip cumartesi geri getireceğimi bildirmem lazım. Zira ben şaşkın geri veriş tarihini otuz ekim yazarlarken cumartesi sanmış olacağım, hiç ses etmemiştim.

Neyse...

Bugün kendime bile itiraf ederken zorladığım şeyleri, yemek tarifi veriyormuşum gibi fütursuzca anlatabildiğim bir dostumla saatler geçirdim. Geniş zamanlar... Cuma günü de Arca'yı İlker'e satıp buluşmuştuk ama iki saat yetmemişti tabii.

Sabahtan Arca'nın güdük kalmış atletlerinin yenilenmesi ve "geliyorum" diyen yağmur için bot alınması icap ettiğinden (evet hala geçen yılki spor ayakkabılarını giyiyor, cümriliğin kitabını yazıyorum) Agora'ya gittik. Elvan'la orada buluşup mecburi (evet Arca Tchibo'da pasta yiyecekse, mecburen kahve içersin) kahvemizi içtikten hemen sonra soluğu evde aldık.

Arca bütün Cars filmlerini izledi. Film izlemediği zamanlarda bok çenesiyle Elvan'ı benden çalmaya çalıştı, hatta filmleri izlerken bile defalarca yanına çağırdı, en sevdiği sahneleri ona da izletti. Hayır vicdan yapmıyorum, umrumda bile değil, birkaç nöron birbirine bağlanmayıversin ben senede sadece birkaç kere başıma gelebilecek şahane bir gün geçirdim Elvan'la. Bol çaylı, bol sohbetli bir gün. İlker henüz bilmiyor (ya da şimdi öğrenecek:P) ama uzun hafta sonu kaçamağı planladık. Arca'yı kaptığım gibi uçakla İstanbul'a gideceğim, üç gün kalıp döneceğiz.

Planlar yapmak her zaman iyi gelir. Benim her daim planlarım, yapılacaklar listelerim olmalı:)

Bitki çayı zift olmadan ben kaçar:)

5 yorum:

elvan dedi ki...

Canim arkadasım benim için de Super bir gündü. Hatta hiç sizden çıkasim gelmedi :) planımızı mutlaka gerçekleştirelim ;) Arcayi benim için op. Görüsuruz canim

laleninbahcesi dedi ki...

Hiç Ursula L. Kuin okumadım biliyormusun ve herkes bana da Mülksüzlerden başlamamı önerdi. Ha kütüphanede var mı bilmiyorum ama kocaman bir de çocuk kitabı var. Bizimkinde vardı.

Bir dost sohbeti, sevdiğin bir kitap, iyi bir film izlemek yoktur vallah onlar gibisi...

Adsız dedi ki...

hani 29 ekim yazısı yeliz? 28 var, 30 var hani 29? yoksa sende istihbarat aldın da Cumhuriyet Bayramı yazısı yazmamaya karar verdin. mercan..

yeliz dedi ki...

elvancım bonuslar şirkettenmiş:))

Lale ablacım aman diyim atlama mutlaka oku ben bayıldım!

Mercanım arkadaşım, bilirsin lafımı esirgemem, belirli günler ve haftaları beklemem, canım çekerse çok pis laf sokarım:)) Lakin ben böyle iki yüzlü bir milletten harbi sıkıldım yav. ciddiyim. öyle yazmakla, meydanlara çıkmakla olmuyor, yiyorsa oy sandıklarında göstersinler tepkilerini. hep göstermelik, hep hikaye.

Adsız dedi ki...

eee sen bitane ben hiç çocuk yapmazsam, onlarda 3 de yetmez 5 tane yaparsa sandıkta da alırlar yelizcim. doğru sonu acıklı bitecek bir hikaye mercan..