3 Ocak 2013 Perşembe

Asfalyalarım attı atacak! Başlayacağım Fucking Four’una!

Kafam bozuk! Harbiden bozuk. Yanlış giden bir şeyler var.

Evde küçük bir ergen var ve cidden iş çığırından çıkmaya başladı.

Kendimizi dinletemiyoruz. İlker her daim konuşmaktan yana. Güzel güzel konuşuyor Arca ile. Neden yanlış bir davranış olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Misal, sabahın köründe arabalarını çarptırarak oynamasını istemiyoruz. Komşular uyuyor o vakitler ve şikayet duymak istemiyoruz. Her sabah bunu anlatıyoruz ve her sabah yine aynı şey. Arabalarını bir süreliğine kaldıracağımız hakkındaki ön bildirim de fos çıkıyor. Zira yaptığı sadece arabalarından belli bir süre muaf olmak, sonra sil baştan!


Sonunda İlker, “eğer lafımı dinlemezsen bu akşam telefonda oyun oynamak yok!” cezasına kadar vardırdı işi. İşe yarıyor mu? Hayır! Bunun bir sonraki aşaması ne?

Ben çok mu farklıyım? Hayır hatta daha beterim. Despotun önde gideniyim!

Bir kaşımı kaldırıp “Arca üçe kadar sayıyorum, bir…” dediğim ve Arca’nın yola geldiği günler çok gerilerde kaldı! Ben “bir..” diyorum Arca “iki, üç” diye tamamlıyor. Daha fenası geçen gün o puzzle yaparken ben kitap okuyordum, bana “buraya gel!” diye buyurdu. Söyleyiş tarzından hoşlanmadım, “Arca bana güzelce söylemen gerekir, rica edersen gelirim tabii ki” dedim. Sonrasında “Annecim gelir misin lütfen?” dediğini sananlar fena halde yanılıyorlar.

Bana “BURAYA GEL YOKSA SANA VURARIM” dedi. Daha ”vururum” bile diyemiyor ama tehdit ediyor. Bu hareketin ergen yaş muadili ne? Anneye sövmek mi? Dört yıllık ebeveynlik hayatımızda bırak vurmayı, vurmakla bile tehdit etmişliğimiz yok. Şaşkınlıktan ne cevap vereceğimi bilemedim. Kaldım öyle!

Dün akşam hastayım diye annemler uğradı. Arca gelenekselleşmiş şımarma, laf dinlememe, tehlikeli hareketler yapma gibi icraatlarını bir bir sergiledi. Tamam bunları ilgi çekmek için yapıyor bunu artık anlıyorum ve sadece evde birileri oldu mu işin b.ku çıkıyor.

İşin kötüsü Arca “yapma”lara karşı duyarsızlaşmaya ve sağırlaşmaya başlıyor ki bu yönerge alamamaya kadar gidecek tehlikeli bir sürecin başlangıcı yazık ki!

İlker ipad ve telefonla oynamayı yasakladı, kar etmedi. Ben odasında özel konuşma yaptım, kahkahalar eşliğinde kendini dışarı attı. Beni dinlemesini ve konuşmamızı sağlamak için kollarından ve bacaklarından tutarak sarılmaktan başka çarem kalmadı, tam sakinleşti, konuşuyoruz dediğim noktada yine isterik kahkahalarla kendini odadan dışarı attı. Ve tehdidin (evet ceza bile değil, ceza çok hafif!) büyüğünü yaptım. “Akşamı odanda geçireceksin, yanımıza gelirsen akşam kendi başına uyursun!” Bu son ve en iğrenç kozum. Bunu her kullandığımda kendimden ve pek çok okumuş anne profilimden nefret ediyorum, neden? Çünkü;

1. Anne ile uyumanın üzerinde gereksiz bir anlam da ben yüklemiş oluyorum

2. Anne ile uyumamayı bir ceza, tehdit olarak kullanıyorum

3. Böylece Arca’ya hem anne ile uyumanın ne kadar önemli bir şey olduğunu hem de tehdit ederek bir şeyler elde edilebileceğini öğretiyorum.

Bu durumda İlker’in cezaları benim kötü anneliğimin yanında solda sıfır kalıyor.

Anneye alkış, hatta ayakta alkış!

Bir bireyin ceza almamak için ya da ödül almak için bir hareketi yapmaktan kaçınmasını değil, neden yapmaması gerektiğini sorgulamasını tercih ederim, ama bunu çocuğuma nasıl öğreteceğimi bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum! (Yazının bundan sonraki kısmında bu soruna nasıl çözüm bulduğumuzu ve “mutlu son” ile nihayeti bekleyenler, boşuna beklemesinler, çünkü hala bulamadım, çaresizim)

“Kimse biz anamızdan çimdik de yedik, kafamıza terlik de… bak fena mı oldu”dan başlamasın, asfalyalarım attı zaten, gözünün yaşına bakmam, dalarım.











28 yorum:

nil dedi ki...

yavrum, aradaki ay farkı sebebiyle geriden gelseniz de, önceden söyleyeyim biraz daha ilerliyor, malesef kötü haber bu. hatırlarsan aylar önce başlarım fucking fouruna demiştim, hala diyorum.
Çözümüm yok, belki tek olmadığını bilmek rahatlatır diye yazıyorum.Yazdığın, kendini eleştirdiğin herşeyi ama kelimesi kelimesine İlkerin yaptıklarını da kelimesi kelimesine aynen yaşıyoruz, ayfonlar, oyunlar, anne ile yatmaklar ceza, ödül kendimi yargılamalarım hepsi birebir aynı...

Salı akşamının özetini geçeyim sana
N: Yeter artık kendi yatağında yat
B: Siz orda yatın
N: Burası bizim odamız
B: Yeden büyük yatak sizin bana sordun mu ?

Sonuç Murat çekyata taşındı .Nedenini anlatmayacağım bile sen aynısını yaşıyorsun!!!

Bizden dedi ki...

Sanki biz bunları çok erken yaşamaya başlamışız gibi geldi okuyunca.Kızım 27,5 aylık.2,5 yaşında diyelim.Ve teklikeli hareketlerden,yapmaması gerekenlere ve özellikle gece uykusuna yatırmada inanılmaz zorlanıyorum son dört aydır...Herkes iki yaş sendromu vs.diyor ama ben bu gerilimden,sinirlilikten inanılmaz yıpranmış durumdayım.Kendime hiç uymayan bir anne profili çiziyorum son zamanlarda.Sizden daha geride olduğumdan bir öneride bulunamayacağım haliyle...Ama ben kendimiz için bir uzmana gitmeyi düşünmeye başladım ...

Fatma dedi ki...

İnanamadım ya bu kadar mı benzer durumlar yaşanır, eskiden göz göze konuşup anlaşırken şimdi kafa çevirip dinlemiyor ve yapmaması gereken şeyi inadına yapıyor tekrar tekrar anlatmayacağım senin yaşadığınla aynı şeyler çünkü iş çığırından çıktığında onu yanlız bırakıyorum tabi tehlikeli bir durum olmayacağına inanırsam bir süre sonra eski haline dönüyor. Bu arada aman dikkat bu sıpaların ulaşamadığı yer yok artık bu akşam benim faranjit için kullandığım boğaz spreyini kendine sıkmış koyduğum yere nasıl ulaşmış bilmiyorum çünkü üstüne çıktığı nesne ortada yok demek ki ilacı aldıktan sonra basamağı yerine koymuş iyi mi! Sabır sabır sabır...

Adsız dedi ki...

Yeliz hnm, yanliz degilsiniz. Benim 5 yasindaki kizimda da ayni sorunlar var ve yakin donemde bitecek gibi de degil. Bir de 4,5 yasinda bizimkine bir kardes gelince olay iyice alevlendi. 2 yas sendromu falan hic kalir yaninda, ben de neden kimse bu konuda yazmiyor diye dusunuyordum. Ordan burdan okuduklarimdan sonra sunlari yapmaya calisiyorum;
1- inatlasmaktan, boyle yaparsan soyle olur, bunun cezasi su olurlarlardan mumkunse kaciniyorum, cunku bunlarin hepsi kucuk hanimi meydan okumaya davet ediyor.Siz de farketmissiniz oyle saymak falan ise yaramiyor artik.
2- sadece cok elzem, yani mutlaka olmasi, yapilmasi, yapilmamasi gereken seyler ile ilgili sinir ciziyorum; ornegin sokakta el tutmazsan, park yok. dis fircalamadan yatamayiz vs.. mesela yerde araba surme gibi seylerde sakince uyariyorum olmadi ise alip sokaga cikariyorum. ya da koyveriyorum alt komsu asagidan sopa falan vuruyor, anliyor o zaman :(
3- hava soguk da olsa bu cinse bol acik hava hareket, kendi yasitlari ile serbest oyun
4- bir de sizi en cok kizdirdigi anlarda 'pozitif' cevap; sarilip onu cok sevdigimi soyluyorum, istedigi bir seyi yapmayi oneriyorum. cunku bu yas grubu akli eriyor gibi dursa da tum stress ve uzuntulerini kizarak ve ariza cikararak gostermeye devam ediyor. ornegin kizim kardesini kiskanindigi gunlerde, ileri derecede huzursuz, uyumsuz.. ceza verip, kizarsam hersey ikiye katlaniyor. ama 10-15 dak icin bile olsa sadece ona ilgi gosterebilirsem daha uyumlu bir seviyey gelebiliyor.
Yani sabir, eskisinden 3 kat, 4 kat fazla... Ben de eskisinden daha cok, delirip bagirip-cagiriyorum :( yapacak cok birsey yok, once kizimdan ozur diliyorum, sonra da kendimi affetmeye calisiyorum..
Bu 4-5 yas hicbirseye benzemiyor gercekten..Kendi babamla konusuyordum da "bosuna evlat, omur torpusu demiyorlar" dedi :(

Sevgiler, kolayliklar diliyorum..
Deniz Kutlu

Elif dedi ki...

Ahhh YElizim ahhhh yaralarimi destin...gecen haftasonu sinirden ilk defa agladim..gececek bugunler buliyorum ama sabretmek cidden cok zor :(

gulsenz dedi ki...

İstediğini elde etmiş bu davranışı neticesinde, bu da bu davranışı bir daha yapmasina pekiştirecek olmus. Bence bu gibi durumlarda,tutarlı ve kararlı olabilmek en önemlisi! Bilmiş bilmis konuştum kusura bakma ama gercek düşüncelerim bunlar, ha bide cocuğum henüz 10 aylık o yüzden geliyor bu cesaretim yani he uz tukurdugumu yalamaya başlamadım :))

gulsenz dedi ki...

İstediğini elde etmiş bu davranışı neticesinde, bu da bu davranışı bir daha yapmasina pekiştirecek olmus. Bence bu gibi durumlarda,tutarlı ve kararlı olabilmek en önemlisi! Bilmiş bilmis konuştum kusura bakma ama gercek düşüncelerim bunlar, ha bide cocuğum henüz 10 aylık o yüzden geliyor bu cesaretim yani he uz tukurdugumu yalamaya başlamadım :))

Adsız dedi ki...

Hep aynı bu modeller sanıyorum! Kızım 28 aylık, istediği olmadığında kendini yerden yere atıyor ve ben hep o önceden kınadığım anneler gibi, gerekirse yaka paça toplamak zorunda kalıyorum çocuğu! Sabır keşke yeterli olsa, ben nedense bilmediğimiz bir yol, yöntem olduğunu düşünüyorum.çok akıllı oldukları kesin, neden anlaşamiyoruz çözmek lazım.hadi biri versin gizli formülü;) arda tülin

yeliz dedi ki...

Nilim bazen biz deistediğini veriyoruz hani nalaşmayalım diye ama gel gör ki bu da işe yaramıyor:(

yeliz dedi ki...

Biz de bu yollardan geçtik demeyeceğim zira o yollar o an için son derece yorucu ve yıpratıcı oluyor. Her dönemin ayrı bir yoruculuğu var biraz rahatlayıp tadını çıkarabilsek keşke...

yeliz dedi ki...

Fadiş cin gibiler ve artık gözümüzden anlıyorlar allah korumuş vallaha her şey olabilirdi

yeliz dedi ki...

Çom güzel öneriler çok teşekkür ederim özellikle de herşeye yapma etme dememeye çalışacağım bir de en azından balkona çıkaracağım:) sevgiler ve iki çocukla kolaylıklar

yeliz dedi ki...

Of elifçim en azından yalnız değilim bunu gördüm çünkü herkesi çocuğu uslu bir benimki deli gibi geliyordu

yeliz dedi ki...

Ben bu akşam yine eğitim kitapları içinde gizli bir formül arayacağım bulursam mutlaka paylaşırım:)

Unknown dedi ki...

Sanırm siz de arabanın koltuğuna kim oturacak kavgası başlamış:) Aile için kullanılan bir metafor vardır, çocuğu arabanın sürücü koltuğuna oturtmak. Arabanın sürücü koltuğunda oturması gereken anne ve baba iken çocuk bu koltuğa oturduğunda durum tehlikeli olmaya başlar. (Bilmiş bilmiş konuşma diyorsunuzdur belki içinizden, sadece küçük mesleki paylaşımlar diyelim). Çocukların kararlılığa, tutarlılığa ve güvene ihtiyaçları vardır, tabii bir de kurallara.
Bazen bir mesele hakkında çok konuşmak meseleyi büyütebilir, gereğinden fazla anlam yükler, bazen sadece üstünde çok durmamak lazım, değerini olumsuz yönde arttırmamak için.
Bunları yapmak çok mu kolay, tabii ki değil ama..Ama yapılamayacak şeyler de değil, umarım kısa süre de çözüme kavuşur.

Not: İlk defa blogunuza yorum yazarken böyle bir konuda ahkam keser gibi oldu:( Aslında gülümseyerek okuyorum sizi ve Arca'nın muziplliklerini, her konuda yazıyor olduğunuz için de çok teşekkür ediyorum bir okur olarak; sadece güzel olanları değil, yaşadığınız zorlukları da yazıyor olduğunuz için.

PINAR dedi ki...

Merhaba,
2 yaşındaki oğlum ilk defa istediği olmayınca kendini bahçede yere atıp böğürerek (en iyi bu kelime karşılıyor sanırım) tepindi. Bu da benim için ilk olduğu için şaşkınlıkla kalakaldım. Apartmana yönelip çağırdım. İçeri girdim, bekledim, baktım sabah sabah tüm komşuları uyandıracak dönüp kucaklayıp getirmek zorunda kaldım. Apartmanda merdivenleri çıkarken çok zorlandım.
Büyüyünce konuşarak ikna olur diye umuyordum ama... sanırım ileride de çok zorluklar yaşayacağız.
Size kolaylıklar..
Benim aklıma gelen:
1. Evi halı kaplatabilirsiniz
2. Komşunuzla anlaşırsınız. Bir gün siz arayınca size çıkar (tam oyun üstüne). Ne kadar rahatsız olduğunu ve Arca arabalarıyla erken saatlerde oynamazsa (veya annesinin gösterdiği yerde oynarsa) ne kadar mutlu olacağını Arca'ya söyler. Sanırım çok güleryüzlü olması lazım yoksa belki Arca savunma psikolojisiyle tamamen ters tepki verebilir.

yeliz dedi ki...

benim de dile getirmekten korktuğum bir şey bu: çocuğun ipleri eline alması çünkü sonraki aşama güvensizlik olacak. anne babaya güven duymalı çocuk gerekli kararları önemli olanları anne baba almalı ki çocuk kendini güvende hissetsin. yazdıklarınız çok hoşuma gitti teşekkür ederim farklı bakış açısı her zaman kabulümdür:) son yazdığınız ise aldığım en güzel iltifatlardan biri:) sevgiler

yeliz dedi ki...

pınarcım ilk defasında hep kafayı yiyorum ben de sonra alışıyorum:)) komşumuz maalesef hoşgörüsüz bir aile apartmanda tek anlaşamadıklarımız onlar. kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerine az çok şahit olduğumuz için böyle insani bir yardımı başarabileceklerini sanmıyorum ama güzel fikir teşekkürler:)

Adsız dedi ki...

Herkesin dediği gibi bende diyeceğim.Bizim evde de aynı şeyler aynı sinir harbleri yaşanıyor.arca dan 1 yaş küçük oğlum ama aynı şeyler.konuşuyorsun yüzüne gülüyor,kızıyorsun olmuyor ceza tehdit vb.herşey denedim ama yoluna girmiyor hiçbirşey.Heleki dediğin gibi eve birisi gelsin yada biz biyere gidelim 3 e 5 e katlıyor yaptıkları.yapma demekten yoruluyorum.Hele dışarı çıktığımızda insanların bana bakışlarından ne düşündüklerini çok iyi anlayabiliyorum.o yüzden mümkün olduğunca açık hava gezileri yapıyoruz:)herkese sabııır sabııır sabııır diliyorum.Çaresini bulan olursa lütfen burdan bildirsin:)ADİLE

AycA dedi ki...

En güzel olanı nedir biliyor musun? :GEÇECEK.. ama nasıl? Okulun psikologuna katılıyorum sakin kalabilmek..ben çocukla vakit geçirmekten ziyade acba sen kendinle vakit geçiriyor musun diye sormak isterim öncelikle.. sen değiş dünya değişsin.. Aletha Solter'ın bir cümlesi hep kulaklarımda éçocuk haklıdır!" evet haklı gizli bir şey var ona bunları yaptıran ama ne ? sakin kalabilmenin anahtarı kendine zaman ayırabilmek sen mutluysan bunu çocuk çok iyi yansıtıyor .. sanma ki bizde olmuyor bunlar elbette oluyor ama kriz anında olabildiğince kendimi zorlayarak ama içten bir şekilde yanında kalıp onun duygularını sorguluyorum. Mesela yanıma gel diye bağırdı ya " yanında gelmediğim için bana kızıyor musun? " sorusunu sormak daha doğru geliyor bana.. ya da seninle oynamamı mı istiyorsun.. düzgün söyle demek onu daha çok kışkırtıyor.. ya da arabalarıyla oynamak istiyor ya ona şunu sormak lazım belki de" uyandığında arabalarınla oynamayı seviyor musun? muhtemel cevap evet olacak oynayamadığında kızıyorsun değil mi ? muhtemel cevap yine evet olacak peki bu arabalarınla halının üzerinde birlikte oynamak hoşuna gider miydi ? yani bunun gibi onun duygularını hissettiklerini öne çıkartacak ve ifade edebileceği sorular .. anlatabildim mi ? iş birliğine gitmek yani..
uzun bir konu bazı yöntemler işe yarıyor ama nasıl yazarım uzun uzun bilemedim bir yazım var benim http://www.pi.web.tr/teori-tamam-ya-pratikte-neler-oluyor/ belki ışık tutar mı ? yazının içinde alethanın notlarının olduğu link de var..

lale dedi ki...

Yeliz ben kızları unuttum tabi ama Cancan'da aynı şeyleri yaşıyortuz. Üstelik biz ceaz alıyoruz ondan... Geçenlerde bana benim odamda ohbette çok güzeldi amaoynayalım dedi..Sohbette çok güzeldi ama yine de gittim. Bir ara içeriye bir şey söylemek için dışarı çıktım bana ceza olarak çantamın içini yere boşaltmış.
Çözüm olarak sana tek önereceğim, gaza gelme, sakin olmaya çalış, üzerine gittikçe daha da azıyor bu veletler...

Itır dedi ki...

Rahat ol..aynı durumları fersah fersah biz de yaşıyoruz..yazmaya bile elim gitmeyecek kadar içimi sıkan bi mevzu..Kardeşten sonra oldu diye düşünüyordum ama okuyorum ki bir çok kardeşsiz çocukta da aynı şeyler oluyor. Her krizde "evet" diyorum, "bir uzmana gidelim, konuşalım, en azından konuşayım rahatlayayım, sorayım, belki bizim yanlışlarımız böyle yaptı."

Bu arada benim bu şekilde çocuk psikologuna giden bir çok arkadaşım ya "çocuk normal de biz anne-baba ile bir kaç terapi yapalım" cevabını alıp karı koca seans yaptılar yada "çocuk normal, size lustral yazıyorum" cevabını..Ben de diyorum ki beni de lustral paklar, hem Ayça'nın dediği gibi mutlu anne=mutlu çocuk olayını da bu şekil sağlamış oluruz :))

Bizden dedi ki...

işte bir de bunu çok yaşıyorum...Etrafımda yakın yaş grubu çocuğu olan herkes"aaa ne kadar hareketli","Allah kolaylık versin","hiperaktif olmasın ,bi gösterin doktora "vs.vs.bu yorumlar da çok yordu beni.Sanki bir tek benim kızım böyle gibi gelmeye başladı bana..

Bizden dedi ki...

uzmana gitmeyi düşünüyordum,sanırım iki cevaptan birini alacağım..

Adsız dedi ki...

Anneler, bu yazı ve yorumlarınız beni çok mutlu etti desem ayıp olmaz herhalde. İnternet ortamındaki her problemi çözen, mükemmel annelerden gına gelmeye başlamıştı artık, genç bir anne olarak...

Adsız dedi ki...

Genç derken yeni tecrübesiz anlamında :)))

annembenvekizim dedi ki...

valla bence bu durum hep böyle 2 yaşından beri bir ergen var başımda, şu an kendisi beş buçuk yaşında ve eşyalarını toplayıp anneannesinde yaşamaya gitcekmiş, orda boş oda varmış, benim odama göz koyuyo bi de velet,
ne yapıyoruz kriz anında, sinirlenince başka odaya kaçıyorum valla, kaçmasam kötü şeyler yapacağımdan korkuyorum. tehdit ediyorum ama hiç işe yaramıyor ceza, yoksun bırakma ya da ödülde. biz çözümü şöyle bulduk, saat kuruyoruz, zil çalınca çizgi film süren bitecek, zil çalınca seninle oyun oynama süremiz bitecek gibi, çok başarılı değiliz ama çabalıyoruz en azından.
bu saatte ne oluyor diyenlere bir not: bebek uyumadı benimde uykum kaçtı, geri getirmeye çalışıyorum:)

ahu dedi ki...

Yeliz başka bir konu için bu yazıyı tekrar okudum ve aklıma geldi. O zamanlar gittiği kreşten kaynaklı olabilir mi bu durum? O dönem kreşte problem olduğunu bilmiyordunuz. Arca'nın o davranışları fucking four değilde kreş mi tetikledi acaba? Ne dersin?