Mert Kaan’ın doğum günüydü ve Poyraz’a da küçük bir hediye
almaya karar vermiştik. Arca’nın dudak "hani bana" diyerek büküldü. Evet doğru
ona da alınacaktı bir oyuncak. Bir cumartesi akşamüzeri saatleri Göztepe’ye
indik, yürüyüş yapıp oyuncakçıya girdik. 2-4-5 yaşları için oyuncak. Hiç kolay
değil. Arca’ya bütçeyi aşmayacak bir oyuncak seçmesi tembihlendi bu çerçevede
oldukça pahalı ilk birkaç oyuncak reddedilince istediği oyuncağın fiyatını
direkt satış görevlisine sormaya başladı zaten.
Bence çok ama çok uzun bir zaman sonra iki çocuğa hediyeler
belirlenmişti. Bir tek Arca kalmıştı geriye. Fiyatı bütçeye uygun oyuncakları
gösterdi, kılıç, korsan kostümü baltalı bıçaklı, oyuncak tabanca…vs…
Bundan birkaç sene evvel olsaydı, bu talepler karşısında
dehşete düşerdim. Gel gör ki aştım artık bu işleri. Daha doğrusu çocuğa silah
ya da kılıç almakla kendisini bir katile dönüştürmeyeceğimi biliyorum en
azından. Zaten sen o oyuncağı alsan da almasan da o bir şekilde eline geçirdiği
her şeyi silaha, kılıca çeviriyor zaten. Bakınız iki sene önce yaşananlar…
Kaldı ki dozu saçma bir boyuta varmadığı sürece çocukların yaratıcılığının gelişmesi bakımından faydalı olduğu bile söylenebilir.
Kaldı ki dozu saçma bir boyuta varmadığı sürece çocukların yaratıcılığının gelişmesi bakımından faydalı olduğu bile söylenebilir.
Arca’nın oyuncak alternatiflerine baktım baktım. "Tamam şu kılıcı
alalım" dedim. Allah sen bunu bir görsen. Sevincinde aşırılığa kaçmamak için
dudak çapkınca kıvrıldı ve yamuk bir gülümseme yerleşti suratına ama kalbinin
daha hızlı attığını asıl ele veren gözlerindeki parıltıydı. Çok mutluydu.
Eve geldiğimizde kılıcın ışıklı olduğunu keşfedince
ziyadesiyle keyiflendi. Pıyuv piyuv diye sesler çıkararak poz verdi. Pozlar
arkadaşı Poyraz’a whatsapp’tan gönderilip görüş alındı. Hatta bizim muhterem
bile kılıçla öyle pozlar verdi ki gün gelir damarıma basarsa kendisini sosyal
medyaya ifşa etmek gibi bir şantaj malzemesi olarak telefonumun en nadide
köşesinde saklıyorum. Oğlan çocukları baba bile olsalar büyümüyorlar, ilginç.
Kız çocukları ise daha el kadarken annelik olgunluğuna sahip oluyorlar.
Kılıcı yanından katiyen ayırmadığı günlerde (He-Man ya
kendisi kılıç mühim:P) OT dergisi girdi eve. Bu arada çok ama çok seviyorum
dergiyi, en sevdiğim yazarlar var ve dolu dolu bir içeriğe sahip. Neyse bu ayki
sayının ön sayfasında yazarların çocukluk fotoğraflarıyla altlarında isimleri
vardı. (En son iki fotoğraf Berkin ve Burak Can’a aitti, burkulduk) Arca da
okuyor ya ufaktan esir aldı dergiyi, isimleri okuyor. Maksat yeşillik olsun
çekiverdim fotoğrafını instagramda paylaştım, yanındaki kılıca da gönderme
yaparak…
Güzel yorumlar bırakanlar oldu, sağ olsunlar. Asıl diyeceğim başka…
Hani korkuyoruz ya eline oyuncak tabanca alan gidip birini
vuracak diye, hah o yorumlar arasında öyle güzel ifadeler vardı ki, paylaşmadan
edemedim.
Psikolog arkadaşım Deniz mesela, kılıcı öfke terapilerinde
kullandıklarını anlattı. Bir de sevgiyle büyüyen çocukları, abartmamak şartıyla
kılıçla silahla oynamasının saldırganlaştırmayacağını.
Aslında her şeyin başı sonu ortası ötesi berisi sevgi…
Aslında her şeyin başı sonu ortası ötesi berisi sevgi…
Bu süreçte Arca kılıcın ışığını bozdu, oynadı, arkadaşlarına
gösterdi ve tekrar arabalarına döndü. Bu kılıcı almasak belki de hep içinde
kalacaktı.
7 yorum:
"Aslında her şeyin başı sonu ortası ötesi berisi sevgi…"
Katılıyorum yürekten..
Ahu
Yıllar evvel daha çocuğum bile yokken. Çocuğum olduğunda silah vb şeyler almayacağım demiştim. Büyük konuşmuşum. Beş silah bir kılıcımız var,üstelik dün de babasına balta aldırmış. Yazıyı okuyunca içim rahatladı neyse ki yalnız değilim.
Bu oyuncak silah, kilic korkusunu cok anlamsiz buluyorum ben, cevremde bana dehsetle bakan arkadaslarim var bu yuzden. Biz kucukken Pazar kahvalti saatlerinde Clint Eastwood filmleri olurdu, onlari izleye izleye buyuduk. Bir kizilderili cadirim ve kilicim vardi, en sevdigim oyun kizildericilik oynamakti. Babami esir alir, cadirima goturup baglar, kilicimla kafa derisini yuzerdim:) Tabancalarim da vardi, hele bir tanesinin tetigine basinca icinde isik yanardi ve cok degisik bir ses cikarirdi, kizlarima saklamadigima cok pismanim. Buyuyunce oyle siddet sever biri falan da olmadim. Su tabancalarindan bile korkuyor insanlar, bu ne ya.
Arca'nın ışıklı kılıcını görünce oğlumunki aklıma geldi. Arkadaşları ile korku filmi seyredince evde gezemez olmuştu. Işıklı kılıcını eline alır canavarları öldürerek dolaşırdı evin içinde. Bizim için tedavi edici bile olmuştu ışın kılıcı. Ayrıca silah, kılıç vs ile oynadığı halde sevgi dolu bir insan oldu büyüyünce.
ay ben de çok korkuyordum şahsen elini silah şeklinde tutunca falan tüylerim ürperiyodu. o kadar abartmaya gerek olmadığına sevindim ya :)
aaaa daha yeni okudum bu yazıyı:) Bırakır alır bırakır alır dert etme sen (diyene bak ben de senin 2 sene önceki halin gibiydim:)) bu arada bu da kız çocuk erkek çocuk olayının ben de yansıyan izleri
http://denizceseyirdefteri.blogspot.com.tr/2013/03/kz-cocuk-erkek-cocuk.html
bunu duymak güzel :)
Yorum Gönder