13 Haziran 2014 Cuma

Allah gönül yarası vermesin

Bugün bisikletle metroya bindiğimi, Bornova’da inip bir güzel Işıkkent’e pedalladığımı anlatacaktım ama al işte boktan yaralanma hadisesi “bisikletle metroda nasıl seyahat edilir” başlıklı bilgilendirici paylaşımdan rol çaldı, pis!

Üstelik hiç de cool bir kaza değildi, hatta kaza bile denemez.

BAL’ın önündeki kavşaktan geçtim, hadi dedim mis gibi kaldırım var, kaldırımdan gideyim, bam! Yav bu bisikletin gidonu çok hassas. Tamam bunu biliyorum, katlanan bisikletlerde hızlı bir yön değiştirme sağlıyor, yani kötü bir şey değil ama arkadaş, işte kaldırıma çıkarken gidonun hakimiyetini kaybet sen, denge yalan olsun sonra pat! Dizimin üstüne düştüm, pedal da epey paraladı bacağı. Bu arada bir türlü katlayamadığım pedalların katlanabilir olduğunu öğrenmiş oldum. Direkt bana katlandı diyeyim, sen anla!


Aslında önce bu kadar kötü olduğunu fark etmemiştim. Güzel güzel geldim ofise. Tuvalette üstümü çıkardım, ofis kostümlerimi giydim. Uvvv bacak fena olmuş, kanıyor.

Ofisin ilkyardım uzmanı olarak ilkyardımı ilk şahsıma uygulayacakmışım meğer. Kader...

Ofistekiler epey üzüldü halime, benden daha çok… Yani evet kötü görünüyor, inkar etmek için kör olmak gerekir. Ama ben alışkınım. Pek çoklarından daha fazla…

Üniversitenin ilk haftaları, yurtta kalıyorum. Aynı bölüm aynı dönem diye bizi Elvan’la aynı odaya koymuşlar. Pek çözememiştim önce, kitap dergi filan okuyan biri, tam karşımda yatağı. Bir de her Allahın cuması Ankara’ya ailesinin yanına gidiyor, her pazartesi dönüyor. Uçak da yok o vakitler (var lan milattan önce değil:P sadece az ve pahalıydı) Varan’a abone. Benim de İlker var hâlihazırda, İzmir’den gelmişiz beraber, pek öyle yurtta durmuyorum.

Uzun lafın kısası, biz bu Elvan’la ilk haftalar tam kaynaşamadık. Derken bir gün sohbet sohbeti açtı, çocukluğumuza kadar indik. Elvan’a yara izlerimi gösteriyorum, anlatıyorum “işte bu futbol oynarken oldu, bu bisikletin zincirine takıldı, ama ne kan aktı be, burası şofbene değmişti, çok küçüktüm, kaşımda da iki dikiş var”… Elvan beni başka dünyalardan dinlemişti o gün ve şimdi çok net hatırlamıyorum ama “vayy benim hiç yaralarım olmadı böyle” gibi bir şeyler söylemiş, içini çekmişti.

Galiba o da biliyordu, yara izleri çılgın bir çocukluğun anılarıydı.

Arca cücesi ilk berelendiğinde ve neredeyse vasiyetini yazacak hale geldiğinde (canı kıymetli velet!) “saçmalama len, çocukların yaraları olur, bence gurur duymalısın, dur hatta fotoğrafını çekelim yaranın” demiş fotoğrafını çekmiştim. Fotoğrafı çekerken o geldi aklıma. Bir de itiraf ediyorum, akşam İlker çok üzülmesin diye önden ona gönderecektim, zira telefonda küçük sıyrık demiştim ama görüntüye de hazırlamak lazım muhteremi. Ve tabii ki IG’de de paylaştım. Ay paylaşmasam olmazdı. Hep yediğini, içtiğini, okuduğunu mu kardeşim, yaralar da hayatın bir parçası aaa…

Neyse sağ olsun canlar hep geçmiş olsun’ladılar beni.

Tütencim , hani Cars’da Mater’ın çizikleri mevzubahis oluyor, Mater ise gururla “onlar dostlarımla birlikteyken aldığım göçükler, çizikler, onları düzelttirmem” diyor, hah işte onun gibi, “yaralar yaşanmışlıklardır” gibi bir şey yazarak beni teselli etti sabah sabah... Elvan'la o günkü sohbetimizi, yaralı bereli çocukluğumu, annemlerin "çok et ye de bir an önce iyileşsin yaraların" deyip kurumuş kabuklarıma terramicyn sürdüklerini hatırladım.

Sahi yaralar, yaşanmışlıklardır değil midir? Allah gönül yarası vermesin, puahhaha

10 yorum:

Sittirella dedi ki...

Çok geçmiş olsun :(
Hakikaten hafif gibi görünmüyor. İyi ki hafta sonuna giriyoruz, en azından iki gün bacakları -kelimenin gerçek anlamıyla- uzatıp dinlenme şansın olur.
Bi' an önce iyileşsin o yaralar, kabukları da kaldırma ki iz kalmasın :)

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Gerçekten biz senden daha çok üzüldük :))
Bununla geçmiş olsun diyelim:)

oytunla hayat dedi ki...

Bir yaralanma hikayesi ancak bu kadar hafif yazılabilir :)
Geçmişler olsun ve dediğin gibi allah gönül yarasından uzak tutsun seni :)

Ogrenen Anne dedi ki...

Yeliz geçmiş olsun, mini etek ve topuklularla çok da cool gözüküyor ama batticon'u baya geniş tutmuşsun sanki :)) Bu arada, her gün pedal basan bir anne olarak İstanbul'da bisiklet mi amanın helal olsuuuun diyorum :)

atolyenott dedi ki...

çok geçmiş olsun

yeliz dedi ki...

Aynen öyle yapıyorum vallaha sürekli uzatıyorum:) çok tşkler

yeliz dedi ki...

Amin damlacım çok sağ ol:)

yeliz dedi ki...

Amin çok tşkler öperim:)

yeliz dedi ki...

Ay yok annem pedalın sürttüğü yer o geniş alan ve tümden sıyrık:( bu fotoğrafı ilker için çekip filtre kullandım da fazla kötü gözükmesin diye:)) izmirde güzel yollar yapmışlar ama hep sahilde maalesef benim güzergah köt:(

yeliz dedi ki...

Çok teşekkürler:)