Mehmet Pişkin’in bir veda videosu yayınladıktan sonra intihar
ettiğini öğrenmiştim ama videoyu izlememiştim, çok da bilgim yoktu açıkçası…
Akşam servis Arca’yı annemlere bıraktı, İlker de beni aldı
ve oraya gittik, gitmişken yemek de yedik birlikte. Konuyu açtım, İlker videoyu
izlemiş, biraz anlattı. Kullandığı kelimeler “gayet sakin, ne yaptığını bilen
ve tükenmiş..” sanırım böyleydi.
Sordum, neden video ve neden facebook? Yani ailesine bir
intihar mektubu bırakır ve gidersin, selametle… Neden viral bir yayılım? Bir
mesajı mı var? Bir mesajı olmalı, illa “çocuklarınızı uyuşturucudan uzak tutun”
ya da “örselenmiş bir çocukluk geçirdim, çocuklarınıza daha sıkı sarılın”
şeklinde gözüne sokulan cinsinden olmasa da… Olmalı!
Yok, dedi…
Omuz silktim, çünkü ben bazı insanların gerçekten de
sonlarının intihar olabileceğini düşünüyorum. Aşmış, kafasındaki sesleri
durduramayan, bu hayata birkaç beden büyük gelen… Yazarların bazıları böyle
mesela, özellikle yabancı yazarların (Woolf, Sylvia Plath…) Bizde intihar eden
yoktur, bu ülkede adama intihar bile ettirmezler, direkt tüketirler, yani yazar
olmak isteyen gençler, relax…
Şaka bir yana, yine de garipsedim. Bana göre bir insan
hayatına son verirken üstelik de soğukkanlılıkla yaparken bunu, üstelik de
kendi gibi insanların (beyaz yakalı, dertsiz-tasasız s.ki-t.aşağına denk… ne
dersen de!) bir anda milyonlarcasına ulaşmasını sağlayacak şekilde yapıyorsa
bir mesajı olmalı, net!
İzlemeyecektim ama izledim, verdiği mesajı merak ettiğim
için izledim.
Vardı. Daha doğrusu o bu mesajı verdi mi bilemem ama benim
anladığım…
“Mücadele etmek istemiyorum, bu hayatta kendime B-C-D
planları yapmadım. Yapabileceklerimin en iyisini yaptım, birçoklarına göre
muhteşem bir yaşamım var, ama bu döngü bir yere gitmiyor. Gitmeyeceğini
görmektense, zarar vereceğini görmektense, sahneyi terk etmek en iyisi… Hem de
tamamen… Batan güneşe bakmak, bir kadeh daha doldurmak, parti vermek, daha çok
çalışmak… bir yere gitmiyor…”
Keşke böyle olmasaydı, keşke çıkış yolu tasarlayacak gücü
bulsaydı kendinde ve uzun yıllar daha batan güneşe baksa, bir kadeh daha
doldursa ve sahip olduklarına şükretme gücünü bulsaydı içinde… Keşke… Hayatına
anlam katmayı başarabilseydi. Bunun için etrafını suçlayamayız çünkü
hayatlarımıza anlam katacak olanlar yine kendimiziz…
Sonuçta yaşam bir haktır ama mecburiyet değildir,
psikologlar ne der bilmiyorum ama ben o videoda mecbur olmadığı bir şeyi
sürdürmemeyi seçen bir adam gördüm. Ve hiç de içimden yapma demek gelmedi.
Gittiğin yerde aradıklarını bulmuş olmasını dilerim.
4 yorum:
ben de izledim, soğukkanlılığına şaştım. bir taraftan doğum yapacak birini etkilemesin diye intiharını erteleyen ama aynı intiharın kardeşini yeğenini nasıl etkileyeceğini düşünmeyen (ve diğer aile fertlerini)biri, offff, gri hücreler yetersiz kaldı, empati kuramıyorum, demek ki çevresindekilerden de çok iyi saklamış ruh durumunu. Allah rahmet eylesin ve dediğin gibi gittiği yerde aradıklarını bulmuştur inşallah
çenebaz
dolu dolu hayat yaşamış birine benziyor baktığınız zaman aslında
bir bakıma haksız da sayılmaz bazen ne bktan bi hayat bu diyosunuz kendi kendinize, 2 gün yaşayabilmek iin 5 gün calış didin ama her sabah ha gayret diye kalkmaya calışıyoruz cok şükür üzüldüm adamın adına,,,
Yeliz merhaba, Türk Psikologlar Derneği'nin şu linkte bir açıklaması var: http://www.psikiyatri.org.tr/news.aspx?notice=1307#.VEEjBxq7XRY.twitter
Ben de bir klinik psikolog olarak bu fikre katılıyorum yani intiharın medyaya taşınmasını sakıncalı buluyorum. Bu videoyu ben de izledim, tipik depresyon bu, beyaz türklükle falan alakası yok. Hepimizin dertleri kendine ağır, bazısına onun yaşamı zor gelir bazısına kolay.. Ama net olan bir şey var: Depresyon psiko-fizyolojik bir hastalık, tedavisi mümkün. Bu tedaviyi alamamış ve yaşamını sonlandırmış olduğu için üzüldüm ben de ama "kurban" haline getirilip empati yapılarak intiharın normalleştirilmesini de çok sakıncalı buluyorum.
Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımla buluştuk...Kötü bir hafta geçirdiğini ve neden olduğunu sorunca bir arkadaşının intihar ettiğini söyledi."Hani şu video edip vedalaşan" deyince Mehmet Pişkin mi dedim ve evet oymuş....Uzun uzun konuştuk ve öteden beri maddi manevi çok fazla sorunları olduğunu, özendirici bir hayatının ve hele ki doyum noktasına gelmiş bir hayatının kesinlikle olmadığını, dikkat çekmeyi zaten çok sevdiğini, bilumum sosyal medya ortamında yapılan yorumların hiç birinin gerçeklik payı taşımadığını söyledi...Öğrenen Anne'nin yorumunu da okuyunca bu yorumu yapmak ihtiyacını duydum. Allah rahmet eylesin diyorum.
Yorum Gönder