7 Ekim 2015 Çarşamba

Saçında Gün Işığı

... Vücudunu kıza göre konumlandırdı. Başı hafif öne eğik, eli kızın yüzünü güneşten korumak için aralarında bir gölgelik oluşturuyor. Nafile bir jest. Sadece sessizlik. Kızın saçında gün ışığı...

Kitabın son satırları…

Bayılırım bir filmin ya da kitabın sonunu söylemeye. Evet pisliğim biliyorum. Ya da şöyle kıvırayım; “mühim olan süreç, sonucun önemi yok, okumanın tadına varmak için sonunu bilmemeye ihtiyaç yok..”

Tamam, boş ver. Yukarıdaki satırlar kitap hakkında hiçbir ön bilgi vermiyor. Cümleten sinirlerimiz yatışabilir. Alıntılamaktan hoşlandığım birkaç cümleyi de yazmış olabilirdim. Ama en hoşuma giden cümleyi yazar sona bırakmış, elden ne gelir:)
Saçında gün ışığı
Yukarıdaki satırlar "Saçında Gün Işığı" isimli kitaptan.

Aşk, aile, töre, gelenek, direniş, başkaldırı, terk ediş, her şey var kitapta. Katman katman bir ailenin üç nesli anlatılıyor. Bir ara yazmıştım sanıyorum, dünya edebiyatını sevmemin sebeplerinde biri de beni başka coğrafyalara ve dönemlere götürmesi. İkinci dünya savaşından sonra belki bir daha bir dünya savaşı yaşanmadı ama hemen her coğrafya kendi iç savaşını, mücadelesini verdi/veriyor. Saçında Gün Işığı Hindistan’ın mücadelesini anlatıyor, sonra Amerika’ya göç edenlerin aile hayatını, bölünmelerini ve kendilerine ait olmayan topraklarda var olma çabalarını.

Çok sevdim.

Hani kitap bir aileyi anlatıyor dedim ama bence merkezde iki erkek kardeş değil, Gauri var. Aşık, çaresiz, akıllı, yalnız, anne, özgür, güçlü... Gauri'nin anneliği çok etkiledi beni, hayatıyla ilgili aldığın kararlarda bu kadar kararlı olması, net olması. Kendini alıp giderken varlığının işe yaramadığını düşünmesi etkiledi, nankör ve bencil bile diyemiyorsun kadına. Yani ben diyemedim. Yükü ağırdı Gauri'nin. Tamam, sustum daha fazla anlatmayacağım.

Yazarın çok sade, net hatta saydam bir anlatımı var. Okurun karakterlere bürünmesini sağlıyor, içine alıveriyor. Diyalogları belirten tırnak işaretleri yok kitapta ama gerek de yok, akıp gidiyor diyaloglar, diyaloglar anlatım içinde bir baloncuk gibi asılı kalmıyor, sahnenin ayrılmaz bir parçası olarak okunup gidiyor.

Yazarın hemen diğer kitaplarına da ulaşmak istedim. “Adaş” çıktı karşıma, basımı tükenmiş ama ikinci el de olsa nadirkitap.com’dan sipariş verdim. Başka kitapları olsa onları da okurum.

Çok uzatmadan, Saçında Gün Işığı içime işleyen, tanıdıklarıma “mutlaka okumalısın” hatta “şalını, çayını al da bir koltuğa kıvrılıp tadını çıkar”, diyeceğim bir kitap.

Keyifli okumalar…

9 yorum:

Gozde dedi ki...

Diyalogları belirten tırnak işretleri olmadığını bile fark etmemişim. O derece bir çırpıda okumuşum demek ki....

okuyanguzel dedi ki...

Teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Bu kitap yorumları o kadar iyi geliyor ki, tam da ne okusam dediğim bir anda. Hemen veriyorum siparişi.
Sevgiler Petek

Adsız dedi ki...

Kitabın sonu diye önce bir tüylerim diken diken olduysa da sonra yazdıklarınla gevşedim :)
Bihter

CEREN dedi ki...

Ya ama ben senin okuma hızına yetişemiyorum,önerdiklerini listeye eklemeden de duramıyorum,bu sefer liste kabarıyor,okuyamadım diye üzülüyorum,öyle bi kısır döngü işte 😕

Naz dedi ki...

Ayy hemen okumalıyım :)

Leylak Dalı dedi ki...

Yelizcim, yine Nadir Kitap'tan "Dert Yorumcusu"nu da temin edip oku bence, aynı adı taşıyan öykü başta olmak üzere tüm öyküler çok güzel. "Adaş" daha kolay okunan bir kitap ve filmi de var, okuduktan sonra izlemeni öneririm...

Işın dedi ki...

Ben de çok çok beğenmiştim. Buradan yayınevine bir Çağrı yapsak da eski Kitaplarını tekrar yayınlasalar keşke...

sessiz balik dedi ki...

senin bloğunu takip ederek pek çok kitap alıp okudum , hemen hemen hepsini de çok beğendim ama bu çok güzeldi , sen hep oku ve hep buraya yaz Yeliz . :)