13 Ocak 2016 Çarşamba

Neyi dilediğine dikkat etmek lazım

Metro ile EVKA-3 istikametine gelirken sağda, istikametten dönerken solda, Sanayi ile Bölge durakları arasında, bir zeytinlik çıkıverir karşına. Uçsuz bucaksız. Bana bizimkilerin memleketini, Akhisar’ı hatırlatır. Zeytincilik Araştırma Enstitüsü orası. Ben her gün önünden geçerken – hava da güzelse – ah şu yoldan bir yürüyecek vaktim olsa, ne keyifli yol derdim.

Al işte! Geçen cuma yürüdüm. Hem de yetinmedim, Bölge’den de Bornova’ya kadar yürüdüm. Hay ben o yürüyeyim diyen dillerimi!

Teknik arıza anonsu yaptılar, Çankaya dolaylarındayız. Sanayi’de indireceklermiş de yetkililer yönlendirecekmiş. İndik, Sanayi durağı mahşer yeri gibi. Teknik arıza ne kadar yalansa, yetkili yönlendirmesi denen şey de o kadar yalan! Yetkilimsi kişinin elinin tersiyle işaret ettiği yer bir dolmuş durağı ve İzmir’in bütün dolmuşları gelse, o kadar insanı taşıyamaz. Hadi bir taksiye bineyim dedim, yok, almıyor taksiler zaten trafik felç. Bu sebepten İlker’in ta evden kalkıp gelmeye yeltenmesine de ofisteki arkadaşların alalım tekliflerine de hayır dedim. Yürüdüm. Evet o güzel zeytinliklerin yanından yüz kadar kişi ile birlikte yürüdüm. Neyse ki toplu taşımayı kullanmaya başladığımdan beri ayağıma topuklu ayakkabı giymiyorum, rahatım. Hava da güzel. Eh bir şey istesem olacakmış. Daha manalı faydalı bir şey.

Olayı Bölge durağına vardığımda öğrendim. Meğer konteyner istif alanında çalışan vinç, konteynerin birini rayların üzerine düşürmüş, metronun ilk vagonu da – Allahtan durağa yaklaştığı için yavaşlamaktaymış – bu konteyner sebebi ile devrilmiş. Tabii ben vagonu öyle görünce bir fena oldum açıkçası. Hemen polis buldum, ölü yaralı? Allahtan ölü yok, yaralılar da hastaneye aktarılmış. Döndüm dolandım, içimdeki muhabirle birlikte fotoğraf çektim yerel gazetecilere biraz takıldım. Tamam işte bitti, artık gideyim diyeceğim de hala trafik fena. Genç bir kız gördüm belli oralardaki yurtta kalıyor, bilir, "Bornova'ya yürümekten başka çare yok" dedi. Yol arkadaşı olduk. Antakyalıymış, Tıp fakültesinde birinci sınıf. Kibar, tatlı bir kız. Nasıl yürüdük, nasıl Bornova'ya vardık anlamadım bile. Zeytinliklerden bile iyi geldi.

Hayatlarımız, her birimizin tek tek hayatı birer roman gibi aslında. Çoğu zaman payıma başrol düşmediğini düşünüyorum, kendi romanımda bile yardımcı karakter gibi hissediyorum. Bırak kendi hayatımı, zihnimde kurguladığım öykülerde bile ben başrolde değilim. Trajedi yaşayacak acılar görmedim - şükür - , tüm dünyanın benden bahsedeceği başarılara da imza atmadım. Ortalama bir hayatın içinde, her çocuk kadar örselenmiş, her yetişkin kadar silkelenmiş, ne dibe batmış, ne zirveye oynamış, sıradan bir hayatın silik izlerini taşımaktan başka bir özelliği olmayan kimselerin ruh hali var üzerimde.

Lakin o gün yürürken fark ettim ki; dilediğim şeylere sahip olma gibi bir meziyetim (?) var. Her insan gibi, her insan kadar... Sonra hayatımla ilgili evvelden neler dilemiş olduğumu, nelerin hayalini kurmuş olduğumu gözden geçirdim. (Evet oldukça uzun bir yoldu, epey vaktim vardı) Ve bil bakalım ne oldu? Parça parça hayalini imgelediğim, içten dilediğim her şeye, şükürler olsun ki, sahip olduğumu fark ettim. En kötü zamanlarımda bile aslında içinde bulunduğum durumu, ama bilerek ama bilmeyerek, kendimin şekillendirmiş olduğunu fark ettim.

Bu farkındalık beni bir roman kahramanı yapar mı? Yapmaz. Ama bundan sonra neyi dilediğime dikkat etmem lazım, net!

12 yorum:

Gulcin dedi ki...

gecen ayni seyi dusundum!
vallahi dikkat etmek lazim yeliz.
Bu arada yine de gecmis olsun :)

okuyanguzel dedi ki...

Evet ben de geç olsa da farkettim. Misal ben kariyer yapmak istiyordum ve şu anda çalışmak istediğim bankada çalışmayı ve müdür olmayı istiyordum. Oldum mu evet oldum. ama gençlik işte ! Neyse ayrıntıya girmeyeyim ama bankacılık bu dünyada yapılacak en kötü işlerden biriymiş omu öğrenmiş oldum. :)

ahu dedi ki...

"Ortalama bir hayatın içinde, her çocuk kadar örselenmiş, her yetişkin kadar silkelenmiş, ne dibe batmış, ne zirveye oynamış, sıradan bir hayatın silik izlerini taşımaktan başka bir özelliği olmayan kimselerin ruh hali var üzerimde." çok çok beğendim :)

Julide dedi ki...

Ahhh iste!
Ben de bunu anlatmaya calisiyorum aslinda yakinimdakilere.
Hayatimizi aslinda biz belirliyoruz ve onu yasiyoruz! En kucuk detayina kadar!
Ben su aralar kucukken istedigim bir seyi silmeye calisiyorum, bunun da formulunu bulabilsem keske.

Adsız dedi ki...

kime göre neye göre ortalama? çok kötü durumdaki(yalnızca maddi anlamda demiyorum) birine göre biz zirvedeyiz. Zirvede olduklarını düşündüklerimize göre de ortalardayız. Ama onları zirveye oturtan bizim düşüncemiz. Belki onlara sorsan o da bir başkasına göre ortalarda,belki de diplerde. Sağlığımız yerinde, sevdiklerimiz sağ ve sağlıklı olarak yanımızda , yaşamımızı sürdürecek kadar da paramız var ya, çok şükür çok şükür
Çenebaz

CEREN dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum, bu cümleyi okuyunca birden kendimi bir roman okuyormuş gibi hissettim :) Hadi Yeliz,yaz artık bir kitap da okuyalım ..

kadriye dedi ki...

Bende defalarca örnek olaylar yaşamama rağmen dikkat etmiyorum, akıllanmıyorum galiba. Mesela en sonuncuyu anlatayım, dedim ki "telefon dolandırıcılığına inanan insanları anlamıyorum. Bir kere beni arasalar ne diyorlar ki acaba? İnsanları nasıl kandırıyor olabilirler" dedim ve yaşadım malesef:((((

Unknown dedi ki...

Sen farkında olmadan benim en sevdiğim arkadaşlarımdan birisin. Arca benim de kuzum. Doğduğundam bei biliyorum onu. Silik bir ruh halin olduğunu hissettiğinde, aklına benim gibi seni seven, tanıyan, okuyan arkadaşlarını getir. Önemli birisin zira ;)

Adsız dedi ki...

Yelizzzzz ben dogurdum biliyomusun hem de 35 haftalik ani ve sarsici bi deneyimle simdi bunlari o yuzden cook uzun zamandir seni okuyamiyorum zor bir surecteyim bakmayi beceremedigim 1800 grlik bir oglum oldu.. ama faceden yazini gorunce duramadim cok haklisin ne diledigine dikkat etmeli bende bursayi hic bilmiyorum sokak sokak gezmeli deyip sonraki sene isim nedeniyle 8 saat hic oturmadan herturlu pis mahalleleri kar kis gezmistim neyse ben kactim seni ozlemisim mercan

gulsenz dedi ki...

Bende de okur okumaz; " bu cümleyi yazan kesinlikle bir roman yazmalı ve bende içercesine okumalıyım." diye düşündüm :)) kesinlikle gün geçtikçe kalemin çok daha güçleniyor, kalemine kuvvet..

69 net - 22 Eylül 2020 (inşallah) dedi ki...

Geçmiş olsun Yeliz. Olayı ilk duydugumda aklıma ilk sen geldin. Allah korusun birşey olmamıştır dedim. Yazına, yazının ortalama bir hayatla ilgili kısmına bayıldım. Sen yaz ama hep yaz.

deeptone dedi ki...

offf geçmiş olsun yaaa. zaten hep terör korkusu var bi de böyle şeler olmasın.