Bazı günler kitapların etkisinden çıkmam zor oluyor. Kitap bittiğinde, düşsel bir bulutun puf diye kaybolduğunu ve atmosfere dağıldığını hissediyorum. Düşsel bulutun arkasında kalan şey ise gerçeklik. Daha doğrusu bizim adına gerçek dünya dediğimiz farklı bir düzlem. Bazı günler, ne okuyor olursam olayım, bir polisiye, bir aşk, bir kişisel gelişim ya da teorik bir öğreti kitabı fark etmez, bu düşsel bulut dağılması çok uzun sürüyor ve samimi olmak gerekirse, hiç bitmesin istiyorum.
Napoli Romanları serisi denen 4 cilt kitabı bitirdiğimde de benzer bir bulut tarafından uzunca bir süre sarmalandığımı fark ettim.
Okuyan hemen hiç kimsenin hoşlanmadığı Lenu'da, özellikle Lila'nın etkisi altına gönüllü girdiği bölümlerde kendimden çok şey buldum. Tüm eğitim hayatım boyunca kendime Lilavarimsi rakipler seçtiğimi, onların hayali girişimlerine karşı hırslandıkça daha çok çalıştığımı fark ettim. Bazıları zekidir, bazıları çalışkan, azimli. Ben o azimli sıçanlardanım. Ve hırsları, hedefleri olmayan çalışkanlar boşuna kürek çekerler, bir hedefleri, yenmek için hayali de olsa bir rakipleri olmalıdır.
Seri küçücük kız çocukları oldukları yıllardan başlayıp birbirlerinden yarım asır boyunca ayrılmayan iki kadının hayat hikayesini anlatıyor, fonda Napoli ve İtalya var. Biri çalışkan sebaatkar, azimli, başarılı, diğeri ise dengesiz, üstün zekalı, tutarsız ve istikrarsız. Birbirlerinden kimi zaman nefret edip kimi zaman seviyorlar birbirlerini. Bu gelgitli on yıllar boyunca doğup büyüdükleri mahalleyi seyredalıyoruz ve mahalle sakinlerinin her birinin dönüşümüne tanık oluyoruz. İki kadının dışındaki her bir yan karakter geçmişiyle, hayat hikayesiyle ince ince dokunmuş,
Ben sevdim seriyi. Özellikle akıcı ve hızlı okunan üslubuyla yaz aylarında ne okusam diyenlerin imdadına yetişir.
2 yorum:
Ben de hala etkisindeyim... Bitireli 2-3 hafta oldu hala Lila aklıma geliyor :)
Bir seri okumayı kaldırmaz heralde bünyem. Hala son okuduğum serinin etkisindeyim çünkü.
Yorum Gönder