Dün sabah.
Muhtereme, evle ilgilenelim biraz, dedim. Baktı. Yani, yorganı çıkaralım, çarşafları değiştirelim, evi temizleyelim diyorum. Yarın yarım gün çalışacağım, temizlik yapayım dedim, mesela, “boş ver hep beraber yaparız” dedi. Canım muhterem… Arca bundan hiç hazzetmedi, siz evi temizleyin ben ipad filan oynarım dedi, yok ya! Banyo ışıklığının oradaki menfez kapağının takılması şart, tozu pisi bıraktım, artık soğuk hava girecek, silikonlamanın tam zamanı dedim, hak verdi, canım muhterem.
Tam evden çıkacağım, gözüm mutfağa kaydı, akşamki on dördüncü evlilik yıldönümü kutlamalarından kalan pizza kutuları hala masanın üzerindeydi. Aynı anda KFC kutusuna burnunu sokup “tüh ya hiç kalmamış” diyen Arca’yı gördük, kahkahamızı zor tuttuk, ikimiz de aynı şeyi düşünüyorduk, mutfak bekar evi mutfağına benziyordu. N’apalım akşam eve vardığımda saat dokuza geliyordu. Fakat artık silkinmenin vakti geldi. Madem şimdilik işteki yoğunluk biraz hafifledi, stres yerini rutine bıraktı o halde biraz hayatımıza odaklanalım.
Kendimizi motive etmeden ve önceden planlamadan ev işlerinin bitmesine imkan yok. Ev işinde organizasyon işin en önemli kısmı, işi yapmaktan bile daha önemli. Özellikle de ev işleri için bir yardımcınız yoksa, çalışıyorsanız ve okula giden bir çocuğunuz varsa.
Sabah ilk adımı attım. Hayır, pizza kutularına dalamadım ama akşamüzeri bitecek şekilde çamaşır makinesine bir posta çamaşır programı yaptım. En azından onları asarım, hafta sonuna kadar bir sepet çamaşır kurusa, ütülenir, hafta başına yetişir. Temizlik konusunda muhteremin birlikte yaparız önerisini hiç nazlanmadan kabul ediyorum zira organizasyon ev işinin en önemli kısmı ise, iş bölümü en rahatlatıcı tarafıdır. Kocam diye demiyorum, on numara beş yıldız elektrik süpürgesi ile dip köşe temizlik yapar, bana sadece vileda yapmak, tuvalet temizlemek ve mutfağı toparlamak kalır. Toz almak tabii ki cücenin işi, o kadarını da yapsın.
Ekim seyahatlerle iş stresleriyle geldi, geçiyor. Geçen hafta sonu neredeyse eve girmedik, öyle bir sallamacalık, bu hafta sonu domestik takılalım biraz. Biraz temizlik, biraz ütü, biraz da yemek. Ah evet ya yemek. Dışarıdan yemek söylemeyelim mesela, bu ay ticketta bütçe kalmadı. Pazara gidelim ve biraz ev yemeği yapalım.
Hep öncelikler yüzünden, hep öncelikler...
Bu son bir hatta iki ay yok yav neredeyse Temmuz'dan beri öncelik hep işteydi. Öylesine deli bir yoğunluk.
Spora gitmiyorum mesela, en son geçen hafta aradılar, seyahatteydim, ondan önce aradıkları birkaç sefer de hep seyahatte yakaladılar beni. Zaten seyahatte olmasam sırt çantama spor kıyafetlerimi koysam, hop mesaiye kalıyorum, salon kapanıyor. En son birkaç defa yine niyetlendim, yok Cadılar bayramı kutlamasıymış (b-fit neden böyle bir şey yapar?) yok yaza veda bahara merhaba partisiymiş (yine aynı soru) benim gideceğim saatler hep iptal. Eh pazar da çalışmıyorlar, en çok İlkere Arcayı satıp yarım saatliğine gidivereyim... Yani senin anlayacağın bacım, bahane üstüne bahane, sonra götüm göbeğim niye büyüdü?
Ve sadece bahane de değil, öncelikler yüzünden...
Sen o yorgunluğun üzerine eve gidip uyumaya öncelik verirsen, çocuğu da yanında salona götüreceğine evde temizlik yapmaya veya çocuğunla gezmeye öncelik verirsen senin sporun yalan olur.
Birkaç hafta önceydi, İlker pat diye sordu: Hani biz yurt dışına taşınıyorduk? Ne oldu o iş?
Sahi ne oldu? Kem küm, işte zaman yok ki, işte konsantre olmadık ki...
İlker sebebi ortaya net bir şekilde koydu: Önceliğini yitirdi. Neden? Çünkü kapsamlı bir proje o, üzerinde çalışma yapman gereken, mesai harcaman gereken bir proje. Sonuçta kimse gel bizim ülkemizde yaşa demiyor, sen uğraşacaksın sen didineceksin.
Allah için bir süre yoğun araştırmalar yaptım, notlar dosyalar hazırladım. Sağ olsun, bana yol çizen akıl verenlerim çok oldu. Fakat gel gör ki, işteki o öngörülemez stres ve yoğunluk bütün enerjimi sönümlerken odaklanamadım ve nihayete ulaşamadım.
Derken geçen haftaydı, İtalyan arkadaşlarla toplantının hemen sonrasında bizim genel müdür, "Yeliz hanım bu İtalyanlar sizi almasın sakın" diye bana takılınca, öyle bir iç çekmişim, öyle bir "ah keşke" demişim ki, ben bile kendime şaşırdım.
Uzun lafın kısası, önceliklerinin ne olduğuyla alakalı her şey. sen önceliklerini belirleyecek, sıraya koyacak ve aksiyon alacaksın.
Sana biri gelip dese ki, şu vakte kadar filanca ülkeye taşınacaksın yoksa - tövbeler olsun - çocuğunun başına bir şey gelecek, bak bakalım işmiş, gündemmiş, bahaneymiş kalıyor mu?
4 yorum:
https://www.dvlottery.state.gov/ ABD gren card lottery basvurulari basladi, 7 kasimda bitiyor. 2 dakikanizi almaz, basvuruverin belli mi olur.
güzel blog teşekküler.
Ah İtalya ...
Çok haklısın evet. Bugün güne Cumhuriyet yazarlarının tutuklanması ile başladık. Yurtdışı yine önceliklerimiz arasına ilk sıradan girdi.
Yorum Gönder