Muhterem ile üç
günlüğüne Brüksel’e gittik. Maksat, hangi muhitlerde yaşayabileceğimizi, Arca
cücesini hangi okullara gönderebileceğimizi görmek, öğrenmekti. Tavsiye edilen
semtlerdeki gözüme kestirdiğim birkaç okula mail atıp randevu istemiştim ama
beni hiç sallamadılar. Yine de kötüye yormadım, yüreğimi çürütmedim. Bir
şeyleri netleştirecektik nihayetinde, en azından kafamızda canlandırmak kolay
olacaktı.
Kafamız daha da
karıştı. Neden? Çünkü bilmediğimiz bir şey için pek çok seçeneğimiz var. Ve seçim
yapmamızı kolaylaştıracak objektif bir kriter yok, sadece tecrübeler ve
fikirler var.
Çok bilinmeyenli,
çoktan seçmeli bir kaosun ortasında kaldık, lanet olsun.
Bilinmeyenlerimizde en can alıcı soru:
Nasıl bir muhitte
yaşamak istiyoruz?
Şehir merkezinde
ve göçmen yoğunluklu bir muhitte mi?
İyi tarafları:
Herkes yabancı
olduğu için yabancı hissetmeyeceğin söyleniyor.
Okullar
göçmenlere alışkın olduğu için Arca için adaptasyon daha kolay olabilir?
Brükselli olmak
diye bir şey var ve bu iyi bir şeymiş.
Her yere ulaşım
çok kolay, toplu taşıma müthiş.
Daha küçük
apartman daireleri var, (zaten evler çok pahalı ancak daire tutabilirsin),
kullanım kolaylığı var.
Ayrıca daire
bulma konusunda rahatsın çünkü çok fazla kiralık daire var.
Kötü tarafları:
Gerçekten kaotik
bir yerde yaşamak ister miyiz? Emin değiliz!
Okul olarak Flaman
okulu seçme ihtimali neredeyse yok, zira herkes bu okullara çocuğunu göndermek
istediği için kriter getirmişler, ebeveynlerden birinin bu dili konuşması
lazımmış, oldu! Dolayısıyla mecburen Fransız okuluna gitmek zorunda kalacak.
Flaman okulunu istiyoruz çünkü, Arca Almanca ve biraz İngilizce öğreniyor bu dili öğrenmesi kolay olabilir. Ayrıca Flaman okullarının eğitimi daha iyiymiş.
Toplu taşıma iyi
ama trafik de yoğun haliyle.
Mevcut
yaşamımızdan ev ve muhit olarak daha düşük bir semtte ve evde yaşamak zorunda
kalabiliriz.
Şehrin biraz daha
dışında ve Flaman bölgesinde bir muhitte mi?
İyi tarafları:
Flaman okuluna yazdırma
şansımızı yüksek olacak. (Yani umarım)
Daha düzenli,
daha sistematik bir düzen olacak.
Mecburen adapte
olmak zorunda kalacağız.
Çok daha güzel
bahçeli evler, uygun fiyata. Bahçeli bir ev çok motive edici olurdu:)
Trafik az.
Kötü tarafları:
Kiralık ev yok!
Uccle denen semtte (o yukarıda anlattığım şehir merkezi) yüzlerce ev varken Sint-Peters_Leeuw denen yerde kiralık
yok!
Toplu taşıma daha
sınırlı.
Flamanlar
tarafından dışlanma tehlikesi varmış.
"Mış", aslında
birçok şey "mış", çünkü yaşamadan kendi fikirlerimizi oluşturmamız çok zor. Bunlar
tanıdıklarımız ve arkadaşlarımızdan duyduklarımız. Aslında okulu merkeze alıp
buna göre bir hayat inşa etmeyi planlamıştık ama her şey bizim hayal ettiğimiz
gibi olmuyor, başka bilinmeyenler var. Seçeneklerimizin olması çok can sıkıcı.
İki dili de öğrenmek zorunda olmak mesela, çok korkutucu. Arca için iyi, bizim
için zor. Biri bize şurada yaşayacaksınız, şu okula çocuğunuzu göndereceksiniz,
şu dili öğreneceksiniz dese, vallahi daha iyi olacak. Bu arada daha İlker ne iş yapacak kısmına hiç gelmediğimiz bilmem dikkatlerden kaçmadı. En kocamanından bir soru işareti de buna gelsin:/
Nasıl yapmalı,
nereden başlamalı? Bir taraftan başlayamamak da var… Şöyle ki, çalışma izni
için evraklarımı gönderdim, fakat bakalım çıkacak mı? Biz çıkacak nasıl olsa
diye düşünüyoruz ama ya çıkmazsa? Zaten o zaman hem burada kaldık, hem de ben
işsiz:/ Evimin kadını olurum artık.
Hadi çıktı
diyelim, sonra bir de vize işlemleri olacak. Peki hadi o da halloldu diyelim,
okullar kapanmadan nasıl yazdıracağız Arca’yı? Ay bana sağdan soldan
geliyorlar, yeminle ruhum sıkıldı, neyse…
Benden Belçika
yazısı isteyenler, şimdiden pişman oldular mı acaba? İşte ben adamın beynini
böyle yerim. Ama bak yazmak iyi geldi, kafada toparladım az buçuk. Zira annem
arıyor, n’aptınız? Bir şey diyemiyorum. Ablam soruyor, diyorum kafa binbeşyüz
nasıl anlatayım? Hafta sonu Zeyneplere biraz anlattık, iliklerini kuruttuk
yeminle. Halimize acıdılar, artık gidiyoruz diye kızamıyorlar bile, o kadar çaresiz görünüyoruz.
Acıdılar çünkü
her gün 20.000 adım attık, minimum sekiz defa toplu taşıma taşıtı değiştirip
minimum 3 semt gezdik, ayaklarımızın altı su topladı, yine de “Hah işte bu
semtte otururuz, bu dili öğreniriz, çocuğumuzu bu okula göndeririz, böyle de
bir yaşamımız olur” diyemedik, lanet olsun içimizdeki detay aşkına!
Detay demişken, Brüksel seyahati ile ilgili detaylar, yemeler içmeler azzz sonra!
23 yorum:
gerçekten canım çekti
banada beklerim :)
Ayrıntılarla uğraşmak seni biraz bunaltmış Yeliz. Dışardan biri olarak ben daha geniş düşünüyorum. Vay be Avrupada yaşayacaklar diye düşünmüştüm geçen yazını okuduğumda. Halledilmesi gereken işler var evet ama geniş düşününce yine vay be diyorum ben😄
Ay ben de öyle derken gerçekler paraladı beni:)) neyse ya yoluna girecek bir şekilde
Yeliz komik olacak ama Belçika'ya gittiğiniz gece seni rüyamda gördüm,sohbet ediyoruz," harika bir ev bulduk, herşey çok içimize sindi ama burayı da özleyeceğim" falan diyorsun,hem seviniyorum hem üzülüyorum gidişinize..Taşınmak bile kolay değilken başka bir ülkeye taşınmak,tamamen düzen değiştirmek tabii ki sancılı olacaktır ama ben inanıyorum,herşey güzel olacak inşallah :) Sevgiler..
Ayy kolay gelsin, ben manisa merkezde 3 okul arasında seçim yaparken 10 gün uyku uyumadım....eminim herşeyi halledeceksiniz...
Evet şu anda çok zor görünüyor her şey. Biraz zorlanacaksınız ama sonra her şey güzel olacak.
Eminim zamanla hallolur her şey. Uzun zamandır Almanya'da yaşayan arkadaşlarımı düşündüm belki bir fikir veriri diye. Kimse göçmen mahallesinde falan oturmadı, merkezde Almanlarla beraber oturuyorlardı hepsi. Tabii ki çok küçük evlerde. Hiç sorun, ayrımcılık falan duymadım. Ama Belçika'yı bilemem tabii. Çalışacağın yer özellikle uluslararası bir yerse şirkete danışmak, benzer profildeki ailelerin nerelerde oturduğunu öğrenmek işe yarayabilir. Akıl vermek haddime değil ama sonuçta benzer profilde, benzer eğitim seviyesinde insanların oturduğu yerlerde problem pek olmaz zaten.
Kolay gelsin,
Altta reklamda ak parti logosunun yanında 'Daima Millet Kararımız Evet' reklamı var.haberin olsun:)
Merhaba Yeliz Hanim,
neredeyse 35 yildir Almanya'da yasayan iki cocuklu bir türk-alman aileyiz. Benim tecrübelerim ve önerilerim söyle: Türkiye'de nasil bir sosyo-ekonomik, kültürel, entelektüel cevrede yasiyorsaniz ona benzer bir cevrede daha rahat edersiniz diye düsünüyorum. Benzer profildeki ailelerin yasadigi bir semt bir cok seyi kolaylastiracaktir. Ayrica Arca'inin egitimi icinde benzer bir yol iyi olabilir. Ayrica Brüksel uluslararasi rolü yüzünden bir cok okul formatina sahip oldugu icin devlet okullarinin disinda da bir cok imkan sunuyor. Elbette Brüksel'e belli bir süre icin mi, yoksa cok daha uzun süreli bir hayat plani icin mi gittiginiz kararinizda önemli rol oynayacaktir.
Size ilerdeki aylar icin bol sans diliyorum.
Selamlar
Sara
Ay bak görüyor musun temiz kalbinle temiz bir rüya, inşallah Ceren, inşallah:)
aynen! biz iki yıl evvel saatlerce konuşup da 1-2 okul arasında ancak seçim yapabilmiştik, şu an bir kabusun içindeyiz:(
İnşallah Ahucum tek duamız o.
Işıncım ne demek, çok teşekkürler, çok değerli önerilerin. Bende de öyle bir rahatlık var, sanmıyorum ki dışlanalım, yabancı hissedelim, mutlaka alışacağız:)
NEAYYY!! Yakarım bu blogu:))) Google reklamı ya sen belki bir haber sitesine filan girdiysen evvelden ona göre çıkarıyor reklamları. profile özel;)bendeki reklamı teması göbek bel ve basen yağlarına çözüm:)))
Merhaba,
Biz Arca'nın en azından üniversiteye gidesiye kadar orada kalmayı düşünüyoruz yani on yıl. Hem bu sebepten hem de Belçika eğitim sisteminin çok iyi olduğunu duyduğumuz için devlet okulu düşündük, özel okulların pahalı olması da tabii diğer bir kriter.
Önerinizde çok haklısınız, daha kolay uyum sağlayabilmek için benzer ailelerin muhitlerine bakıyoruz genelde.
yorumunuz için teşekkürler, sevgiler:)
Birebir aynı ülke değil ama çok benzedikleri için buradaki duruma göre görüşlerimi yazayım. Biz tamamen bilinçsizce yerleştik ama iyi ki öyle olmuş çok memnunuz. Merkeze 15 dak mesafede sakin bir kasabadayız, ev Bahçeli expat oranı çok az olan bir yerdeyiz. Genelde merkezde okullar çok kalBalık ve sıkıntılı oluyor sen de aynısını demişsin. Ufak yerlerde halkın dışlaması pek olmaz bence çünkü modern insanlar biz hiç yaşamadık ve hep yardım gördük. Expatların yoğun olduğu yerlerde çocukların dil gelişimi sekteye uğradığı için çoğu kişi az expat olan civar kasabalara taşıyor çocuğunu merkezden. Bizim okulda böyle uzaktan gelen çok var. Aynı şekilde oyun ablamız da öğrenciyken bunu tecrübe etmiş. Annesi başka okula yazdırmış konuşması bozulunca, Hollandalı olduğu halde.
Merkezde muhtemelen küçücük evlerde daha yüksek kiralar ödeyeceksiniz. Aynen kiralık ev oranları merkez/merkez dışı burda da aynı. Genelde satıyorlar ama kiralık talep ederseniz fikir değiştirebilirler. Hatta önce biraz kirada oturalım sonra belki alırız deyin. Olur da memnun kalırsanız 1 yıl sonunda ev alın, mortgage ödemesi kiradan daha düşük oluyor. Genelde expatların çoğu bir yıl sonunda ev alıyor.
Aracının da flaman ağırlıklı bir okula gitmesi daha iyi olur adaptasyon açısından bence. Birçok yerde hazırlık gibi dil öğreten okullar oluyor, çocuk önce ona başlıyor sonra diğerine geçiyor burda orda da vardır (Google yaptım varmış) taalschool olarak arayabilirsin.
Yapılacak çok işiniz var ama şunu unutma ki orada gereğini yaptığında bürokrasi tıkır tıkır işliyor hepsi sıraya girince olacaktır meraklanma
çok teşekkürler, harika öneriler:) satılık evlere bakmak hiç aklımızda yoktu, şahane fikir. Okul hazırlıklarını da araştıracğım. Yazın gitmiş olursak dilkursu ve yaz okulları ile başlangıç yapmayı düşünmüştük.
Maydanoz olacağım ama devlet okulu tabi ki. Amsterdam'da özel okullar international schhollar oluyor genelde ve bınlar kalıcı değil geçici gelen expatların çocukları için. Yani birkaç yıl çocuk heba olmadın diye. Bizdeki kolejlerle yakınsan uzaktan ilgisi Yok. Çok değişken öğrenci profili olduğundan okulların başarı oranları net değildir ve genelde düşüktür. Bu yüzden özel okul düşünmeyin derim
Hangi reklamı gördüğün kişiye göre değişiyor, bende Hollanda siteleri çıkıyor yorum yapan arkadaş o siteleri görmüş yakın zamanda demek ki
Haber okumadım walla:)ekşi sözlük-mail-blog trafik bu.Konyadan girincemi böyle olduki:)
Yeizcim bir iki nacizane diyecegim var; ev konusunda soyle demissin ya; 'Mevcut yaşamımızdan ev ve muhit olarak daha düşük bir semtte ve evde yaşamak zorunda kalabiliriz.' Bence genele yayilabileck cok onemli bir nokta var burada, turkiyedeki hayatini, konforlarini, nasil bir evde yasadigini, kriterlerini, rahatliklarini, (eve gelen yardimci mesela, kuaforune randevusuz cat diye gidebilmek mesela, onemsiz gibi gozuken detaylari) gercekten en az bir iki yil unut derim, kafaca rahat etmek istiyorsan... Dedigin cok dogru, nereyi secersen sec, alismak, duzen oturtmak ve o kulture adapte olmak zaman isteyen birsey. Ilk bir yil da bu yuzden duygusal anlamda roller coaster geciyor. 'Tr de olsam simdiye bes dakkada halletmislerdi su isi yaa' (tamirci cagirmaya calisiyorsun diyelim :p), ile, 'oh bee orda olsam hayatta sunu kabul ettiremezdim kimseye' (or:isten 3 te cikmak, bizim sektorde??? :))) gibi... Tabii ki ornekler simdi cok alakasiz gibi duruyor ama, toparlayacak olursam, biz malesef universiteye yuksek lisansa degil de 40 yasinda, kurulu bi aile duzenimiz zaten varken tasinmaya kalktigimiz icin, malesef alistigimiz seyler ve adapte olunmasi gereken seyler daha fazla. O yuzden ne kadar cok "tr de olsam, tr deki evim olsa" vs. kismini silersen o kadar rahat edersin. Zaten bir yil icinde kurdu olur istedigin yere tasinir istedigin duzeni kurarsin. Bu donem cok sikintili biliyorum ama isler yoluna giriyor, vizeler cikiyor ferah tut icini. Son bir ekleme, sirkette parent grubunu vardir eminim cocugu olan insanlar arasinda, biz ogruptan sonsuz faydalanmistik okul secme, doktor secme vs. bir sor bakalim var mi? Cok opuyorum sizi, sevgiler.
Yorum Gönder