16 Eylül 2018 Pazar

Türkiye ve Belçika arasındaki farklar, tespitler Vol.6 => Trafik özel

Belçika'ya geldiniz, hoş geldiniz, ehliyetinizi değiştirmeniz gerektiğini biliyor musunuz?

Ben bilmiyordum, daha doğrusu mevcut ehliyetimizi, Türkiye'deyken yeni ehliyetle değiştirdiğimizde ki bu beni dehşete düşürecek kadar kolay olmuştu, bunu uluslararası ehliyete dönüştüğü için Avrupa'da kullanabileceğimizi sanıyordum. Hatta Belçika'ya geldiğimde gururla arkadaşlarıma göstermiştim, hayır tabii ki değiştirmeme gerek kalmayacaktı. Nah kalmayacaktı! Neyse uzatmayayım detayları burada.



(Size bir tüyo vereyim, arabanızın üç ay kadar yatmasını istemiyorsanız, aynı anda ehliyetleri vermeyin, dönüşümlü verin.)

Her ne kadar ben saçmaladıysam da, diğer pek çok Avrupa ülkesine göre yine de Belçika ehliyetine sahip olmak kolay(mış).

Burada araba kullanmak da Türkiye'ye göre kolaymış. Mış diyorum, zira benim için araba kullanmak trafikte ancak başka araçlar olmadığında kolay olabiliyor, bir de yayalar, bir de bisikletliler... Yani bana arabayı ver, çölde filan kullanabilirim.

Bizim muhterem de aynı fikirde. Zira benim ehliyet gelip, İlker'inki belediyeye değişmek üzere verildiğinde, arabayı hep ben kullandım. O üç ay süresince boşanmadık ya, daha da aklımıza gelmez. Ya zaten kötü araba kullanıyorum, bir de üstüne yavaş kullanıyorum (araba 6 vites ben daha 6. vitese takmadım diyeyim sen anla), üstüne bir de ömrü hayatımda navigasyon kullanmamışım, alışmaya çalışıyorum, dahası ecnebi memleket kuralı başka, insanı başka, yanımda ise bu tür şeylere anasından doğduğu gün öğrenmişçesine aşina bir adam var. Diyorum bak, yirmi iki senelik ilişki büyük bir sınav verdi.

İlker'in ehliyetinin geldiği gün, eminim Belçika trafiği de rahatlamıştır, ufak yerel kutlamalar bile yapılmış olabilir.

Belçika'da kolay araba kullanmanın temelinde medeni olmak var. Ülkemizin insanına bok atmak gibi olmasın (aman olsun ya) trafikte hepimiz öküzüz, öküz olmayanımız bile çileden çıkıyor. Çünkü saygı yok. Yol vermemek, önüne kırmak, trafiğin içine etmek, şerit ihlali, emniyet şeridi işgali, yaya geçidinde yayaya yol vermemek, trafik kurallarına uymamak, ters yöne girmek, ana caddede paralel ikinci sıra park etmek (dörtlüleri yakınca her yerde durmak mübah değil cınım)... daha sayayım mı, gerek var mı?

Sokakta yürürken Arca'nın elini burada asla tutmuyoruz, amma velakin Türkiye'de değil yaya geçidinde, yayaya yeşil yandığında bile sağını solunu kontrol etmeden yola çıkmamasını tembihliyoruz (Belçika'daki yegane tembih ettiğimiz semt Schaerbeek - bildiniz Türk mahallesi).

Belçika'da öküz yok mu? İlla ki var. Ve bence medeniyetleri ya da kurallara çoğunlukla muntazam uymaları sadece doğalarından gelmiyor. Kurallara uyuyorlar çünkü cezalar ağır. Bir-iki derken ceza yiye yiye kurallara uymayı öğreniyorlar.

Hız sınırını geçmek (30 yazan yerde 35 misal) 50 Eurodan başlıyor, katlanarak artıyor. Aşırı hızdan ehliyeti alınan varmış. Otobüs-tramvay yoluna girmek 300 Euro civarı. Tekerleğin park ederken kaldırıma mı çıktı? Tak 110 Euro. Arka koltukta emniyet kemeri takmayana çocuksa 165, yetişkinse 110 Euro ceza.

Bunları da böyle öğrendim zaten. Çek Cumhuiyetine Belçika'lı arkadaşım Marijke ile gitmiştim. Havaalanından çıkınca taksiye bindik, arka koltuğa. Derhal kemerini taktı, ben zorunluluğun farkında bile değilim. O söyledi cezası büyükmüş (Arca'ya taktırıyoruz ama cezası olduğunu bildiğimizden değil, önsezi, burada da Türkiye'deki gibi sadece ön koltuk için ceza var sanıyoruz:P) böyle böyle döküldü bütün cezaları, çoğu da başına gelenleri. İyi bari dedim, biz bir ara yanlış yola girmekten Gent'te 55 Euro ceza yediydik, içimize oturmuştu, bu Belçikalılar bile yiyormuş.

Türkiye'de şoför mahalinde oturanlar emniyet kemeri ikaz sesini duymamak ve de kemeri takmamak için kemer tokalarını yuvaya takıyorlar dedim, Marijke şok! "Neden?! Bir insan neden böyle bir tehlikeyi göze alır?" (Alkol kullanarak araç kullananların psikologa gönderildiğini söylemiştim, kemer tokası takanları göndermiyorlar mı, dedi puhahahha)

Çok serinkanlıydım: "Kanımca Türklere bir şey olmaz sanıyorlar. Hani o otobanda düğün konvoyu vardı ya..." dememe kalmadı hatırladı, evet 40.000 Euro para ve arabalarına el konma cezası alan Türkleri biliyordu, öyle demişlerdi, "bize bir şey olmaz. Gene olsa gene yaparız!"

Bugün #carfreeday yani araçların yollara çıkmama günü. Avrupa'da birçok şehirde, bir gün boyunca yollar sadece yayalara, scooter, kaykay ve bisikletlere bırakılıyor. Amaç ulaşımın arabaya alternatif şekilde sağlanabileceğine dikkat çekmek.

Biz de, ailecek bisikletlere atladık, favori parkımız Bois de la Cambre'e yol aldık. 13,5 km bisiklet sürmüşüz. Caddelerde sadece yayalar, bisikletliler ve tramvaylar vardı. Keyifli bir deneyim oldu :)



7 yorum:

çölyak dedi ki...

Merhaba ben 2019 greencard için başvuruda bulunmuştum. Bana çıktı ama dolar kurunun yüksek olması ve daha da yükselecek olması beni umutsuzluğa sevk etti. tabi dolar kurunun dışında trump ın her an vizeleri kapatabileceği de işin cabası. Mesleğim Bilgisayar Programcılığı(yazılım alanındayım) bu alanda belçika nasıl bir ülke bilginiz var mı? ya da belçikaya nasıl gidebilirim? Siz nasıl gittiniz? Orda ırkçılık var mı? Sadece ingilizce ile çalışabilir miyim? gibi sorularım var umarım cevaplarsınız. şimdiden teşekkürler.

GeCe dedi ki...

Belki takip ettin bilmiyorum hollanda’da Ehliyet aldım yakın zamanda. Tr de hiç ilgim yoktu bu yüzden almamıştım. Daha önce Türkiye’deki trafik hatalarının farkında değildim, yani hep biliyorduk tabi işte çok hata yapılıyor diye ama hangisi hata / değil ayırt edemezdim. Bu yaz ehliyetli olarak gidince farkettim ki iddia ediyorum yüzde 95 i Hollanda’da ehliyet sınavını geçemez

yeliz dedi ki...

Takip ettim tabii �� ve zor olduğunu da hatırlıyorum. Karşılaştırma yapınca gerçekten köttü türkiye.

yeliz dedi ki...

Bana bir mail atabilir misiniz? Yoruma uzun uzun yazmayayım mailden yardımcı olayım. M.yeliz@gmail.com

Adsız dedi ki...

Çok doğru bir konuya değinmişsin. Pek çok şey çok medeni olduklarından değik, cezalar ağır olduğundan. Ve bir de tabii toplumun tepkisi/kınaması ağır olduğundan. Yıllar önce İstanbul’da Almanlarla çalışırken bunu bizzat gözlemledim. Fena halde kuralları çiğniyorlardı. Bir tanesi bunu Almanya’da asla yapamayacağını açıkça söylemişti. O yüzden trafik eğitimine falan hiç inanmıyorum ben. Dışardaki ortam müsaitse herkes her şeyi yapıyor. Tabii bunu çöpten gürültüye her sorunumuz için genellemek mümkün. Işın

yeliz dedi ki...

Evet ya resmen eşşek gibi uyuyorsun uyma istersen:))) ama en azından bu intizamı sağlıyor.

Beyaz Yakalı dedi ki...

Ben en çok da yabancı bir ülkede yaşayıp trafik kurallarına uyan, çevre temizliğine önem veren yurttaşlarımızın Türkiye' ye izne geldiklerinde kuralları umursamamalarına şaşırıyorum. Araştırılması gereken sosoyolojik hatta psikolojik bir konu bu. Maalesef ülkemizde yaya geçidi kavramını bilen şoför hatta polis var mı şüpheliyim. Polis biliyordur, ama nedense ceza yazmaz, kanıksamıştır durumu. Cezalar artrılmalı ve ciddi eğitim verilmeli. Mevcut şoförlere sınav yapılarak bilmeyenlerin ehliyetlerine katı bir şekilde el konulup, iptal edilmeli.