10 Temmuz 2022 Pazar

tatile doğru

İlker ve Arca memlekete geçen salı intikal ettiler. Bu yıl öyle 6 hafta tatil yok bana, bütün yazı benimle Brükselde geçirmelerini bekleyemeyeceğimize göre kurbandan yırtmanın keyfini çıkarıyorum. Evet bildiniz, ben bayram (özellikle kurban) gelenek sevmeyen birisiyim. İşlerin yoğunluğu bahanem oldu.

Yaz bekarı haftası kapsamında ne yapacağımı soruyorlar, "çalışacağım" diyorum. Nitekim çalıştım da evet pazar akşam üzeri mesaimin bitiminden bildiriyorum. Bir tatile çıkarken hiç bu kadar aklım zihnim işte kalmamıştı. Pek çok sebebi var ama en önemlisi son birkaç haftamı yiyip bitiren proje.

Bugün sabah sayfalarımı yazarken, şunu fark ettim. Sebep o proje değildi, aslında bu fucked up durumu son bir yılın sonuçlarından biri sadece. 

Geçen yaz tatilinden bugüne, gerçekten çok zor bir yıl geçirdim ben. 

Şirkette yeni rolüme alışmak, yeni bir ekip kurmak, yeni arkadaşımı adapte etme sorumluluğu, ekip için yeni birinin gerekliliğine üst yönetimleri ikna etmek, bu pozisyon için uygun kişiyi seçmek için görüşmeler yapmak, tam her şey yoluna giriyor derken yöneticimin ansızın gidişi ve yeni yöneticiye alışma süreci, bu sürece tecrübeli arkadaşım Marijke'nin de bana bağlanması sorumluluğu... Yani daha düne kadar tek başına proje yöneten benden bir anda üç kişilik bir ekibin liderliğinin beklenmesi. Dahası yılın ortasında sorumluluk alanımın artırılması. Tüm bunları, yöneticiliğe hiç hazırlanmamış biri olarak bir yıl içinde kucağımda bulmak ebeme selam etti.

Bunlar sadece işte olanlar. 

İlker'in son bir yılın toplam dört ayını İzmirdeki projeler için geçirdiğini, Arca'nın çok disiplinli bir ortaokulda ilk yılı olduğunu, Arca'nın ergenlikte zirveye oynadığını, Arca'nın iki defa Covid olduğunu, Arca'nın aylar süren bacak ağrılarının büyüme ağrıları olduğunun anlaşılasıya kadar dünyamı kararttığını (Arca'nın ben taa...), en nihayetinde tüm bunların bana yol su elektrik ve de panik atak, baş dönmesi, arabayı otobanda kullanma korkusu, ölüm korkusu, ot korkusu bok korkusu olarak geri döndüğünü hatırlatmama bilmem gerek var mı?

Terapi ile aşmaya çalıştığım tüm bu tökezlemelerime işte yaşadığım stres hiç yardımcı olmuyor hatta artırıyor. İnsanların burn out olmalarını anlamaya başlıyorum ve bunun nasıl insani bir durum olduğunu. 

Bilmiyorum, belki de ben henüz tüm bunları yönetecek kadar pişmedim, hamım daha. Belki de tam zamanında bir tatil bu, belki de bilemiyorum altan... belki de benim için mola vakti...

Yürüyüş yolumdan


Hiç yorum yok: