---------------
Bunu söylediğime inanamıyorum ama saçlarım, saçlarıma şükürler olsun.(31)
Beddua sevmem ama küfür severim, gün yüzü görmemiş küfürlerim var benim ben o küfürleri içimden söylüyorum, buradan sadece bela okuyabiliyorum! Şerefsizler!
Haftalar önce sinüzit başlamıştı, antibiyotiğe gerek kalmasın diye, sinüs rinse ile kanalları açayım derken kulağa kaçırdıydım hani İsmet İnönü'ye bağlayınca doktora gitmek şart olmuştu.
Korkunçtu, detaya girmeyeceğim. Daha korkuncu doktorun bana uçak seyahatinin sakıncalı olduğunu söylememiş olmasıydı. İkinci randevuda "ya ben hiç düzelmedim hele İstanbul sonrası daha bi fena oldum" deyince doktora ayyy sana uçak yasaktı demez mi? Sorsaymışım. Haydaa ne bileyim arkadaş müneccim miyim! Sen söyleseydin. Hatta rapor yazsaydın ben de o zaman sorardım seyahatim var toplantım var derdim. Ay neyse hiçbir iyileşme yok tabii, ikinci kutu antibiyotik. Bir de ağırmış şerefsiz. Doktor kanlı ishal olursa hemen ara dedi ya bir tırsmışım ki sorma.
Sabahları yarım limon sıkılmış sular içiyorum vitamin olsun. Meyveme sebzeme etime dikkat ediyorum. Bu antibiyotikler şimdi karaciğerimi ne etti acaba, bağırsak mukozasının içine etti mi, diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Çare drogba değil çare kefir:)
Kitap kulübü ile ilgili şükredecek bir 80 vesile daha bulabilirim. Ama bugün "Tutunamayanlar"ı okuma hevesini ve cesaretini verdiği için şükrediyorum. Allah biliyor ya yıllardır kaçıyordum ama saklanamadım işte...
Bazen kopuyorum bazen önünde saygıyla eğiliyorum. Hala duygularım karışık ama eminim ki daha çok ertelerdim bu kitabı. Ne iyi oldu da son toplantıda Oğuz Atay çktı ne iyi oldu da gaza gelip bu kitabı seçtik...
Siz ağlar mısınız bilmem ama ben garanti ağlıyorum!
Sondan başlayalım geri sayalım: