Hava durumu her ne kadar aksini söylese de yaz kapımızda gençler:)
Yaz demek, tatil demek, keyif demek, püfür püfür balkonda, deniz kenarında, sohbet aralarında hafif, sürükleyici kitaplar okumak demek...
Geçen kitap kulübünde Funda yaz kitabı tavsiyesi sorunca, bir de üstüne blogu takip eden bir adaşım da benzer bir mail gönderince, onlara evvelden okuduğum kitaplar arasından bir liste çıkardım. İyi tamam da ben ne okuyacağım?
27 Mayıs 2016 Cuma
24 Mayıs 2016 Salı
Huzur
Yağmurun
sesine uyandık. Beni tek kişilik yatağa atmışlardı, battaniyeye rağmen
üşümüşüm, girdim aralarına. Baba oğul yorganın altını ısıtmışlar. Gelişime
uyandı cüce. Doğruldu. Zar zor açtığı gözleriyle pencereden dışarı baktı,
yağmur. Iıh dedi, girdi koynuma. Ne kadar geçti bilmiyorum, fırtına, gök
gürültüsüne ve yağmurun sesine karıştı, uyumuşuz yeniden.
Arca’nın okulu Cuma da
tatil edilince bir günlük izin aldım. Teknenin bakımını yapmak isteyen
muhtereme yoldaş olalım dedik, yazlığa yollandık. İlk gün bahardı, ikinci gün
yaz. Hatta Arca'yı zor tuttuk, Ilıca sahilinde donla denize girecekti.
22 Mayıs 2016 Pazar
6 dakika: yüzüyordu
Not: 6 dakika yazıları sevgili macera kitabım Özlem'in kıymetli hediyesi 6 dakika oyun kartlarından çektiğim kelimelerden 6 dakika boyunca aklıma ne gelirse yazdığım yazılardır. Dolayısı ile tamamen hayal ürünüdür:)
"Ev pislik içinde yüzüyordu. Kalk bi temizlik yapalım dedim,
kalk da at üzerinden miskinliği temizleyiverelim evi. Yok dedi şurdan şuraya
kalkmam temizliği filan da hiç yapamam. Yav arkadaş nasıl bir insansın
kokacağız dedim, oralı olmadı. İlk bulduğunla ev arkadaşı olursan olacağı bu.
Allahtan yemeğe eli yatkın ama o kadarını ben de yapıyorum, bir el atıverse,
vallahi temizliği bitirivereceğiz. Yok illa o koca kıçını koyacak o kanepeye
sabahtan akşama evlilik programlarını izleyecek. Bundan öğrendim ben bağkur
emeklisi istemezlermiş subay emeklisi ya da emekli sandığından emekliysen
karılar varıyormuş sana. Yaa... Bağkurluysan illa soruyorlarmış evin damın var
mı. Sonraki soru çoluk çocuk, hani mirasın ne kadar buna düşecek hesap ediyor
haspa. Ay şiştim, kızım kalk kalk da bir makine tut şu evi yeminle koktuk, bizi
bu programlara çıksak da almayacaklar!"
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Tatlı su direnişçiliği
Muhteremin slim fit dönemlerine ait az yıpranmış gömleklerini yatağın altında bir poşetin içinde muhafaza ediyorduk. Slim fit dönemi çok uzun sürmediği için (:P) gerçekten de yepyeniydi hepsi. Ama biraz buruşmuş biraz da toz kokmuş. Yıkandı, ütülenecek. Fark ettim ki, bazılarını ilk defa ütülüyorum. Demek o kısa dönem evde ütüleri bana bırakmayan Ümit abla ile Nadire abla arasına bir zamana denk gelmiş.
Hey gidi zengin günlerimiz diyecek oldum İlker’e, bak şu gömleği ütülemek nasip olmamış bile. Şikayet etmiyorum, zira muhteremle birlikte ev işlerini iyi kotarıyoruz bence, hatta kendimizle gurur duyuyorum. Lakin yaşam tarzımızda ciddi bir sadeleşme yoluna girdiğimizi de fark ediyorum.
Bu fakirleşmemizden ziyade algı ve seçimlerle alakalı biraz da.
Biraz da farkındalıklarımızın duruşumuza etkisi...
17 Mayıs 2016 Salı
Okusun da …
Geçenlerde Arca cücesinin
babaannesi Salih Memecan’ın iki karikatür kitabını getirmiş, “Sizinkiler”
serisinden. Bir süre kitaplıkta öylece durdu, sonra bir gün Cansu’nun doğum
günü için Çeşme’ye giderken yanına almak istedi. Yolda okuyacakmış. Bak bu bir
ilk. Kitap dergi karıştırmıştı ama bütün yol boyunca kahkahalarla bir kitap
okuduğu olmamıştı. Ben gıcık oldum. Okumasına değil de, Salih Memecan’ın bir
kitabını bu kadar sevmesine. Ama Arca’ya nasıl anlatılır, bu kitabı yazan adam
yalakalık yapmak uğruna, insan hayatını hiçe saydı diye… Okusun da… ne okursa
okusun diyemiyorum arkadaş, adama ziyadesiyle bileniyorum:/
Neyse ses etmedik, her
takıntı gibi, bunun da tozlu raflarda yerini alacağını düşündüğümüzden üzerine
varmadık. Ama Arca tutturdu illa devam kitaplarını istiyor. İlker’e bir kitap
alacağım gün (allahım hayatımızdaki ilklere bir yenisi! Kıyamet kapımızda mı
ne? İlker onun için kitap almamı istesin, olacak iş değil – fikrini değiştirmesin
diye alelacele siparişi verdim zaten), Saftirik Greg’lerden de birkaç kitap
ekledim listeye. Evet Sizinkiler’den vazgeçirmek için başka bir bağımlılık
yaratmaya çalıştığımı inkar edecek değilim.
Ramazan Geldi Hoş Geldi
Ramazan yaklaştıkça herkesi bir yemek telaşı alıp götürüyor. İftarda ne yiyeceğim düşüncesi herkesi
ayrı düşündürüyor. Hazırlanacak yemeklerin hem pratik hem de lezzetli olması da oldukça önemli.
Tüm gün hiçbir şey yemeyip akşamında ağır yemekler yenmesi de sağlığa zarar veriyor. Bunun için
özel menüler çıkarıp, mutfak alışverişini de ona göre yapmak gerekiyor.
İftar menüsünde ne yapacağını düşünenler için Lezzet.com.tr birbirinden farklı ve sağlıklı tarifler
sunuyor. Başlangıçlar, ana menüler ve tatlılar da dâhil olmak üzere iftarda ne yapacağım
düşüncesinden kurtulacaksınız. Yapacağınız menüleri kabataslak da olsa belirleyerek mutfak
alışverişinizi de ona göre yapabilirsiniz.
İlk defa bu tarifleri deneyecekler için fotoğraflı anlatımların bulunması da yemek yapımını daha da
kolaylaştırıyor. Ayrıca listede yer alan tüm tariflerin denenmiş tarifler olduğunu görebiliyorsunuz.
İftara misafir davet ettiğinizde özel bir menü hazırlamak istiyorsanız ancak aklınıza hiçbir fikir
gelmiyorsa yine Lezzet’in yemek tarifleri sayfasından yardım alabilirsiniz. Kategoriler arasından iftar
yemeklerini seçiyorsunuz ve seçtiğiniz bu kategoriye ait tüm alt başlıklara hızlıca ulaşabiliyorsunuz.
Adım adım ilerlemek isterseniz çorbaları, pilavları, kebapları, türlü türlü tatlıları inceleyebilirsiniz.
Hem görünüşleri ile sofranıza renk katacak olan bu yemekler misafirlerinizin de oldukça keyif alacağı
bir iftar menüsü haline gelecek. Denediğiniz farklı yemekler ile her akşam farklı bir iftar yemeği
vermek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü klasik anlayışın dışında farklı tatları bir araya getirerek deneyimli
kişilerce hazırlanan iftar yemekleri tarifleri ile ramazan ayında bile en özel sofraları siz
hazırlayacaksınız.
Kadayıf dolması, Kemalpaşa tatlısı, tarhana çorbası gibi klasik yemeklerin tariflerinin yanı sıra şalgam
dolması, Mardin güveci, şıhıl mahşı gibi oldukça değişik seçeneklerle de karşılaşabilirsiniz. Yemeklerin
isimleri sizleri korkutmasın, hepsi evde rahatlıkla yapabileceğiniz yemekler arasında yer alıyor.
Ramazan ayında enerjinizin düşmemesini sağlamak ve bir yandan da sağlıklı beslenmek için iftar ve
sahur öğünlerine oldukça dikkat etmeniz gerekiyor. Bunu sağlamanız için de Lezzet ustaları sizlere
özel hazırladığı tarifleri ile her an yanınızda oluyor ve deneyimleri ile sizlere yol gösteriyor.
ayrı düşündürüyor. Hazırlanacak yemeklerin hem pratik hem de lezzetli olması da oldukça önemli.
Tüm gün hiçbir şey yemeyip akşamında ağır yemekler yenmesi de sağlığa zarar veriyor. Bunun için
özel menüler çıkarıp, mutfak alışverişini de ona göre yapmak gerekiyor.
İftar menüsünde ne yapacağını düşünenler için Lezzet.com.tr birbirinden farklı ve sağlıklı tarifler
sunuyor. Başlangıçlar, ana menüler ve tatlılar da dâhil olmak üzere iftarda ne yapacağım
düşüncesinden kurtulacaksınız. Yapacağınız menüleri kabataslak da olsa belirleyerek mutfak
alışverişinizi de ona göre yapabilirsiniz.
İlk defa bu tarifleri deneyecekler için fotoğraflı anlatımların bulunması da yemek yapımını daha da
kolaylaştırıyor. Ayrıca listede yer alan tüm tariflerin denenmiş tarifler olduğunu görebiliyorsunuz.
İftara misafir davet ettiğinizde özel bir menü hazırlamak istiyorsanız ancak aklınıza hiçbir fikir
gelmiyorsa yine Lezzet’in yemek tarifleri sayfasından yardım alabilirsiniz. Kategoriler arasından iftar
yemeklerini seçiyorsunuz ve seçtiğiniz bu kategoriye ait tüm alt başlıklara hızlıca ulaşabiliyorsunuz.
Adım adım ilerlemek isterseniz çorbaları, pilavları, kebapları, türlü türlü tatlıları inceleyebilirsiniz.
Hem görünüşleri ile sofranıza renk katacak olan bu yemekler misafirlerinizin de oldukça keyif alacağı
bir iftar menüsü haline gelecek. Denediğiniz farklı yemekler ile her akşam farklı bir iftar yemeği
vermek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü klasik anlayışın dışında farklı tatları bir araya getirerek deneyimli
kişilerce hazırlanan iftar yemekleri tarifleri ile ramazan ayında bile en özel sofraları siz
hazırlayacaksınız.
Kadayıf dolması, Kemalpaşa tatlısı, tarhana çorbası gibi klasik yemeklerin tariflerinin yanı sıra şalgam
dolması, Mardin güveci, şıhıl mahşı gibi oldukça değişik seçeneklerle de karşılaşabilirsiniz. Yemeklerin
isimleri sizleri korkutmasın, hepsi evde rahatlıkla yapabileceğiniz yemekler arasında yer alıyor.
Ramazan ayında enerjinizin düşmemesini sağlamak ve bir yandan da sağlıklı beslenmek için iftar ve
sahur öğünlerine oldukça dikkat etmeniz gerekiyor. Bunu sağlamanız için de Lezzet ustaları sizlere
özel hazırladığı tarifleri ile her an yanınızda oluyor ve deneyimleri ile sizlere yol gösteriyor.
13 Mayıs 2016 Cuma
Okuma Bayramı
Aslında çok şaşırmadık,
ezberi kuvvetli, kelimeleri telaffuzu görece düzgün bir çocuktur bizim cüce. Doğdu
beridir bu kadar kitap okunan, bu kadar kelimelerle haşır neşir olan bir çocuk
için gerçekten şaşırtıcı bir karar değil.
Gel gör ki, bizim Arca
yalnız olmayacaktı. Naz adında bir kız çocuğu ile birlikte sunacaklardı
programı. Ezberlerden sorumlu devlet bakanı muhteremle ilk soru işaretimiz
kıyafet oldu. Hatta öğretmenine sorduk, papyonlu gömlekli temiz düzgün bir
kıyafet önerdi. Tabii bilmiyor Arca’nın özel yaşamındaki kıyafet tercihlerini.
Bizim oğlan kıçına
eşofman altından gayrı bir alt giymez. Kot bile giymez, rahat değilmiş, gol
atamıyormuş. Üst dersen artık dikişleri atan LCW gömleği var, ekoseli, onu
giyerim diye tutturdu. Zira Arca’nın umursama alanı saçları, giyimi değil.
Saçlarını nasıl yapacağına karar vermesi yeterli. Babası ile internetten saç
modelleri araştırdılar, hatta kuaförle istişarelerde bulundular. Modelde karar
kılındı.
12 Mayıs 2016 Perşembe
Dağıldım, toparlanıp dönücem
Kelimenin tam anlamıyla
dağıldığımı hissediyorum.
Hani nereden tutarsan tut
elinde kalır ya öyle bir şey işte.
Üstelik derleyip
toplayanım da çok ama neden böyle oluyor bilmiyorum.
4 Mayıs 2016 Çarşamba
Cesur Yanınızı Kucaklayın, Brene Brown
İncinebilirlik.
Hayatımda duyduğum en insani kelimelerden biri.
Yaralar alacağını bilmene rağmen kendini ortaya koyarak,
duygusal risk alma cesaretini gösterebilmek.
3 Mayıs 2016 Salı
Nisan mimozaları, mor salkımlar, park dutları, Mayıs gülleri
Sabah caddeye indiğim patika üzerine birkaç tane mimoza ağacı var. Daha bir hafta öncesine kadar bunlar sapsarı, top top çiçekliydi. Bugün baktım hepsi dökmüş çiçeğini. Ama giderken dut ağaçlarına ve mayıs güllerine terk etmiş sahneyi. Bizim parkta dut ağaçları da var, dalları önce göğe yükseliyor sonra salkım söğüt gibi toprağa meylediyor. Her kış o dallar kupkuru ve baharla yeşillenip mayısla meyveleniyor. Biz de iki dal bitki gördüğümüze seviniyoruz avanaklar gibi. Mor salkımlar da bitti galiba, pek görmüyorum. Ama mayıs gülleri her yerde, yıkılıyor dallar. Lazım o dallar bize, Hıdrellez’e hazır olsunlar, dileklerimizi yazıp asacağız dallarına, tez olacak tüm isteklerimiz, inşallah…
Dumur diyalog #158
Tabağına peynir koydum. Çeçil peynirinden iki parça gibi görünüyor ama bitişik birbirine ayırmayıverdim. Hemen pazarlığa başladı: "İki peynir koymuşsun, bir tane yiyecektim?"
Y: Onlar tek parça Arca bak bitişik.
İkna oldu gibi...
Y: Onlar tek parça Arca bak bitişik.
İkna oldu gibi...
1 Mayıs 2016 Pazar
Yaşın hep ...
Diyet
etkinlikleri kapsamında, muhterem bir gün eve bir tartı ile geldi. Birkaç hafta
oluyor. Evdeki basküle artık güvenmediği için değil, bunun başkaca tespitleri
var. Mesela vücut yağ, su, kas oranlarını filan söylüyor. Yani sen kilo
veriyorsun ya, dıııtttt dur bakalım orada, nasıl kilo veriyorsun, nereden
veriyorsun? Yağından mı, kasından mı, yoksa su mu kaybediyor vücut? Aman allah
göstermesin. Yağdan vereceksin. Yağdan verip vermediğini de işte bu mucize
baskülden öğreneceksin. Mühim bir icat, gavur yapmış, biz de kullanıyoruz.
29 Nisan 2016 Cuma
Aynı otobüsün yolcuları
Her sabah en geç yedi buçuk civarı evden çıkıyorum. Caddeye inen ağaçlı bir patika var, şanslıysam sokak köpekleri çetesine rastlamadan metroya kadar bir beş dakika kadar yürüyorum.
Her sabah ablamların evinin önünden geçiyorum, çoktan işin okulun yolunu tuttuklarını bilmeme rağmen pencerelerine bir bakmadan geçmiyorum. Bazen şanslıysam Mustafa’yı görüyorum, enişteyle ablamlara selam gönderiyorum.
Her sabah çantamdan kent kartımı çıkarırken gişenin önündeki saate bakıyorum, 07:40’ı geçmediyse, tamam, aktarma otobüsüne muhtemelen yetişirim.
26 Nisan 2016 Salı
An itibariyle
Sabah kalkıp işe gitmek, işte işten başka hiçbir şeyle ilgilenmemek ve müthiş konsantrasyon gerektiren bir şeylerle uğraşmak, tüm günün yorgunluğu üzerine eve gelir gelmez birkaç lokma atıştırıp sızmak... Sabaha karşı tuvalete kalktığımda saati özellikle altıya kurdum. Böylece kendime bir kahve yapıp aheste kahvaltının tadını çıkaracaktım. Nerde? Bir ara bizim yatağa sıvışmış cüceyi yanımda bulunca boşvermişim kahveye, uykuya devam. Ama pişman oldum. Sanki iş ile uyku arası hiç yaşamamış gibi hissettim kendimi. Üzerine okuldan okuma bayramı kıyafet parasını haber veren kağıdı okumak ve hatta daha yeni siyah ayakkabı almışken bayrama beyaz ayakkabı istendiğini öğrenmek hiç hoş olmadı söyleyeyim. Bir çocuğun kaç farklı renk ayakkabısı olacağını düşünüyorlar acaba? Hepi topu birkaç ay giyeceği bir ayakkabıdan birkaç renk kim alır?
22 Nisan 2016 Cuma
6 dakika: Yaralı
yaralı bir yanım var, kırık kanat gibi. Yarama ulaşamıyorum, göremiyorum ama biliyorum orada. Romatizmanın yağmur öncesi sızım sızlaması gibi, sızlıyor inceden. hissettiriyor kendini, buradayım diyor, hey, unutma beni. Unutmam ne mümkün? Unutmayı denemediğimden değil hani, allah biliyor ya çok denedim. Lakin unutamadım, unutturmadılar. Tam unutmaya muvaffak olacağım, bastılar üzerine acıttılar. Gözyaşlarımı içime akıtırsam dindiririm sızımı dedim, olmadı. Gözyaşlarım yaramı onarmadı, dağladı. Yaralı bir yanım var, ne vakit sokakta ağlayan hırpani birçocuk görsem sızlar, yağmur öncesi romatizmalı eklemlerim gibi, inceden.
21 Nisan 2016 Perşembe
Dumur diyalog #157
Y: Yarın akşam yokum Arca, kitap kulübüm var, geç gelirim.
A: Gitmesen olmaz mı? Okuduğun kitabın fotoğrafını instagrama koy paylaşmış olursun.
------------------------
A: Gitmesen olmaz mı? Okuduğun kitabın fotoğrafını instagrama koy paylaşmış olursun.
------------------------
6 dakika: Gitsek
"Gitsek" diyorum, "yav deli misin otur oturduğun yerde nereye?" diyorsun.
"Şu karşıki dağlara uzansak, kaybolsak, gideceksek birlikte gitsek" diyorum, "iyiyz böyle" diyorsun. "sen iyisin, ben değil, sen rahatsın ben değil. Benim gitmelerim geldi, benim kaçmalarım var şimdi aklımda, kolumdan tutsan da kalamam ki, gitmem lazım, gitmek lazım. Uzamak uzaklara, bilinmeze uzanmak lazım. Aramadan bilemezsin neyi bulacağını, bulmak için gitmek lazım. Nefesler dar geliyor, mekanlar sıkıyor, kalk gidelim! kalmalar bize göre değil" demek istiyorum. Demiyorum, diyemiyor, susuyorum. Bir sözcük çıkıyor iki dudağımın arasıından cılız: Gitsek?
20 Nisan 2016 Çarşamba
Etkili bir silah: Muhterem
Bizim evde
çok tehlikeli bir şahıs var: muhterem.
Kocam diye
demiyorum, bir sesi var…
Tamam, baştan
başlıyorum, toplaşın anlatacağım.
Geçtiğimiz
günlerde, “dünya liderine :P” terörist diyen bir grup protestocuyu ABD
sokaklarında PHUSFMSDKAFM şeklinde bastırmaya çalışan korumalar, bir tür geri
püskürtme silahını sahada mı deniyorlar diye şüphe ederken, benim muhteremin
sesinin de benzer bir silaha dönüşebileceği geldi aklıma.
Hayır, benim
muhterem öküz değil, böğürmüyor, onun silahı daha etkili.
19 Nisan 2016 Salı
Hafta sonu, kitap fuarı ve başka şeyler
Senelerdir (10 seneden fazla oldu) blog yazarım, yorum kısmı denetimsizdir, gelişine sallayabilirsin yani.
Şimdiye kadar küfür de yazıldı, laf da edildi yorumlarda, Allah biliyor ya bir tarafıma sallamadım, cevap yazmaya tenezzül bile etmedim.
Düne kadar. Dün maillerimi açtım bir baktım bloga yorum gelmiş, seneler evvelki bir yazıya.
Bana kendince had bildiriyor. Beni ettiğim laf konusunda terbiye edecek aklı sıra.
Hayatımda ilk kez çemkirdim. Oh be.
15 Nisan 2016 Cuma
6 dakika: Fotoğraf
Bir bankta oturmuş sohbet ediyorduk. Altıncı sınıfların rehberlik dersinde küçüklerin sınıflarına gelip öğretmenlik yaptıklarını anlatıyordu, boyamalarına yardım ediyorlarmış mesela ya da Almanca konuşuyorlarmış onlarla. “Siz küçükken okulunuzda var mıydı böyle yapıyor muydu büyükler?” Pek hatırlamadığımı söyledim, belli ki bu uygulama hoşuna gitmişti, sordum, evet dedi, onayladı, eğlenceli oluyormuş. Birlikte parkın içinden geçenleri izledik bir süre. Sonra baktım gözlerini kapatmış. “N’oldu uykun mu geldi?” diye sordum, o yokuşu çıkmak yedi yaşında bir çocuk için kolay değil biliyorum. Hayır, dedi. "Fotoğraf çekiyorum, bu anın fotoğrafını çekiyorum, sonra birlikte bakarız."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)