3 Mayıs 2016 Salı

Nisan mimozaları, mor salkımlar, park dutları, Mayıs gülleri

Sabah caddeye indiğim patika üzerine birkaç tane mimoza ağacı var. Daha bir hafta  öncesine kadar bunlar sapsarı, top top çiçekliydi. Bugün baktım hepsi dökmüş çiçeğini. Ama giderken dut ağaçlarına ve mayıs güllerine terk etmiş sahneyi. Bizim parkta dut ağaçları da var, dalları önce göğe yükseliyor sonra salkım söğüt gibi toprağa meylediyor. Her kış o dallar kupkuru ve baharla yeşillenip mayısla meyveleniyor. Biz de iki dal bitki gördüğümüze seviniyoruz avanaklar gibi. Mor salkımlar da bitti galiba, pek görmüyorum. Ama mayıs gülleri her yerde, yıkılıyor dallar. Lazım o dallar bize, Hıdrellez’e hazır olsunlar, dileklerimizi yazıp asacağız dallarına, tez olacak tüm isteklerimiz, inşallah… 

Herkesler için yeni yıl, 1 Ocakta başlar benim için 1 Mayıs’ta. 38 yaşımın kutlamaları cumartesiden başladı. Çok mühim bir insan olduğum (!) için şenliklerin minimum iki gün sürmesine dikkat ediyorum. Doğum günü şenlikleri kapsamında saçıma röfle yaptırıp bir de fön çektirdim. Fön talebime kuaför bile şaşırdı. O şaşkınlıkla keten gömleğimi kullandığı açıcıyla klorak yemişe çevirmeyeydi, iyiydi. Geçen haftanın son iki çalışma günü iğrenç geçtiği için (yorgunluktan ağlamak deyimi gerçek anlamda yaşamama ramak kalmıştı) klorak lekeli gömlek sıkıntılarımın arasında solda sıfır kalırdı, kaldı, umursamadım. Kuaförün gömlek parasına istinaden bir 30-40 kağıt ücretten düşeceğini ummak da biraz pollyannacılıkmış zira oralı olmadı. Galiba söz verip verip saç bakımına gitmediğim için bana gıcık. Canı sağ olsun hiç umrumda değil, onun yapacağı bakım benim buklelerimin katili olacak biliyorum, o yüzden gitmiyorum. Neyse benim senede birkaç defa gittiğim kuaför muhabbetim hiç bitmez, demek her hafta gitsem kuaför günlüğü diye ayrı bir blog dolduracak malzemeye kavuşacağım.

Fönlü saçlarım ve klorak lekeli gömleğimle soluğu B-fit’te aldım. Yeni yaşa, yeni saça, yeni beden eklemeyi düşünüyorum. Benim vücudun şekli şemalinin diyetle ilgisi yok. Bak İlkerle diyet yapayım dedim, ay yeminle şiştim. Adamdaki istikrar bende bir hafta sürmedi. Yirmi yıldan sonra (burada bizzat kendime pay çıkarıyorum) nasıl bir sabretme erdemi geldiyse üzerine, yemiyor, katiyen yemiyor! Bir de üzerine spor yapıyor. Evvela benim uzun süredir totomu koymadığım katlanır bisikletimle çıktı turlara, şimdi Perşembe bisikletçilerine Salı turcularına takılıyor. Yeni bisiklet aldı kendine. Rampa, uzun yol demiyor kilometrelerce pedallıyor. Bütün bunlar bizim evde gözümüzün önünde olmasa inanmayacağım. Şimdi sen diyeceksin git kocanla bin bisiklete. Ama olmuyor o iş. Ben eve gelip çocuğumla zaten iki saat vakit geçirebiliyorum, nasıl gideyim? Hem birimiz ev dışındayken diğeri evde cüceyle kalıyor ki, çocuğun düzeni bozulmasın.

Neyse uzun lafın kısası, eve girmeden bir yarım saat ayırabilirim spora işte o da en iyi ihtimalle B-fit denen sistemle inşallah. Benim Zeynep bir süredir gidiyor, beslenme düzenimiz (lezzete boyun eğişimiz, biraya, hafta sonu kaçamaklarına hayır diyemeyişimiz) benzer olduğu için kendisini bir süredir takipteyim. Sadece ben değil, pek çok kişi gözümün önünde çok sıkılaştığını, kilo verdiğini söyledi, kısaca bu sistem Zeynep’te işe yaramış görünüyor. Ben de önümüzdeki altı ay bir deneyeceğim bakalım. Olursa ne ala, olmazsa hafta sonu lüplettiğimiz mamaları sıfırlarız artık.

Bir de çok pis hamım arkadaş! Cumartesi öğleden sonra Decathlon’a gittik cüceyle. En ucuz beyaz ayakkabı orada. Bu da ayrı bir sorun! Biz oğlana okuma bayramı münasebetiyle bir kat kıyafet aldık, ayakkabısını da okula da giyer diye siyah seçtik, alışverişin ertesi günü koro için beyaz ayakkabı istendi! Bu bakımdan beyaz ucuzundan halledildi. Alışveriş bitince soluğu mağazanın önündeki basketbol sahasında aldık. İlker’i bekleyesiye basketbol oynayacağız. Tüm ortaokul yılları boyunca beden dersinde basketbol oynarsan (oynamaya mecbur bırakılırsan demek daha doğru olur) benim gibi sporda yeteneksizin allahı bile olsan az biraz basket atmayı becerebiliyorsun. Gel gör ki her evladın anasını prenses peri sanması gibi, benim oğlan da beni Michael Jordan sanıyor. Ne desem ikna edemiyorum kazma olduğuma. Ben de vazgeçtim, tadını çıkarıyorum, bu dünyada tek kişi olsun benim sporda iyi olduğumu düşünüyor, daha ne olsun? Tabii ben bu kadar gaza biraz abartmış olacağım, cumartesi akşam her yerimden et kesiyordu. El kadar veletle basketbol oynamak senin neyine! İşte bacım, benim yumuşak kaslarımı gerçek kasa dönüştürmem ve iki şut atınca oramın buramın ağrımaması için düzenli spor yapmam lazım. Bakalım bu sistem bana uyacak mı? Daha doğrusu tembel totomu kaldırıp sporu alışkanlık haline getirebilecek miyim? Hep beraber göreceğiz.

Doğum günü şenliklerinin cumartesi akşamı ayağı muhteremin lezzetli yemekleri ile devam etti. Hatta haftalar sonra ilk defa zeytinyağlı domatesli ve de kepekli makarna yedik muhteremle. Ona sorarsan diyeti bozmaya değmeyecek kadar kötüymüş. Bana sorarsan? Sorma hiç, ben tencerenin tamamını yedim! Doğum günü vesilesiyle tabii ki:)

Pazar sabahı için kahvaltıya Urla’ya gittik. Orada Çuha var. Kahvaltısı nefis. Ama her şeyden önce çocukların top oynayabileceği geniş bir çimenlik var. Arca sadece kahvaltısını etmek için oturdu biraz da ipad oynadı. O kadar. Doğum günü pastasına bile tenezzül etmedi. Kendisini Sneijder Messi karışımı bir futbol dehası olarak görüyor. Saatlerce topu bırakmadı. Eve geldiğimizde yanakları ve burnunun üstü güneşten kıpkırmızıydı bir de kollar amele yanığı.


Nasıl enerji depoladıysa, eve gelip hemen ödev yaptı, uyumak dinlenmek yok! Bize bile iyi gelmiş olacak akşamüzeri aynı ekip kutlamalara Asansörde bira içerek devam ettik. Böyle yakın bir yere arabasız gitmek çok keyifli oluyor. Zeynepler ve Güller zaten Üçyolda oturuyor biz de metroyla Üçyola geçtik sonra beraberce yürüdük.

Arca'yı mutlu etmek için formül çok basit, en sevdiği arkadaşlarıyla organizasyon yap, o kadar:)

Açık konuşayım, bir aya, bir yaşa, yeni bir döneme müthiş bir başlangıç oldu. Üzerimde garip bir iyimserlik var, allah hayra çıkarsın, ben de tadını çıkarayım:)

2 yorum:

Hatice ST dedi ki...

Sevdiklerinle birlikte nice mutlu yaşların olsun ���� iyimserliğin daim olsun ��

deeptone dedi ki...

:) hayat da saana zor yaaaa ama güzel deeee. her zaman gülesiiin :)