Az önce Karl Ove Knausgaard'ın "Aşık bir adam"ını bitirdim. Bu adam bende yazma isteği uyandırıyor, yazık ki, okurken onun yaşamının içinde yaşarken yazmanın yanına yaklaşamıyorum. Bu seriyi bana okutan Tufan'a "senin adamı elimden bırakamıyorum" diye mesaj attığımda, "araya başka kitaplar al" tavsiyesinde bulunmuştu, haklı biraz es vermeli.
13 Ocak 2018 Cumartesi
4 Ocak 2018 Perşembe
Dumur diyalog #168
Yılbaşı hediyeleri hakkında konuşuyoruz.
A: İki hediye alacaksınız.
İ: O niye?
A: Ne demek niye!? Madem geldik, burada hiç akrabamız yok onların alacağı hediyeler ne olacak? Onların da alacağı hediyeleri alacaksınız!
.....................................................................
A: İki hediye alacaksınız.
İ: O niye?
A: Ne demek niye!? Madem geldik, burada hiç akrabamız yok onların alacağı hediyeler ne olacak? Onların da alacağı hediyeleri alacaksınız!
.....................................................................
Brüksel ve İzmir ya da Türkiye ve Belçika arasındak farklar - karşılaştırmalı tam liste Vol.1
Bu akşam eve erken geldim. Daha doğrusu normal saatte geldim ama genelde fazla çalıştığım için bizimkiler şaşırdılar. Tatil sonrası beş dakika fazla kalamadım. Beş gibi eve damlayınca, kaç gündür salladığım patatesli yumurtayı yapmamak için haliyle kaçamadım. Ama yanına annemin mis gibi tarhanasıyla havuçlu marullu salatayı da kattım ki, kızartmaya dadanmasınlar.
Ay bunlar pek fena! Bak yine şikayet edeceğim. Geldiklerinden beri benim moral tavan, bir de muhteremin yemekleri pek şahane olunca kilo aldım yav! Neyse işte sebzeden yana fazla da seçenek olmayınca, böyle çorbaydı, salataydı, derken sağlıklı beslemeye çalışıyorum.
Ne diyordum? Akşam. Yemeği yiyince bana bir miskinlik çöktü, girdim battaniyenin altına, o ikisi PES maçı yaparken uyuklamışım. Tabii şimdi akşamın bu saati cin gibiyim. Söylemesi ayıp bir bira açtım keyfine, Zara'nın online indirimini değerlendirirken Leffe triple yuvarlamışım.
İlginçtir (aslında hayır değildir, zira ülkenin alım gücüne göre aynı mala farklı fiyat uygulaması global şirketler için olağandır) burada bok gibi para ödediğin aynı malı Türkiye'den neredeyse yarı fiyatına alabilirsin. Aldım. Ay sonu gelecek ablamların bagajını biraz şişireceğim artık :)
Ay bunlar pek fena! Bak yine şikayet edeceğim. Geldiklerinden beri benim moral tavan, bir de muhteremin yemekleri pek şahane olunca kilo aldım yav! Neyse işte sebzeden yana fazla da seçenek olmayınca, böyle çorbaydı, salataydı, derken sağlıklı beslemeye çalışıyorum.
Ne diyordum? Akşam. Yemeği yiyince bana bir miskinlik çöktü, girdim battaniyenin altına, o ikisi PES maçı yaparken uyuklamışım. Tabii şimdi akşamın bu saati cin gibiyim. Söylemesi ayıp bir bira açtım keyfine, Zara'nın online indirimini değerlendirirken Leffe triple yuvarlamışım.
İlginçtir (aslında hayır değildir, zira ülkenin alım gücüne göre aynı mala farklı fiyat uygulaması global şirketler için olağandır) burada bok gibi para ödediğin aynı malı Türkiye'den neredeyse yarı fiyatına alabilirsin. Aldım. Ay sonu gelecek ablamların bagajını biraz şişireceğim artık :)
31 Aralık 2017 Pazar
2018 hedefi
Hyyge üzerine yazdığım yazıya gelen yorumlardan biri, Jardzy'e aitti.
"Itirazim var. mutlu insanlar refah icinde yasar. Mutlu ve güvende olan insanin para ile derdi olmaz. Para ve refah kendiliginden gelir. Bizim ülkemiz de degisecek ve temenni ettigimiz o ulke olacak."
Gerçi açık konuşayım, ay sonunu getiremeyen, asgari ücretin son zamla bile Almanya'daki işsizlik maaşından düşük ve açlık sınırının altında olduğu, emekliliği mezarda göreceğini bilen bir vatandaşımıza gel de hyyge niyetine kestane çizelim, sobaya koyalım (kilosu ekim ayında 70 TL imiş?) yanına çay demleyelim de kaygılarından kurtul, diyelim, kanımca ıslak odunla dayağı yeriz.
Lakin ben Jardzy'nin neyi kast ettiğini az çok biliyorum ve sonuna kadar katılıyorum, dahası artırıyorum!
AŞMIŞ İNSAN.
"Itirazim var. mutlu insanlar refah icinde yasar. Mutlu ve güvende olan insanin para ile derdi olmaz. Para ve refah kendiliginden gelir. Bizim ülkemiz de degisecek ve temenni ettigimiz o ulke olacak."
Gerçi açık konuşayım, ay sonunu getiremeyen, asgari ücretin son zamla bile Almanya'daki işsizlik maaşından düşük ve açlık sınırının altında olduğu, emekliliği mezarda göreceğini bilen bir vatandaşımıza gel de hyyge niyetine kestane çizelim, sobaya koyalım (kilosu ekim ayında 70 TL imiş?) yanına çay demleyelim de kaygılarından kurtul, diyelim, kanımca ıslak odunla dayağı yeriz.
Lakin ben Jardzy'nin neyi kast ettiğini az çok biliyorum ve sonuna kadar katılıyorum, dahası artırıyorum!
AŞMIŞ İNSAN.
28 Aralık 2017 Perşembe
Tatil
Ofis Christmas'ı yeni yıla bağlamış, cillop gibi tatilim var. Sanırım bu şekilde işyeri tatilleri, Avrupa'da oldukça yaygın. Bense iki gün Noel tatili yapacağız derken bir hafta tatili Meksika dalgasıyla karşıladım.
25 Aralık 2017 Pazartesi
İlginç ?
Geçenlerde Yıldıray'ın Blogcu Anne'deki yazısına denk geldim. Gülümseyerek okudum, bizim hayatımızdan izler buldum. Bana oldukça olağan gelen, anne dışarıda çalışırken babanın çocukla evde kalması durumunun aslında pek çoklarına "farklı" geldiğini fark etmemi sağladı. Ve bizim jenerasyonun mahalle ortamında büyümüş erkeklerinden muhtereme bir defa daha saygı duymamı da...
Yurtdışında yaşama kararını İlker'le uzun sohbetlerimizin neticesinde vermiştik. Toparlanıp gidecek değildik. İş bulmamız lazımdı. Kurumsal hayatı on sene evvel İstanbul'da bırakmış olan muhteremin tekstil mühendisliği diplomasıyla iş aramasındansa, hali hazırda global bir şirkette çalışan şahsımın girişimde bulunması daha mantıklıydı.
Yurtdışında yaşama kararını İlker'le uzun sohbetlerimizin neticesinde vermiştik. Toparlanıp gidecek değildik. İş bulmamız lazımdı. Kurumsal hayatı on sene evvel İstanbul'da bırakmış olan muhteremin tekstil mühendisliği diplomasıyla iş aramasındansa, hali hazırda global bir şirkette çalışan şahsımın girişimde bulunması daha mantıklıydı.
23 Aralık 2017 Cumartesi
Muhteremin "ölüyü dirilten et suyu" tarifi
Geçenlerde bir akşam iş dönüşü epey yorulmuşum, hani nasıl derler dokunsalar yıkılacağım. Asansöre bindim, kapısı açıldığı anda burnuma enfes bir koku geldi. Hmm birileri nefis bir şey pişirmiş... Üçüncü kata geldiğimde aşağıdaki kokunun sadece bir fragman olduğunu anlamıştım. Sabırsızca anahtarı arandım ve nihayet eve girdim. O koku evet sadece o koku şahsımı diriltmeye yetti. İlker'in pişirdiği sadece ve sadece et suyuymuş. Sadece demek haksızlık oluyor ama öyle...
Muhteremin mutfakta yarattığı harikalara "makarna pişirdi" "et suyu hazırladı" "mantar çorbası yaptı" gibi cümleler sarf etmek de öyle...
Muhteremin mutfakta yarattığı harikalara "makarna pişirdi" "et suyu hazırladı" "mantar çorbası yaptı" gibi cümleler sarf etmek de öyle...
10 Aralık 2017 Pazar
Öyle işte...
Eşyalarımız geldiğinde alelacele sıraladığım kitaplarımı az önce ani bir kararla düzenlemeye başladım. Çünkü İlker'e fazla bulaşmak istemiyorum, zira maçla ilgili alakasız yorumlarım evdeki futbolseverleri ziyadesiyle sinir ediyor. Aile bütünlüğümüzün hayrı için maç süresince başka bir odada kendi halimde takılmam lazım. Lakin kitaplık düzenlemek çok tehlikeli üstelik bir maç süresine sınırlandırılamayacak kadar kapsamlı bir iş. Neden? Çünkü ben kitapları elime aldım mı başlıyorum kurcalamaya.
Yeni bir kitapsa önce arka kapak derken önsöz yetmezse ilk bölümden birkaç paragraf okuyorum.
Yeni bir kitapsa önce arka kapak derken önsöz yetmezse ilk bölümden birkaç paragraf okuyorum.
7 Aralık 2017 Perşembe
Kültür şoku
Arca'yı ilk defa yarım günlüğüne mahalledeki kreşe yazdırırken kurum sahibinin her hava koşulunda çocukları bahçeye çıkardıklarını, "kötü hava koşulu yoktur, uygun olmayan giysi vardır" düşüncesini benimsediklerini işittiğimde pek sevinmiştim. Bu palavraların bizim gibi saf anneleri hedef alan satış argümanı olduklarını öğrenmem uzun sürmedi. Nitekim iki sene sonra daha kurumsal bir anaokuluna yazdırırken sormamıştım bile, hava biraz serinlesin, iki damla yağmur yağsın, çocukların çizgi film başına oturtulacaklarını biliyordum. Gerçi kurumlara bok atmak da nereye kadar doğru? Neticede yurdum annesinin soğuk algınlığı kabusunu hepimiz biliyoruz. Bir iki derken okul yönetimleri de pes ediyordur mutlaka.
27 Kasım 2017 Pazartesi
Herkesin Hygge'sı kendine
Geçen hafta departman toplantısındayız, yeni bir klimanın katalogunda kullanılacak mekan görsellerini inceliyoruz, çok keyifli bir evden kareler slaytlarda akıyor. Herkes beğeniyor, ben de, çünkü yuva gibi bir ev. Ama bir uygunsuzluk var. Budur, tamamdır diyemiyorum. Düşün düşün sonunda nedenini buldum!
Hygge.
Hygge.
25 Kasım 2017 Cumartesi
Çocuklar
İlker'siz bir haftayı sağ salim bitirdik. Arca da hayret etti, "atlattık vallaha" dedi. Artık benimle baş başa hayatın ne tür bir cehennem olacağından endişelendiyse... Gerçi ben de çok rahat değildim.
Arca'yı okula erken bırakıp, birkaç saat fazla okulda kalacağını anlatmak kolay değil. Anlamadığından değil, istemediğinden. İlk gün okul yolunda yürürken epey sızlandı. Hatta okul sonrası için ipadi bırakmamı istedi. Okulda ekran tamamen yasak. Okul müdürü, sıkılmayacağını garanti etti, dediği gibi de oldu. Zira okuldan sonra ödevlerini yapmışlar ve bahçede oynamışlar. Sonra ikindi kahvaltılarını yapıp anaokulunun oyuncaklı bölümünde vakit geçirmişler. Her yaştan onlarca çocuk olunca Arca'nın tabiriyle "korktuğu kadar korkunç" geçmemiş.
Arca'yı okula erken bırakıp, birkaç saat fazla okulda kalacağını anlatmak kolay değil. Anlamadığından değil, istemediğinden. İlk gün okul yolunda yürürken epey sızlandı. Hatta okul sonrası için ipadi bırakmamı istedi. Okulda ekran tamamen yasak. Okul müdürü, sıkılmayacağını garanti etti, dediği gibi de oldu. Zira okuldan sonra ödevlerini yapmışlar ve bahçede oynamışlar. Sonra ikindi kahvaltılarını yapıp anaokulunun oyuncaklı bölümünde vakit geçirmişler. Her yaştan onlarca çocuk olunca Arca'nın tabiriyle "korktuğu kadar korkunç" geçmemiş.
22 Kasım 2017 Çarşamba
En sevdiğim mevsimdi sarı sonbahar
İstanbul'un en sevdiğim mevsimi sonbahar. Yok bana hiç kimse baharda açan erguvanlardan bahsetmesin. Büyükşehir belediyesi otobüsleri erguvana boyadı beridir, sevmem baharı, onların olsun! Zaten İstanbul'un gri kışı ile yapış yazından kimsenin hazzetmediğinden eminim.
20 Kasım 2017 Pazartesi
Ben?
Ben bizimkiler Belçika'ya ayak bastığından beri, pişmiş kelle gibi sırıtıyorum. İşteki arkadaşlara adağım vardı, baklava. İlker gelirken getirdi. "Vize sorunu aşıldı, tekrar bir aradayız kutlaması yapıyoruz" diyerek bir öğleden sonra herkesi mutfağa davet ettiğimde, bilmeyenler de öğrenmiş oldu. Hala birileri nasıl gidiyor diye sorduğunda, gözlerim parlayarak cevap veriyorum: İyi gidiyor, çünkü ailem yanımda.
Bu kadar.
Bu kadar.
19 Kasım 2017 Pazar
Biz
Az önce muhteremi İzmir'e yolcu ettik. Adam daha köşeyi dönmeden Arca özlediğini söylüyordu. Beni de özlüyor muydun allahsız! Özlüyormuş özellikle ilk hafta çok özlüyormuş sonra alışıyormuş. Bak dedim fazla da özlemeden bir hafta sonra gelecek işte. En azından biliyoruz, ne zaman gidecek ne zaman gelecek...
12 Kasım 2017 Pazar
Faydalı bilgiler kılavuzu
Muhtemelen okuyanların büyük kısmının umurunda olmayacaktır ama gerek neşeli anlatımım, gerekse bunca yılın hatırı, yazının okunur kılınacağına dair umutları canlı tutuyor.
Olur da Belçika'ya gelelim derseniz, ya da yerleşme planlarınız varsa, yazıyı okuyunuz, hatta çıktısını alıp çerçeveletiniz. Evet çok iddialıyım! Geldiğimden beri şahane insanlardan şahane tavsiyeler aldım, deneyimledim, bir influencer olmasam da vatandaşa hizmet amacıylan paylaşıyorum (günün çorbası - hizmette sınır tanımayan muhteşem blog... internet sağlayıcınızdan ısrarla isteyiniz!)
Olur da Belçika'ya gelelim derseniz, ya da yerleşme planlarınız varsa, yazıyı okuyunuz, hatta çıktısını alıp çerçeveletiniz. Evet çok iddialıyım! Geldiğimden beri şahane insanlardan şahane tavsiyeler aldım, deneyimledim, bir influencer olmasam da vatandaşa hizmet amacıylan paylaşıyorum (günün çorbası - hizmette sınır tanımayan muhteşem blog... internet sağlayıcınızdan ısrarla isteyiniz!)
3 Kasım 2017 Cuma
Deniz
Geç oldu. Aslında yatsam uyurum ama muhteremle içtiğimiz akşam kahvesinin damarlarımda dolaştığının farkındayım. Hem zaten çamaşırın asılması lazım. Evde herkes uyuyor. Bu demek oluyor ki, kendimle baş başa kalabileceğim biraz zamanım var. Kitap okuyabilirim, dizi izleyebilirim beklerken, ne yapacağıma karar vermeye çalışırken sosyal medyada gezinmeye başladım. Deniz'in seyahatinden fotoğraflara denk geldim. Evet kararımı vermiştim, iki hafta önce yazmayı düşündüğüm yazıyı yazacaktım.
Deniz, Zeynep ve Yeliz.
Lise sıralarındaki arkadaşlıkları üniversitede mesafelere bölünmüş (İzmir, İstanbul, Bursa) ama mektuplarla hep birbirine bağlanmış (allah kahretsin yaşımız çıkacak:P) üç arkadaş.
Deniz, Zeynep ve Yeliz.
soldan sağa: Zeynep, Deniz, Yeliz |
30 Ekim 2017 Pazartesi
Belçika'da oturma izni nasıl alınır?
İlker ve Arca geleli iki haftadan, eşyalar eve taşınalı bir haftadan biraz fazla oldu. Son paketleri az önce açtım ve çeyizlik porselenlerimi de konsola yerleştirdim. Resmi olarak yerleştiğimizi duyurabilirim.
Yuvayı dişi kuş yapar lafı hikaye. İlker, iki aydır otel odasından başka bir şeye benzemeyen dört duvarı yuva haline getirdi. Perdelerimiz var! Gerçi kolay olmadı, buranın kornişleri bizi epey uğraştırdı. Muhterem, Evrim'den aldığımız tavsiye üzerine Türk Mahallesine bile gitti. Gerçekten her şey Türkmüş :) Muhabbetler de...
Perdeci: Abi nerde oturuyorsunuz, biz getirelim?
İlker: Uccle'da.
Perdeci: a niye ki? Orada hiç Türk yaşamaz, n'aptın abi ya? Buradan ev bulsaydınız keşke!
Yuvayı dişi kuş yapar lafı hikaye. İlker, iki aydır otel odasından başka bir şeye benzemeyen dört duvarı yuva haline getirdi. Perdelerimiz var! Gerçi kolay olmadı, buranın kornişleri bizi epey uğraştırdı. Muhterem, Evrim'den aldığımız tavsiye üzerine Türk Mahallesine bile gitti. Gerçekten her şey Türkmüş :) Muhabbetler de...
Perdeci: Abi nerde oturuyorsunuz, biz getirelim?
İlker: Uccle'da.
Perdeci: a niye ki? Orada hiç Türk yaşamaz, n'aptın abi ya? Buradan ev bulsaydınız keşke!
19 Ekim 2017 Perşembe
Tespitlere gel
Geliyorum. Madem geldik, yerleştik (yok aslında henüz yerleşemedik), biraz tespit biraz gözlem az buçuk ortaya karışık geyik yapabiliriz :)
Belçika D tipi çalışma ve aile birleşimi vizesi nasıl alınır?
Yeni yazı yayınladığıma göre vize konusunu kapattığımızı anlamışsınızdır. Fakat ne çektiniz benden:) Ama çile bitmedi. Son bir yazı ile başımıza gelen türlü belalarla kafanızı son bir defa daha şişireceğim. Hazır mıyız?
Hepimiz bir şekilde çalışıyoruz ekmeğimizi kazanıyoruz. İşini sevebilirsin, sevmeyebilirsin fakat yaptığın işe saygı göstermek zorundasın. Özellikle de yaptığın iş insanların hayatlarını etkiliyorsa, mesela öğretmensen, doktorsan... Ya da bir vize başvuru merkezinde memursan...
Hepimiz bir şekilde çalışıyoruz ekmeğimizi kazanıyoruz. İşini sevebilirsin, sevmeyebilirsin fakat yaptığın işe saygı göstermek zorundasın. Özellikle de yaptığın iş insanların hayatlarını etkiliyorsa, mesela öğretmensen, doktorsan... Ya da bir vize başvuru merkezinde memursan...
14 Ekim 2017 Cumartesi
Mutluluk yadırganır mı?
Geldiler.
Bense uyuyamadım, benim o yer döşeğine üçümüz sığıştık, pazartesiye kadar böyle. Horultu orkestrası uykumu kaçırdı, üstelik Arca iyice yayıldı, en son yerde uyumaya debeleniyordum. Aman, dedim, kalk bari, depresyondan bütün hafta sonu uyuduğun günlere say.
Bu gece de mutluluğu yadırgasın bünye, n'apalım :)
Bense uyuyamadım, benim o yer döşeğine üçümüz sığıştık, pazartesiye kadar böyle. Horultu orkestrası uykumu kaçırdı, üstelik Arca iyice yayıldı, en son yerde uyumaya debeleniyordum. Aman, dedim, kalk bari, depresyondan bütün hafta sonu uyuduğun günlere say.
Bu gece de mutluluğu yadırgasın bünye, n'apalım :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)