Önce İstanbul vardı. İş için dört gün, 27 yıllık arkadaşlarım için iki gün. Yüksek dozda sosyallik yetmemiş olacak ki, İzmir’e gittim. Gittiğim gün ve saat, Rte mitingine denk gelmeyeydi iyiydi. Beni havaalanından almaya gelen ailem telef olmuş yollarda, her yer her yol kapalıymış. Onlar geriye eve dönerken ben güç bela taksiyle aynı saatte evde kavuşabildik.
Ertesi gün CHP mitingi de olacak denince, yazlığa kaçtık lakin manasızmış, Kılıçdaroğlu yüzünden tek bir yol kapanmamış. Farka gel!
Yazlığın mayıs gülleri |
Yazlık ve mayıs gülleri, 44 yaşımın son günü için muhteşem bir fon oldu. Ve tabii ki sahilde gün batımı. Bahçede ıslak çimlerin üzerinde içilen buz gibi akşam üzeri birasından sonra sahile indim. Ayaklarımı dizlerime kadar denize soktum. Günü batırırken kırk dördüme veda ettim. Güzel yaş mıydı? Bilmem ki…
Zor bir yaştı. Bir yandan kırklarımın keyfini çıkardığım, bir yandan her hafta aldığım terapilerle kendimle yüzleştiğim, yoğun yorucu bir yaştı. Bahsetmemiştim değil mi, terapileri bitirdik. Terapistim devam etmemize gerek olmadığını söyledi, iyi haber. Sorsan, bende hala panik ataklar, stres altında baş dönmeleri var, araba kullanabiliyor musun dersen hala şehirlerarası çevre yollarında rahat değilim ama bir şekilde yönetiyorum diyelim.
Her şeyden önce yılbaşından beri üzerimdeki o “sal gitsin” “olacağına varır” “su yolunu bulur” “hayırlısı ise olsun” kafaları iyi kafalar. Kader de, alınyazısı de, zorladıkça bir yere varmadığını, çok zorlamaların hayır etmediğini fark edip de kabullenişlere yelken açtığımdan beridir, iyiyim. Flamanca kurslarına devam edemiyor muyum, etmiyorum. İlker çalışmıyor mu, çalışmasın. Buralara geldiğimizden beri fakirleştik mi, fakirleştik ne yapalım…. Son olarak da sınırsız oturum iznime cevap gecikti mi, gecikti, ne oldu neden oldu, niye benim başıma geldi isyanları yok, yok … Bu kafa nereye varır bilemem, şimdilik bu huzurla devam.
Dediğim gibi 44 zor bir yaştı, hem özel hem iş hayatında çok zor bir yıl yaşadım.
45 tüm kolaylıkları, huzuru ile gelsin.
Sahilde 44’ümün son güneşini batırdıktan sonra eve döndüm, babamla mangalı yaktık, rakıları açtık, oh be mis canımıza değsin.
Doğum günüm şahaneydi, Zeyneplerle günü geçirdim, ablamlarla devam ettim ve evde beşinci pasta ile tamamladım günü. Belki kocam ve oğlum yoktu ama herkes vardı, tüm sevdiklerim… şahaneydi.
Her günüm sevdiklerimle uzun sohbetlerle geçti, bir haftadan biraz kısa ama tam dozunda.
Bugün bir pazar klasiği olarak bir saatlik mahalle sokakları yürüyüşümü yaparken, tüm gün yapan yağmurun toprakta yarattığı kokuyu içime çeke çeke şükrettim, yokluğumda yeşillenen her dala, açan her leylağa, her morsalkıma, yağan her damla yağmura şükrettim.
Hayat güzel şey, yaşamak içine çeke çeke yaşamak güzel şey.