Hani hobilerini sorarlar ve başlarsın “sinemaya gitmek,
kitap okumak …” DITTTTTTTT
Hayır yavrum evladım okumak bir hobi değildir bir yaşam
biçimidir.
Hobi olarak el işi yapabilirsin, tenis oynayabilirsin, benim
yaptığım gibi blog yazabilirsin ama hayır kitap okumak hobi değildir. Her
boşlukta eline alıp iki satır okuyorsan, çantanın boyutu kitap taşımak için
özellikle büyük seçilmişse, yeni kitap kokusu seni büyülüyorsa, okuduğun bir
kitabı mutlaka bilmemkime vermeliyim diye aklından geçiriyorsan, seyahate
çıkarken aldığın kazaklara verdiğinden daha fazla önemi, yanında götüreceğin kitapların seçimine
veriyorsan… Kitap okumak hobi değildir. Kendin için güzel bir şey yapmaktır.
Biz milletçe kendimiz için güzel bir şey yapmıyoruz. Hayır! Okumuyoruz. Geçen babam anlattı, 70 küsür milyon insanız yazılı basılı tiraj sayımız (kitap, gazete, dergi) 15 milyon sadece 15 milyon!
Yetiştirdiğimiz nesiller, okuyan nesiller değil!
Devleti ve halkı cahilleştirme politikalarını bir yana koyarsak bizler birey olarak ne yapıyoruz çocuklarımıza kitap okumayı sevdirmek için? Ben söyleyeyim HİÇ! Peki ne yapmalıyız okumayı sevmeleri için? Yine HİÇ! Evet okumaktan başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok! İstediğin kadar kitap al çocuğuna, istediğin kadar yaramazlıkları için okuma cezası, ödül için kitap okuma kotası koy, sen eline kitap almadıkça, okumadıkça hepsi hikaye...
Okumaya o kadar uzağız ki... Aylardır metroyla işe gidip geliyorum, elinde telefonla chatleşen var, oyun oynayan var, etrafına mal mal bakan var, yanındakine yeni başlayan dizinin tamamını anlatan var (karakterlerine, oyuncularına kadar), telefonla konuşan var, müzik dinleyen var ama okuyan yok anasını satayım yok! Yav o kadar yol gidiyorsun insan eline bir gazete de mi almaz? Sonra ben otobüs durağında ayakta dururken elime kitabımı alınca uzaylı görmüş gibi bakıyorlar. Okuyan insan görmüş masum yurdum insanı... Yazık...
İşin toplumsal açıdan acısı bir yana...
Biz milletçe kendimiz için güzel bir şey yapmıyoruz. Hayır! Okumuyoruz. Geçen babam anlattı, 70 küsür milyon insanız yazılı basılı tiraj sayımız (kitap, gazete, dergi) 15 milyon sadece 15 milyon!
Yetiştirdiğimiz nesiller, okuyan nesiller değil!
Devleti ve halkı cahilleştirme politikalarını bir yana koyarsak bizler birey olarak ne yapıyoruz çocuklarımıza kitap okumayı sevdirmek için? Ben söyleyeyim HİÇ! Peki ne yapmalıyız okumayı sevmeleri için? Yine HİÇ! Evet okumaktan başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok! İstediğin kadar kitap al çocuğuna, istediğin kadar yaramazlıkları için okuma cezası, ödül için kitap okuma kotası koy, sen eline kitap almadıkça, okumadıkça hepsi hikaye...
Okumaya o kadar uzağız ki... Aylardır metroyla işe gidip geliyorum, elinde telefonla chatleşen var, oyun oynayan var, etrafına mal mal bakan var, yanındakine yeni başlayan dizinin tamamını anlatan var (karakterlerine, oyuncularına kadar), telefonla konuşan var, müzik dinleyen var ama okuyan yok anasını satayım yok! Yav o kadar yol gidiyorsun insan eline bir gazete de mi almaz? Sonra ben otobüs durağında ayakta dururken elime kitabımı alınca uzaylı görmüş gibi bakıyorlar. Okuyan insan görmüş masum yurdum insanı... Yazık...
İşin toplumsal açıdan acısı bir yana...
2013
Gezi olayları kadar kitaplarla da anacağım bir yıl oldu. Benim açımdan tamamen bir farkındalıklar yılıydı. Çok sorgulatıcı, beyin
mıncıklayan kitaplar okudum. Sonra basit sıradan aşk romanları, macera romanları, klasikler,
öyküler… Evet kulüp sayesinde öykü ile barıştım ve kitap kulübü bugüne kadar
kendim için yaptığım en güzel işlerden biriydi. İyi ki var, iyi ki kulübün
içindeyim. Kulüp sayesinde bazı kitapların tekrardan okunabileceğini ve
bambaşka tatlar alınabileceğini keşfettim.
Seçimlerine, önerilerine güvendiğim kitap kurdu blog
dostlarımın yanı sıra yeni kurtların farkına vardım, takip etmeye başladım,
bloglardan, instagramdan ve hatta goodreads’ten… Sosyal paylaşım siteleri Gezi’den
sonra en çok “kitap” anahtar sözcüğünde bu kadar işime yaradı ve hediye kitap kazanmaya:)
Yıl içinde benim için oldukça yeni yazarlarla tanıştım.
Murat Menteş, Hakan Günday, Başar Başarır, Ahmet Ümit, Mine Söğüt, Ece
Temelkuran…” yuh yeni mi tanıştın?! Sen ne okuyordun be kadın daha önce?” diyen
sesler kulaklarımda çınladı. Hayır tepelemeyeceğim, ben de kendime sordum,
itiraf ediyorum.
Okumak için, iyi yazarlarla tanışmak için, hayatımıza
kitapları dahil etmek için hiçbir zaman geç değil. Geçen Selçuk Yöntem’in
sunduğu yarışma programına denk geldim. 60 yaşlarında çok hoş bir hanım,
gençlere taş çıkarırcasına hemen hemen bütün soruları bildi, yarışmayı kazandı.
Daha yakından tanımak istedi sunucu, o da kendini anlattı: “ev hanımıyım, kitap
okuyorum, torunlarım var, öyle yani…”
Öyle yani… Okumak güzeldir, okumak tutkudur, bambaşka
dünyaların, başka hayatların penceresidir kitaplar. Yazarın zekâsına, emeğine,
yazmanın büyüsüne saygı duruşudur okumak…
23 yorum:
"Ohhhhh! "
İşte yazını bir solukta okuyup verdiğim ilk tepki bu :)
Ben bir konuda yorum yapmak istiyorum hemencik , aman diyeyim kimse yavrusuna ceza olarak kitap okutmasın! Okutan varsa da şu kenarda tek ayak üstünde dursun bakim ....
Sevgiler , Saygılar , Kitap Dolu Yıllar efenim :)
harika bir yazi!
Yeliz itiraf ediyorum: ben sizin kitap kulubune cok ozeniyorum ya cok :)
ya var biliyor musun! deliriyorum. bir de okullarda kitap okuma kotası var.Kim en çok okudu hop yıldız filan...
sevgiler saygılar selamlar bizden
gülçinim gerçekten çok seviyorum o kulüpteki kadınları:) bu arada cinsiyetçilik yok aslında sadece anneler grubunun içinden çıktığı için hepsi kadın. öyle entel dantel tipler de değiliz ha.. ama işte bir araya geldiğimizde acayip bir enerji oluşuyor. toplantı yaptığımız mekanlarda önceleri utanıyorduk meğer bizim gelmemizi dört gözle beklerlermiş:) uzun lafın kısası ben de çok önemsiyorum kulübü, iyi ki var:)
izmirde olsan kesin sen de aramızda olurdun:) denk gelirse tatilde filan konuk olarak gelirsin belki?
Madem öyle daha fazla saklayamam.. Ben de çok ama çok kıskanıyorum kitap kulübünüzü.. Oohh söyledim sonunda:)
Kimbilir belki bir gün internete taşır birileri kitap kulubünü.. Okur okur, sonra yazar yazar, tartışır tartışır biz de rahatlarız.. olma mı?
Sevgiler, duygu.
yelizlerin kitap kulübü internete taşınsın nokta net :)
sabahattinaliseverler derneği kuralım mı bi de
bayila bayila kosa kosa gelirim bir kerecik olsun alin beni de ya :)
Bizim vardı öyle bir kulübümüz birkaç kitap okuduk ama sanal olmuyor o enerjiyi yakalayamıyorsun. Yani en azından bende öyle oldu.
Tamamdır konuk sanatçımız gülçin:)
Ay evet olur vallaha kürk mantolu madonna hala çok satanlar arasında nasıl güzel bir kitaptır:) ben blog açmaya niyetlendim. Hatta bir isim bile aldım ama hiç ilgilenemedim:(
hmm hangisinden başlasam bilemedim. öncelikle kitap okuyanlara uzaylı gibi bakılması olayına katılıyorum :) okumanın hobi değil yaşam tarzı olduğuna da. yalnız okulda kitap okutma olayı evet belki itici gelebiliyor ama bugun okulda şahit oldum,her öğrencinin sırasında bir kitap vardı edebiyat öğretmenleri istemiş, merak edip birbirlerinin kitaplarına bakıyorlardı, bu bile bir artık bence. hele ki kitap okuyana inek gibi bakan liseliler arasında okumaya teşvik edici olabilir ?;) bu arada kitap klubu buluşmanızda tam olarak neler yapıyorsunuz??
Ah ama bir de, kitap okumaya bayıldıkları halde metroda otobüste okumayanlar var benim gibi... Nasıl özeniyorum yolculuk esnasında okuyabilenlere... Benim midem bulanıyor hemen :(
O keşfettiğiniz kitap kurtlarını bizimle de paylaşır mısınız? :)
Bu arada, lisede başladım sizi takip etmeye. Üniversitede okuyorum şimdi, bitti bitecek bir iki yıla avukat çıkacağım, ama bu ilk yorumum olacak :)) Öyle seviyorum ki sizi okumayı, yıllardır aynı sabırsızlıkla yeni yazılar yazmanızı bekliyorum... Bu aralar eskisi kadar sık yazmamanızdan dolayı blogunuzun en başına kadar gittim okuyorum :) Harikasınız! :)
Merve
Halbuki kitapokumak trend bişey olsa nasıl da okurkar di mi:)) ben ortaokuldayken gen lisesi için dershaneye gitmiştim nefret ede ede... Kimseyle arkadaş olmamak için yanında bi kitap götürür kendimi soyutlardım. Fen lisesi adaylarının bana garip garip baktıklarını ama acayip merak ettiklerini hatırlıyorum. Hani havalı bir tip olsam moda yaatabilirdim:)
Kulüp toplantısında kitabı öneren arkadaş kosa bir giriş yapıyor. Sonra herbirimiz işaretlediğimiz bölünler üzerinde ve kitabın geneli hakkında tartışıyoruz. Umumiyetle de pide lahmacun yiyoruz toplantı sırasında zira hepimiZ işten çıkmış aç kadınlarız:))
Oo ama mide bulantısı ciddi bi sorun:( haklısın. Yorumun beni çok duygulandırdı. Lisede üniversitede pkuyan bir genç benim çocuk iş ev üçgenimde ilgi duyacak bişeyler buluyorsa çok sevindirici benim için:))
Sevgili Yeliz Hanım'cım, ama benim size bir itirazım olacaktı, ben hareket halindeki nesnelerin üzerinde iki kelime dahi yanyana okusa midesiağzınagelengillerden olduğum için okuyamıyorum :( Bilseniz siz gibilere nasıl özeniyorum, nasıl :(
yok yok mide bulantısı ciddi, ona lafım yok.
Yeliz, bir süredir blogunu okuyorum. Çok da yararlanıyorum. Kürk Mantolu Madonna'yı senin önerinle okudum ve tek kelimeyle bayıldım. Yine goodreads'le senin sayende tanıştım. Kitap önerilerine devam et lütfen :)))
Banucum çok sevindim yararlı olabildiğime. Kitap konusunda yerinde tavsiyeler o kadar önemli ki:) sevgiler
Kitap okumak bence de bi yaşam bicimi. Ay şu çantayi büyük seçme tespitine bayıldım. Herkes merak ediyor ne var bu çantada diye. Kitabim var tabi, okudugum kitabın 100 den az sayfası kaldiysa bi de yedek kitabım:))
hani sanki her an ıssız bi adaya düşüpte orda kitapsiz kalırım diye korkuyorum resmen:))
Sevgiler....
Okullardaki kitap okuma kotasi kotu birsey mi emin degilim. Bir arkadasimin oglunun okulunda (NY) oyle bir sey yaptilar gecen yil, 2. siniflar arasinda. Verilen sure icinde hangi sinif en cok kitabi okursa okul muduru o sinifin sectigi renge boyatacakti sacini ve bir hafta oyle gelecekti okula. Oglan uyumadigi ve okulda olmadigi her dakika kitap okudu desem yalan olmaz. Sonunda onlarin sinifi kazandi ve mudur saclarini mora boyatti. Bu surecte cok eglendiler ama o yuzden boyle seyler kotu mu cok emin degilim. Odulune bagli belki de:)
an itibariyle 50 sayfam kaldı aynı hisler içindeyim. umarım yarı yolda bitmez:))
aaa bu çok güzelmiş:) ben galiba bu ödül ceza işini tam oturtamıyorum kafamda. bana ödül olan her şey ceza gibi geliyor. Yani bir çocuğa atıyorum ödül olarak çikolata vaat ediyorsan o ödülü vermediğinde ceza vermiş gibi oluyorsun. Tam anlatamadım ama sizin örneğiniz değil katiyen. Bu çok yaratıcı çok eğlenceli bir ödül (hedef mi demeli) olmuş.
Yorum Gönder