2 Nisan 2014 Çarşamba

Sinyal

Bugünler çok çalışmaktan başka bir şey düşünmemekle geçiyor. Yetişmiyor, daha doğrusu bir şeyler yetişirken başka birçok iş yarım kalıyor. Yarım işleri seven şeytandan ve şahsıma musallat olan "kafamayo kaşıyamo"dan nefret ediyorum. Ev canavarı yav hani şu sürekli çalışmakla hayatını zindana çeviren iğrenç yaratık.

Hayat bu çalışmak denen hapishaneden kurtulmana müsaade etmese de ara sıra pencereler açıyor nefes alabilmen için... Mahalle esnafına alışverişe giderken bir anda karşına çıkan morsalkımlar gibi...


Ya da açık görüş günleri ayarlıyor sana, kitap kulübü kutlamaları gibi:) ne çabuk geçti bir yıl? Uçaktan iner inmez yetişmek için acele ettiğim ilk toplantı dün gibi ve MOMO. Hiçbir şey seni tutsaklıktan kurtaramıyor belki, belki yine gönüllü köleliğine doğru yarın erkenden yola çıkacaksın ama en azından hayatta hayatı çekilir kılacak şeylerin olduğunu bilmek iyi geliyor... Kitaplar gibi...


Bu akşamki kutlamada herkes hediye kitaplarla geldi ve çekilişle birbirimize verdik. Her açılan pakette alkışlar koptu, kahkahalar atıldı, ortamı yeni kitap kokusu sardı bir anda. Bizi bir araya getiren kitaplar... Bambaşka hikayelerle hayatlarımıza dokunan ve başka dünyalara teklifsizce dalıvermemizi sağlayan kitaplar.... Bizi özgürleştiren...

"Sinek ısırıklarının müellifi"ni metroda karşımdaki koltukta okuyan genç arkadaşım, gülümsettin beni bilmiyordun ama benim de yakın zamanda okunacaklarımdan biri o kitap, sahi beğendin mi acaba?

İnsan umut edecek bir şeylerin peşinde hep. Yalnız olmadığını bilmek ihtiyacında. Seçimin akabinde soruyordum, kim niye nasıl!? Bir iktidar partisine oy veren arıyordum, anlamak için, neden? Anlamak istiyorum çünkü benim hırsız, katil, yalancı, kavgacı, faşist gördüğümde o ne görüyor ki hala... Samimiyetle anlamaya ihtiyacım vardı çünkü her şey anlamakla başlar...

Umutsuzluğun, yalnızlığın ve tükenmişliğin ortasındayken Ankara'da gençlerin mücadelesi heyecanlandırdı cümlemimizi. Ve parkını koruyan teyze...


Evrenden bir sinyal mi ne?! Yoksa ilahi güçler umudunu kesme mi demeye çalışıyor, ne diyor yav?



8 yorum:

Okuyanguzel dedi ki...

Günaydın Yeliz,

Biliyorsun benim de moralim çok bozuk.Hatta aşırı keyifisizim ve kendimi tatlılara verdim.(Evet büyük hata)
Ben de bunlara oy verme sebeplerini araştırırken Ahmet Hakan'ın Hürriyet'teki 01.04.2014 tarihli yazısına denk geldim. Ahmet Hakan çok güzel anlatmış sebepleri.Sebepleri okuyunca biraz daha iyi hissettim kendimi ve sanki biraz anlamaya başladım onları. Ama tabi ki oy hırsızlıklarını unutmadık.Oylarımız çaldılar ki bu da korktuklarının göstergesi.
Ayrıca bazı büyükşehir belediyelerinin onlara geçmesinin sebebi Büyükşehir Oy Kullanma kanunlarını değiştirmeleri.Çünkü bazı büyükşehirleri alamayacaklardı eğer değiştirmeselerdi. Çok planlı çalışmalarının sonucu.
Daha sonra Soner Yalçın'ın,Emin Çölaşan'ın ve sevgili Yonca Tokbaş'ın yazılarını okudum.(01.04.14 tarihli lütfen oku) Umutla doldum. Onlara hayır diyen bir %60 var ve biz çoğunluktayız.Yılmayacağız. Ayrıca bu tip olaylar onların karşısında yer alan kesimin çok ilginç bir şekilde birleşmesine yol açtı. 10 yıl önce söyleseler asla bir araya gelemeyecek dediğimiz iki parti taraftarları şu anda Ankara'da oylarımızı birlikte koruyorlar. Bilinç artıyor ama artık fiilen hepimizin birşeyler yapması lazım. Gerçekten herkesin oturup düşünüp ben ne yapabilirim deyip buna kafa yorması lazım.Adamlar deli gibi çalışıp örgütleniyorlar. En önce de bir daha ki seçimlerde hepimizin aktif rol alması lazım.Hepimizin sandık başlarında beklemesi lazım. Lütfen birşeyler yapalım.

Biz çoğunluktayız ve birleşerek çalışarak bunları göndereceğiz.

Adsız dedi ki...

Bizim ofis mahalle kahvesi gibi sürekli doluyor. Kelimenin tam anlamıyla "çeşit çeşit insan" geliyor gün boyu.. Zengin olan olmayan, eğitimli olan olmayan, genç, yaşlı... Biz de seçim öncesi büyük bir merakla gelen herkesle seçim sohbetleri yaptık. Ben yine ona veririm oyumu diyenlere sorduk neden diye. Özetle: "Tamam ben de onaylamıyorum son dönemde yaptıklarını ama başka kime vereyim ki x'e mi? yapmayın..", "E herkes çalıyo be, onaylamıyorum ama napalım..", "Yıllardır garip garip bakıyodu insanlar, okuyamıyordu kızlar, kamu dairelerine giremiyorduk... tekrar olsun istemem..", o, şu, bu. Herkesin bir sebebi var ve inan bana hiçbirine "haksız", "aptallık", "al işte sen bunu hakediyorsun" diyemeyiz. Çünkü ben ne kadar haklıysam ona oy vermeyerek, o da o kadar haklı ona oy vererek.. Herkesin önemsediği şey farklı ne yazıkki.. Yoksa onlar da görüyorlar olan biteni, yasaklamaları, haksızlıkları, sandığın bile şaibeli olduğunu ve sorumlunun "kedi" olmadığını. Eminim.. Onlar da biliyorlar.. duygu.

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Nasıl da güzel derdin anlattı teyze, " parkı yıkıyorlar daha güzelini yapacaklar zannettim. Daha da söz almadan kalkmam burdan" diye.
Şu kitap kulübü var ya İzmir'e taşınmam için sıraladığım 98765432 nedenden biri haline gelecek az kaldı :)
Bir de Sinek Isırıklarının Müellifi ni okumaya başlayacağım ben de birkaç güne kadar , beğenmiş midir o metrodaki arkadaş ben de çok merak ettim.
Sevgiler

ahu dedi ki...

Yeliz bende kitap klübüne katılmak istiyorum.Mümkün mü ?

Asortik Krep dedi ki...

Yeliz okumamış ben yazayım dedim.Barış Bıçakçı süper :) En çok sevilen kitabı da "Bizim Büyük Çaresizliğimiz " kesinlikle okunmalı. Ben yazarın bütün kitaplarını okumaya karar verdim bizim kitap atölyesinden sonra.

Adsız dedi ki...

Insan tuhaf yaratik.. isine gelenle isine gelmeyeni kol kola yurutuyor. Aslinda herseyin farkinda ama caktirmiyor. Akpli hirsizlara oy veren de vaktiyle yolsuzluk ansiklopedisini hazirladiklari birini aday gosterip ona oy verende insan.. dedim ya tuhaf

Adsız dedi ki...

Gülse Birsel'in bugünkü yazısını okumanızı tavsiye ederim, ben de neden diye kafayı yerken hiç görmediğim bir kaç pencere açtı bana o yazı

Adsız dedi ki...

Bu en arada ben Burcu