29 Ağustos 2014 Cuma

söyleyeceklerim bu kadar!

Enkaz gibiyim! Ay yeminle sürünüyorum! Yaz gribi diye bir şey çıkarmışlar bak çok ciddi söylüyorum: biyolojik silah! Benim gibi müthiş bir değeri yeryüzünden silme girişimleri var ama yıkılmayacağım!

Dün biraz kuyruğu doğrultur gibi oldum bam! uçak rötarı, İstanbulun sidikli iğrenç havası... Var ya sırf şu havası bile İstanbul'u terk etmek için yeterli sebep. Arkadaş o ne yav! Leş gibi nem, pis bir rüzgar, sidikli bir gökyüzü. Ellerini açıp da "yağ allahın cezası yağ da güneşin gül cemalini bir görelim" diye haykırası geliyor insanın. İzmir'de yaz kış güneş gözlüğü takan ben, İstanbul seyahatinde direkt numaralı gözlük hiç uğraşmıyorum lensle filan!

Bizim şirkette aynı dönem işe başladığım arkadaşlarım bir bir ayrılıyor, ne şimdi bu? Sinyal mi? ay o sinyal bana verileli neredeyse üç sene oluyor, yerimden kıpırdayamıyorum, kahrolsun İzmir'in kısır iş imkanları.. Miyopum ya ne sinyalleri görebiliyorum, ne iş fırsatlarını... Havaalanından alan arkadaşa "n'oluyoooor bize n'oluyooor?" diye ağlayacaktım neredeyse. Sahi n'oluyor lan? Nereye gidiyorsunuz beni bırakıp? Ay aman neyse...
Bugün güya bir long weekend günü olacaktı, peh! İşlerim çok kıpırdayamıyorum. Hemen herkesler izindeyken işlerimi ve kendime kaktırdığım procemi tamamlarım diyordum. Nerdee? Yazışmaktan daha kendime gelemedim. Ne zaman bitecek bu işler ha sorarım ne zaman?

Şimdi bir bitki çayı koydum kendime, zira sabahtan beri tükettiğim kahvenin haddi hesabı yok.

Akşam uçak rötar yaptı. Hem de bir buçuk saat. Atatürk havalimanının trafik rezaleti SAW semalarına da sıçramış. Bir ara üçünü havalimanı projesine ihtiyaç olduğunu herkese kabul ettirsinler diye bilinçli bir devlet politikasından şüphelendim ama sonra hayal gücümün sınırlarına ben de şaştım.

Rötar yaptık dedim ya, ben oturmuş kitap okuyorum salonda, bir kadın ve bir erkek geldi, son derece şık giyimli. Kadın orta yaşlı, pek hoş pek alımlı, bakarım ben iyice baştan aşağı süzerim kadınları. Neyse kadın taktı telefonu şarja, erkeğin eline tutuşturdu eşyalarını buyurgan bir tavırla "gidiyorum" dedi, yürüdü gitti. Erkek bunun çalışanı belli ama bence resmi bir iş bu iş, çünkü erkek resmi bir takım elbise giymiş, hazır olda duruyor ve yakasında da bir kimlik var. Lanet olsun miyop gözlerime! okuyamadım devlet görevlisi mi ne... Ama kadın öyle tayyörlü filan değil, son derece smart casual bir kostüm içinde... Ay ben de büyüyünce böyle olmak istiyorum... Kadın pır gitti abicim, telefonu çaldı, adam "vuslat hanım vuslat hanım" diye peşi sıra koştu ama bizimki oralı olmayınca, telefonu da şarjdan çıkarmak yemeyince yakalayamadı. Ay kadını iyice süzmem lazım, gitti gelmez gitti gelmez... Neden sonra (bunu da kitaplardan öğrendim, yerine başka şey koyamadığımdan kullanıyorum, işbu gibi bir şey yav...) kadın geldi. İki satır konuştu, yine resmiyet, yine miyop laneti... Ve "rötar mı var, iyi ben biraz daha yürüyorum" dedi yine pırrr... Kadının sırrı çözüldü işte! Kadın havalimanında yüksek tempo yürüyüş yapıyor. Ay bu uçak beklerken benim gibi bira patates de tıkınmıyordur, salatasının yanına soda içiyordur. vallaha ablacım ben de senin gibi yürümek isterdim de kaplumbağa gibiyim, elimde bilgisayar çanta pek komik bir görüntü oluştururum yürüsem. Benim eşyamın başını bekleyen mi var?! Ah ulen bir Vuslat hanım olamadık.

Bu arada kitap okuyorum değil mi? Evet işte gör ben böyle dötümle okuyorum kitabı...

Ay sen şimdi kitabı boşver de ben biraları kahveleri götürürken blog tasarımı üzerinde bir kafa çalıştırmışım, aklın şaşar. Acayip fikirlerim var... Süper heyecanlı. Aslında bir web tasarımcısıyla anlaş, sana bir logo tasarlasın bir banner attırsın, ne bileyim, bir çeki düzen versin, değil mi? DEĞİL! BEN YAPACAĞIM! Madem burası son derece amatör bir blog, madem her şeyini ama her şeyini ben yapıyorum, tasarımını da ben yapacağım. Vallahi cimrilikten değil (hmm evet cimrilikten de olabilir, ama fiyat araştırması bile yapmadım, yani parasından değil yav...) resmen zevk alıyorum. Üretememekten bitap düşmüş beyazyakalının avuntularını okudunuz... Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Ay aslında bu kadar değil! Çok yakında kafamdan aşağı bir kova buzlu su yiyeceğim. Zira Blogcu anne bana bir mücadele paslamış, başım üstüne... Grip biraz geçsin zatürreye çevirmesin diyecektim ama yok bu gidişle bu grip uzun sürer, ben görevimi yapacağım.

Kaçarken... Kargocu geldi kitap getirdi. Siz o sağdaki çarpı ikonuna tılayıp bu sayfayı kapatırken ben yeni kitaplarımın sayfalarını koklayacağım.


6 yorum:

Adsız dedi ki...

derhal lazer yaptirila...istanbul cerrahi hastanesi...ben yaptirdim.."bugun sunnet yarin deniz: deseler de bir hafta on gun suruyor ama iyi birsey...6 numero miyop ben tavanda orumcek gordum diye agliycektim..turk filmi gibi...walla...hemen para biriktirilip yaptirilsin...cok muhim..yani diyim ben sana :)

Adsız dedi ki...

O lazerli tedavi izmirde de yapiliyor. Kuzenimin esi de birkac gun once geldi yaptirdi. Dunyam degisti diyor:) Ekol gozde yapiyorlar..
Buarada grip icin gecmis olsun, arkadaslar icin hayirli olsun, blog fikirleri icin de helal olsun diyorum:) Imza: nukhet

yeliz dedi ki...

Ay ben korkuyorum lazerden. Bi de bakmayın bıkbıkladığoma 2 filan. Ama lens gözlüğü düşük kullanıyorum da ondan çekiyorum:)

Nihan dedi ki...

ya yeliz abla lazerden hiç korkma çok basit bi operasyon, bende oldum serhat da oldu o kadar memnunum ki iyiki yaptırmışım ❤

Aslı Budak dedi ki...

o saw var ya, ordan iç hat uçuşlarında ben hiç vaktinde gidemedim, neymiş hava trafiği yoğunluğuymuş. peh çok kızgınım saw a, vuslat hanın iyi tabi, ben bir de 2 bebe oyalıyorum o sıkışık havasız yerde

Yasemin dedi ki...

Hahahahah :) Ayyy pek bi güldüm pekk..
Bir kere İstanbul'un sidikli havasının içindeyim, her yerim leş, yapış yapış, ıyk.. Öyle bizim buralar Doğasız beton havalar. (Bu da benim tabirim oldu)
Sonra o sinyallerden bana yüzyıllardır geliyor da geliyor, geliyor da geliyor ama bende ayyynı koltukta, aynı adamlarla çalışıyorum. İşin komiiği o senin hava alanında gördüğün devlet görevlilerine benzemiyorum valla tipim kayık, ama devletin ezik memuruyum. Haa bir de yol yapınca trafik artar mantığından, hava alanı yapıncada yine aynen herşey öyle olacak diyorum, cümle kuramıyorum bak bak..Blog tasarımını becerirsen benimkine de el at, valla metropoldeki köy bakkalı gibiyim.
Haydi kendine iyi bak ben diğer yazılarını bir okuyayım.