29 Mart 2016 Salı

Ne var ne yok?

Bizim yer cücesinin bu yılı antibiyotiksiz kapatacağına dair, kalbimin ıssız bir köşesinde, betondan fırlamış ot gibi yeşermeye çabalayan umudum, bir “kulağım biraz ağrıyor annem” cümlesiyle bin parçaya bölündü. Ateş ve ağrı nöbeti, saatlerin ileri alınmasına ulanarak uykusuz bir haftaya başlangıç yaptırdı, hayırlara vesile…

Arca’nın hastalanmasının İlker’in balığa çıkmasıyla yüzde binbeşyüz ilgisi var. En son ateşi kırklara çıktığında da balıktaydı, ateşe çevirmeyen fakat gecemi öksürüğe teslim eden o ne idüğü belirsiz hastalık zamanında da… Bu defa da İlker’in telefonundan rüzgar tahminlerine bakarak “tam balık havası” lafını mırıldandığını duyan mikroplar alarma geçti ve daha çocuk bir fırk burun çekmeden orta kulak enfeksiyonuna teslim oldu. GAG! (gençler bilmez, Gülse Birsel’in şeker gibi programı Garip ama Gerçek’in kısaltılmışı)


Abartma diyene çok pis dalarım! Uykusuz birkaç gece ve canı acıyan bir çocuk sahibi olan hiç kimsenin abartma diyeceğini sanmıyorum zaten… Diğerleri bana bir süre katlanacaklar.

Hane gündeminin Arca’nın kulağına yoğunlaşması, asıl konsantre olduğumuz “sağlıklı yaşam ve kilo verme” konu başlığını ikinci plana attı. Halbuki muhterem kocamın sigarayı bırakması, bir sevinç dalgası yaratmıştı. Hanemizde ve eş dost akraba evi temsilciliklerimizde bu eylemin Meksika dalgası ile kutlanması, ileri bir tarihe (bıraktığından 100% emin olacağımız 10. Yıl dönümü mesela?) ertelendi. Bu ertelemede Arca’nın hastalığından ziyade muhteremin tekrar başlama sicilinin kabarık olmasının payı büyük.

Sigarayı bırakır bırakmaz hali hazırda semirmiş göbeğine birkaç santim daha eklenmesi, muhteremi harekete geçirdi. Ve derhal bir diyet spor programına başlandı. Henüz sadece "iki üç kilo versem de gardırobu yenilemekle uğraşmasam" aşamasında olan şahsım da bu girişime hem destek hem de dahil oldu. Tabii ben İlker evde yokken soslu makarna, haftada birkaç kadeh şarap, muayyen günler öncesi nutella parmaklama gibi kaçamaklarla diyeti fena halde piç ediyorum ama zararın neresinden dönersen kardır. Her şeyden önce her yemeğin yanına makarna, pilav devri kapandı. Fırından aldığımız o dumanı üstünde nefis beyaz ekmek de tarihe karıştı. Karı koca birbirimize söz verdik bundan gayrı eve beyaz ekmek girmeyecek! 

Muhterem kocam spor konusunda da azimli. Bisiklet biniyor, yürüyüş yapıyor... Hadi bunları geçtim, asıl önemlisi yürüyerek ve toplu taşıma ile gidebileceği hiçbir yere arabayla gitmiyor. İnsanlık için küçük, bakkala bile arabayla giden biri için büyük bir adım. Ben? Geçen hafta bir gün gaza gelip evde egzersiz yaptım, sonrasında üç gün derin nefes bile alamadım, neden? işte hem o kas ağrılarından. 

Yaşımız kırka yaklaştı, elbette ki, metabolizma yavaşlayacak, kilolar kolay verilemeyecek ama elimizden geleni yapacağız. Bu cümleyi muhtereme motivasyon olsun diye kaç kere telaffuz ettim hatırlamıyorum. Oysa o gidip Arda'nın Mutfağı'nı izliyor. Lokum gibi etler, acayip kurabiyeler, soslar... Halbuki Survivor izlese, o aç, Yılmaz Morgül aç, geçinip giderler...

Bu aralar ne var ne yok dersen, bizde haller haberler böyle... Benim yıllık olağan "bütün kış yedik içtik semirdik, bikini mevsimine haftalar kala biraz kilo vermeli" rutinimi, İlker'in "sigarayı bıraktım, kilo vermeliyim, kas yapmalıyım, yazın mangalda etleri yiyebilmek için çok zayıflamalıyım" kararına denk getirmenin yoğun motivasyonunu yaşıyorum.

3 yorum:

okuyanguzel dedi ki...

Geçmiş olsun. Kolay gelsin. Umarım dal gibi olursunuz. :)

Adsız dedi ki...

kuzucuğa geçmiş olsun. kilo bu, alınır, verilir, alınır, alınır, alınır:)))şaka şaka kolay gelsin ikinize de
Çenebaz

Gulcin dedi ki...

Ay kulak agrisi pis ya. Bu kis ben de yasadim da aman. Insanin kulagiyla beraber basi, bogazi sanki butun kafasi agriyor. Kiyamam arca sana! gecmis olsun yeliz. Yuklen tarhana corbasina hem arcaya iyi gelir hem de tok tutuyor bence diyetlere alinmali :)