1 Mayıs 2016 Pazar

Yaşın hep ...

Diyet etkinlikleri kapsamında, muhterem bir gün eve bir tartı ile geldi. Birkaç hafta oluyor. Evdeki basküle artık güvenmediği için değil, bunun başkaca tespitleri var. Mesela vücut yağ, su, kas oranlarını filan söylüyor. Yani sen kilo veriyorsun ya, dıııtttt dur bakalım orada, nasıl kilo veriyorsun, nereden veriyorsun? Yağından mı, kasından mı, yoksa su mu kaybediyor vücut? Aman allah göstermesin. Yağdan vereceksin. Yağdan verip vermediğini de işte bu mucize baskülden öğreneceksin. Mühim bir icat, gavur yapmış, biz de kullanıyoruz. 



Bu baskülün bir değişik özelliği de metabolizmana göre yaşını vermesi. Bizim muhteremin yaşı o ilk günlerde 47 çıktı. Aman yarabbi! On kilo fazlan varsa demek, yüksek çıkıyor dedik, bir yerde mantıklı olabilir. Zira şu anda tüm o yağların kaslara dönüşmesinin ertesinde, yaş da 38’e indi. Makul. “Ya ne olacaktı?” Diyeceksin “adam 38 yaşında zaten?”

Değil bacım. Benim yaş 22? Hadi bakalım buyrun buradan yakın. Gidiyorum geliyorum, tartılıyorum, aynı. Benim yaş 22.

Ben fırsatını yakalamışım, özellikle o ilk günler bizim muhteremle epey kafa buldum.

“Ulen var ya 47 yaşında bir ihtiyarsın, kaptın genç kızı, taş gibi, keyfin yerinde”…

“ay ben şimdi kilo filan veririm, spor yapar yağ oranımı düşürürsem bir de yaş 18 altına iner mi? Eyvahlar olsun reşit olmayan kızdan bir de çocuk yaptın, rezil!” …  

İşin şakası bir yana bizim baskül söylüyor benim yaş hep 22.

Yok aslında değil mesela an itibariyle suratıma baksan, sağ çenemin altına doğru göreceğin kafam kadar sivilce ile 14 de diyebilirsin pek ala! Zira ben bu sivilceleri o yaşlarda bıraktık sanıyordum.

Ama sebebini biliyorum ben. Sebebi çektiğim mide ağrılarıyla aynı. İş! Ve stresi. İş stresi. Vaktim olduğunda bile sosyal medyaya ilişmiyorum. Niye? Çünkü “ayağını uzatıp keyif çatanlar”ı, “keyfim gıcırlar”ı, “sabah kahveleri”ni, “bugün de bu etkinlikte pek şeniz”leri kıskanıyorum. Öyle bir lüksümün hiç olmayacağı gerçeği ile başa çıkmaya çalışacağıma kendi gerçeğime odaklanıyorum. Tabii bu hayat yükünü omuzlarıma almış ruhuma sorarsan yaşım sen de 50 ben diyeyim 52.

Keşke emekliliği nüfusa göre değil de hissettiğin yaşa verselermiş.

Nüfus demişken işte o 38. Hem de tam bugün:) 

12 yorum:

aaa dedi ki...

Doğum günün kutlu olsun Yeliz:)))))) Nice mutlu yaşlara
Çenebaz

parıldayan çiçek dedi ki...

Nice yıllara nice yaşlara doğum günün kutlu olsun.

CEREN dedi ki...

Arca'lı,muhteremli,bol kahkahalı ve sağlıklı yıllar dilerim..İyi ki doğmuşsun Yeliz ☺️☺️☺️

iştemutluluk dedi ki...

İyi ki doğmuşsun iyi ki 38 olmuşsun. Emekçiler gününde doğan bir emekçi olarak bol sağlık ve zindelik ile nişe yaşların olsun.
Not : şimdi kariyer.net te ruhuna göre iş arayan bir başka işsiz emekçi...

flzpink dedi ki...

Nice mutlu yıllar dilerim...:)

Asli@b dedi ki...

Mutlu yıllar, mutlu yıllaaaar, mutlu yıllaaaar sanaaaa... ( Tartıya gerek yoktu, sen bana sorsan ben sana 22 derdim :) )

Banu dedi ki...

Nice mutlu yıllara Yeliz; o kadar güzel yazıyorsun ki, kitap yazsan direk alırım :))

Fatma Nur dedi ki...

Aileniz ve tüm sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, sağlık dolu bir yaş dilerim. Doğum gününüz kutlu olsun.

ahu dedi ki...

mutlu yıllar yeliz :)

okuyanguzel dedi ki...

Nice mutlu yıllar dilerim tekrardan.
"Öyle bir lüksümün hiç olmayacağı gerçeği ile başa çıkmaya çalışacağıma kendi gerçeğime odaklanıyorum." Evet ben de takip etmiyorum onları. Ama ben de senin kitap okuma hızını kıskanıyorum.

www.macerakitabim.com dedi ki...

Doğum günün kutlu olsun Yelizcim. O emeklilik hayalleri var ya, pek fena bir şey. Ben de keyif çatanlara gıcık oluyorum bu günlerde. O yan gelip yatma, günün orta yerinde kitap okuma hayalleri var ya, hep yanı başımda. Ne yapcam bilmiyorum vallahi :)

Nil dedi ki...

Musmutlu yaşlar.