29 Ağustos 2016 Pazartesi

Kendini sevmek

Serin esiyor. Çeşme hep serin eser de, artık iyiden iyiye sonbaharın kokusu geliyor burnuma. Çok değil, birkaç haftaya ön bahçeye komşu ailenin kış hazırlıklarının kokusu da gelir. Güneş gören bahçelerinde salça tepsileri ve renk renk reçelleri dizilir. Sabah baktım, biberleri asmışlar, dolmalık biber kurutuyorlar bu sene. Bu kadar hazırlığı kime yapıyorlar diye aramızda konuşuyorduk geçenlerde, çocukları vardır dedim, bir karı koca bütün kış tüketemez yoksa. Annemler gibi. Tarhanamızı hazırladılar mesela. Mis gibi olmuş, yeni mahsülü ilk defa geçen hafta denedik, bayıldık. Sonra Arca'yı da hazırlığına dahil ettikleri biberler kurumuş, koca bir torba verdiler. Rondoda azıcık zeytinyağıyla birlikte bızlatıyoruz, kavanoza koyup buzdolabında muhafaza ediyoruz. Katkısız ve deli acı pul biberimiz hazır.


Biz de boş durmuyoruz, İlker'le geçen hafta bir akşam oturduk, altı kilo barbunya ayıkladık, attık buzluğa. Önceden  de bir 5-6 kilo vardı. Domates için kavanozlar hazır. Mutfağı da iyice temizledim, düzenledim. Ah sahi, anlatmadım değil mi? Geçen hafta yaptığım tüm planlar alt üst oldu. Cumadan çıkmayı planladığım yıllık iznimi üç gün öne çekmek zorunda kaldım. Bu durumda Arca yokken evi düzenleme planları biraz sekteye uğradı. Pazartesi akşam bütün dolaplar indirilip Arca'nın okul kıyafetleri ortaya çıkarıldı. Odası temizlendi, depo ve hatta banyo dolapları. En son gece yarısıydı, İlker'in zoruyla uyudum. Salı işten çok geç çıktım, İlker beni alıp bir yemek ısmarladı. Sonra yine iş. Ben barbunyaları ayıklarken o ütü yaptı, arada bir de film izledik. İlker çarşamba çalışacak diye Arca'nın yanına gidemeyecektik. Ben de sabah bütün mutfağı indirdim aşağıya. Tüm dolaplar, buzdolabı silindi, temizlendi. Sonra da bütün ev temizlendi. Akşam üzerine kadar bitirip kuaföre gideceğim, sonra da İlker beni alacak ve Arca'nın yanına gideceğiz. Kuaförde o kadar günün yorgunluğu üzerine uyuyakalmışım.

Ve kendime yıllardır ilk defa bir kıyak yaptım. Manikür pedikür. Arada kendinize küçük lüksler bahşediniz ki, şımarınız.... Yok be ya, manikürcü kız el ayak masajı yapsın diye puhahahh. Dedim zaten, üç gündür sabah ofiste çalışıyorum, akşam evi temizliyorum, yani canım çıktı, sen bana bir masaj yapıver, sağ olsun kırmadı.

Perşembe cuma İlker'in işleri olduğu için Arcayı da alıp İzmir'e götürdük. Okul kıyafetleri, kırtasiye malzemeleri ve kitap işleri ayarlandı. Bu arada o kitaplar nasıl pahalıdır yav? Bu sene hem ingilizce hem almanca kitapları küçük bir servet tutuyor. Almanca kitaplarını amazondan sipariş verdik, yarı fiyatına! Bakalım zamanında gelebilecek mi? Artık oynadık bir kumar. Halledebilirsek daha da okuldan kitap almam arkadaş! İnsaf!

Akşam üzeri ablama uğradık. Resmen özlemişim. Bütün yaz biz göçebe onlar, evde tadilat işleriyle meşgul olunca hemen hiç görüşemedik. Ablama ne zaman gitsem, huzur buluyorum, iyi bir dinleyici ve huzur. Bence benim en büyük şansım ablam.

Cuma yazlığa geldik. Zeyneplerle akşam yemeği yedik, maç izlerken hadi biraz içeride oturalım dedik, sohbet ederken karşılıklı uyuyakalmışız. İnsanın karşılıklı rahat rahat uyuyabileceği arkadaşları olması lazım.

Fark ediyorum ki, ben artık hayatımda hep bana iyi gelen insanları barındırıyorum. Laf sokmayan, huzur veren, yormayan, beni sömürmeyen, sürekli benden beklentisi olmayan, kendilerini olduklarından farklı göstermeyen, gönül rahatlığıyla yardım isteyebileceğim ve benden rahatlıkla yardım isteyebileceğine inandığım insanlar...

Kalanlarından sadece uzaklaşıyorum.

Geçen sabah Bahar Charlie Chaplin'in 70. doğum gününde yazdığı bir yazısını paylaşmıştı.
En sevdiğim bölüm;

Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda; Sağlıklı olmayan her şeyden kurtardım kendimi... Yemeklerden, insanlardan, nesnelerden, durumlardan... Hepsinden önce de beni benden koparıp diplere çeken şeylerden...

Başlangıçta buna ‘sağlıklı egoizm’ diyordum... Bugün biliyorum ki bu ‘kendini sevmektir...’
Ve huzura ermek, kendini sevmekle başlar :)

4 yorum:

okuyanguzel dedi ki...

Okurken yoruldum ama yazının sonunda gevşedim.

Ellerine kollarına sağlık diyeyim bir de çok yorulmuşsun.

GeCe dedi ki...

Birkaç gündür kafamda yazdığım henüz bloga yaamadığım bir yazı var benim de bununla ilgili. İnsan kendini sevince sadece kendi değil çevresindeki herkes daha iyi oluyor nokta :)

Azize dedi ki...

Benim de dilediğim bir şey. Beceremediğimi, öğrenemediğimi düşünüyorum halen. Bakalım...

Selamlar,

Gulcin dedi ki...

Ben de ben de bu sene arındırdın kendimi. Herkese yetişmiyorum huzur verenlere yetişiyorum. Oh be