Pazar
sabahıydı, gevrek almaya çıkarım diyen muhterem baktım, “beraber çıkalım boyoz
yer döneriz”e dönmüş, demek ki canı çıkmak istemiyor, bizi de sürükleyecek.
Arca evvela istemedi, tembel teneke. Sonra Poyraz’ları da alırız teklifine
balıklama atladı. Şanslıyız ki, pazar sabahın köründe uyandırıp “kalkın boyoz
yemeye gidelim” dediğimizde küfür etmeyecek arkadaşlarımız var.
Boyoz yanına fırında
pişmiş yumurta, of ki ne of. Gerçi beni yağlı hamur işleri beter ediyor, bütün
gün midem ağzımda geziyorum ama o lezzete karşı koymak imkansız. Sahi İstanbul’da
neden boyoz fırını açmıyorlar? Ne biçim iş yapar? O biçim! (ıy iğrencim evet)
Ha bu arada sabah
kafamızı çıkarıp, boyozumuzu tıkınıp, sabah kahvesine Zeyneplere geçesiye kadar
son haftaların en felaket yağmuruyla ıslandığımızı da belirteyim. Öğlen olmadan
eve döndük ve şansımıza hava açtı. Mayışan Arca ve İlker’in bana
katılmayacaklarını bile bile sordum: “yürüyüşe çıkıyorum, gelen var mı?”
Cevap vermediler, ben
eşofmanlarımı giyesiye onlar bizim yatağa gömülmüş ipad’i ellerine almışlardı
bile.
Bir saatlik sahil
yürüyüşü şahaneydi, temiz hava, sakin deniz. Bir ara İzmir’in Göztepe’den
görünen siluetini fotoğrafladım, sonra selfie filan çektim. Bir bankta
dinlenirken çektiğim fotoğraflara baktım. İzmir, çocukluğumun İzmir’i değil.
Eskiden tek yüksek bina Hilton’du, “deprem çok oluyor İzmir’de, yıkılır bu”,
diye atıp tutmuştuk. Şimdi Hilton güdük kaldı.
Ne kaldı ki
çocukluğumuzdan bu yana? Çektiğim selfielere gelir gelmez dehşete düştüm. Gün
ışığında makyajsız ve solgun yüzüm “yaşlandın” diye haykırıyordu. Peki tamam,
genç değilim ama insanın yüzüne böyle de vurulmaz ki! (Söylememe gerek yok
herhalde, o selfie’ler derhal silindi.)
Eve dönüş yolunda, tüm o
çocukluğum ve gençliğim gözümün önünden geçti, bir daha geri gelmeyecek yıllar,
güzel yıllar… Sonra nasıl bir bağlantı kurduğumu hatırlamıyorum, birden aklıma
üniversite yıllarında izlediğim bir dizi düştü: “Dawson’s Creek”. Capeside diye
bir kasabada bir grup liseli (sonra üniversiteye de gittiler) gencin
yaşadıkları etrafında dönen bir dizi. Aklıma takıldı, iyi mi? O Pacey ile Joey
olayını Dawson nasıl çözmüştü? Hangi sezondu hangi bölüm? Ve başladım, tek tek
bütün sezonları izlemeye.
O zaman da garip gelirdi,
yine garip geldi. O çocuklar ne kadar birikimliydi? Benim yetişkin iken
okuduğum pek çok kitabı onlar tartışıyordu, o kitaplara gönderme yapıyorlardı.
(Siddhartha, Salinger, Humbert Humbert esprisi… ilk aklıma gelenler) Neyse,
epey izledim, hatta İlker’in dalga geçmesine rağmen üçüncü sezonu izledim bile.
İlker “neden” demişti? “Ne diye izliyorsun zamanı geçmiş bir dizi.” Zaten
eskiden de öyle çok bayılmazdı, Dawson’ı tutardı, halbuki o tam bir Pacey’di,
böyle söyleyince de kızardı. Biz Dawson’sız ve ilişkileri hiç kesintiye
uğramayan bir Pacey-Joey çiftiydik. Yani ben öyle düşünürdüm, çocukluk işte.
Neyse işte neredeyse yirmi
yıl öncesine ait bir diziye neden takıldığımı sorduğunda, bir şey diyemedim ama
galiba şimdi biliyorum, insan, yaşlandıkça, anılara, eski günlere götürecek bir
şeyler arıyor. Bazen bir koku, bazen bir tat, bazen bir fotoğraf… Benimki bu
defa bu dizi oldu. Tam o Dawson’ın olayı anlama kısmını izledim rahatladım,
şimdi de Pacey ile Joey bir daha ne zaman tekrar bir araya geliyorlardı, diye
düşünmeye başladım. 4-5-6… Ben bu gidişle bütün sezonları izler bitiririm.
Sahi ya hangi sezondu o?
11 yorum:
:)
Bilmiyorum.
bende evimiz hollywooddayı izlerdim , sanki hayatta en onemli şeymiş o gibi :)) buyulenmiş sekilde izlerdim valla
:)) Valla bu soğuk perşembe gününde gülümsedim yazıyı okuyunca. Ben hiç sevmezdim Dawson'ı. Pek bir garip bulurdum afır tafır takılmasını. Şimdi okuyunca hatırladım o günleri. Güzel oldu.
Bir de kadınlar yaş aldıkça güzelleşiyorlar, siz de çok güzel çıkmışsınızdır eminim o selfie'lerde. Yaşanmışlıkların getirdiği olgunluk yüzü daha da güzel yapıyor bence.
Sevgiler :)
Ay ben de özledim izleyeceğim yeniden
liseydeydim. (kaç sene olmuş yuh!)digitürk daha yeniydi. bizde yoktu. mahalleden yakın arkadaşımda vardı. pazar geceleri gösterirlerdi, saati yaklaştı mı onlara gitmek için bahane uğdururdum. Hemen yerdeki yastıklardan birine kurulur başlardık izlemeye. ne heyecanlıydı be! Pacey Pacey Pacey!!
Joshua Jackson benim için hala Pacey'dir zaten. Ne izlerdim ya. Yalnız aklımda o kadar azıcık br kısmı kalmış ki dizinin kendime şaştım şu an. Doğum iznine çıktığımda izleyeyim ben komple tüm diziyi en iyisi :)
Hahaha :) Geçenlerde benim de aklıma Dawson's Creek geldi. Bu aralar fazlasıyla eş zamanlı düşünüyor gibiyiz. Ben bu diziyi çok sevenlerdenim. Keyifle seyrederdim. Katie Holmes'u o zamanlardan severim. Joey gibi bir kız olduktan sonra sen git de Tom Cruise'la evlen. Olacak iş değil vallahi :)
Sen dedikten sonra ilk bölümü seyrettim. Hala hatırladığım gibi güzeller be Yeliz :)
ben de cok sever ve izlerdim. aklima dustu, belki izlerim yeniden. hakikaten lise caginda ne kadar donanimlilardi; izledikleri filmler, okuduklari kitaplar.. diy mi..
Benim de çok izlediğim bir diziydi, hala da güzel hatırlarım. Geçenlerde aynı sebeple indiana jones izledim :)
Gilmore Girls'e ne dersin?
☺️☺️ bitireniydin mi canım sonra? İlerleyen sezonlarda baymışlardı çok.
Yorum Gönder