
Benim bu hal vaziyetimin tıpta bir tanımı var mı? Ben bilmiyorum açıkçası.
Aklım fikrim sürekli Arca’ya bir şeyler almak üzerine çalışıyor. Geçtiğimiz haftalarda giyim kuşam eksikleri vardı, tamamlamadan rahat edemedim. Bakınız ,tüketim çılgınlığı… Giymediği oluyor mu? Samimi olacağım, olmuyor! Hepsi mutlaka giyiliyor. Daha az olsa eksikliği hissedilir mi? Ona da hayır, yani daha azı ile idare edilebilir bence de ana yüreği el vermiyor:P (Gören de tek kat giysi ile bütün kışı geçiriyoruz sanır) Bu arada gri pantolonum basenden patladıktan sonra sadece 1 (yazı ile bir) adet işe giyilecek pantalonum var ve hala kendim için alışverişe çıkmadım. Cimri bünye Arca söz konusu olunca bir anda şifa buluyor, nedense?
Sonra hemen her ay bir kitap listesi var. Giysilerden daha çok parayı kitaplara veriyorum, inkar edemeyeceğim. Bir taraftan övünüyorum ama bazen topuzun ayarı kaçıyor gibime geliyor. Son günler kisd sağolsun bir kitap anketi attı ortaya, yanıtlayan anneleri tıklaya tıklaya kitap listemi şişirdim. Misal bugün kredi kartım döndü ya zaten sepetimde olan kitapları bir tıkla sipariş verdim, şimdi bekliyorum gelsinler… Okumayacak mıyız? Yine samimi olayım, okuyacak biliyorum. Kitapların içinde kendimizden geçiyoruz.
Bizim yollardan önceden geçmiş annelerin önerileri çok işe yarıyor. Özellikle boyama konusunda, sonra oyun hamurları. Uzman görüşleri (Başakçım sağol) silkeliyor beni örneğin. Gereksiz tüm oyuncaklardan kurtulma kararı çok gecikmedi ve karar hayata geçirildi. Yapılandırılmış ve yapılandırılmamış oyuncak kavramları günün çorbası ailesinin evine girdi hatta günlük yaşam dilinin bir parçası oldular.
Oyuncak demişken… İşte bu kısımda kendimce tespitlerim var. En çok sağdan soldan kopya çektiğim konu bu. Oyuncaklar pahalı, gerekli gereksiz mi, o kadar para verildiğinde oynar mı beğenmez mi? İşte bu noktada mutlaka kulak kabartıyorum. Mesela Hülya’nın Tuna ile aralarında 6,5 ay var, biliyorum daha onunla aynı gelişim seviyesinde değil ama Hülya ne alsa Tuna’ya bir süre sonra zamanı gelince Arca da keyifle oynadı. Mesela araba rampası, hatta bizim rampa kırıldı da sadece arabalar kaldı. Sonra çöp kamyonu. Hatta bir gün IKEA da geziyorum gözüm bir oyuncağa takıldı, aşina geldi, Hülyayı arayıp sordum, nasıldır işe yarar mı, sizde var mı diye. Hani bu kadar da yüzsüzüm:P Ama fiyat yüksekti, boşver dedim. Dün Hülya Kipa’dan aldığı tren setinden bahsetmişti, Tuna'nın bayıldığıdan. Hemen yazdım aklımın bir köşesine. İlker Kipaya gidince o set aldırıldı, nerden çıktı bu deyince hemen Tunayı referans gösterdim, “haa tamam o zaman” dedi, fazla sorgulamadı. İşte böyle Tuna bizim evin oyuncak gurusu. Bazen kendimi psikopat gibi oyuncak sohbetlerinde “oyuncak” anahtar kelimesine yoğunlaşırken yakalıyorum. Allah ıslah etsin diyorum, tedavisi var mı? Peki tıpta bir tanımı? Bizim oralarda “gördüğünden g.t koparan” derler. Ben “tecrübelerden feyz alıyorum” diye kibarlaştırıyorum.
Sonuç? Bizim hantal orta sehpa vardı ya hani evden bir türlü şutlayamadığım? Artık Arca’nın tepesine çıkmasından daha ulvi bir görevi var sehpanın… Buyrunuz.

Not : Fotoğraflar yeni aletin ilk mahsülleri:)
Diğer not : Arca ilk kurulumda fazlasıyla aktif olunca bu manzaraları o uyuduktan sonraya bıraktık ve çocuklar gibi oynadık:)