Allah biliyor ya karıncalardan çok çektim. Bir küçük kırıntıya bir milyon adet karınca anında hücum ediyordu. Misafirlerin altına sofra bezi sermeme ramak kalmıştı.
İlker benden bile takık durumdaydı. Çok etkili ilaçlar, parkelerin arasına enjekte edilmesini sağlayan dev şırıngalar ve karınca neslini yeryüzünden silecek kadar yüksek miktar kimyasal kullanmakta sakınca görmedi.
Kimse suçlayamaz bizi! Isırdıkları yerlerim kafam kadar şişiyordu. Muhterem kocam gereğini yaptı!
13 Eylül 2011 Salı
12 Eylül 2011 Pazartesi
Uyutmayan Allah uyutmuyor işte!
Tatilin son günü bir enerji girdi bünyeye, ben de inanamadım. Sabah erkenden kalkıp, üşenmeyip – ki bu benim için çok olağandışı! – Arca ile birlikte gevrek almaya gittik. Sonra kahvaltıyı hazırladık. Ardından ayaklarını sıktığını söylediği ayakkabıların bir numara büyüğünü almaya gittik. Sabahın tenhasında iki AVM gezdik. Bizi zaten ya yazın hafta sonu açılışı müteakip, ya da kışın hafta içi kapanışın öncesinde AVM’lerde görebilirsiniz. “Kafferengi” ayakkabılara takık olduğu için doğduğundan beri aynı modelin bu defa da kahverengini aldık. Şimdiye kadar siyah, lacivert, beyaz… hepsini giymişti.
Berk ve Ege artık 3 yaşında!! Yaşasın:)
Cumartesi günü çok eğlenceli bir doğum günü partisindeydik!!
10 Eylül 2011 Cumartesi
Orada...
Orada...
Ama özellikle Eylül ayında hava nefis olur. Yazlıkçıların mevkiyi terk etmesini müteakip önce hava tazelenir. Ardında deniz durulur güzelleşir.
Anane nefis mamalarla besler seni. Kilo almış olduklarını fark ettiğin çocukluk arkadaşlarından ikişer tane genç kızlık halleri çıkabileceğini hesaplayıp kendince şaşırırken, dört günün ardından iki boğum olmuş göbeğin düğme pırtlatır, pörtler inceden. O zaman çocuklu ve anne evinde tatilde olup da kilo almanın ne kadar olağan olduğunu fark edersin.
Ama özellikle Eylül ayında hava nefis olur. Yazlıkçıların mevkiyi terk etmesini müteakip önce hava tazelenir. Ardında deniz durulur güzelleşir.
Anane nefis mamalarla besler seni. Kilo almış olduklarını fark ettiğin çocukluk arkadaşlarından ikişer tane genç kızlık halleri çıkabileceğini hesaplayıp kendince şaşırırken, dört günün ardından iki boğum olmuş göbeğin düğme pırtlatır, pörtler inceden. O zaman çocuklu ve anne evinde tatilde olup da kilo almanın ne kadar olağan olduğunu fark edersin.
9 Eylül 2011 Cuma
Ben dün... Arca bugün ...
Ben dün...
ilk defa Arca'yı okula bıraktım. Hemen hemen iki haftalık ayrılığın ardından çok özlemişti.
Pek acemiydim. Evden çıkarken neler götürmek gerektiğini bilemedim. Arca'ya sordum. Utanmıyorum sadece çalışan anneyim:)
ilk defa Arca'yı okula bıraktım. Hemen hemen iki haftalık ayrılığın ardından çok özlemişti.
Pek acemiydim. Evden çıkarken neler götürmek gerektiğini bilemedim. Arca'ya sordum. Utanmıyorum sadece çalışan anneyim:)
Bomba derken?
Geçen gün yazlıktan bildirirken "bomba" gibiyim demiştim değil mi? PEH!!
O akşam geç vakit eve geldik. Dünyanın en pis çalışan boyacıları bizim evi boyamış. İlker evi Havva'nın temizleyebilmesi için temizlemiş. Düşün ne kadar kirli olduğunu. İlker'i hiç bu kadar kızgın ve yorgun görmemiştim.
O akşam geç vakit eve geldik. Dünyanın en pis çalışan boyacıları bizim evi boyamış. İlker evi Havva'nın temizleyebilmesi için temizlemiş. Düşün ne kadar kirli olduğunu. İlker'i hiç bu kadar kızgın ve yorgun görmemiştim.
8 Eylül 2011 Perşembe
Keşke...
Keşke daha çok vaktim olsaydı, keşke ağırlaşan göz kapaklarım daha dirençli olsaydı, keşke...
ve keske aramiza baska kitaplar girmeseydi...
ve keske aramiza baska kitaplar girmeseydi...
7 Eylül 2011 Çarşamba
yazlikcidan havadis
yazlikcilar gece eve donuyor
barbunyalar kisa hazir imece usulu ile ayiklandi
arca ogle uykusunda
barbunyalar kisa hazir imece usulu ile ayiklandi
arca ogle uykusunda
4 Eylül 2011 Pazar
herkes gider Mersin'e
ben giderim tersine ... Herkes dönerken şehre ben giderim tatile...
Yanımda iki cüce... Arca ve Duru
Yazlıkta üç gün
Yanımda iki cüce... Arca ve Duru
Yazlıkta üç gün
Ye iç sev sevil terk et uzaklara daha uzaklara
Ümit abla on gündür yok ya, ütü yapılacak giysi birimi sepet üzerinden adlandırılmıyor artık bizim evde, biz buna kısaca "bir oda dolusu ütü" diyoruz. Pratikliğimi yitirmişim. Bana kalsa Arca'nın giysilerini ütülemem ama bu yaşına kadar ütülü giymiş çocuğa karşı saçma bir sorumluluk hissettim. Sanırım alıştıra alıştıra ütüden uzaklaştıracağım bünyesini.
3 Eylül 2011 Cumartesi
"Elvan nerde?"
Günlerdir, her gün defalarca sorduğu soru bu!
"Elvan nerde?"
Elvan tuvalete gider.... "Elvan nerde?"
"Elvan nerde?"
Elvan tuvalete gider.... "Elvan nerde?"
1 Eylül 2011 Perşembe
30 Ağustos 2011 Salı
Eylül'ün habercisi serin rüzgar, perdeyi havalandırıyor...
Ne kadar özlemişim beni gerçekten tanıyan on beş senedir tanıyan bir dostun sohbetini... ne kadar gerçek olduğunu unutmuşum dostluğun.
İyi ki gelmiş tam zamanında!
İyi ki gelmiş tam zamanında!
29 Ağustos 2011 Pazartesi
Evren bana bazı sinyaller gönderiyor, hissediyorum
Paçozluğum karşı konulamaz yükselişi evreni dürttü sanıyorum. Hayır Yavrusu’nun annesi değil, bildiğimiz evren. Hani kainat olan! Alıyorum ben sinyali her yerde karşıma çıkıyor!
27 Ağustos 2011 Cumartesi
Tavla vs Satranç
Yıllar var ki tavla oynamadım.
Geçenlerde tavla hakkında bir dolu şey öğrendim.
Pers imparatorunun baş veziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanmış mesela.
Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun zamana böylesine direnmesi son derece etkileyici.
Şöyle ki;
Geçenlerde tavla hakkında bir dolu şey öğrendim.
Pers imparatorunun baş veziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanmış mesela.
Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun zamana böylesine direnmesi son derece etkileyici.
Şöyle ki;
26 Ağustos 2011 Cuma
Çekirdek çıtlayan insan
İzmirliler çiğdem çıtlar gerçi: )
Çekirdek çıtlayan insan kimi zaman eleştirilir. Ben takdir ederim. Bazen seyirci kalmayı bileceksin. Bu da irade ister, hem de çok güçlü bir irade ister. Kendini bilmek, kendini anlatmakla vakit kaybetmeyecek kadar özgüven ister.
Çekirdek çıtlayan insan kimi zaman eleştirilir. Ben takdir ederim. Bazen seyirci kalmayı bileceksin. Bu da irade ister, hem de çok güçlü bir irade ister. Kendini bilmek, kendini anlatmakla vakit kaybetmeyecek kadar özgüven ister.
Tatil hiç bir zaman yeterince uzun değildir!
Ümit ablanın kızı erken doğum yapıyor. Kıyamadık erkenden yolluyoruz İstanbul'a. Gelecek, dönecek şimdilik ama en az iki hafta sonra.
Ding dong! Sinyaller yandı. Bayramdan sonraki haftayı izin almalıyım.
Ding dong! Sinyaller yandı. Bayramdan sonraki haftayı izin almalıyım.
25 Ağustos 2011 Perşembe
Bahtsız Bedevi’yi otoyolda…
Türlü türlü aksilikler öpermiş : )
Dün terminli bir işi bitireyim derken çıkar ayak üç kişi telefon etti, hadi bitti derken 15-20 dakika gecikmişim. Otoyola çıkmadan önce bir güzel trafik sıkıştı. 18:00’ı geçirirsen kamyon hazretleri teşrif ediyorlar sahalara. Yarım saat böyle uçtu gitti.
Dün terminli bir işi bitireyim derken çıkar ayak üç kişi telefon etti, hadi bitti derken 15-20 dakika gecikmişim. Otoyola çıkmadan önce bir güzel trafik sıkıştı. 18:00’ı geçirirsen kamyon hazretleri teşrif ediyorlar sahalara. Yarım saat böyle uçtu gitti.
24 Ağustos 2011 Çarşamba
İki buçuk
Bugün tam iki buçuk. İki buçuktan üç desek, yuvarlayıversek, acaba iki yaş sendromlarını da atlar mıyız?
Arca rekordan rekora koşuyor. Dün gece 23:36’da odasından çıktım. Önceki gece 23:00’ü geçmişti. Önceki gecenin günahı öğle uykusunun boynuna! Saat üç ile beş arası uyunan uyku uzun bir akşam eğlencesine ve uykuya dirence dönüştü haliyle.
Arca rekordan rekora koşuyor. Dün gece 23:36’da odasından çıktım. Önceki gece 23:00’ü geçmişti. Önceki gecenin günahı öğle uykusunun boynuna! Saat üç ile beş arası uyunan uyku uzun bir akşam eğlencesine ve uykuya dirence dönüştü haliyle.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)