30 Ağustos 2011 Salı

Eylül'ün habercisi serin rüzgar, perdeyi havalandırıyor...

Ne kadar özlemişim beni gerçekten tanıyan on beş senedir tanıyan bir dostun sohbetini... ne kadar gerçek olduğunu unutmuşum dostluğun.

İyi ki gelmiş tam zamanında!

Özlemenin de b.kunu çıkardık ama!

Lakin iki gecedir "aman sabahlar olmasın" muhabbetleri bi tarafımda patladı. Fena halde uykum var.

Eylül'ün habercisi serin rüzgar, perdeyi havalandırıyor...
Elvan da benden farksız bir köşede gazeteye gömülmüş.
İlker garip bir savaş oyunu oynuyor ve anlamadığımız şeylere seviniyor, çok zor bir level atlamış.
Arca da gece işeme konusunda level atladı derken dün gece itibari ile özüne döndü.

Tuvalet icraatım sırasında çamaşır makinesinin açık kapağından kesif sidik kokuları geliyor, akşamki çarşaflar, üç posta değişen çarşaflar... ve ben bu geceden de umutlu değilim, makinaya yenilerini tıkacağımdan emin sabaha erteliyorum çalıştırmayı...

ve... az sonra Arca'yı kontrolü müteakip yatağa gireceğim, çok değil birkaç sayfa kadar "Floransa Büyücüsü"nün büyüsüne teslim olacağım ve uykuya geçmeden o çok kısa anda dün Arca'nın o küçük tay ile sıcak dostluğunu gözümün önüne getireceğim.

Eylül'ün habercisi serin rüzgar, perdeyi havalandırıyor...




 




Hiç yorum yok: