3 Nisan 2012 Salı
Semizotu sezonu açıldı! Yeayyy…
Bütün gün deli gibi çalıştırıp yemek yedirmeyi unuttuğumuz Arca, Çeşme’den sonra uğradığımız Urla pazarında pazarcı amcaların ikramlarını lüpletti, domates, küçük elma…
Eve geldiğimizde fındıklara saldırdı, derken kayısı, kuru üzüm. Sonunda isyan etti, çocuk açtı tabii ki… Bir gün önce burun kıvırdığı ızgara tavuğu makarnasıyla nefes almadan tıkınırken ben de üç su yıkadığım semizotunu onunla sohbet ederken ayıkladım.
Arca diyor ki... #11
“Annem Çin’e gidecekmiş. Çok uzakmış, öyle dedi.
Dedim ki; ne kadar uzak Amerika kadar uzak mı?
Evet dedi, sana bir harita bulalım göstereyim dedi.
Dedim ki; ne kadar uzak Amerika kadar uzak mı?
Evet dedi, sana bir harita bulalım göstereyim dedi.
2 Nisan 2012 Pazartesi
Bu ne be! Başlarım sinüzitine!
Var ya bilsem direkt ameliyat talep ederdim. Kesin çözüm! Bak bakalım bir daha oluyor mu! Ameliyata girmişken koca burnumu da hokka burun yaptın mıydı ohhh sen rahat ben rahat.
Sinüzit diyorum, kusacağım diyorum. Ben Arca’ya hamileyken bu kadar midem bulanmadı be! Yediğim ne varsa kursağımda böh desem çıkaracağım!
Sinüzit diyorum, kusacağım diyorum. Ben Arca’ya hamileyken bu kadar midem bulanmadı be! Yediğim ne varsa kursağımda böh desem çıkaracağım!
Neden "fucking" four? Şimdi anladım!
Benim yaş konusuna kafam pek basmaz. Geçenlerde Orçun ile Gül’ün bebeğini ziyaret ettiğimizde Orçun’un annesi Arca’nın yaşını sordu, 2 dedim! Hastane koridorlarında kahkahalar çınladı.
Hele ben? Tam bir “küçül de cebime gir!” modundayım. İlker’le anlaşamadığımız konuların başında bu gelir. Aynı yaştayız (hatta 11 gün yaşlıyım kendisinden :P) ama ona sorarlar 35 der ben hala 33 diye dudaklarımı büzerim. “Siz aynı sınıfta değil miydiniz?” diye soranlara, İlker “Yeliz 3 yaşında okula başladı” diye geyik yapar, pis! Bir türlü anlaşamıyoruz. Şu “gün alma” meselesini benim mantığım almıyor. İşime gelmiyor tabii : )
Ne diyecektim? Hıh geçen gün İlker’e Arca’nın yaşını sordum. “3 bitti, 4’ten gün alıyor” dedi. 4 mü? Ne zaman? Ne ara?
Hele ben? Tam bir “küçül de cebime gir!” modundayım. İlker’le anlaşamadığımız konuların başında bu gelir. Aynı yaştayız (hatta 11 gün yaşlıyım kendisinden :P) ama ona sorarlar 35 der ben hala 33 diye dudaklarımı büzerim. “Siz aynı sınıfta değil miydiniz?” diye soranlara, İlker “Yeliz 3 yaşında okula başladı” diye geyik yapar, pis! Bir türlü anlaşamıyoruz. Şu “gün alma” meselesini benim mantığım almıyor. İşime gelmiyor tabii : )
Ne diyecektim? Hıh geçen gün İlker’e Arca’nın yaşını sordum. “3 bitti, 4’ten gün alıyor” dedi. 4 mü? Ne zaman? Ne ara?
31 Mart 2012 Cumartesi
Doğum günü enflasyonu
Okulda doğum günü partisini sallamaya niyetliydim, taa ki Arca özel istekte bulunana kadar.
Dün işten erken çıktım. Haftalardır sallamadığım burun akıntısı ve baş ağrısının teşhisi bir de doktor tarafından kondu: Sinüzit. Var ya orta yaşa gelmeden blog işini bırakmalıyım yoksa gün aşırı yok oram ağrıyor, yok buram ağrıyor diye sızlanacağım.
Dün işten erken çıktım. Haftalardır sallamadığım burun akıntısı ve baş ağrısının teşhisi bir de doktor tarafından kondu: Sinüzit. Var ya orta yaşa gelmeden blog işini bırakmalıyım yoksa gün aşırı yok oram ağrıyor, yok buram ağrıyor diye sızlanacağım.
30 Mart 2012 Cuma
Vatandaş memnuncan* bildiriyor: Hizmet sektörü genişliyor!
"Müjdeler olsun hizmet sektörü genişliyor. Sadece bir otele veya lokantaya gittiğinizde hizmet aldığımız günler çok gerilerde kaldı.
Artık hak hukuk yok! Müşteriysen haklısın.
Artık hak hukuk yok! Müşteriysen haklısın.
Dumur diyalog #50
Okuldan dönüşte İlker’i kafalayıp Haribo aldırmış!
(ben okuldaki Eda naz’ın annesine kızıyorum, meğer bizim evde arkamdan iş çeviren müttefiklerim varmış!)
Kendisini zararlı olduğu konusunda bilgilendirmeye çalışıyorum.
Paketi de elinden bırakmıyor.
A: Ayı Winnie mi bu?
Y: Hayır Haribo.
(ben okuldaki Eda naz’ın annesine kızıyorum, meğer bizim evde arkamdan iş çeviren müttefiklerim varmış!)
Kendisini zararlı olduğu konusunda bilgilendirmeye çalışıyorum.
Paketi de elinden bırakmıyor.
A: Ayı Winnie mi bu?
Y: Hayır Haribo.
29 Mart 2012 Perşembe
Antin kuntin tariflere bulaşmadan bebeye yemek sevdirme sanatı
--- Başlığı okuyan acayip tüyolar vereceğimi sanıyorsa yanılıyor, beklentiyi yüksek tutmadan okuyacaksanız okuyun, sonra "bu ne be!!" diye burun kıvıranı çok pis tepelerim! ----
“Yemek” konu başlığı benim bam telim, ben kim olursa olsun zorla yemek yedirilmeye çalışılan insana üzülüyorum. Televizyon karşısında birbiri peşi sıra tıkıştırılan lokmalara, arkasından koşularak bir kaşık daha yedirilmeye çalışılan çocuklara çok dertleniyorum. Belki benzer muameleyi hala gördüğümdendir bilmiyorum.
Çocukluğumun derinliklerine tüpsüz dalmak lazım belki de. Aman vurgun yemeyelim :P
“Yemek” konu başlığı benim bam telim, ben kim olursa olsun zorla yemek yedirilmeye çalışılan insana üzülüyorum. Televizyon karşısında birbiri peşi sıra tıkıştırılan lokmalara, arkasından koşularak bir kaşık daha yedirilmeye çalışılan çocuklara çok dertleniyorum. Belki benzer muameleyi hala gördüğümdendir bilmiyorum.
Çocukluğumun derinliklerine tüpsüz dalmak lazım belki de. Aman vurgun yemeyelim :P
28 Mart 2012 Çarşamba
Dumur diyalog #49
Yemek yerken…
A: Eda Naz bugün bana böyle böyle vurdu.
(yüzüne vurarak gösteriyor)
Y: O sana vurunca, sen ne yaptın?
A: Eda Naz bugün bana böyle böyle vurdu.
(yüzüne vurarak gösteriyor)
Y: O sana vurunca, sen ne yaptın?
27 Mart 2012 Salı
"çok çalışmam lazım çoookk"
"Pazar günü toplandık gittik yazlığa. Çalıştırdı bunlar beni hem de çok pis çalıştırdılar.
Elime bir çomak verdiler, toprakları eşelettiler, solucan bul dediler. Burnuma kadar toprağın içine girdim bulamadım. Sonra beton parçalarını topla dediler. Topla topla bitmedi! Bir kuru kahvaltıya anamı ağlattınız allahsızlar!
Elime bir çomak verdiler, toprakları eşelettiler, solucan bul dediler. Burnuma kadar toprağın içine girdim bulamadım. Sonra beton parçalarını topla dediler. Topla topla bitmedi! Bir kuru kahvaltıya anamı ağlattınız allahsızlar!
26 Mart 2012 Pazartesi
Dumur diyalog #48
Babaanne, Arca, Yeliz, İlker arabada giderken...
A: Babam sen babaannenin oğlu olma bence!
A: Babam sen babaannenin oğlu olma bence!
Ortadoğu ve Balkanların en ... (2)
korkunç kuklasını gururla sunar, kaçarım:P
Yok yok kaçmayacağım:) Tabii fotoğrafa bakan kaçabilir, katiyen alınmam!
Yok yok kaçmayacağım:) Tabii fotoğrafa bakan kaçabilir, katiyen alınmam!
25 Mart 2012 Pazar
Ortadoğu ve Balkanların ... (1)
... hızlı gözlük seçeniyim, bu kategorideki birinciliği kimseye bırakmam.
Saatler ileri alındı, artık sabah ve akşam güneşe karşı araba kullanmak zorundayım. Malum güneş gözlüğü de kayıp... Canına yandığımın Tom Ford'u, nerelerdesin emektarım?
Saatler ileri alındı, artık sabah ve akşam güneşe karşı araba kullanmak zorundayım. Malum güneş gözlüğü de kayıp... Canına yandığımın Tom Ford'u, nerelerdesin emektarım?
24 Mart 2012 Cumartesi
Dumur diyalog #47
Sürekli yere vurduğu oyuncağını vurmadan oynamasıyla ilgili uyarırken;
Y: Arca oyuncağını bir defa daha yere vurursan, kaldıracağım, yarına kadar oynayamayacaksın.
A: Nereye kaldıracaksın?
Y: senin erişemeyeceğin bir yere.
A: Mesela?
Y: Arca oyuncağını bir defa daha yere vurursan, kaldıracağım, yarına kadar oynayamayacaksın.
A: Nereye kaldıracaksın?
Y: senin erişemeyeceğin bir yere.
A: Mesela?
23 Mart 2012 Cuma
“Babam eve gelecek mi?”
İlker’in bir süredir yazlıkla uğraştığından evle ilişiğinin kesildiğine dair şikayetlerde bulunmuştum. Olay benim açımdan pek tabii ki, ayak işlerinin hep bana kalmasından duyduğum rahatsızlıktı. Yoksa geç de olsa geliyor adam yav! Daha doğrusu geliyordu.
22 Mart 2012 Perşembe
Bizim oğlan anarşik mi olacak ne!
Dün akşam çok abarttığım (:P) klasik çalışan anne durumlarından sıyrılıp yarım saat erken çıktım ofisten. İlker akşam gelmeyecekti, meyve alınması gerekiyordu falan filan…
Neyse bizim mahallenin manavına uğradım. Her şey oradadır, o meydanda. Fırın, balıkçı, tuhafiye, mandıra, kırtasiye.... Dink! (ampul yanma ses efekti) Arca’nın resim defteri kalmamıştı, iyice kocamanından hani şu masasını kaplayanlardan (masaya geçiş yapamasın diye) büyük resim defteri aldım.
Neyse bizim mahallenin manavına uğradım. Her şey oradadır, o meydanda. Fırın, balıkçı, tuhafiye, mandıra, kırtasiye.... Dink! (ampul yanma ses efekti) Arca’nın resim defteri kalmamıştı, iyice kocamanından hani şu masasını kaplayanlardan (masaya geçiş yapamasın diye) büyük resim defteri aldım.
21 Mart 2012 Çarşamba
Bahar gelmiş haberim yok!
Evden çıkıp arabaya binen, ofiste inip, bütün gün gün yüzü görmeyen, akşam yine arabaya binip eve dönen kişi baharın geldiğini nasıl anlar?
a. google'ın sayfasından
b. Otoyolun kenarında açmış papatyalardan
c. yol kenarında çağla bademcilerin türemesinden
d. Otoyolun en rüzgar alan yerlerine tırmanmış uçurtma uçuran çocuklardan
e. İşten çıktığında artık karanlık olmamasından
a. google'ın sayfasından
b. Otoyolun kenarında açmış papatyalardan
c. yol kenarında çağla bademcilerin türemesinden
d. Otoyolun en rüzgar alan yerlerine tırmanmış uçurtma uçuran çocuklardan
e. İşten çıktığında artık karanlık olmamasından
“Bak İlker!”
İlker’i karşıma alıp cümleye bu şekilde başlıyorsam, sakat bir durum var demektir.
Muhterem kocam hemen anlar. Umumiyetle “despot” yapacağım konusunda kendisine brifing verme hazırlığındayımdır. Sükûnetle dinler.
“Bak İlker !”in arkasından ben dökülürüm…
Muhterem kocam hemen anlar. Umumiyetle “despot” yapacağım konusunda kendisine brifing verme hazırlığındayımdır. Sükûnetle dinler.
“Bak İlker !”in arkasından ben dökülürüm…
20 Mart 2012 Salı
Arca doğum günü partisi fotoğraf gösterimi
Görmemişin çocuğunun doğum günüsü olmuş tutmuş koparmış diyenlere "Benim bebem 2. yaşgününü kutlayamadı, hastanedeydi, hep arkadaşlarının pastalarının mumlarına üfledi! 3 haftadır da hastalıktan erteleniyor, kıyamam" şeklinde bir hastane ve hasta edebiyatı yaparım, gözünden yaş gelir şerefsizim!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)