Oradan bakınca, anlıyor gibi mi görünüyorum?
Tamam evet, Türkçe’m düzgündür. Noktalama işaretlerinin doğru kullanılmasına, anlatım bozukluklarına dikkat ederim, o kadar. Benimkisi dilbilgisinin matematiğine duyulan bir şefkat sadece.
Bana kısaca Türkçe’yi doğru kullanmaya çalışan bir “okuma - yazma meraklısı” denebilir.
7 Mayıs 2013 Salı
Perişanlar Sezon Finali (mi acaba?)
Salyası sümüğü eksik olmayan Arca cücesinin böyle böyle sezonu kapatacağını umuyorduk. Meğer fena halde yanılıyormuşuz. Araya bir film sıkıştıran yapımcılar, tatmin olmamış olacaklar ki muhteşem bir sezon finali tasarlamışlar, sağ olsunlar (!)
Evde nanemolla geçirilen hafta sonunun son gecesinin karanlığını “anneaaa kulağım ağrıyor” çığlıkları yırttı. Perişan ana önce yine oralı olmadı (ne geliyorsa başına bu görmezden gelmeler yüzünden geliyor zaten. “No spoon” deyince hastalıklar yok olmuyor yavrucuğum deprem vergisi mi bu!)
3 Mayıs 2013 Cuma
Ömrümün kalan yarısının ilk günleri Vol.2
Büyüdüler resmen! Sabah Nil’i aramam gerekti, Arca Berk ile görüşecekmiş, telefonda kim hangi arabayı getirsin sohbeti yapıldı.
Güya bu cüceleri sinemaya götürecektik, üç oğlan ile güne başlıyorsan gün asla planladığın gibi bitmez.
Güya bu cüceleri sinemaya götürecektik, üç oğlan ile güne başlıyorsan gün asla planladığın gibi bitmez.
Önce Agora’da yemek sonra Palmiye’de sinema, oradan Kipa’da alışveriş, Hayat’larla buluşma ve doğum günü kutlamasıyla sona eren bir gün yaşadık. Biz bunları yaşadık ama bizim oğlanlar için dün günlerden “AVM koridorlarında koşma” günüydü. Ve ayrıca yerlerde sürünme ve hatta tepişme…
2 Mayıs 2013 Perşembe
Ömrümün kalan yarısının ilk günleri Vol.1
Zatülcenp (bu ismi de çok seviyorum yav, ince hastalık tınısı var, sanırsın ki ben bir küçük hanfendüyüm ay neyse…) geçirdiğim hafta mal mal televizyona bakarken bir filme denk geldim. “Jane Austen kitap kulübü”. Beş kişi her biri farklı sebeplerle Jane Austen kitaplarını tartıştıkları bir kitap kulübünde buluşuyorlar. Her ay Austen’in bir kitabını okuyorlar ve aralarından biri ev sahibi oluyor. O kişinin evinde ya da misafir edeceği bir yerde toplanıp, yiyip içip kitabı konuşuyorlar.
Merak edenler için film budur: http://www.imdb.com/title/tt0866437/
Bizim de Nurturia’da kitap ve film kulübümüz var, ama sanal ortamda tartışmak, o elle tutulur atmosferi vermiyor sana. Ben kitapların bende bıraktıkları izleri blogumda da yazıyorum, diğer kitap kurtlarının yazılarını da okuyorum, sanal ortamda kitap tartışmak buna benziyor biraz da.
Merak edenler için film budur: http://www.imdb.com/title/tt0866437/
Bizim de Nurturia’da kitap ve film kulübümüz var, ama sanal ortamda tartışmak, o elle tutulur atmosferi vermiyor sana. Ben kitapların bende bıraktıkları izleri blogumda da yazıyorum, diğer kitap kurtlarının yazılarını da okuyorum, sanal ortamda kitap tartışmak buna benziyor biraz da.
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Yaş 35 yolun yarısı... Klişemi seveyim.
Hep böyle bir başlık atmak istemiştim eh insan ömründe bir defa 35 olduğuna göre bugüne kısmetmiş:)
30 Nisan 2013 Salı
Düğümlere Üfleyen Kadınlar
Kitap okurken özellikle de romansa elimdeki hemen casting çalışmalarına başlıyorum. Zihnimde karakterleri oturtmam için onlara bir görünüm bahşetmem lazım. Belki de bundan sebep okuduğum pek çok kitabın filmine tahammül edemiyorum çünkü benim casting'imi kullanmıyorlar, iş bilmezler n'olcak:P
Al işte, o Da Vinci'nin şifresi var ya, o film benim için fiyaskodur. Tom Hanks manyağı bir insan olabilirim ama o rolü George Clooney'e oynatmadılar. Hayır bir sor değil mi burada hazır casting var! Kadın da olmamış abicim. Nicole Kidman'ın kızıl saçlı hali ile resmettim ben o kadını, bu pek yanık kavruk bir şey.
Düğümlere Üfleyen Kadınlar da casting dehamdan (:P) kurtulamadılar.
Özellikle de Amira. Roman bir film olsaydı (ki bence güzel bir yol film olur) Amira’yı ilk satırlardan itibaren Rahma oynardı. "Rahma kim lan!" deme kardeş, al buradan oku. Daha Arap Baharı filan yoktu piyasada, biz tayfunlu bir Kore yazında tanışmıştık, sene 2007. Rahma tanıdığım tek Tunuslu kadın olduğu için değil, Amira’ya inanılmaz benzediği için. Acayip güzel, cıvıl cıvıl, çok dişi, çok tatlı bir hatundu Rahma. Ama bir o kadar da hırçın.
29 Nisan 2013 Pazartesi
Hareket bereket
Fucking mucking seviyorum dört yaşı. Didişiyoruz dikleniyoruz birbirimize, çoğu zaman iki inatçı keçiyiz bir köprüyü geçmeye çalışan ama seviyorum dört yaşı. Çünkü…
Dışarıda birlikte vakit geçirmek hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı.
Bu hafta sonu çok yoğun bir programımız vardı. Sabahın köründe kalkmamızı fırsata dönüştürdük ve kimseler uyanmadan market alışverişimizi yaptık. Saat daha on bir olmamışken biz eve dönmüş, etrafı toplamış ve günün geri kalanında ne yapacağımızı planlamıştık.
Dışarıda birlikte vakit geçirmek hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı.
Bu hafta sonu çok yoğun bir programımız vardı. Sabahın köründe kalkmamızı fırsata dönüştürdük ve kimseler uyanmadan market alışverişimizi yaptık. Saat daha on bir olmamışken biz eve dönmüş, etrafı toplamış ve günün geri kalanında ne yapacağımızı planlamıştık.
27 Nisan 2013 Cumartesi
"Ye sen ye de anlatayım"
Biri bana en kötü yönlerini say dese, "acelecilik" listenin başına kurulur.
Ve çok net söylüyorum, acelecilik ile annelik bir arada hiç cool değil. Pek özenilesi anne modelinde "sonuca değil sürece odaklanan" "süreçten zevk alan" ve "çocuğunu kendine değil, kendisini çocuğunun zamanına ayarlayan" gibi özellikler hemen göze çarpar. Ve evet doğru tahmin hiçbiri bende yok:) Demek ki ben özenilesi anne modeli değilim arkadaş, hadi anam şimdi sağ üstteki çarpı işaretine tıkla ve sonraki anne bloguna ışınlan.
Ve çok net söylüyorum, acelecilik ile annelik bir arada hiç cool değil. Pek özenilesi anne modelinde "sonuca değil sürece odaklanan" "süreçten zevk alan" ve "çocuğunu kendine değil, kendisini çocuğunun zamanına ayarlayan" gibi özellikler hemen göze çarpar. Ve evet doğru tahmin hiçbiri bende yok:) Demek ki ben özenilesi anne modeli değilim arkadaş, hadi anam şimdi sağ üstteki çarpı işaretine tıkla ve sonraki anne bloguna ışınlan.
25 Nisan 2013 Perşembe
Köpekler bale yapmaz
Önyargının ne kadar incitici olabileceği ve aslında ne kadar yanlış olduğu, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Birilerini kalıplara sokmaya çalışmanın o birileri için kalıbın dışına çıkmak bir tutkuya dönüşmüşse eğer, ne kadar boş olduğu ve o birilerinin kalıpları yıkmak adına ne olursa olsun mücadeleyi bırakmayacağı, sınır tanımayacağı ancak bu kadar neşeli anlatılabilirdi.
24 Nisan 2013 Çarşamba
Ruhunla yemek
Ne demiştik geçen yazıda? Yemek için yaşıyorsan, yemekten zevk aldığın için yiyorsan dikkat!
Ve güzel kardeşim dötünle yemeyeceksin, duygularını da yemeyeceksin, ruhunla yiyeceksin. Budur!
Yok lan iki yoga asanasıyla yogi olup ohmmmm edecek değilim.
Yemek konusundaki yanlışlarımı dürüstçe kabullendim.
Ve güzel kardeşim dötünle yemeyeceksin, duygularını da yemeyeceksin, ruhunla yiyeceksin. Budur!
Yok lan iki yoga asanasıyla yogi olup ohmmmm edecek değilim.
Yemek konusundaki yanlışlarımı dürüstçe kabullendim.
23 Nisan 2013 Salı
Yemek için yaşamak … ya da… Yaşamak için yemek … İşte bütün mesele bu!
Yaşamak için yemek yiyenlere lafım yok. Onlar zaten aç kalmayacak kadar yerler ve bu da bir sorun değildir, keşke hepimiz sadece yaşamak için yiyebilsek.
Benim derdim yemek için yaşamakla. Daha doğrusu yemek yemekten inanılmaz zevk almak ve sonunda ipin ucunu kaçırmakla. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama yazanın bir tespiti vardı, bundan kırk-elli yıl önce insanların sosyalleşmek için gittiği tiyatro, sinema gibi etkinliklerin yerini artık restoranlar aldı. Yemek yemek artık sosyalleşme aktivitesi oldu.
Benim derdim yemek için yaşamakla. Daha doğrusu yemek yemekten inanılmaz zevk almak ve sonunda ipin ucunu kaçırmakla. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama yazanın bir tespiti vardı, bundan kırk-elli yıl önce insanların sosyalleşmek için gittiği tiyatro, sinema gibi etkinliklerin yerini artık restoranlar aldı. Yemek yemek artık sosyalleşme aktivitesi oldu.
22 Nisan 2013 Pazartesi
Tıkla İndir, Tıkla Getirt!
26 ilde 128 mağazası ile sektöründe lider olan D&R, dr.com.tr ile kültür, sanat ve eğlence dünyasını bir tıkla evinize getiriyor. Reklam filmiyle online sipariş hizmetini duyuran D&R, kültür, sanat ve eğlenceye kısa yoldan ulaşmak isteyenler için internet sitesini yenilenen tasarımıyla hizmete sundu. Kitap, film, müzik, elektronik, oyun&konsol, dergi, kırtasiye, hobi&oyuncak, kişisel ürünler ve e-kitap kategorilerinde yer alan binlerce ürünü sipariş edebilme olanağı sunan D&R, teknolojinin sunduğu olanakları en iyi şekilde kullanarak müşterileriyle buluşturuyor.
İnternet sitesi dışında tablet ve akıllı telefonlar için tasarlanan mobil uygulamalarla tüm platformlarda hizmet veren dr.com.tr, hızlı ve kolay bir alışveriş imkanı sunuyor.
Ayrıca D&R ve DMC’nin işbirliğiyle yayın hayatına başlayan yasal internet müzik platformu "MUSICCLUB" ile 200.000 adet yerli şarkı ve binlerce albüm indirilebiliyor.
Kültür, sanat ve eğlencede zengin ürün çeşidine ulaşmak için siz de dr.com.tr’ye girin, tıklayıp indirin, tıklayıp getirtin.
Bir bumads advertorial içeriğidir.
İnternet sitesi dışında tablet ve akıllı telefonlar için tasarlanan mobil uygulamalarla tüm platformlarda hizmet veren dr.com.tr, hızlı ve kolay bir alışveriş imkanı sunuyor.
Ayrıca D&R ve DMC’nin işbirliğiyle yayın hayatına başlayan yasal internet müzik platformu "MUSICCLUB" ile 200.000 adet yerli şarkı ve binlerce albüm indirilebiliyor.
Kültür, sanat ve eğlencede zengin ürün çeşidine ulaşmak için siz de dr.com.tr’ye girin, tıklayıp indirin, tıklayıp getirtin.
Bir bumads advertorial içeriğidir.
Tespitim geldi Vol.5: Arca bir dokunma ve öpücük arsızı!
Belirsizlik sevmiyorum. Belirsizlik bünyeme gerginlik etkisi yapıyor. Kırılan dişimin ağrısından dişçiye gittiğimde, “dişlerini sıkıyor musun?” sorusuyla etkilerin tepkileri ayyuka çıktı. Evet, sıkıyorum ve bunu sadece ben yapmıyorum, biliyorum. Yetişkinlerin %70’i yapıyor, daha doğrusu yapıyormuş.
19 Nisan 2013 Cuma
Bu yoga matının başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi!
Her şey eve bir yoga matı getirmemle başladı.
İlker “aaa süper boyu da uzunmuş, yer egzersizlerinde iyi olur” “hey hoopp bu benim kardeş” demeye kalmadı, Arca imparatora (damperli devasa kamyon) mat rulosunu yüklemişti bile. Sonrası malum. Yer egzersizlerine henüz başlamamış İlker ile kaçak göçek yoga yapacağım diye tırmalayan Yeliz’den zilyon defa daha fazla matı sahiplenen bir yer cücesi. Evet arabalarının yoluymuş bu!
Oğlum diye demiyorum bu it herifin benim bedensel aktivite heveslerime uyguladığı terörden bıktım usandım. J.M. ile şiddeti yüksek, ağız dolusu küfürlü ilişkimizin bitmesine bir sebep benim muhtelif kaslarımdaki dayanılmaz ağırlarsa, diğer sebep Arca’nın yoğun muhalif lobileridir. Laf aramızda yapacak döt olsa, Arca’yı mı dinlerim!
İlker “aaa süper boyu da uzunmuş, yer egzersizlerinde iyi olur” “hey hoopp bu benim kardeş” demeye kalmadı, Arca imparatora (damperli devasa kamyon) mat rulosunu yüklemişti bile. Sonrası malum. Yer egzersizlerine henüz başlamamış İlker ile kaçak göçek yoga yapacağım diye tırmalayan Yeliz’den zilyon defa daha fazla matı sahiplenen bir yer cücesi. Evet arabalarının yoluymuş bu!
Oğlum diye demiyorum bu it herifin benim bedensel aktivite heveslerime uyguladığı terörden bıktım usandım. J.M. ile şiddeti yüksek, ağız dolusu küfürlü ilişkimizin bitmesine bir sebep benim muhtelif kaslarımdaki dayanılmaz ağırlarsa, diğer sebep Arca’nın yoğun muhalif lobileridir. Laf aramızda yapacak döt olsa, Arca’yı mı dinlerim!
17 Nisan 2013 Çarşamba
Sağlıklı yaşam hadi hoopp bir-kiii
Yıllık geleneksel “göbeem pörtledi!” “totom büyüdü” yakınmalarını müteakip “kilo vermeliyim” “sağlıklı beslenmeliyim” “hareket etmeliyim” cümleleri yeniden hayatımıza girdi sayın seyirciler.
Bunun yaz aylarının yaklaşmasıyla bir ilgisi yok! Tamamen göbeksel bir mevzu ve benim ömrü hayatımın hiçbir devresinde (gebelik hariç) böyle bir göbeğim olmadı. Sezaryandan sonra hemşireler şaşırmıştı düşün yani! An itibariyle bırak doğum sonrasını, resmen 4 aylık hamileyken olduğum kiloyu gösteriyor baskül.
Üstelik farkındayım her şeyin! Akşamları çiğdem-biraların, havaalanlarında patates-biraların, film izlerken patlamış mısır-biraların eseri bir göbeğim olduğunun pek ala farkındayım. Bira göbek yapan bir şeydir canlarım, hani bilmeyen varsa söyleyeyim. Akşam salata-çorba yemek, sabah nesfit ile kahvaltı yapmak yetmez. Ara öğününe birayı kattın mı o göbek çıkar!
Bunun yaz aylarının yaklaşmasıyla bir ilgisi yok! Tamamen göbeksel bir mevzu ve benim ömrü hayatımın hiçbir devresinde (gebelik hariç) böyle bir göbeğim olmadı. Sezaryandan sonra hemşireler şaşırmıştı düşün yani! An itibariyle bırak doğum sonrasını, resmen 4 aylık hamileyken olduğum kiloyu gösteriyor baskül.
Üstelik farkındayım her şeyin! Akşamları çiğdem-biraların, havaalanlarında patates-biraların, film izlerken patlamış mısır-biraların eseri bir göbeğim olduğunun pek ala farkındayım. Bira göbek yapan bir şeydir canlarım, hani bilmeyen varsa söyleyeyim. Akşam salata-çorba yemek, sabah nesfit ile kahvaltı yapmak yetmez. Ara öğününe birayı kattın mı o göbek çıkar!
16 Nisan 2013 Salı
15 Nisan 2013 Pazartesi
Var ya bu çocuk milleti adamı yalancı çıkarır.
Bık bık bık … bizim oğlan “Cesur Böğürtlen” kitabını iki okuttu, sattı, sevmedi, diye sağda solda bok atıp durdum kitaba. Yok efendim direkt mesaj veriyormuş. Yok “grup lideri” olmak meziyet miymiş? Çocuklar böyle direkt mesajları sevmezlermişmiş! Sonradan iyileşen kötü davranışlardan bahseden kitaplarda çocukların hangi davranışı örnek alacağı belli olmazmışmış… babababa
Al işte nerden bulduysa sakladığımyeri buldu, son favorisi bu kitap. Rezil oldum lan! Çeliştim lan kendimlen!
Al işte nerden bulduysa sakladığımyeri buldu, son favorisi bu kitap. Rezil oldum lan! Çeliştim lan kendimlen!
12 Nisan 2013 Cuma
Zaman
İşerken dişimi fırçalamakta olduğum o akşam fark ettim ve boş kalan elimle telefonu kaptığım gibi evernote’a bu anı kaydettim.
Tabii o zaman diş fırçasının klozetten uçacak mikroplardan korunabilmesi için iki küsür metre kadar uzakta durması gerektiği ile ilgili bilimsel makaleyi okumamıştım. Artık işerken fırçalamıyorum dişlerimi ve bir malikanede yaşamadığımdan iki küsür metrelik bir mesafe yaratmamın imkansızlığından dolayı fırçamı başka bir odada muhafaza ediyorum... desem de inanma puhahah
Ee ne demiştik, biz koşarken obua da çalabilen bir neslin neferleriyiz.
Kimi zaman bilgisayarın açılmasını beklerken telefondan şahsi maillerime okur halimi yakalıyorum. Elimde kitapla çorba karıştırdığım zamanlar hiç de az değil. Arca ile oynarken aklımda çoğu zaman başka bir iş var. Evdeyken bir işe başladığımda hiç bitmiyor, çünkü genelde yarıda kesilip başka bir işe yöneliyorum ve öncekini bitirmiş olduğumu sanıyorum. Arkamı döndüğümde yarım bırakılmış bir işle karşılaştım mı kendimi inanılmaz yorgun hissediyorum.
Tabii o zaman diş fırçasının klozetten uçacak mikroplardan korunabilmesi için iki küsür metre kadar uzakta durması gerektiği ile ilgili bilimsel makaleyi okumamıştım. Artık işerken fırçalamıyorum dişlerimi ve bir malikanede yaşamadığımdan iki küsür metrelik bir mesafe yaratmamın imkansızlığından dolayı fırçamı başka bir odada muhafaza ediyorum... desem de inanma puhahah
Ee ne demiştik, biz koşarken obua da çalabilen bir neslin neferleriyiz.
Kimi zaman bilgisayarın açılmasını beklerken telefondan şahsi maillerime okur halimi yakalıyorum. Elimde kitapla çorba karıştırdığım zamanlar hiç de az değil. Arca ile oynarken aklımda çoğu zaman başka bir iş var. Evdeyken bir işe başladığımda hiç bitmiyor, çünkü genelde yarıda kesilip başka bir işe yöneliyorum ve öncekini bitirmiş olduğumu sanıyorum. Arkamı döndüğümde yarım bırakılmış bir işle karşılaştım mı kendimi inanılmaz yorgun hissediyorum.
11 Nisan 2013 Perşembe
Dumur diyalog #98
--- Artık açıkladığına göre yazabilirim :P ---
Akşam yemekte ilkere hülya hamileymiş dedim.
Arca: kim hamileymiş
Y: hülya
A: bebek mi doğuracak
Y: evet
A: annem hülya tunaya neden bebek doğuruyor
Akşam yemekte ilkere hülya hamileymiş dedim.
Arca: kim hamileymiş
Y: hülya
A: bebek mi doğuracak
Y: evet
A: annem hülya tunaya neden bebek doğuruyor
10 Nisan 2013 Çarşamba
Şimdi gel de bu blogu imha etme!
Bizim oğlan çok komik yav. Harbiden diyorum bak. Hareketlerine koparsın gülmekten. Geçen parka gittik. Aşağıdakine gidecekmişiz, niyeyse? Neyse gittik, orada kendine arkadaş yaptı, yarım saat oynadılar, yoruldu.
Dönerken diğer parkın önünden geçiyoruz, zınk diye durdu. “Burada da oynayacağım” dedi. İyi de yavrum yorulmadın mıydı sen? Yorulmamışmış. Oturdum bir banka, uzaktan izliyorum. Katiyen oyuncaklara binmiyor, diğer çocuklarla kaynaşmıyor. Allah Allah var bir iş ama ne?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)