An itibariyle manzaram budur. Daha doğrusu bu satırları
yazarken… Osurmaya bile bok gibi para alan İtalyanlar wireless konusunda da
kendileri gösterdiler ve geceliği dudak uçuklatan cinsinden bir meblağa
kaldığımız otelin wirelessı pek tabii ki ücrete dahil değildi. Bundan sebep blog yazımı worde yazıyorum, eh haliyle geç yayınlıyorum. Ama Allah için
Centrale di bilmem ne manzaralı odam var, Allah için… Aldıkları paranın sebebi
buysa, ben bu manzaraya bakarım.
22 Mart 2014 Cumartesi
21 Mart 2014 Cuma
Özgürlüğümüz kısıtlanamaz
Bu bir ortak yayındır. Bu konuya duyarlı birçok blogda bugün bu yazıyı göreceksiniz.
***
Özgürlüğümüz kısıtlanamaz
#TwitterBlockedinTurkey
#TwitterBlockedinTurkey
T.C. AnayasasıVIII. DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA HÜRRİYETİ
Madde 26Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma haklarına sahiptir.
Dün gece yarısı ülkemizde anayasa ihlal edilmiştir. Uluslar arası bir sosyal paylaşım ağı olan Twitter’a erişim farklı mahkeme kararları ile engellenmiş, halkın kendisini ifade etme ve haber alma özgürlüğü kısıtlanmıştır.
T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan dün Bursa’da düzenlediği seçim mitinginde “Twitter mwitter, hepsinin kökünü kazıyacağız Uluslararası camia şöyle der, böyle der hiç umurumda değil. Herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü görecek.” dedikten ve Başbakanlık Basın Müşavirliği’nin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bazı linklerin kaldırılmasına ilişkin mahkemelerden çıkarmış oldukları kararların uygulanması konusunda Twitter yetkililerinin duyarsız kaldıkları bir süreç söz konusudur. Mahkeme kararlarını umursamama, hukukun gereğini yerine getirmeme biçimindeki bu tutumda bir değişiklik gözlenmemesi halinde, vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için teknik olarak, Twitter’e erişimin engellenmesinden başka çare kalmayabileceği belirtilmektedir” açıklamasından sadece bir kaç saat sonra gece yarısı Twitter’a Türkiye’den erişim yasaklanmıştır. Internet servis sağlayıcılarına ulaşan mahkeme kararları ile Twitter’a ülke sınırları içinden erişim kapatılmış, mobil cihazlarda kullanılan 3G erişimi de aynı şekilde engellenmiştir.
Yasakların ve sansürün bir çözüm olmadığını, sosyal medyanın susturulamayacağını, özgürlüklerin sansür yoluyla kısıtlanamayacağını herkesin görmesi, bilmesi gerekir. Bunu dün gece Twitter yasaklandıktan kısa bir süre sonra DNS ayarlarında değişiklik yaparak veya VPN, Hotspot Shield gibi bazı programlar üzerinden mecraya giren milyonlarca Türk kullanıcısı da göstermiştir.
Sayıları 12 milyona yaklaşan Türkiyeli Twitter kullanıcıları #TwitterBlockedinTurkey etiketiyle konuyu bir saat içinde Twitter’da dünya çapında en çok konuşulan etikete taşımış,farklı etiketlerle gece boyunca TT listesinde kalarak, dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Yasaklamadan sonraki ilk 4 saat içinde 2,5 milyondan fazla Türkçe tweet gönderildiği hesaplanmaktadır. Şu anda dünya basını Türkiye’deki Twitter yasağını öncelikli haber olarak vermekte, bunun özgürlükleri baltalama yönünde bir girişim olduğunu söylemektedir.
Biz, ülkemizin geleceğini oluşturacak çocukları yetiştiren anne babalar olarak Gezi Parkı direnişi ile tırmanan ve 17 Aralık süreciyle hızlanan şiddet ve sansür uygulamalarını esefle izlemekteyiz. Türkiye’nin gerçek demokrasiden gün be gün uzaklaşmasından, meclisinden medyasına, emniyet güçlerinden yargısına kadar her türlü sistemin çivisinin çıkmış olmasından derin bir endişe duymaktayız.
Dün geceki yasak kararıyla Türkiye dünya üzerinde Twitter’a erişimin engellendiği Çin dışındaki tek ülke olmuştur. Bunun utancı ve ayıbı bu yasağı getirmeye cesaret edenlere ait olmakla birlikte, ağırlığını omuzlarımızda taşımaktayız.
Bu ülkenin gelecek nesillerinin özgür bireyler olarak büyümesini en çok isteyen ve bunun için emek veren anne babalar olarak hükümetin son aylarda giderek artan baskıcı tavırlarını kabul etmiyor ve bu sansürü şiddetle kınıyoruz.
Herkesi gerek internet üzerinden, gerekse etrafımıza bu durumu anlatarak konuyu protesto etmeye ve nihai olarak da 30 Mart 2014 Pazar günü yapılacak olan yerel seçimlerde vatandaşlık hak ve sorumluluğu olan oy kullanma görevini mutlaka yerine getirmeye davet ediyoruz.
Blogger Anne ve Babalar
19 Mart 2014 Çarşamba
Kefir mucizesi
Bu yazıyı yazmak için Arca’nın hasta olmasını bekledim. Daha doğrusu ana babasından en az birinin aklının ucundan dilinin ucundan “ne zamandır hasta olmuyor” lafının geçmesini. Sağ olsun benim dilimi ısırmadan aklımdan bile geçirmeyeceğim bu sihirli şom cümleyi İlker söyledi, “senin kefir işe yarıyor galiba” diye de ekledi, “ay İlkerrr” dememe kalmadı, Arca ateşlendi. Büyü bozulduğuna göre özgürce yazabilirim.
Ocak ayıydı sanırım, İstanbul’dayım. Arca’nın ateşinin katiyen düşmediği o hastalık, muhtemelen gripti. İlker’in ardından Arca da hastalanmış ve ben günübirlik gidip dönecekken ilave bir toplantı sebebi ile bir gece kalmak zorunda kalmışım. Aklım Arca’da ama en azından Elvan’da kalıyorum, arkadaşımı göreceğim tesellisi var. Elvan’a vardığımda annesiyle telefonda konuşuyordu, selamlar, sevgiler… Nurgül teyze Elvan’a tembihliyordu, “o kefirden ver Yeliz’e, içirsin Arca’ya” diyordu.
17 Mart 2014 Pazartesi
Gündemle başa çıkma yolları
Kolay değil. Hemen her gece bir tape bir rezillik bir pislikle karşı karşıyayız aylardır. Bu memleketin sülalesini.... Ben diyemiyorum desem de inanma. Çok ağır küfrediyorum, allahıma bin şükür küfür bakımından fukaralığımız yok. Akıl, muhakeme bakımından da yok...
Bugün İzmir seçim turistlerini ağırladı. Seçmen taşımacılığı yeni bir sektör olmuş, şahane! Ankara'dan Melih Gökçek bayraklarıyla katılan yurdum insanı vardı, Beylikdüzü belediyesinin otobüslerine teşekkürler. İki kilometre araç kuyruğu oldu İzmir girişinde. Buyur geldin hoşgeldin, bir biramızı iç bir midyemizi kumrumuzu ye, denize nazır hatıra fotoğrafı çektir ama evlerinden tencere tava çalanlara "Yunan tohumu, ortalık o...." diye haykırma İzmirlilere, ayıptır.
Binali Yıldırım, miting alanındakilere "İzmir'e hoşgeldiniz" diyerek zaten İzmir mitinginde İzmirli olmadığını cümle aleme ilan etmiş oldu. Gel gör ki kalabalık yeterli bulunmamış olacak, twitter'da İzmir yerine Rod Steward'ın Cobacabana konserinin fotoğrafları paylaşıldı.
Hayır, Rod Steward İzmir BBB adayıydı da biz mi anlamamıştık?
Onu bırak Menderes Aydın'lı değil miydi ne ara İzmirli oldu rahmetli?
Bir de İzmir Manisa arası zaten 15 dakika, nasıl 15 dakikaya indireceksin?
Onu geçtim 45 dakikalık Çeşme İzmir arasını 3 saat daha kısaltmak? İzmir havası mı çarptı, bu neyin kafası?
Otobüslerle uzak diyarlardan gelenler ne der bilmem ama biz İzmirliler ayçekirdeğine çiğdem, simite gevrek, koyun sürüsüne koyun sürüsü, hırsıza hırsız, katile katil der, kurabiyeyi adama yediririz.
Gündemle başa çıkma yollarının ilkini okudunuz. Gülmezseniz, gülemezseniz zor çünkü.
Mesela Berkin'in, üstüne Burak'ın ve polis memurunun ölümleri kilitledi. Gülmek ne kelime? Çocuğumuza sarılırken utanır olduk. Yaşamaktan utanır olduk günlerce.
Bugün İzmir seçim turistlerini ağırladı. Seçmen taşımacılığı yeni bir sektör olmuş, şahane! Ankara'dan Melih Gökçek bayraklarıyla katılan yurdum insanı vardı, Beylikdüzü belediyesinin otobüslerine teşekkürler. İki kilometre araç kuyruğu oldu İzmir girişinde. Buyur geldin hoşgeldin, bir biramızı iç bir midyemizi kumrumuzu ye, denize nazır hatıra fotoğrafı çektir ama evlerinden tencere tava çalanlara "Yunan tohumu, ortalık o...." diye haykırma İzmirlilere, ayıptır.
Binali Yıldırım, miting alanındakilere "İzmir'e hoşgeldiniz" diyerek zaten İzmir mitinginde İzmirli olmadığını cümle aleme ilan etmiş oldu. Gel gör ki kalabalık yeterli bulunmamış olacak, twitter'da İzmir yerine Rod Steward'ın Cobacabana konserinin fotoğrafları paylaşıldı.
Hayır, Rod Steward İzmir BBB adayıydı da biz mi anlamamıştık?
Onu bırak Menderes Aydın'lı değil miydi ne ara İzmirli oldu rahmetli?
Bir de İzmir Manisa arası zaten 15 dakika, nasıl 15 dakikaya indireceksin?
Onu geçtim 45 dakikalık Çeşme İzmir arasını 3 saat daha kısaltmak? İzmir havası mı çarptı, bu neyin kafası?
Otobüslerle uzak diyarlardan gelenler ne der bilmem ama biz İzmirliler ayçekirdeğine çiğdem, simite gevrek, koyun sürüsüne koyun sürüsü, hırsıza hırsız, katile katil der, kurabiyeyi adama yediririz.
Gündemle başa çıkma yollarının ilkini okudunuz. Gülmezseniz, gülemezseniz zor çünkü.
Mesela Berkin'in, üstüne Burak'ın ve polis memurunun ölümleri kilitledi. Gülmek ne kelime? Çocuğumuza sarılırken utanır olduk. Yaşamaktan utanır olduk günlerce.
15 Mart 2014 Cumartesi
SiyAh beyAz #KurabiYe
1,5 su bardağı un, yarım su bardağı pudra şekeri, 125 gr tereyağı, 1 yumurta, 1 paket vanilya, 1 paket vanilya 80 gr bitter çikolata ve can hıraş "kurabiye" hamuru yoğurmayı seven bir gençlik yeterli:)
İyice yoğurulan hamuru bir saat buzdolabında dinlendirip un serpilmiş tezgahta merdaneyle açıyoruz, istediğimiz kalıplarla kalıbını çıkarıyoruz. Arca çeşit seviyor, her kalıba sokuyor kurabiyeleri, biz de 180 C 'ye ayarladığımız fırına veriyoruz.
BeyAzın yanına siyAh yakışır, bitter çikolatayı benmari usülü eritiyoruz.
11 Mart 2014 Salı
Sıcak ekmek gibi...
Sabah saatleri dün...
Arca tuvalete kalkmış üşümüş yanımıza girivermiş.
Isınınca bir keyiflendi ki sorma!
"Annem yorganın altı sıcacıkmış sıcak ekmek gibi!" Pek hoşuma gitti bu benzetme. En sevdiğimiz şeylere benzetiriz değil mi hoşumuza giden şeyleri?
Bu sabah aklıma geldi bu anı. Dondu kaldı gülümsemem.
Bundan sonra o anı aklıma geldikçe ekmek almaya çıkan çocukların öldürüldüğü bir ülkede yaşamanın utancıyla suskunlaşacağım.
Onlar utanacak mı? Başını öne eğecek mi emri verenler?
Çalarken bile dilinizden düşürmediğiniz allahınızdan bulun, o arkasına sığındığınız sandık mezarınız olsun.
8 Mart 2014 Cumartesi
Çocuklara cinsellik nasıl anlatılır?
"Anne bebekler nasıl oluyor?"
Tataaamm işte beklenen yok yav beklenmeyen soru! Hazırlıksız yakalayan saçmalatan konu.
Bizim model tam da kendisinden bekleneceği gibi tam zamanında beş yaşını henüz birkaç gün geçmişken sordu. Ve nasıl olduysa ben hazırlıksız hissettim kendimi. Alelade bir günün önemsiz bir zamanında mutfakta alakasız bir takım işlerle meşgulken. Allahtan salaklaşmadım. Süre istedim. Bu konu hakkında sana daha düzgün bilgi vermek için kitaplar getireceğim, dedim.
Emekçi kadınlar günü
Bugün "emekçi" kadınlar günü yanlış olmasın. Evinde işinde hayatın her alanında emeğiyle var olan kadınların günü. Çok ağır konuşasım var, son on yılda yüzde binlerle ifade edilen kadın katliamı artışından, cinskırımdan bahsedebilirim ama yok hayır bugün canım çemkirmek istemiyor. Bugün annemden sonra, ablamdan sonra, bağda bahçede iki büklüm çalışan anneannemden sonra bana emeğiyle çalışkanlığı ile örnek bir kadından bahsetmek istiyorum. İlkerin annesi. Kör enstitülerinden mezun bir öğretmen annenin öğretmen kızı.
7 Mart 2014 Cuma
“EEE NİYE İŞE GİDİYORSUN O ZAMAN?”
Arca ile meslekler hakkında sohbet ediyorduk.
Ne olmak istediğine karar veremiyordu. Tamirci olmak istemişti bir süre. Sorgulayan gözlerini gözlerime dikerek tepkimi ölçmüştü. Umumiyetle tepkim aynıdır, tamirciye de, itfaiyeciye de, astronota da… “Ne istersen onu olabilirsin!”
Bu aralar tamircilikten vazgeçmiş durumda. Ancak hala bir kararsızlık var üzerinde. Metro şoförü olmayı çok istiyormuş ama metroyu o kadar hızlı kullanabilmeyi başaracağından emin olamıyormuş. Sanırım şu anda hemen gidip şoför olabileceğini sanıyor, büyümesi gerektiğine aklı ermiyor.
6 Mart 2014 Perşembe
Nerden başlasam nasıl anlatsam.... Hmm tamam "Malafrena"dan!
Böyle yazmaya bir ara verince bünye, refleks olarak yazılmamış ama zihinde dönüp durmuş satırların özetini çıkarmak istiyor. Benim bünye biraz böyle boşver sen...
Yazmayalı okuyordum. Yazmayalı demek haksızlık aslında birkaç günden fazla ara vermişliğim yok. Lakin benim yazma hızımda bir blogger için duraklama dönemine girdiğimizi inkar edecek değilim. Nerde o günde üç posta post girmeler... hey gidi...
Parmaklarım klavyeye değdi mi, hep sakıncalı şeyler yazmak geliy
Yazmayalı okuyordum. Yazmayalı demek haksızlık aslında birkaç günden fazla ara vermişliğim yok. Lakin benim yazma hızımda bir blogger için duraklama dönemine girdiğimizi inkar edecek değilim. Nerde o günde üç posta post girmeler... hey gidi...
Parmaklarım klavyeye değdi mi, hep sakıncalı şeyler yazmak geliy
4 Mart 2014 Salı
Dumur diyalog #119
Arca ile annesi yolda yürümektedirler, Arca durduk yere, "Carlos ruiz zafon"
Y: Ha!?!
A: Yazar
Y: Ha?!?
A: Rüzgarın gölgesi
(ezberlemiş bana satıyor, çakma entellektüel)
--------------------
(ezberlemiş bana satıyor, çakma entellektüel)
--------------------
2 Mart 2014 Pazar
Yalnız yapayalnız
Bilgisayarın şarjı bitti iki parmak daktilo yazar gibi ipadden yazıyorum, hani git şarja tak aleti adam gibi yaz değil mi? Değil... Bu da böyle üşengeçliğin anormalitesi.
Geçtiğimiz haftalarda Litvanya'dan misafirler vardı. Adamlar dört günlerini İstanbul'a ayırmışlar. Boşver dedik toplantı dediğin bir günde biter. Ne yaptılar ne ettiler üç gece kaldılar. İstanbulu da vesileyle gezdiler. Vay be .... Ben Bratislava'ya utanmasam günübirliğine gidip gelecektim. Bir de maşallah acayip iştahlı adamlar. Öğlen antep lokantasındaki son çiğ köfte savaşı o kadar hoşumuza gitti ki aldık bir de balığa götürdük. Allah seni inandırsın indirim almak için yırtındığım Çinlileri bi yere götürmek içimden gelmiyor, yemiyorlar iştahsız tipler, rakıdan da anlamıyorlar peh! Neyse bu Litvanyalılar bir container mal bile almayacaklar ama yemekten anlıyorlar dedik, rakıyı bizden çok içeceklerini hiç düşünmemiştik. Sohbetleri de süper! "Baltık yolu"nu anlattılar. Biliyon mu bacım? Yok ben bilmiyordum. Ne?! Şaşırdın mı? Genel kültürde zirveye oynadığımı hiç söylemedim. Sonradan sonradan öğreniyoruz işte.
26 Şubat 2014 Çarşamba
Burç magazini
Arkadaş ben bu oğlan balık burcu olmasaydı yav, ıyk mıyk
diye senelerdir atıp tutuyorum da…
Balık burcu olup da okuyanlar… alınmaca gücenmece yook. Iyk
yani.
Bir öyle bir böyle. Adam saniyenin onda biri kadar bir süre
halet-i ruhiyesini değiştirebiliyor. Dakikada sekiz ayrı mimik icra edebiliyor.
İnadın babasını yapıyor. Ve çok pis kıvırıyor. Yani bu çocuk benden olamaz
dedirtecek her türlü meziyet bunda!
25 Şubat 2014 Salı
milyonlar
Çocuğuz… Akhisar’a gidiyoruz, on beş tatilin eğlencesi. Gece
geç yatmaların, erken yenen akşam yemeğinin ardından anneannemin uykuluk dediği
gece soba üstünde ısıtılmış ekmek üstü salçaların zamanı… Şehrin merkezindeydi
evleri. Parkın karşısı. Yeni öğrenmeye başladığımız İngilizcemizle Park Avenue
derdik ablamla. Gün boyu anonslar duyulurdu caddede. “Kırmızı paltolu beş
yaşlarında bir çocuk kaybolmuştur, annesi emniyete gelsin”dir, “bilmem kim eşrafından
bilmem kim vefat etmiştir, cenazesi öğle namazını müteakip”… Sohbetlerimiz sık
sık kesilirdi anonslarla biz de kulak kesilirdik.
Nereden aklına geldi dersen…
24 Şubat 2014 Pazartesi
Çocuk
Umumiyetle gıcıksın. Çoğu zaman inatçı.
İstediğin olmadığında çok ama çok agresif olabiliyorsun ve herkesi kontrolün altına almaya çabalıyorsun. Çok sinir bozucu bir durum haberin olsun.
İstediğin olmadığında çok ama çok agresif olabiliyorsun ve herkesi kontrolün altına almaya çabalıyorsun. Çok sinir bozucu bir durum haberin olsun.
21 Şubat 2014 Cuma
18 Şubat 2014 Salı
Balık
Her şeyin bir zamanı mı var ne? Ne yani harbiden arkadaş ne
iş?
Bizim Arca cücesi Allah seni inandırsın 350 gr çipurayı bir
oturuşta yerdi. Yaş 1,5 hadi bilemedin 2.
Öyle ki artık o “hamileyken en çok ne yersen katı gıdaya
geçen çocuk onu yer” şeklindeki şehir efsanesinin safsata olduğunu
düşünecektik. Zira ben hamileliğim süresince balığa öyle hasret kaldım ki bu
cüceye bana balık yedirtmediği için kıl olmuş, omega 3 haplarına dadanmaya
karar vermiştim. Hadi ama bu efsane gerçek olsa benim bebem süt diye değil
nutellaaa diye ağlardı. O yüzden üzerinde fazla durmaya gerek yok:)
17 Şubat 2014 Pazartesi
Beğendi yatağında deniz mahsulleri sote
Ablam geçen gün instagramdan şahane bir karikatür göndermiş.
Koptum yeminle!
Evet günün çorbası mutfağında benzer görüntüler yaşanıyor bu
ara. Ama ben unutsam her şeyde olduğu gibi sosyal medyadaki bu aktifliğimde de
destekleyici olan muhterem unutmuyor, pişiriyoruz sonra koy bunu instagrama
diyor. Hatta kimi zaman nasıl bir açıdan çekeceğimi söylüyor, hatta ve hatta instagrama
koyacağım fotoğrafları bizzat kendisi çekiyor.
Bir beni çekmiyor allahsız. Selfie çekeceğim diye canım çıktı yeminle. Ki ben buna dedim kocam dedim muhterem dedim, haberim yokmuş gibi çek panpa dedim, okurken ne bileyim bebemle oynarken… takipçilerim selfie selfie bıktılar dedim, beni bir tam açıdan da seyre dalsınlar dedim, benim o makyajla bile bir halta benzemeyen makyaj bloggerlarından neyim eksik dedim, gencim:P güzelim :P dedim yok dinletemedim.
16 Şubat 2014 Pazar
Rüzgarın Gölgesi
An itibariyle… İlker Sugar Crush oynuyor, Arca deli
sorularıyla babasının sabrına ömür testi yapıyor ve İlker bazen Arca’nın
kendisini ziyadesiyle yorduğundan yakınıyor. Ben? Sindim okuma köşesine, ışığı
bile açmıyorum beni unutmuş olmalarını umuyorum. Zira yaklaşık yarım saat önce
Arca’ya “bu benim dinlenme saatim bana ilişme” şeklinde ültimatom vermiştim.
Beni okuyor sanıyorlar, ama ben sosyal medyada fittiri dünya:P Hava da karardı
hafiften açtım bilgisayarı.
Parmaklarım deli yazmak istiyor, zihnim sürekli neler
yazacağıma karar vermekle meşgul. Ben ise…
Evet yakalandım. Arca geldi ve “aa annem ne yazıyorsun? Ben
de yazacağım!” diyerek tepeme çıktı, götüyle kendine koltukta yer açtı ve göz
açıp kapayana kadar beni koltuktan şutladı. Hadi bilgisayarı alıp sineyim başka
köşeye diye düşünürken görmezden gelmem mümkün olmasın diye salonun orta yerine
yığdığım ve İlker’in gün içinde bir kısmını yaptığı ama yarısından fazlası bana
göz kırpan çamaşır sepeti ile göz göze geldik. Dün aynı saatlerde kitabın son
sayfaları ütüye – tabii ki – tercih edilmişti. Bugün sepetin dibinin görülmesi
gerekiyordu. Gördüm.
Yani bu paragraftan itibaren Arca’nın beni koltuktan
şutladığı zamanın üzerinden epeyce geçmiş bulunuyor. Ne yaptın dersen… Efendime
söyleyeyim…
11 Şubat 2014 Salı
Bu ara
Mola mı verdim ne:)
Dönüşüm muhteşem olacak gibi bir beklentiye girilsin istemem zira yok öyle bişey.
Sadece bu aralar anlatacak çok şeyi ama yazacak mecali olmayan bir insanım. Zamansızlık değil takatsizlik diyelim:)
Misal dün akşam on civarı uyumuştum. Üstelik bir otel odasında tek başıma okuyabilir, buraya aklımdaki ve not defterimdeki zilyon tane konu hakkında yazabilir hatta açık televizyona aptalca bakabilirdim. Hayır sadece uyudum.
Bu aralar işler yoğun...
Arca zırt pırt öksürük burun akıntısı gibi şikayetlerle tarafımdan küfürü yiyor.
NA iki haftalığına izinli yer cücesi bir anneanne bir babaanne takılıyor.
Öylle işte...
Ha geçen gece rüyamda birini öldürdüm ellerimle kim bilmiyorum. Kafayı yiyecektim!
Okuduğum kitap mı kanıma girdi ne!?
Kitap nefis bu arada "rüzgarın gölgesi". Anlatarım sonra...
Sonra İlker denizden iskorpitler kalamarlar tezgahtan da karidesler kapmış İlker & Yeliz işbirliği ile bir yemek yapmışız offff tarifini vereceğim kesin:) biz bu ilkerle çocukta çuvallamış olabiliriz ama mutfakta süperiz tevazu gösteremeyeceğim:)
Kitap kulübü için blog hazırlıyorum bu arada...
Ay görüyor musun hiç boş durmuyorum:)
Ve kahvaltıda Litvanyadan gelen misafirlerimle buluşmam lazım. Onları da anlatacağım...
Neyse hadi ben kaçtım!
Telefondan yazılmış bu postun yazım hataları için özür diler okuyanların fözlerinden öperim:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)