Masa ve sandalye seçimi mutfak dekorasyonu için oldukça önemlidir. Mutfağınızda şık bir görünüm
yaratmak, yemek yediğiniz ve misafirleri ağırladığınız yere estetik bir görünüm kazandırmak için doğru
masa ve sandalye takımlarını seçmeniz gerekir. Bu seçimi kendi zevkinize veya mutfağın genel
dekorasyonuna uygun bir biçimde yaparak şık bir uyum yaratabilirsiniz.
Masa ve sandalye seçiminde görsellik kadar malzeme kalitesine de dikkat etmeniz gerekir. Mutfakta
kullandığınız malzemelerin küflenme, çürüme, paslanma gibi deformasyonlara uğramaması sağlığınız
açısından son derece önemlidir. Ayrıca yemek yediğiniz yüzeylerin kolay temizlenebilir olmasına da önem
vermeniz gerekir. Bu bakımdan mutfağınız için sandalye ve masa alırken tercih ettiğiniz mağazaya dikkat
etmelisiniz.
Türkiye’nin ilk ev dekorasyonu sitesi olan Evmanya’nın kataloglarında mutfak dekorasyonu için harika
ürünler bulunuyor. Site üzerinden mutfak için masa ve sandalyeye ulaşabilir ve zevkinize uygun,
kullanışlı sandalye takımları bulabilirsiniz. Firma kataloglarında klasik yemek odası takımlarından minimal
ve modern bir şekilde dizayn edilmiş takımlara kadar birçok mobilya takımı yer almaktadır.
Evmanya’da bulacağınız yemek masası takımları mutfağınızda olduğu kadar balkon, teras, salon gibi
alanlarda da şık bir görünüm yaratacaktır. Eğer yemek masası takımlarınızı yalnızca çeşitli öğünlerde veya
misafir ağırlarken kullanmak istiyorsanız açılır-kapanır masaları ve üst üste konulabilen sandalyeleri tercih
edebilirsiniz. Bu eşyalar kullanılmadıkları zaman yer kaplamayacak şekilde tasarlanmıştır.
Yemek masası takımları seçerken görsellik kadar dikkat etmeniz gereken bazı unsurlar bulunuyor.
Öncelikle besin konulan yüzeylerin kolay temizlenebilir olması gerekir. Ayrıca küflenme, çürüme,
paslanma gibi dezenformasyonlar gerçekleşmemelidir. Evmanya tarafından satışa sunulan yemek masası
takımlarının tamamı kaliteli malzemeden imal edilmekte ve hijyenik bir kullanım olanağı sağlamaktadır.
Firma katalogları üzerinden mutfak için masa ve sandalyeye ulaşabilir ve onları güvenle kullanabilirsiniz.
Farklı zevklere hitap eden eşya takımlarıyla bilinen Evmanya, birbirinden güzel yemek masası takımlarını
beğeninize sunuyor. Yapmanız gereken tek şey beğendiğiniz ürünü internet üzerinden seçmek ve sipariş
vermek. Satın aldığınız ürün veya ürün takımı kısa sürede adresinize ulaştırılacaktır. Evmanya kalitesinden
memnun kalacağınızdan emin olabilirsiniz.
20 Şubat 2016 Cumartesi
19 Şubat 2016 Cuma
geldiği gibi
Akşam
Arca uyuduktan sonra kahve yaptım, İlker kendisi için kaydettiğim Poyraz
Karayel dizisini izlerken ben de Napoli Romanları serisinin üçüncüsünü okuyordum.
Televizyon açıkken bile okunabilen kitapları seviyorum.
Elena’nın var olma
çabasını okumak beni kendi gerçeğimle yüzleştirdi. Birinin annesi ve birinin
eşi olmak için mi okuyor, kendimizi yetiştiriyorduk? Neden hiçbir erkek birinin
babası ve birinin eşi olmuyordu da bu birinin bir şeysi olma sorgulamasını biz
yükleniyorduk?
18 Şubat 2016 Perşembe
Hal gidişat
Ülkenin durumu malum. Hani
o ülkeden ne yapıp edip gitmeli diyenler var ya, ben onlara hiç kızmıyorum,
onları yadırgamıyor, yargılamıyorum. Devletin hemen hiçbir kurumuna
güvenmiyorsan, oyuna sahip çıkmaya mecbursan, en basitinden, sabah çıkıp ancak
bomba patlamazsa evine dönebileceğini düşünüyorsan, ülken herkese kafa tutuyor,
her komşunla kavgalıysa, huzur ortamın yoksa, ne kadar kabuğuna çekilebilirsin?
Hafta başı iki gün İstanbul’daydım, orada büyük resmi daha iyi görüyorsun.
Çıkış yolu bulamadığımız noktada kendi işimize bakalım, güvenli zırhımızın
içinde yaşayıp gidelim noktasına geldik. Çünkü başka şansımız yok, bizden daha
büyük bir şeyler var ve biz kendimizi korumak istiyorsak en azından ruh
sağlığımızı, sınır çekmeliyiz. Şimdilik o kadar.
Kendime bazen çok
kızıyorum. İyi okullarda okumuşuz ama vizyon sahibi olamamışız, diyorum.
Üniversiteden sonra yurtdışında okumak için çabalayan birçok arkadaşımı tiyatro
seyreder gibi seyrettim. Çok net hatırlıyorum. Onlara da altın tabakta
sunulmadı ki fırsatlar, ellerinden geleni yaptılar. Ben bunu bile yapmadım.
Tembellikten, belki özgüvensizlikten ama bence en çok vizyonsuzluktan. Olurdu
olmazdı bilemem, ama denemedim bile. Neyse en azından geç de olsa farkındayız
artık, bundan sebep oğlanı yurtdışında öğrenimini devam ettirebilme şansı hangi
okuldaysa ona verdik:) Olur olmaz bilemem, ona kalmış, biz elimizden geleni
yapalım da…
17 Şubat 2016 Çarşamba
kısa #14: başımız sağ olsun.
Arca maç izlerken uyuyakalmıştı (her zamanki gibi). Elimde telefon biraz sosyal medyaya bakayım dedim. Garip bir yavaşlık var. Kablosuz bağlantıyı bıraktım, 3G denedim, aynı. Facebook aynı, twitter aynı. Normal bir ülkede yaşıyor olsaydık, genel bir internet arızasına bağlardım ama hayır, burası Türkiye, burada sosyal medya bağlanma sorunu yaşıyorsa, bir olay olmuştur.
Olmuş. Ankara.
Kim yapmış, kim ölmüş, ölenler kimlerdenmiş(!) ... Bunlar bana detay artık. İlgilenmiyorum. Televizyonda saçmalayan bıyıklı bir adam 28 ölü dedi, allah rahmet eylesin.
Bu olayların tek faili vardır, o da işini beceremeyen, eline yüzüne bulaştıran yetkililerdir. Bundan evvel yüzlerce insanımız ve bugün vefat eden 28 insanımızın vebali utanmadan o koltuklara nazik popolarını koymaya devam edenlerindir.
Başımız sağ olsun.
12 Şubat 2016 Cuma
Dumur diyalog #155
Y: Arca yarın sütün son kullanma tarihi, akşam iç tamam mı?
A: Hepsini içemezsem sütlü tatlı yaparız.
Y: İyi fikir. Ne yapalım?
A: Kurabiye!
(Bazen bizim oğlanın kafası çalışıyor demek için aceleci davranıyorum, kurabiye ne ya?)
.................
A: Hepsini içemezsem sütlü tatlı yaparız.
Y: İyi fikir. Ne yapalım?
A: Kurabiye!
(Bazen bizim oğlanın kafası çalışıyor demek için aceleci davranıyorum, kurabiye ne ya?)
.................
10 Şubat 2016 Çarşamba
İstanbul'da çocukla tatil: Kidzania, Legoland, Sealife, Jurassic Land
Zeynep’le
çocukları İstanbul’da açılan Legoland’e götürme fikrinin ilk ne zaman
şekillendiğini hatırlamıyorum. Sömestr tatili olsun dedik, bir nevi karne
hediyesi gibi. Sadece Legoland’e değil Kidzania ve bunun gibi çocukların seveceği
ve İzmir’de olmayan oyun/etkinlik merkezlerine gidecektik. Hatta kocaları
bırakalım, anne çocuk olarak gidelim, hem daha az maliyetli olur diye düşündük.
Toplu taşıma ile ulaşımı sağlardık, fazla da kalmayacaktık zaten üç gün
yeterdi. Akşamları çocukları erken uyuttuk mu, otel odasında ayağımızı uzatır
şarabımızı yudumlarken sohbet ederdik… Şahane bir plan!
9 Şubat 2016 Salı
Esra Erol, Foucault, edebiyat
Survivor’ın ilk bölümü. Her ortalama Türk ailesi gibi geçtik televizyonun karşısına bakıyoruz. Bence televizyon izlemek değil, televizyon bakmak diye bir eylem olmalı. Zira izlemek biraz daha komplike bir şey, televizyon ise çok da kafanı yormadan “bakmak”la da rahatlıkla beynine kaydedeceğin mesajlarla dolu.
Neyse…
Benim muhterem, hemen birini işaret etti, “benim stilim” (ya da aynı konseptli başka bir program) programında yarışmacıydı bu, dedi. Nasıl ya? Diyecek oldum sustum. İlker televizyonda yayınlanan reality show’ların hemen hepsini izler. Ütopyayı da, evlendirme programlarını da.
8 Şubat 2016 Pazartesi
Arca ve spor
Arca’ya bazen üzülüyorum. Bence onun için hayat zor.
Çünkü karşısında sürekli “konuş evladım, meramını düzgünce anlat,
mızıldanma” deyip duran ebeveynleri var. Garip bir hayal dünyasından onu
sürekli çıkaran tipler bunlar. Karakter yapılarımız hiç benzemiyor. Tamam zaten
o bir birey, bağımsız bir birey tabii ki benzemeyecek de, zıtlıklar yoruyor. Uzlaşmaz
bir döngünün içinde debelenip duruyoruz. Biz muhteremle tüm farklılıklarımıza
rağmen asgaride buluşabilen insanlarız. Ailenin diğer üyesindeki bu aykırılık
da neyin nesi?
Ota boka ağlıyor. Bazen gel yavrum ağla için açılsın diyorum da bazen de eh
be çocuğum buna da ağlanır mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Hemen dudak
bükülsün, hemen gözler dolsun. Tüm neşesine rağmen hassas ve melankolik bir
yapısı var.
Diyorum ya, hayat onun için zor. Küçük balık burcu…
5 Şubat 2016 Cuma
Kendini değerli hissetmek
Çocuklarımıza vereceğimiz en önemli şey nedir?
Koşulsuz ve sınırsız sevgi?
Sıcak huzurlu bir yuva?
Tabii ki hepsi ama hepsinden değerlisi “değer”. Evet, değer vermeliyiz. Kendisinin değerli olduğunu hissettirmeliyiz ki kendisini sevsin. Yetişkinliğinde de kendisini seven bir birey olsun. İnsan kendisini severse, kendi kaderini eline alacak cesareti bulur. Cesaret ise, körü körüne korkusuzluk değildir. Cahiller ve ahmaklar korkusuz olur, cesur insanlar ise korkularına rağmen eyleme geçerler. Cesaret, korkulara rağmen eyleme geçebilmektir.
Bu aralar çok fazla kişisel gelişim kitabı okuduğum belli oluyor mu? İhtiyacım varsa demek…
29 Ocak 2016 Cuma
ondan bundan şundan
Değişik bir şey oldu.
Masalı paylaşmam onu herkese armağan etmem beni müthiş hafifletti. Okuyanlar
beğendiklerini söylediler ve ne güzel temennilerde bulundular. Ve hatta çocuklarına okuduklarını ve çocukların da sevdiklerini söylediler:) Çok
teşekkürler:) Sanırım bundan daha büyük bir mutluluk olamazdı.
Sevgili Secce, bir kız bir oğlan blogundan tanıyorsunuz onu, yayınevlerini tekrar
denemem gerektiğini söyledi mesela, hiç de itiraz etmedim, tekrar
gönderdim. Sonra fikrine güvendiğim arkadaşlarıma gönderdim. Masal Arca için yazılmıştı, burayı okuyanların ve beğenenlerin
çocuklarına armağan edilmişti, bir yayınevi de getir resimleyelim ve
yayınlayalım derse, o zaman daha fazla çocuğa resimlerle ulaşmış olur. O kadar…
Arca çok hasta. Pazar
akşamından beri ateş düşmedi. Sadece ilaçlarla biraz düşüyor o kadar. Burun
akıntısı, öksürük… Artık en son İlker dün aldı doktora götürdü. Grip testi
negatif çıktı. Boğaz kültürü sonucuna göre antibiyotiğe başlayabilir. Yarın
İstanbul’a gidiyor olmasaydık, bu kadar gerilmezdik ya, neyse…
27 Ocak 2016 Çarşamba
Dört yıl önceki şahsıma sevgiyle... Artık özgürsün.
Bir süredir
yazıştığım bir arkadaşım var. Hayır, birbirimizi hiç görmedik, hiç tanışmadık. Bloga
“adsız” yorum bırakan B. , bir gün bana bir e-mail yazdı. Zamanlama o kadar müthişti
ve o kadar ihtiyaç duyduğum şeydi ki, resmen sarıldım. Her canlıya “bütün
sevgimi sana vericem” diyerek cıcığını çıkarırcasına sarılan Elmayra adında bir
çizgi film karakteri vardır ya işte onu gözünüzde canlandırın. Elmayra benim!
26 Ocak 2016 Salı
Kitap yorumu: Büyük Sihir // bölüm 2
Elizabeth Gilbert’in TED Talks’taki konuşmasından bahsetmiştim.
O konuşma beni Büyük Sihir isimli kitabıyla buluşturdu. Ne tesadüf ki, kitap Türkiye’de daha yeni yayınlanmış.
--- LAN yoksa bir pazarlama stratejisinin kurbanı mı oldum lan! ---
O konuşma beni Büyük Sihir isimli kitabıyla buluşturdu. Ne tesadüf ki, kitap Türkiye’de daha yeni yayınlanmış.
--- LAN yoksa bir pazarlama stratejisinin kurbanı mı oldum lan! ---
Kitap yorumu: Büyük Sihir // bölüm 1
Kaptan Düşükdon'un maceralarında maceranın
kendisine gelesiye kadar birkaç "önce şu" öyküyü okursunuz. Tamam,
anlatacaktır ama "önce şu" öyküyü anlatmalıdır.
Bir Kaptan Düşükdon macerası vaat etmiyorsam da benim de ilgi
çekici bir maceram var, o yüzden az önce bitirdiğim Büyük Sihir isimli kitabı
anlatmadan "önce şu" olayı okuyun, diyeceğim, sonra “sadede gel
kadın, ne çok konuştun” demeyesiniz.
22 Ocak 2016 Cuma
Kariyerinizi nasıl alırsınız? Makro, mikro, multiple?
Her yıl iki defa
uğradığım göz doktorum, şahsına münhasır birisi. Özgeçmişinin sonunda “evliyim,
bir çocuk babasıyım ve kelim” yazarak günümü müthiş şenlendirmişti. Göz
sağlığıma önem verdiğimden ya da doktorumun eğlenceli mizacından dolayı yılda
iki defa gitmiyorum kontrole. Sağlık sigortasına kaktırdığım lenslerim altı
ayda bir bitiyor da o yüzden gidiyorum. Muayene gerçekte en fazla yedi dakika
sürüyor ama sohbet uzuyor.
Geçen yine sohbet
sırasında nerede çalıştığımı, kaç senedir çalıştığımı filan sordu. Genelde on
iki sene deyince insanlar şaşırıyor.
Genç gösterdiğim için
değil, biliyorum. Şimdiki trendin aksine aynı yerde kök saldığım düşünüldüğü
için. Şimdi trend “mikro kariyer”, üç sene bir yerde iki sene bir yerde
çalışmak… Dikey bir kariyer planı değil, nerede para nerede daha iyi imkanlar
oraya geçiş üzerine kurulu bir kariyer yapısı var artık. Belki jenerasyonun
yapısı ile ilgili, hiçbir şeyden tam tatmin olmayan bir nesil geldi bizden
sonra. Bir taraftan şirketler de böyle bir kariyer yolu benimseyenleri tercih
ediyor, sonuçta maliyetler herkesin malumu.
Ama benim anlatacağım
kariyer tipi mikro kariyer değil, bu trend bile geçmek üzere. Biz fosil olduk:)
21 Ocak 2016 Perşembe
M Treni Patti Smith
"Lütfen sonsuza dek kalın. Gitmeyin. Büyümeyin”
Arca'nın bu ara iyice büyüyen ve koca bir adamınki gibi kokan ayaklarından nefret ediyorum. Bebekken yaptığımız gibi burnuma sokuyor ve kıkır kıkır gülmemizi bekliyor. Ama ben sinir oluyorum. Halbuki onlar benim çocuğumun en sevdiğim yeriydi.Lanet olsun büyüyor.
20 Ocak 2016 Çarşamba
Kadın Girişimciler: Elit Meze
Çalışan kadınların halini
yine en iyi kadınlar anlar.
O hiç görülmeyen fark
edilmeyen ev işlerinin nasıl kotarıldığını, çalışsın çalışmasın en iyi kadınlar
bilir.
Özellikle de yemek. “Ne
pişirsem?”
“Misafir gelecek ne ikram
etsem?”
Bizim evde ne
pişireceğimize de misafir geldiğinde ne ikram edeceğimize de – pişirmek de
dahil – gönüllü dahil olan bir muhterem var ama peki her evde muhterem var mı?
Yok.
19 Ocak 2016 Salı
Kitap yorumu: Anne, Baba ve Çocuk Arasında
Paylaşmak iyidir. Birilerine bir faydam olur mu, düşüncesi
ile yaptığım paylaşımların çok büyük kısmından ben bir şeyler öğrenerek çıktım.
Örneğin "ebeveyn kitapları gerekli mi" ve "ebeveyn kitaplarıgerekli" derken onlarca kitapla tanışma fırsatı bulacağımı hiç
bilmiyordum. Ama buldum. Mesela "koşulsuz ebeveynlik"... Mesela
"Anne, baba ve çocuk arasında"...
Fikirlerine çok güvendiğim birkaç arkadaşım tarafından
önerilince, derhal edindim "Anne, baba ve çocuk arasında" kitabını ve
sanırım bu kitabı okumak yaptığım en iyi şeylerden biriydi. Şimdiye kadar
okuduğum pek çok kitabın bu kitaptan esinlenmiş olduğunu fark ettim. Eleştirel
bakış açısı ile öne çıkan "koşulsuz ebeveynlik" ise, Haim G. Ginott
ve kitabını çok olumlu anlatıyordu.
Okurken onlarca sayfa işaretlemişim. Bugün, okumamın üzerinden haftalar geçmişken, kitap hakkında birkaç kelam edeyim istedim ve işaretlediğim sayfalar arasında hangisini alıntılasam bilemedim.
Okurken onlarca sayfa işaretlemişim. Bugün, okumamın üzerinden haftalar geçmişken, kitap hakkında birkaç kelam edeyim istedim ve işaretlediğim sayfalar arasında hangisini alıntılasam bilemedim.
18 Ocak 2016 Pazartesi
Çocuklarda müzik eğitimi
Çocuğunuz müzik eğitimi alıyor mu? Bir müzik aleti çalmak
için ders alıyor mu? Neden? Neden çocuğunuza müzik aleti çalmak üzere ders
aldırıyorsunuz? Neden hem çocuğunuzun hem de kendinizin değerli vaktinin bir
kısmını bu işe ayırıyorsunuz?
Yeteneği olsun olmasın, çocukların bir müzik aleti çalması
çok önemlidir. Her çocuk müzik yeteneği ile doğmayabilir, her altı yaşında
piyano dersi almaya başlayan çocuk Fazıl Say olacak diye bir kaide de
yoktur. O halde amaç ne? Açıkçası ben Arca'nın müzisyen halasının
yönlendirmesine ayak uydurdum, onun bu konudaki tecrübelerine güvendim,
ellerine teslim ettim. Ancak olayın sadece çocuğumun piyano çalmasından başka
bir boyutta olduğunu fark ettiğimden beri farklı düşünüyorum.
17 Ocak 2016 Pazar
kısa #13 : Sınır
Arca uyudu. Muhterem kocam yeni oyuncağı Apple TV ile ilgileniyor bana bizim kuşağın çok iyi hatırlayacağı "karışık kaset"imsi müthiş bir şarkı arşivi hazırlıyor. Nefis şarkılar, hemen hepsi üniversite yıllarımızda dinlediklerimizden ve sanırım o yıllardan beridir benim müzikle hiçbir ilgim olmamış. Son on senedir ne dinliyorsun desen, bakar kalırım. Tamam var birkaç sanatçı ama anılarıma katkıları olmadığından olsa gerek, gönül bağım yok. Bak şimdi U2'dan One çalıyor hey yavrum hey. Laf aramızda muhteremle ikimizin şarkısı olur. Neden? Bilmiyorum, bu olsun bari dediydik galiba.
Benim halimse işte tam da bu!
13 Ocak 2016 Çarşamba
Neyi dilediğine dikkat etmek lazım
Metro ile EVKA-3
istikametine gelirken sağda, istikametten dönerken solda, Sanayi ile Bölge durakları arasında,
bir zeytinlik çıkıverir karşına. Uçsuz bucaksız. Bana bizimkilerin memleketini,
Akhisar’ı hatırlatır. Zeytincilik Araştırma Enstitüsü orası. Ben her gün
önünden geçerken – hava da güzelse – ah şu yoldan bir yürüyecek vaktim olsa, ne
keyifli yol derdim.
Al işte! Geçen cuma yürüdüm.
Hem de yetinmedim, Bölge’den de Bornova’ya kadar yürüdüm. Hay ben o yürüyeyim
diyen dillerimi!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)