27 Nisan 2013 Cumartesi

"Ye sen ye de anlatayım"

Biri bana en kötü yönlerini say dese, "acelecilik" listenin başına kurulur.

Ve çok net söylüyorum, acelecilik ile annelik bir arada hiç cool değil. Pek özenilesi anne modelinde "sonuca değil sürece odaklanan" "süreçten zevk alan" ve "çocuğunu kendine değil, kendisini çocuğunun zamanına ayarlayan" gibi özellikler hemen göze çarpar. Ve evet doğru tahmin hiçbiri bende yok:) Demek ki ben özenilesi anne modeli değilim arkadaş, hadi anam şimdi sağ üstteki çarpı işaretine tıkla ve sonraki anne bloguna ışınlan.

25 Nisan 2013 Perşembe

Köpekler bale yapmaz


Önyargının ne kadar incitici olabileceği ve aslında ne kadar yanlış olduğu, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Birilerini kalıplara sokmaya çalışmanın o birileri için kalıbın dışına çıkmak bir tutkuya dönüşmüşse eğer, ne kadar boş olduğu ve o birilerinin kalıpları yıkmak adına ne olursa olsun mücadeleyi bırakmayacağı, sınır tanımayacağı ancak bu kadar neşeli anlatılabilirdi.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Ruhunla yemek

Ne demiştik geçen yazıda? Yemek için yaşıyorsan, yemekten zevk aldığın için yiyorsan dikkat!

Ve güzel kardeşim dötünle yemeyeceksin, duygularını da yemeyeceksin, ruhunla yiyeceksin. Budur!

Yok lan iki yoga asanasıyla yogi olup ohmmmm edecek değilim.

Yemek konusundaki yanlışlarımı dürüstçe kabullendim.

23 Nisan 2013 Salı

Yemek için yaşamak … ya da… Yaşamak için yemek … İşte bütün mesele bu!

Yaşamak için yemek yiyenlere lafım yok. Onlar zaten aç kalmayacak kadar yerler ve bu da bir sorun değildir, keşke hepimiz sadece yaşamak için yiyebilsek.

Benim derdim yemek için yaşamakla. Daha doğrusu yemek yemekten inanılmaz zevk almak ve sonunda ipin ucunu kaçırmakla. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama yazanın bir tespiti vardı, bundan kırk-elli yıl önce insanların sosyalleşmek için gittiği tiyatro, sinema gibi etkinliklerin yerini artık restoranlar aldı. Yemek yemek artık sosyalleşme aktivitesi oldu.

22 Nisan 2013 Pazartesi

Tıkla İndir, Tıkla Getirt!

26 ilde 128 mağazası ile sektöründe lider olan D&R, dr.com.tr ile kültür, sanat ve eğlence dünyasını bir tıkla evinize getiriyor. Reklam filmiyle online sipariş hizmetini duyuran D&R, kültür, sanat ve eğlenceye kısa yoldan ulaşmak isteyenler için internet sitesini yenilenen tasarımıyla hizmete sundu. Kitap, film, müzik, elektronik, oyun&konsol, dergi, kırtasiye, hobi&oyuncak, kişisel ürünler ve  e-kitap kategorilerinde yer alan binlerce ürünü sipariş edebilme olanağı sunan D&R, teknolojinin sunduğu olanakları en iyi şekilde kullanarak müşterileriyle buluşturuyor.

İnternet sitesi dışında tablet ve akıllı telefonlar için tasarlanan mobil uygulamalarla tüm platformlarda hizmet veren dr.com.tr, hızlı ve kolay bir alışveriş imkanı sunuyor.

Ayrıca D&R ve DMC’nin işbirliğiyle yayın hayatına başlayan yasal internet müzik platformu "MUSICCLUB" ile 200.000 adet yerli şarkı ve binlerce albüm indirilebiliyor.

Kültür, sanat ve eğlencede zengin ürün çeşidine ulaşmak için siz de dr.com.tr’ye girin, tıklayıp indirin, tıklayıp getirtin.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Tespitim geldi Vol.5: Arca bir dokunma ve öpücük arsızı!

Belirsizlik sevmiyorum. Belirsizlik bünyeme gerginlik etkisi yapıyor. Kırılan dişimin ağrısından dişçiye gittiğimde, “dişlerini sıkıyor musun?” sorusuyla etkilerin tepkileri ayyuka çıktı. Evet, sıkıyorum ve bunu sadece ben yapmıyorum, biliyorum. Yetişkinlerin %70’i yapıyor, daha doğrusu yapıyormuş.

19 Nisan 2013 Cuma

Bu yoga matının başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi!

Her şey eve bir yoga matı getirmemle başladı.

İlker “aaa süper boyu da uzunmuş, yer egzersizlerinde iyi olur” “hey hoopp bu benim kardeş” demeye kalmadı, Arca imparatora (damperli devasa kamyon) mat rulosunu yüklemişti bile. Sonrası malum. Yer egzersizlerine henüz başlamamış İlker ile kaçak göçek yoga yapacağım diye tırmalayan Yeliz’den zilyon defa daha fazla matı sahiplenen bir yer cücesi. Evet arabalarının yoluymuş bu!

Oğlum diye demiyorum bu it herifin benim bedensel aktivite heveslerime uyguladığı terörden bıktım usandım. J.M. ile şiddeti yüksek, ağız dolusu küfürlü ilişkimizin bitmesine bir sebep benim muhtelif kaslarımdaki dayanılmaz ağırlarsa, diğer sebep Arca’nın yoğun muhalif lobileridir. Laf aramızda yapacak döt olsa, Arca’yı mı dinlerim!

17 Nisan 2013 Çarşamba

Sağlıklı yaşam hadi hoopp bir-kiii

Yıllık geleneksel “göbeem pörtledi!” “totom büyüdü” yakınmalarını müteakip “kilo vermeliyim” “sağlıklı beslenmeliyim” “hareket etmeliyim” cümleleri yeniden hayatımıza girdi sayın seyirciler.

Bunun yaz aylarının yaklaşmasıyla bir ilgisi yok! Tamamen göbeksel bir mevzu ve benim ömrü hayatımın hiçbir devresinde (gebelik hariç) böyle bir göbeğim olmadı. Sezaryandan sonra hemşireler şaşırmıştı düşün yani! An itibariyle bırak doğum sonrasını, resmen 4 aylık hamileyken olduğum kiloyu gösteriyor baskül.

Üstelik farkındayım her şeyin! Akşamları çiğdem-biraların, havaalanlarında patates-biraların, film izlerken patlamış mısır-biraların eseri bir göbeğim olduğunun pek ala farkındayım. Bira göbek yapan bir şeydir canlarım, hani bilmeyen varsa söyleyeyim. Akşam salata-çorba yemek, sabah nesfit ile kahvaltı yapmak yetmez. Ara öğününe birayı kattın mı o göbek çıkar!

15 Nisan 2013 Pazartesi

Var ya bu çocuk milleti adamı yalancı çıkarır.

Bık bık bık … bizim oğlan “Cesur Böğürtlen” kitabını iki okuttu, sattı, sevmedi, diye sağda solda bok atıp durdum kitaba. Yok efendim direkt mesaj veriyormuş. Yok “grup lideri” olmak meziyet miymiş? Çocuklar böyle direkt mesajları sevmezlermişmiş! Sonradan iyileşen kötü davranışlardan bahseden kitaplarda çocukların hangi davranışı örnek alacağı belli olmazmışmış… babababa

Al işte nerden bulduysa sakladığımyeri buldu, son favorisi bu kitap. Rezil oldum lan! Çeliştim lan kendimlen!

12 Nisan 2013 Cuma

Zaman

İşerken dişimi fırçalamakta olduğum o akşam fark ettim ve boş kalan elimle telefonu kaptığım gibi evernote’a bu anı kaydettim.

Tabii o zaman diş fırçasının klozetten uçacak mikroplardan korunabilmesi için iki küsür metre kadar uzakta durması gerektiği ile ilgili bilimsel makaleyi okumamıştım. Artık işerken fırçalamıyorum dişlerimi ve bir malikanede yaşamadığımdan iki küsür metrelik bir mesafe yaratmamın imkansızlığından dolayı fırçamı başka bir odada muhafaza ediyorum... desem de inanma puhahah

Ee ne demiştik, biz koşarken obua da çalabilen bir neslin neferleriyiz.

Kimi zaman bilgisayarın açılmasını beklerken telefondan şahsi maillerime okur halimi yakalıyorum. Elimde kitapla çorba karıştırdığım zamanlar hiç de az değil. Arca ile oynarken aklımda çoğu zaman başka bir iş var. Evdeyken bir işe başladığımda hiç bitmiyor, çünkü genelde yarıda kesilip başka bir işe yöneliyorum ve öncekini bitirmiş olduğumu sanıyorum. Arkamı döndüğümde yarım bırakılmış bir işle karşılaştım mı kendimi inanılmaz yorgun hissediyorum.

11 Nisan 2013 Perşembe

Dumur diyalog #98

--- Artık açıkladığına göre yazabilirim :P ---

Akşam yemekte ilkere hülya hamileymiş dedim.
Arca: kim hamileymiş
Y: hülya
A: bebek mi doğuracak
Y: evet
A: annem hülya tunaya neden bebek doğuruyor

10 Nisan 2013 Çarşamba

Şimdi gel de bu blogu imha etme!

Bizim oğlan çok komik yav. Harbiden diyorum bak. Hareketlerine koparsın gülmekten. Geçen parka gittik. Aşağıdakine gidecekmişiz, niyeyse? Neyse gittik, orada kendine arkadaş yaptı, yarım saat oynadılar, yoruldu.
Dönerken diğer parkın önünden geçiyoruz, zınk diye durdu. “Burada da oynayacağım” dedi. İyi de yavrum yorulmadın mıydı sen? Yorulmamışmış. Oturdum bir banka, uzaktan izliyorum. Katiyen oyuncaklara binmiyor, diğer çocuklarla kaynaşmıyor. Allah Allah var bir iş ama ne?

9 Nisan 2013 Salı

Anne baba ve diğer ölümcül şeyler

Bir akşam yayılmışız kanepeye, İlker’le televizyona bakıyoruz, yetenek yarışması var ekranda. Sahneye küçük bir çocuk çıktı. Dört yaşındaymış, adını hatırlamıyorum ama çok sevimli bir çocuktu. Bateri çalıyor. Önce gıcık oldum, çocukların böyle yarışmalara sokulması canımı sıkıyor. İzlemeyelim diyorum hatta.

Çocuk hayret verici derece iyi çalıyor, o ayrı. Asıl dikkat çekici olan inanılmaz zevk alıyor yaptığı şeyden. Sahneden inme zamanı gelmiş olmasına rağmen şunu da çalmak istiyor, bunu da çalmak istiyor, bir türlü bırakamıyor bateriyi.

İşte o dört yaşındaki çocuk çözmüş olayı, dedim içimden. Çözmüş, senin benim gibi para kazanmak için çalışmayacak hayatı boyunca, zevk aldığı için yapacak o bateri çalma işini.

İşini çok iyi yapmak yetmez. Yaptığın işi seveceksin.

8 Nisan 2013 Pazartesi

250 gr tuzlu çağla badem

Çok boktan hissettiğin zamanlar olur hani, hani geçmiş on senenin muhasebesini yaptığında birkaç pişmanlık arka arkaya sıralandı mı, daral gelir. Hani hava da lodos da iyice bastı mı, hönküre hönkere ağlayasın gelir. İki damla gözyaşı süzülmesin diye salak saçma şeylerle ilgilenmeye çalışırsın.

İşte öyle zamanlarda hiç soru sormadan arabayı kenara çekip sana bir torba tuzlu çağla badem alacak bir insanın olacak abicim. Yoksa inan ki bu hayat çekilmez!

5 Nisan 2013 Cuma

"Kırmızı kanatlı baykuş" vs. "Yavru Baykuşlar"

Feridun Oral’ın kitaplarını çok severim. Gerçi Baloncu Dede ve Üç küçük yaramaz kitabındaki paragraflık cümleleri okurken nefesim kesildiğinde, Feridun Oral öykülerini Sara Şahinkanata metne döktürse, kendisi de sadece resimlese diye ukalalık yapmıştım. Ne haddime ama ne yapalım hissiyat böyle

Kırmızı Kanatlı Baykuş”ta adamı oksijensizlikten götürecek kadar uzun cümleler yok. Arkadaşlık üzerine yazılmış.
 

Baykuş henüz yavru olduğundan kanatları kırmızıya dönüşmemiş, uçamıyor ve canı çok sıkılıyor. Bir gün bir fare ile dost oluyorlar. Fare baykuşun kanatlarını kırmızı yapmak için elinden geleni ardına koymuyor. Gel gör ki başaramıyor. Sonunda zamanı geldiğinde baykuşun kanatları güçleniyor ve tüyleri kıpkırmızı oluyor.

4 Nisan 2013 Perşembe

Köpekler bale yapmaz : ntvmsnbc.com'da kitap tavsiyesi

ntvmsnbc.com Anne-çocuk köşesinde yeni yazı çıktı : http://www.ntvmsnbc.com/id/25432556/

Evvelden öle bayıla okuduğumuz "Gergedanlar Krep Yemez" kitabının yazr-çizer-tercüman ekibinde şahane bir bir kitap.

Önyargılar, kalıplar ve kalıbına sığmayan bir köpeğin mücadelesinin öyküsü:)

Keyifli okumalar

Yemek buldun mu ye, dayak buldun mu kaç!

" Yemek buldun mu ye, dayak buldun mu kaç!"

Babamın felsefesidir. Bir de “bir kafaya bir duman gerek” var ki, yedi sene boyunca her sigara yakışımda bahanem olmuştur.

Ben sigarayı bırakalı neredeyse on sene oldu, o nerde bir “gavur cigarası” bulsa (umumiyetle İlker’den bulur) yakar bir tane. Eee ne demişler? Bir kafaya bir duman gerek!

2 Nisan 2013 Salı

An itibariyle

Yağını tuzunu yaladığım barnaklarımlan bu postu yazıyorum telefondan. (Yazmadan duramayan manyak kadın profili. Gerçi ntvmsnbc.com'daki editörüm benden memnun, seyahate çıkmazdan evvel iki haftalık kitap yazısı gönderdim. :))

An itibariyle bir lüksü yaşamaktayım. Uçağa binmeden az önce bir bardak bira ile bir sepet patates:) yanına MOMO :)

Momo bizim kitap kulübünün ilk kitabı bayıldım ama yorumlarımı kulüp toplantısından sonra yani diğer üyelerin de fikirlerini arakladıktan sonra bildireceğim:)

Arca'nın dizanterisine geçmiş olsun diyen dostlarımı tek tek öperim. Son aldığım duyumlara göre ateş yok, kaka normal görünümlü ancak çiş içinde çözünebilen cinstenmiş:) yani bir sonraki perişanlığımıza kadar asayiş berkemal:)

Senin ne işin var istanbulda diye merak edenler için söyleyeyim derneğin alt komisyonunda kanun çıkarmakla meşguldüm, bana bundan sonra kısaca "kanuni sultan yeliz" diyebilir klimaların yeni yönetmeliği ile ilgili başınız sıkışırsa tarafıma başvurabilirsiniz:)

"Bu sizin için son çağrıdır" anonsunu duymadan da kapıya gitsem iyi olacak.

“Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm!” *

Havaalanına erkenden gitmişim, bira-patates ile iki toplantılı günün stresini atıyorum, bir taraftan da maillerime bakıyorum. İzmirli anneler grubunun içinden bir kitap kulübü fikrinin doğduğu günlerdi. Fikre ilk atlayanlardan, adımı listeye ilk yazdıranlardan olduğumu söylememe gerek yoktur herhalde. Neyse konu ile ilgili maillere bakarken İlker aradı. Başladım anlatmaya, işte kitap okuyacağız, sonra bir araya gelip kitap hakkındaki fikirlerimizi paylaşacağız, çok heyecanlı, falan filan… Telefonun diğer ucundan “puhahahah” sesi geldi. Peşi sıra aşağıdaki diyalog:

İ: Ya kızım kitap bu, yazılmış bitmiş, yazan ölmüş neyini konuşacaksınız?
Y: İlker saçmalama herkes okuduğundan başka yorumlar çıkarır, senin gibi kitaptan keyif almış insanlarla görüşlerini irdelersin. Keyifli vakit geçirirsin…
İ: Tamam, bir araya gelin, sohbet edin sosyalleşin de niye kitap? Zaten okumuşsun bir dolu zaman harcamışsın. Toplanın gündelik hayattan konuşun, ne bileyim sohbet edin filan. Kitap tartışılır mı yav?

1 Nisan 2013 Pazartesi

Perişanlar "the movie"

Yoğun istek üzerine filmi çekilen Perişanlar'ın özeti şöyle:

Okula gitmemek için kırk takla attığı düşünülen Arca'da yine ufaktan ateş görülmeye başlamıştır. Yüreğini çürütmemeye çalışan anası olayı bir süre görmezden gelmiş lakin sabaha karşı karın ağrısı ile tuvalete zor yetişen bebesinin feryatlarına daha fazla kayıtsız kalamamıştır.

29 Mart 2013 Cuma

Bloglovin'

Nedir ne değildir, hiç bilmiyorum ama bildiğim tek şey, google reader artık olmayacakmış. Ben ne zamandır blogları kendi blogroll’umdan takip ediyordum ama telefondan Ipad’den yine pek kolay olmuyordu.

Bu google reader haberi çıktığından beri görüyorum, herkesler bloglovin’ olayından bahsediyor. Uygulamasını indirdim, epeydir oradan okuyorum blogları. Süper bir icat. Bundan sonra kanımca google reader’dan okuyanlar bloglovin’ üzerinden takibe devam edecek.
Blogun varsa, claim etmen gerekiyor kendini ve blogunu kaydediyorlar, sonra da yeni takipçilerin için sana banner öneriyorlar. Ben bu memesi + işaretli ablayı beğendim. Memesine denk getiremeseniz de tıklayınca bu blogu bloglovin’ üzerinden takibe alabiliyorsunuz.

Baykuşlu çocuk kitapları

Nasıl atlamışım hayret ntvmsnbc.com'da bu haftaki kitaplar baykuşlu:)

Feridun Oral'ın Kırmızı kanatlı baykuş ve Martin Waddell'in Yavru Baykuşlar kitaplarını merak edenler BURAYA TIK :)

Bol okumalı bir hafta sonu tatili olsun...

28 Mart 2013 Perşembe

Tespitim geldi Vol.4 : trafik

Kadın şoförlerin trafikte yol vermemesi gibi bir kaide mi var? Çok pis cinsiyet ayrımcılığı yaparım, bu konuda affım yok. Kadın şoförler yol verince özgüvenleri mi sarsılıyor ne oluyor bilmiyorum ama kaza yapmacasına inatçılar.

Sadece o da değil. Kazaya da tahammülsüzler. Geçen bir arabaya sürttüm yolda giderken. Şoför erkek, özür diledim akşam akşam iş çıktı filan diyorum. Adam anlayışlı, "olur hocam ya sıkma canını" diyor, yanındaki kadın başladı çemkirmeye, yok araba yeniymiş yok dikkat edeymişim. Muayyen günü müdür nedir, muhattap almadım ablayı.

27 Mart 2013 Çarşamba

4 aylıkken ne ise 4 yaşında da o!

Oğlum diye demiyorum, bazen çok pislik olabiliyor.

Annesinden duyduğuma göre muhterem kocam pek masum bir çocukmuş, yaramazlıkları sıradan erkek çocuk hareketliliği sınırları içinde kalırmış. Geriye ben ve prenses ablamdan sonra annemlerin hayatını kabusa çeviren çocukluğum kalıyoruz. Ve hayır, katiyen çocuğumda görmeyi hayal ettiğim bir özellik değil, övünmece sevinmece yok. Bir sakarlığımı almış bir de hinliğimi.

Halbuki muhteşem güzelliğimi alaymış iyiymiş :P

26 Mart 2013 Salı

Sakar Cadı Vini öğretici değil mi? Hadi canım!

Rengin, kıyafetin kızı erkeği olmadığı gibi kitapların, karakterlerin de olmaz. Nitekim sevimli-sevimsiz, iyi-kötü hemen her türden "cadı" karakterinin de kız çocuklarına hitap etmesi gerekmiyor. Julia Donaldson'ın "Süpürgede yer var mı" adlı kitabını eve getirirken, çocukluğumdan kalma alışkanlıkla "cadı kitabı şimdi bu, bizim oğlan sever mi" diye tereddüt etmiştim, inkar edecek değilim. Lakin öle bayıla, yalana yalana okundu, süpürgede oğlan çocuklarına da yer bulundu.

Bu gazla Sakar Cadı Vini ile tanıştık.

25 Mart 2013 Pazartesi

Uçan balon kaçan balon

Cumartesi bir doğum günü partisine davetliydik. Allahtan Mert Kaan bir yaşına girdi de anasıyla babasını görebildim, hastalıktı, oydu buydu derken aylar olmuş görüşmeyeli, göresim gelmiş. Gül, parti için balonlar şişirtmiş, uçan balonlar. Arca tabii ki çıldırdı, hatta Gül istediği kadarını eve götürebileceğini söylediğinde çocuk kalbinin daha hızlı attığına kalıbımı basarım.

Siz yoksa bebeklere kitap okunmaz mı sanıyorsunuz? 0-12 ay kitapönerileri

"Bebeğe kitap okunur mu?"

Var ya öyle güzel okunur ki... Hayır biz çokça okuduk oradan biliyorum.

Eğer Arca, yenidoğan iken kitap almayı akıl edeydik, kesinlikle siyah-beyaz kumaş kitaplardan edinirdik. Çünkü yeni doğanlar pastel renkleri ayırt edemezler. Onlara kontrast renkler, özellikle de siyah-beyaz kitapların sunulması gerekir. Ben demiyorum, uzmanlar diyor. Oyuncakçılarda ve kitapçılarda Fisher Price ve Tiny Love gibi markaların yeni doğan siyah beyaz kumaş kitaplarından bulmak mümkün.

Biz de çok geç kalmış sayılmayız. Bu kitap işine aydığımızda Arca dört aylıktı.

22 Mart 2013 Cuma

Günün çorbasından dev hizmet : Zihni sinir proceler

Bu postu okuyup da elimi eteğimi öpmeyenin alnını karışlarım!

Böyle dev hizmeti sana öz anan vermez şerefsizim.

Varan 1 : Ne idüğü belirsiz Ipad klavyesinin Türkçe karakter şeysi.

21 Mart 2013 Perşembe

Ev Canavarları… Arca gözüyle…

Nerede okuduğumu hatırlamıyorum, ama kendime çeki düzen vermemi sağlayan bir bölüm hatırlıyorum. Çocuklar için bizler kocaman varlıklarız aslında ve sesimizi yükseltip sinirlendiğimizde onların gözünde birer canavara dönüşüyoruz. Kanım dondu yeminle. Zira asabiyetimi yüksek desibelden ses ile icra etmek gibi kötü bir huyum var.

20 Mart 2013 Çarşamba

Bezsiz Bebek

18 ay geç mi? Katiyen!

Facebook’ta benim de üyesi olduğum Bezsiz bebek grubu gün geçtikçe daha çok ilgi görüyor, güzel paylaşımlar oluyor. Şimdiye kadar pek anlatmamış olsam da Arca da aslında bir “bezsiz bebek” ve onun da bir hikayesi var.

Bezsiz bebek kitabı ile Arca on dört aylıkken tanışmıştım. Bebekliğinden itibaren belli bir yerde (ana kucağı) ve belli bir saatte (sabah) mıçan bir bebem olunca ahanda tamam demiştim ben bu işi kotarırım.

19 Mart 2013 Salı

Dumur diyalog #97

NA ile oyun oynarken;
NA: arcacım ben bir nescafe içeyim, hazırlayıp geliyorum
A: Bulursan içersin
..........

18 Mart 2013 Pazartesi

Sakar cadı vini yazısı çıktı sıcak sıcak:)

Sakar cadı Vini öğretici değildir mi?
Hadi canım bal gibi de öğretir:)

Ntvmsnbc.com'da yeni yazı : http://www.ntvmsnbc.com/id/25429513/


BBOM (Başka Bir Okul Mümkün): Mümkün mü sahiden?

Yo hayır dudak bükerek sormuyorum. Daha çok nasıl derler?

Şimdi bizim Arca'ya tamamen benim tembelliğimden pek az banyo yaptırıyoruz ve Arca'nın da arabalardan sonra en sevdiği şey su ya... ben Arca'ya pek nadiren "banyo yapacaksın" dediğimde o sevinçle karışık bir inanmazlık yerleşiyor ışıldayan gözlerine... Hah işte benimkisi o hesap!

BBOM toplantısına giderken inanmazlığın silinip yerini sadece sevince bıraktığı bir duygu yaşamayı ümit ettim.

15 Mart 2013 Cuma

Annelikte son trend

İş görüşmelerinde sorulan en klişe soru “en sevmediğiniz yönünüz nedir?” ise, daha klişesi “mükemmeliyetçiliğim!” cevabıdır.

Hadi biraz gerçekçi olalım. Devir mükemmeliyetçilerin devri değil artık. İş görüşmelerini bilemem ama annelik mevzu bahis olduğunda “mükemmeliyetçiler” fena halde dışlanıyorlar, benden söylemesi. “Çocuğum mükemmel bir birey olsun” demeyi bırak, “bebem büyüyünce bilmem ne olsun, bilmem ne başarısına imza atsın” diye aklından geçiriyorsan, hayal kurmaya yelteniyorsan banal ve de avamsın.

Şimdi trend “anti mükemmeliyetçilik”.

“Ne alaka?” deme, izahatlarımı dinle.

14 Mart 2013 Perşembe

Kutu oyunları

Arca'nın oyundan oyuncaktan anladığı "araba"! Benim gibi arabayı kullanmakta bile beceriksiz bir kadına reva mı bu! Bir de her gün otobanıydı şehir içiydi derken 60 km yol yapıyorum. Hala da mallıkta üstüme yok. Benim kadar araba kullanan kadını erkeği herhangi bir cinsten insan evladı şimdiye TIR tepesinde uzun yol şoförü olmuştu şerefsizim!

İş oyun oynamaya gelince hop arabalar çıkıyor ortaya. Iyyyy gıcık oluyorum, ve itiraf ediyorum o küçük ayakları pedallara yetişse benden iyi kullanır arabayı.

13 Mart 2013 Çarşamba

Evliliği kurtarmanın yolları

Analar bacılar hey hooop yanaşın bakayım yamacıma, evliliğinizi kurtarmanın yollarını anlatacağım. Sonra ben görmedimdi, yok bir daha anlat, yok ben kaçırmışım demek yok. Yazıyorum sonra zilyon tane mecrada paylaşıyorum, görmediysen sosyal medya takipçisiyim filan deme, ağzıyla bırakır başka tarafıyla gülerler adama!

Konu mühim, konu hassas.

Yılların törpülediği bir evlilik hayatın mı var bacım?
Kocam bana eskisi gibi ilgi göstermiyor diyor, acı acı yakınıyor musun?
Kıyamam, ortak yanınız kalmadı mı yoksa?

Gel yamacıma.

12 Mart 2013 Salı

Annelik çok boktan bir şey!

Neşeyle eve geliyorsun, ne zamandır beklediğin bir şeylerin ucuna gelmişsin, hazırlanmışsın, enerji tavan. Motivasyon desen zirveye oynuyor. Akşam göremeyeceksin ya öğleden sonra misler gibi cüceyle oyun oynuyorsun. Mızıkçı filan ama acayip eğlenceli bir tip. Oyunları bir tarafından uyduruyor, kuralları değiştiriyor, hile yapıyor, bildiğin pislik. Benim gibi kural ve kontrol manyağına göre bir çocuk değil bu, “ben bunu istemiyorum geri alın bunu” deme şansın da yok, öyle didişip duruyoruz.

Dumur diyalog #96

Annesine el kaldıran cüceyle muhattap olmayacağımı beyan etmemi müteakip, küçük bey yanıma yanaşır; "bir daha vurmayacağım annem" der, "erkek sözü!"

İç ses : Kadına şiddetin savunucusu mu olacak lan bu herif! Erkek sözü ne lan! Var ya çok pis gerildim.
......

11 Mart 2013 Pazartesi

ntvmsnbc.com'dayım söylemesi ayıp

Özgeçmişime diyorum "sling modelliği" yazsam, baktın olmadı ntvmsnbc.com'da yazılarım çıkıyor filan desem.... Kariyerimde yeni bir sayfa açar mıyım?

Yok yok yakındır, pek ünlü bir şahsiyet olup cemiyet haberlerinde boy göstermem yakındır. Şaşırmayın diye şimdiden söylüyorum.

Ben bu gidişle celebrity filan olur, alayınızı tanımam şerefsizim!

9 Mart 2013 Cumartesi

Jaguarın üzerine vahşice atlamış leopar

Allahsız Arca! Allah tependen baksın Arca! Saat 04:18 itibariyle uykumu kaçıran ve an itibariyle götünde pireler uçuşan hain evlat ökkeş!

Bu hafta blogtan yana pek fukara geçti farkındayım. Yok Arca hastaydı yok izin kullandım derken 8 mart bile geçti gitti.

Dün "çalışmayan Yeliz'in bir günü" adlı simülasyon yaşandı. Sabahtan arkadaşla kahvaltı, sonra alışveriş, sonra uzun öğle yemeğini müteakip uzun kahve sohbeti, sonra mailler yazışmalar, derken kuaför, ardından Arca ile birkaç güzel saat ve son olarak İzmirli anneler grubunun vahşi gecesi.

Şu kadarını söyleyeyim, batmak istemiyorsak çalışmam lazım abicim! Benim her günüm bu tempoda geçse bittik biz.

8 Mart 2013 Cuma

Türkiye’nin sadece çocuk aktivite ürünleri satan tek sitesi www.handykids.com.tr açıldı...

Bugün emekçi kadınlar günü.
Çok acayip şeyler yazasım var ama sonra, şimdi değil! Şimdi emekçi ve de girişimci arkadaşım, blogger bir anne Nihal'in sitesini, Nihal'in tanıtım yazısı ile duyurmak istiyorum:

Türkiye’nin sadece çocuk aktivite ürünleri satan tek sitesi www.handykids.com.tr açıldı...

Handy Kids nedir?
Handy Kids , “becerikli çocuklar” anlamına geliyor. Ürünlerin tamamı çocukların el becerilerini
geliştirmeye yönelik. Kutunun içinden yapacağı aktiviteyle ilgili tüm malzemeler çıktığı için anneler hem
fikir hem malzeme bulma derdinden kurtulmuş oluyor. Ürünler İngiltere’den ithal, çocuk sağlığına uygun
malzemelerden üretilmiş, ve tüm güvenlik testlerinden geçmiş.


 Handy Kids fikri nasıl ortaya çıktı?
Oğlumla aktivite yapmayı ve gezmeyi çok seviyoruz. Çevremdeki annelerden en sık duyduğum soru
hep şu olmuştur : “Bu aktivite fikirlerini ve malzemeleri nereden buluyorsun ?” Aktivitelerin çoğunu
yabancı bloglardan buluyorum; fakat bazen insanın, özellikle de çalışan annelerin fikir aramaya bile
vakti olmuyor. Malzeme konusu da ayrı bir sıkıntı. Yurtdışında çok sık rastladığım “do it yourself” yani
“kendin yap” diye tabir edilen setler vardır, içinde çocuğun yapacağı aktiviteyle ilgili tüm malzemeler
olur. Bunların benzerlerinden Türkiye’de zaman zaman görüyordum, ama fiyatları çok yüksek
buluyordum. Buradan yola çıkarak Türkiye’ye bu tarz ürünler getirmeye karar verdim, ve böylelikle
www.handykids.com.tr doğmuş oldu.

Handy Kids nasıl bir site?
www.handykids.com.tr ürünlerimizin satıldığı tek e-ticaret sitesi. Fakat www.handykids.com.tr
sadece ürün satan klasik bir e-ticaret sitesi olmayacak. Sitemizin blog kısmı var ve burayı aktif olarak
kullanacağız. Blog kısmında paylaşacağımız ürünlerle ilgili yazılarda; ürünün kutusundan neler çıktığı ve
nasıl yapılacağı detaylı fotolarla anlatılıyor olacak. Böylece ürünün sadece kutusuna bakarak seçmeniz
gerekmeyecek. Ayrıca ürün çocuğunuzun zevkine hitap ediyor mu, yaş grubuna uygun mu, bu soruların
yanıtlarını da blog kısmındaki yazılarda görebileceksiniz. Blogger geçmişime dayanarak blog yazılarına
çok önem veriyorum. annelerin pek çok faydalı bilgiyi bloglardan edindiğine inanıyorum. Bu da
www.handykids.com.tr yi sadece ürün satan sitelerden ayıran en önemli özellik olacak.


Handy Kids’te ne tür ürünler bulabilirim?
Handy Kids’de birçoğu hazır kit halinde aktivite setleri bulabilirsiniz. Tamamı çocuğunuzun el becerilerini
geliştirmeye yönelik ahşap setler, alçı aktivite setleri, elişi setleri, maske yapma setleri, boyama
setleri, köpük aktivite setleri bulabilirsiniz. Hazır kitlerin yanı sıra bolca değişik aktivite malzemeleri de
bulabilirsiniz craft paketleri, şönil, makas , boyama örtüsü tarzı ürünlerle aklınızdaki aktiviteleri kolaylıkla
yapabilirsiniz.

NIVEA yürekleri ağza getiren bir şakayla yeni Stress Protect deodorantı tanıttı

Havaalanında yaşanabilecek en büyük terslik veya en korkutucu deneyim ne olabilir dersiniz? Uçağınızı kaçırmak mı, bavulunuzu kaybetmek mi yoksa hava koşullarından dolayı günlerce havaalanında kalmak mı?

NIVEA, yolcular üzerinde uyguladığı Stres Testi’yle, onlara soğuk terler döktürmüş ve yeni Stress Protect deodorant için eğlenceli bir viral reklam hazırlamış. Videoyu izleyenler, en stresli deneyimlerini #StresTesti etiketiyle Twitter’da paylaşmaya başlamış bile.

Şubat ayında dünya çapında 5 milyondan fazla izlenme ile en çok paylaşılan viral videolardan olan Stres Testi, NIVEA’nın yeni ürünü Stress Protect deodorantı tanıtıyor. Videoda, farklı insanlar havaalanında uçaklarının kalkmasını beklerken, bir anda tehlikeli bir kaçak olarak arandıklarını öğreniyorlar ve ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz heyecan, korku, stres gibi duygu değişimlerinin neden olduğu terleme ile yeni NIVEA Stress Protect deodorantın ne kadar iyi başa çıktığını, esprili bir dil ile anlatan videoyu izleyince, soğuk terlere karşı önlem almanın önemini kesinlikle hissedeceksiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

6 Mart 2013 Çarşamba

Tanrı Tavşanken

Nergisler de henüz mevsimindeyken...

Evimi her daim nergis kokutan bir adam var hayatımda. Yok yav romantizme bağlamayacağım. Eminim muhterem gül gibi 12 ay bulunabilecek bir çiçek sevmediğime içten içe şükrediyordur. Bizim evin romantizm süresi pek güdük, hepi topu birkaç hafta.

5 Mart 2013 Salı

4 yaş Arcatomisi

Geçen hafta anatomi-babatomi saydırırken twitter’dan @tuten “bir arcatomi yaz da tam olsun” dedi.

Sahi niye akıl edememiştim daha önce? Hep derim “twitter = faydalı kuşlu sosyal paylaşım şeysi”

Arcatomik yapı dört yaşla birlikte iyice ateşli bir hal aldı. Çoraplara tepki inanılmaz boyutlara ulaştı. “o çoraplar o ayaklarda durmayacak! İşte o kadar!” Yeni bir evimiz olduğunda sırf bu çorapsız gezme takıntısı yüzünden yerden ısıtma yaptıracağım sistemi.

4 Mart 2013 Pazartesi

Dumur diyalog #95

Manavın önünden geçerken üzümleri görünce; "aaaa annem yaz gelmiş!"

Çiçekçinin önünden geçerken çiçeklikteki papatyalara neden saldırdığını sorunca; "annem sana çiçek toplayacaktım ama?"

1 Mart 2013 Cuma

Dumur diyalog #94

Ipad'de oyun oynamakta olan Arca babasından yardım talep eder:"babacım şu treni şuraya götürür müsün?"
İ: sen kendin götürebilirsin
A: Ama babam ben nasıl götüreyim? ben dört yaşta bir çocuğum. Sen otuz beş yaşta bir babasın, sen götürebilirsin
..............

28 Şubat 2013 Perşembe

4 yaş babasının babatomisi

Anatominin çilesi bitmemiştir. Bir çocuk doğurmuştur, besleyip büyütmüştür, ama neresinden bakarsan bak babasına benzetmiştir. Önceleri sevdiği adama benzemesi romantik bir duygu yoğunluğu oluştursa da hayatın gerçekleri böyle değildir!

4 yaş anasının anatomisi

Dört yaş anası anatomik bakımdan çökmüştür. Zırt pırt hastalanan bebesine bakacağım, uykusuz kalacağım diye kendini ihmal etmiş, ince hastalıklara tutulmuştur.

Dört yaş anasının acayip kıl olduğu iki şey varsa biri etraftan “senin oğlanın bağışıklığı pek düşük” laflarıysa diğeri “aa yine mi hasta?” sorusudur. Evet yazık ki adam bir türlü büyümemektedir, sürekli hasta olmakta, etrafta ne kadar mikrop varsa eve taşımaktadır. Herkes bilgilendi ise, dağılmak serbest!

Dur lan dağılmayın yeni başlıyorum:)

27 Şubat 2013 Çarşamba

"Görseldeki %100 Arca yapımı lego şeysi nedir? Ne işe yarar?"

... diye sormuştum dün bazı sosyal paylaşım mecralarında.
Gel gör ki cevabını bana sorsalar, serde gevezelik var uzun uzun anlatmam lazım. Lakin kısa yol paylaşımları onlar, oralara takılanlar okumaya üşenir yav. Hep derim geveze kadına blogtan başkası yalan.

Neyse ne diyordum?

Geçenlerde Arca´ya fena kızdım ama neden diye sorma hatırlamıyorum. O kadar kızdım ki göresim yok! Oturdum koltuğa cüceye de "bak git oğlum sakinleşmeye çalışıyorum" diye talimat verdim.