Sadece bu hafta sonunu yaşamış olmak bile en az dokuz sebebi saydırıyor:
1. Hatay’daki saldırı
2. Daha fenası buna gösterilen tepkisizlik
3. Yas ilan edilmemesi
4. Medyanın duyarsızlığı
5. Maçlarda toplanan kalabalığın Hatay’daki saldırı için tek yürek olamamış olması
6. Bir taraftarın bıçaklanması
daha sayayım mı?
7. Reyhanlı’da ölenlerin sayısını duyuran gazetecinin tutuklanması
8. Haber yasağı getirilmesi
9. tüm bunlara rağmen hükümetin hala istifa etmemesi (gerçi umudum yoktu da gelişmiş ülkelerde böyle yapıyorlar ya hani belki bir ihtimal dediydim)
Bunlar benim takip edebildiklerim sadece.
Gelelim 10. sebebe.
Malum Arca orta kulak iltihabından bir haftadır çekmekte. Antibiyotik tedavisinin beşinci gününde ateş ve ağrının devam etmesi, yurtdışındaki doktorunun daha ağır bir antibiyotik iğnesine karar vermesine sebep oldu. Cuma gecesinin ilk dozundan sonra Cumartesi de üç buçuk saat öğlen uykusu uyuyunca tamam dedik bizim oğlan kuyruğu doğrultacak.
Bu gazla İlker’in doğum gününü kutlamaya dışarı yemeğe gittik. Planımız akşam Midpoint’te yemek yiyip tam saatinde yani dokuz buçuk gibi iğneye yetişmek.
Hiç bulunmaz, şansımıza tam da Midpoint’in önünde park yeri bulduk. Arca’nın keyfi, dolayısıyla keyfimiz yerindeydi. Saat dokuz gibi ayrıldık mekandan.
BAM! Arabamızın yanında dörtlülerini yakmış bir araç park etmiş. Haydaaa… Baktık, araçta telefon numarası, not filan yok. Belli ki mekana gelenlerden, hayır kim bu kadar rahat koyar ki aracını böyle, yan aynaları da park etmişçesine kapatmış. Hayır mekan yetkililerine de not yok. Bekle bekle… Korna da çalmak istemiyoruz, insanlar yemek yiyor, keyifler kaçacak.
İlker, her zamanki yerinde duran trafik polislerine gitti, “gelin ceza yazın, çektirin aracı" diye. Polisler merkeze haber vermemizi istediler, gelemezlermiş, bakanlar mı varmış neymiş, ayrılamazlarmış. Haydaa!
Belediyenin çekicisini arıyoruz, “trafik cezası olmadan gelemeyiz” diyorlar, trafik polisleri yerlerinden kıpırdayamıyorlar. Bu arada ilaç saati geldi, geçiyor. İlker bu defa yakındaki karakola gitti. Biz araçta oturmaktan sıkıldık, Arca’yla kaldırımda volta atıyoruz. Birkaç defa da korna çaldık artık zira nerden baksan yarım saat geçmiş. Gelen giden yok.
En acısı da ne biliyor musun? İlker “çocuğumuzu iğneye götürmemiz lazım çıkamıyoruz ne olur bir şeyler yapın” dediğinde karakoldaki polislerin “bu defalık taksiyle gidiverin” şeklinde akıl vermesi.
vay vay vayyyyyyyyyyyyy
Var ya, yatacaksın caddenin ortasına iki seksen, edeceksin trafiğin içine… Yediğin bir biber gazı olur alt tarafı! Onu da yemeyen kalmadı.
Kırk dakika geçmişken bizi anne çocuk bekleşir gören garsonumuz halimize acıdı da tekrar yanımıza geldi, polisi aradığımızı ve aracın birazdan çekileceğini söyleyince, aracın plakasını aldı, içeriye soracağını bildirdi. Birkaç dakika içinde içeriden bir hanımefendi (!) sallana sallana geldi. Allllllllaaaah.
Trafiği aradığımız saat ile benim fotoğrafını çektiğim saati burnuna dayamamıza rağmen hala “aa yarım saat oldu bırakalı” deme terbiyesizliğini gösterdi.
Aracın dörtlülerini yakarak caddenin ortasında bırakmanın trafik kurallarına göre süresi 5 dakikadır, 45 dakika değil. Üstelik acil durumun da yok, hepi topu bir mekana tıkınmaya girmişsin.
Sen terbiyesizsin! Daha fazlasını söylemeye kelime ve küfür dağarcığım ziyadesiyle müsait, lakin salon kadını çizgimden senin gibi bir terbiyesiz uğruna ödün verecek değilim.
10. sebep, oradan bakınca son derece münferit, son derece şahsi bir olay gibi görünebilir, zaten sonradan Reyhanlı’yı öğrenince “benim derdim dert midir” diye hayıflandım. Gel gör ki bu, duyarsızlığın, terbiyesizliğin, bencilliğin, umursamazlığın bir potada eritildiği ülkeye ait büyük resmin bir yansımasıdır.
8 yorum:
Bu ülkede dörtlüleri yakınca ortadan puf diye kayboldugunu sanan gerizekalılar var!
İşte böyle zamanlarda altımda kamyonvari koca kasalı arabalardan olsun istiyorum hani ben çarpsamda içimn gam yemeyeceği. İttire ittire çıkacaksın ordan. Arayıp sormaz herhalde di mi neden diye ?
Duyarsız insanlar !!
Biz de daha cuma günü bunu yaşadık. Kan vermek için (aç şekilde) gittiğim hastaneden geri çıktığımda aracımın boylu boyunca arkasını kapatacak şekilde perkedilmesinden sonra mecburen kornaya bastık birkaç kere ve gelen giden olmadı sonra yan tarafında bulunan marketin güvenlik görevlisine söyleyince aynen yazınızdaki gibi bir hanım (!) efendi hazretleri salına salına çıktı geldi ki ne çıkıp geliş...sanırsın o değil de biz hanımefendinin arabasının çıkışını tıkamışız gibi bir surat bir tafra...bari bir mahcup ol bir utana sıkıla gel değil mi de içimize bir nebze su serp bir afedersiniz acil bi işim vardı böyle durmak zorunda kaldım de bişey de....yok ne gezer...eşim bravo size başka birşey diyemiyorum deyince de şaka mı yapıyorsunuz diye sormaz mı...hanımfendi asıl şaka olan sizsiniz ve sizin gibilerle yaşamaya mecbur bırakılan iyi aile terbiyesi almış bizim gibi dürüst vatandaşların halen bu ülkede yaşamaya çalışması bence ....demedik tabi....arabasını çeken hanımefendiye son bir kızgın bakış atarak (bu kadarının hakkımız olduğunu düşünerek) uzaklaşmak üzereydik ki sonuna dek haklı olan kişilik bir de defol git be diyebildi ya artık o noktadan sonra haklı olarak eşimi tutamadım ve o pek şık tiril tiril hanım(!) efendi eşimin küfür dağarcığından en alasını yedi....diyeceğim öyle çok bu ve bunlar gibileri...gerçekten bazen artık nefes alamayacak hale geliyor insan bu ülkede...hayır hepsi nerede yetişti bunların nasıl birdenbire bu denli çok ve çığ gibi arttılar onu da bilmiyorum...paylaşmak istedim...sevgiler...İlke
Geçmiş olsun canım. Reyhanlıdan sonra sadece Türkiye'ye değil insanlığa karşı olan güvenimi de kaybetmiş durumdayım. Çok sinirliyim ve çok üzgünüm. Ne yazık ki araba olayındaki kayıtsızlık diğer dokuz sebeple ilişkili. Herkes sadece kendini düşünüyor kendi konforu bozulmadığı sürece sorun yok. :(
Elvan hanıma katılıyorum. Bu yazdığınız 10 sebebin temeli aynı aslında. Duygusuzluk, duyarsızlık, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık, ben işimi göreyim de diğerlerinin ne hali varsa görsüncülük diye devam eder. Hayat bir oyun ve ben güzel güzel oynuyorken diğerlerinden banane diye düşünüyor büyük çoğunluk. Ki hayatı bir oyun gibi görmenin dışında bir oyunu hayat sanan futbol fanatiği diye adlandırılan insanlıktan nasibini alamamışların yaptıkları da hep bundan. Merak ediyorum acaba sizin aracınız yerine o işletmenin müdürü yada bir çalışanının aracının önüne park edilmiş olsaydı anında bulmazmıydı diğer aracın sahibini? Yada o umursamaz, terbiyesiz hanımın arabasının önüne park edilmiş olsaydı nasıl olurdu tavrı, düşüncesi? Ama asıl merakım; Ya Reyhanlıda ölenlerin sadece biri devlet büyüklerinden birinin yakını olsaydı?
Plakalar desifre edilsin bence boyle sosyal
Medya da ki utanirlar belki de. ..
tüm ülkede yaşananlar zaten insanlığın bittiğinin göstergesi ona inanın yazacak yorum yok ...
35acr 11 plakalı gibi bu saygısız ve düşüncesizlerden o kadar çok ki malesef bu ülkede ;ama ne yazık ki ahlak dersi vermek için de çok geç malum bu yaşa gelip ehliyet almış yetişkin insanlar...
otopark kapısına parkedilen araçları görünce hep düşünürüm çocuğu hasta olan biri ya da hastası olan biri ne yapsın diye resmen onu yaşamışsınız!
Bu ülkede acılar hep gizlendi,30 larda yaşanan isyanlarda,60,71,80 darbelerinde 90 yıllardaki faili meçhul cinayetlerde ölenlerin hikayelerini hep sonradan öğrendik.Şimdiye kadar yaşayıp gördüklerimiz bizi duyarsız bireyler haline getirmiştir,herhalde...
Yorum Gönder