Yılın bu zamanlarını çok seviyorum. Her ne kadar an itibariyle hastalıktan kafamı kaldıramasam da seviyorum. O kadar kötüydüm ki, yılbaşına kadar bütün yıllık izinlerimi aldım. Biliyorum, eşek gibi maillerime bakacağım, beş yüz tane filan telefon gelecek ama yok hasta hasta işe gitmeyi denedim olmuyor, hastanelik olacağıma varsın tatilde biraz çalışayım, napalım.
Dediğim gibi yılın bu zamanlarını seviyorum. Yılbaşı ağacının yanıp sönen ışıkları simli süsleri… romantizm değil lan, insanın içini sevinçle dolduruyor. Bilmeyenler için söyleyeyim, dinimizde çam ağacı süslemek olmayabilir ama kültürümüzde var. 21 Aralık Türkler için günlerin tekrar uzamaya başladığı gün yani güneşin dünyayı tekrardan ısıtmaya başlamasının bir kutlamasıymış. Türkler, akçamları süsler, çaputlar bağlar, tanrılarına hediyeler koyarlamış. Sonra Hristiyanlara geçmiş Türkler üzerinden. Yani gavur icadı filan değil. Dolayısıyla batı özentisi olmuyoruz, sadece yeni bir yılın gelişini kutluyoruz.
Bu sene bizim evde kutlayalım dedik. Konsept tamam, Karaoke baby! Tabii önce DVD player’ımızın mikrofon çıkışı var mıymış diye kontrol edeymişiz iyiymiş. Olmadı mikrofonsuz icra edeceğim repertuarımı. Parti için listeler, menüler, planlar… Son zamanlarda misafir ağırlamaktaki performansımız pide içi hazırlamaktan öteye geçemediği için bu defa epey özeniyorum. Bakalım kuyruğu doğrultabilirsek, 2014’e eğlenerek gireceğiz.
Geleneksel yılbaşı ağacı topundan fotoğraf karesi sanatsal çalışmasını bu yıl da huzurlarınızda…
Arca Noel Baba’nın her gün ağacın altına hediye bırakacağını düşünüyormuş, bir süre mızırdandı, niye her gün yeni bir hediye yok diye. Geçen baktım, birkaç hediye eksik. Meğer Noel Baba’yı kandırıyormuş, Noel Baba “aa bu ağacın altında hiç hediye yok, demek ki unuttum, koyayım” desin diye birkaç hediye paketini akşam oldu mu saklıyor. Bir sivri zeka kolay yetişmiyor! Yalnız bacım için rahat olsun politikacı olmasının önünü keseceğim, yeterince üçkağıtçı açgözlü var nasıl olsa, bir taneye daha gerek yok.
Tüm numaracılığına rağmen temiz bir tarafı var cücenin, hakkını teslim etmek lazım. Noel babadan ümidini keser gibi olduğu günlerde, “benim çok oyuncağım var ya, o yüzden bana hediye getirmiyor galiba” dedi. “belki oyuncağı olmayan çocuklara götürüyordur, çok meşguldür, ne dersin?” “evet evet onlara götürsün. Bende çok var di mi annem?”
Bir de vazgeçmeleri çok komik. Hastayım diye annemler geldi, ağacın süslerini çok beğendiklerini söyleyince Arca birkaç tanesini çıkardı verdi anneannesine. Kendi ağaçlarına taksınlar, Arca’yı düşünsünler diye. Buraya kadar her şey güzel de bir süre sonra dudak bükülmeye başladı. Önce anlam veremedik, sonra döküldü. Onlar o süslerle birlikte gittikten sonra Arca çok üzülürmüş, pişman olurmuş, aslında öyle pek de vermek istemiyormuş. Anneanneleri daha kapıdan çıkmadan süsler eski yerlerine takılmaya başlamıştı.
Komik yav cidden komik!
Komik demişken son günlerde bir komedi var ekranlarda. İstiklal savaşı diyor, yüzümüz ak diyor, milliyetçiyim diyor, komplo diyor, 50%’den geçmiş herkesleri kucaklıyor hani suratına tükürülmeyeceğinden emin olsa Kemalist de olacak, gülüyoruz. Kefene sarınmış komedyenler, “Adam izindeyiz” diye t-shirtler giyen soytarılar da oynuyor dizide, diyorlar ki figüran ücretiyle havalimanlarına topluyorlarmış bunları.
Ha bu arada geçen yıl tadı damağımızda kalan bir dizi ikinci sezonla tekrar vizyona girmiş diyorlar. Birileri çalmış mı, soymuş mu milleti ne, gençler “hırsız var” diye sokaklara çıkmış, cebimize el atanlardan geleceğimizden evlatlarımızın ekmeğini çalan şerefsizlerden hesap soruyorlarmış. Dizi piyasasını alt üst edecek yine bu sezon diyorlar. Aman kaçırmayın!
3 yorum:
Arcanin hediyeleri saklamasina koptuk :) Iyi seneler Yelizcim dilerim harika bir parti olur :)
Mutlu ve güzel bir yıl olsun inşallah hepimiz için, Arca'yı da benim için yermisiniz, bu arada sevgilisi var mı Arca'nın benim iki kızım varda :P
Ne kadar cin de olsa, yine de çok saf ve masum oluyor bu çocuklar. Bayılıyorum :)
Yorum Gönder