4 Eylül 2014 Perşembe

Erteler misin? Savsaklar mısın? Gel yamacıma :)

Haziran ayıydı sanırım, evet haziran olmalı. Twitter’a bakarken bir link dikkatimi çekti, algıda seçicilik, klimalarla ilgili bir yazı. Teknolojikanneler.com’da yayınlanmış. Yazı gayet güzel ama ufak tefek eleştirilerim oldu, teknolojik annelerden Derya ile yazıştık, derken Derya sen de bir yazı yazsana dedi. A neden olmasın? Yazarım tabii… Allah seni inandırsın üç ay sonra yazıyı gönderdim. Ertele babam ertele… Ama sanma ki tamamen aklımdan uçup gitti, bu süreçte konu ile ilgili yeni yönetmelikleri anlatan bir makale bile yazdım, sayısız kaynak okudum, araştırma ve derleme yaptım.. Bu arada birçok blog yazısını ve diğer tüm işlerimi hiç anlatmıyorum bile. Sezon bitti, kimsenin klima filan alacağı kalmadı, ben o makaleyi sadeleştirerek Derya’ya gönderdim. Bravo bana!

Evet ben Yeliz, ben bir sistematik erteleyiciyim…
Daha kötü örnekler verebilirim. Sevkiyata ve belge almaya yetiştirmek zorunda olduğum kullanma kılavuzlarını yalapşap hazırladığımı biliyordum, açıkçası içime de sinmiyordu, diyordum ki “bunları bir sonraki sevkiyata kadar düzenlerim, ilk parti böyle ama sonrakiler düzgün olur”. Ama hep ertelendi. Kataloglar öncelikliydi, satış pazar raporları öne alınmalıydı, fiyatlar mühimdi, en iyi pazarlık yapılmalı, projeye en düşük fiyat verilmeliydi… Boş mu duruyorum hayır hatta hiç durmuyorum ama sonuç n’oldu, ertelene ertelene patladı o kılavuzlar! Şimdi son iki haftadır bütün kılavuzları kilitledim kendime ve bitireceğim diye canım çıkıyor. Diğer işler? Bil bakalım n’oluyor? Erteleniyor!

Sonra arkadaşlarımla görüşmeyi erteliyorum. Bu en kötüsü… Aylardır görüşmeyi planladığım arkadaşlarımla yıllardır görüşmediğimi fark ettim. Bu nasıl bir manyaklık?

Bir taraftan hayatıma bakarsan boş da durmuyorum. Çalışıyorum hem de günümün on iki saatini ayırıyorum çalışmaya, sonra blog yazıyorum, kişisel tatmin :P , Arca malum, kitap kulübüm var, ev, ailem var, sosyal medyada bir mevcudiyetim ha bir de kocam var ayol bak unuttum puhahahah…

"Erteleme sanatı" kitabını da ben yazacaktım ama ertele ertele bak sonunda John Perry diye bir adam yazmış. 

Aslına bakarsan benim gibi bir erteleyicinin bu kitabı okumayı da ertelemesi gerekiyordu. Hadi Yekta Kopan'ın kitap hakkındaki eleştirisini okudun, hemen de sipariş ettin, geldi. Geldiği gün okunur mu? Okunur! Eğer yapılacak daha önemli işler varsa onların hepsi ertelenerek bu kitap okunur, hem de bir solukta!

Son zamanlarda (ki uzun zamandır okumuyordum) okuduğum en eğlenceli kişisel gelişim kitabı. “Ben yazacaktım” derken inan ki abartmıyorum, zira Perry’nin yazdıklarını birebir yaşıyorum.

O alarm ertelemesi… Aman yarabbi! 06:20 itibariyle başlıyor 07:00'de telefonun şarjının bitmesine ramak kala kalkmayı başarıyorum. Gerçi bunun için Perry’nin bir şarkı listesi ve son alarmın kahve makinesinin yanına koymak gibi fikirleri var. Ben o kadarını yapamam, o saatte Arca’nın uyanmasını tercih etmiyorum.

Perry, ertelemenin bir özür değil bir zaaf olduğunu söylerken bence haklı. Sistematik erteleme aslında bir şeyleri başarmanın bir yöntemi. Bir şeyleri ama başka bir şeyleri. Ya da yapılacaklar listesindeki maddelerin önceliğinin değişmesinden ibaret diyebiliriz. Yukarıda bahsettiğim gibi teknolojik anneler için bir türlü yazamadığım yazı sayesinde aslında o yazıyı bahane ederek oldukça detaylı ve faydalı bir makale yazdım. Daha sonra da yapabileceğim bir işi öne almış oldum.

Neden erteliyoruz? Pek çok sebebi olabilir. Mesela gözümüz korkabilir. Benim işte olduğu gibi. Ama ne yapıyorum Kaizen yöntemi uyguluyorum. Yapıyorum lan ben bunu. Ama bunun bir yöntem dahası Kaizen adında bir yöntem olduğunu bilmiyordum. Büyük projeleri küçük adımlarla gerçekleştirmek. Evet tam olarak bu. Gözüm korkunca kendimi telkin ediyorum "adım adım yeliz adım adım hepsi hallolacak..."

Bir de şu bilgisayarda “önemli işler klasörü” denen yöntem var. Benim Eclisomda mevcut hatta diğer klasörler arasında kaynamasın diye – çünkü klasörlerim alfabetik sırayla düzenlendi – klasörün adını "AAA-önemli işler" koymuştum. Kendime ait bölümü ilk açtığımda karşıma çıkıyor, arada kaynama olasılığı yok. Yaaaa…. Dedim işte bu kitabı  yazsam bu kadar olur.

Erteleyicilerin bir başka mazereti mükemmeliyetçilik… Hadi hepimiz biliyoruz, mükemmeliyetçilik dediğin şey iş görüşmelerinde “en kötü yönüm ehüehü” cümlesinde geçer. Gerçekliği yoktur. Mükemmel yapma, mükemmel yapamazsın zaten, yeterli yap ,zamanında yap canımı ye.

Bana yatay düzenleyici diyorlarmış, bunu da öğrenmiş oldum. Aslına bakarsan düzensiz demek daha doğru. Misal benim bugün masam böyleydi, daha doğrusu hep böyle, hatta ders çalışırken de böyleydi. Ben dağınıklığın içinde bir düzen kuruyorum, buna yatay düzenleyicilik diyorlarmış işte. Aradığımı buluyor muyum? "Buluyorum !" diye nara atmak isterdim, umumiyetle buluyorum deyip geçeyim.

Bir başka öneri de ertelemeyen bir iş arkadaşı bulmak. Yani seni dürtükleyecek biri… Tabii ona kafayı yedirtmezsen. Benim hayat arkadaşım olacak muhterem benden beter. Normalde koca olsun bu gece olsuncu bir zihniyete sahip olan kocam, nedense bazı konularda kendini aşıyor. Atılması gereken bulaşık makinesi hala mutfakta tezgah oldu bir nevi… Sonra telefonu iptal etme konusunda iki haftadır konuşacak nerdeee? En son dayanamadım ben aradım. Bir taraftan erteleme konusundan senden beteri varsa etrafta dizginleri ele alıyorsun bak bu da önemli…

Aslında ben an itibariyle bilgisayarı işten getirmiş, güya çalışacağım, olmadı blogun tasarımıyla ilgili aldığım notları hayata geçireceğim ya bak oturmuş blog yazıyorum. Yani bu kitap bana erteleyiciliğim konusunda yardımcı olamamış olabilir ama kendimi daha iyi hissettiğim kesin! Savsaklayıcılara kendisiyle barıştıran sevdiren kitap :)

"Erteleme sanatı" Mark Twain'in sözü ile başlıyor, biz de noktayı aynı cümle ile koyalım...
“Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak” 

Not: Evet yazı dün akşam yazıldı ve tabii ki yayınlanması ertelendi, ya ne olacaktı?



21 yorum:

Yasemin dedi ki...

Erteleme büyük sorun...
Ben pek erteleyenlerden değilim sanırım. Böyle saat çalınca falan tık diye kalkıyorum kalmaya zorluyorum.
Eğer erteliyorsam bir şeyleri kesin istemiyorumdur. ve bence sende kesin istemediğinden atıyorsun.
Ben erteleme moduna girersem elime kağıt kalem alıp günlük ya da haftalık program yapıyorum, bildiğin öğrenci gibi. Sonra yanına tik atıyorum. Pek teşvik edici.
Bir de astrolojik anlamda işleri yapabildiğin ve uzattığın dönemler oluveriyor. Bak takip et astrolojik detayları, işe yarar :)) Mesela Eylül ayında dolunay var iyi bir zamanişleri yapabilmek için, ve merkür rötardayken genelde yarım kalan işleri yapmak için uygun zamandır bla bla... :))

agresif prenses dedi ki...

supersin kahkahalar atarak sonunu zor getirdim bu arada bu kitabi baya bir merak ediyordum simdi kesin alinip okunacak :)

ben hangi kategorideyim bir bakmam lazim bu yorumu hemen gonderdigime gore cok ta vahim durumda degilim galiba :)

Gulcin dedi ki...

Yemin ediyorum bu tam ben!
Erteleye erteleye son ana birakiyorum her seyi. Karar verme konusunda da boyle. Erteliyorum erteliyorum. O sirada sorguluyorum, sorguluyorum. Karar veremeyecek kadar yorgun hale gelince mecburen birini seciyorum. Vallahi. Bilet almak, kisisel isleri halletmek (mesela hala Hollandadaki banka hesaplarimi kapatamadim), tatil ayarlamak, is disinda yapilacak seyler bunlarin hepsini erteliyorum. Is konusunda da erteliyorum. Allahtan simdi mudurum ve onun muduru dibimde ve enerjik insanlar da durtuyorlar beni. Ay aman Yeliz ben bunu okuyayim cunku bu huyumdan nefret ediyorum biraz duzelirim belki :)

okuyanguzel dedi ki...

Evet bu kitabı listeye almıştım ben de okuyacağım.

Bu arada "okul yazısı"nın altına uzunca bir yorum yazacağım.Engiiin tecrübelerimden faydalan diye(ne de olsa oğlum 3.sınıfa gidecek) ama erteliyorum.En kısa zamanda yazacağım.

Kolaylıklar diliyorum herşey için

Ahu

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Bugünkü yazımda "Hayatı ertelemeyi sizden öğrenecek değiliz" demiştim. Geri alıyorum.
Yazdıkların arasında en çok yatay düzenleyici bölümü ilgimi çekti bak. Ben de öyleyim hatta daha beteri ,pasaklıyım ama her aradığımı o dağınıklıkta bulabiliyorum. Demek ki ben de yatay düzenleyiciyim.
Daha kitabı okumadan içim huzur doldu bak.

Pratik Anne dedi ki...

Kitabi listeme ekledim. Ne zaman okurum Allah bilir. Bazi konularda artik savsaklamadigim halde bazilarini hala son dakikaya birakmakta ustume yok. Bunun sebebini, ozelestiri metodu ile cok fazla seyle ilgilenmek ile ilgili oldugunu kesfettim. Ama henuz ilacini bulabilmis degilim. Brian Tracy'nin Ye o kurbagayi (eat that frog) kitabini tavsiye ederim. Kisa ve oz. Buyuk isler ustume ustume geldiginde ve gun icinde kendimi kafasi tavuklar gibi hicbirseye baslayamaz ve bitiremez halde buldugumda, adamin metodunu kendime zorla uygulatiyorum. Ise yariyor.

Adsız dedi ki...

Ben bir 'hiç ertelemez'ciyim. İşleri önem sırasına koyar, bir bir yaparım. Misal; iş yerinde pazartesi hepimize bir evrak işi verildi ve cumaya kadar teslim etmemiz istendi, bilin bakalım ben salı günü teslim ederim. ( Haa görevi verenler bir yanlışlık yaptıysa, 'Arkadaşlar şurası aslında şöyle olacaktı'' dediklerinde, tekrar yapmak koymuyor değil ) Evde temizlik mi yapılacak 35 yaşında 4 yıllık evliyim, hala temizlikçi alamıyorum, neden ? Çünkü temizlikçinin benim evimi benim kadar sistematik, planlı temzleyeceğini sanmıyorum. Eee ne yapıyorum, bir plan dahilinde temizlikçinin 2 günde yapacağı işi tek başıma 1 günde bitiriyorum. Alarm erteleme mi demiştiniz? Alarm ne? Saat 7:00'da mı kalkılacak ben o işi kafamda kurduğum alarmla 06:55'te yapıyorum. Yok, 06:00'da mı kalkılacak, hay haaay 05:55'te kafamın içindeki alarm beni uayndırır, kalkar ve çalmayan saati kapatırım :))) Haaa hiçbir şeyi ertelemiyor muyum, belki arkadaşlarla buluşmayı ertelerim ama o da aylaaar, yılllaaar değil, 1-2 hafta rötar verir. Mutlu muyum? Hayır, böyle bir titizlikle, dakiklikle, mükemmelliğe ramak kalmakla mutlu mu olunur yav? Yaşasın 'Erteleme Sanatı' ve bu sanatı hakkını vererek yapanlar :)) Pelin / İzmir

yeliz dedi ki...

Eskiden her gün burcumu okurdum artık pek ilgilenmiyorım:) ama güzel bir motivasyonmuş

yeliz dedi ki...

Eğer bu yorumu yazmak için başka bir işi savsakladıysan erteleyicisin;)

yeliz dedi ki...

Ay iki aydır ttneti ancak kapattım:) sallA salla aynen yani durumlar:)

yeliz dedi ki...

Erteleme okul yazısını sakın erteleme:)) blogcuanne nin bugünkü yazısını sevdim
Tecrübeye açız ahu aman erteleme

yeliz dedi ki...

Yatay düzenleyiciliği keşfetmek benim için de ilginç oldu. Ama doğru cidden:)

yeliz dedi ki...

Eat that frog not aldım:) tşkler

yeliz dedi ki...

Hayran kaldım:) süpersin

Sittirella dedi ki...

Allaaam yaleppiiim!
Bu kitabı bi' de ben okuyayım! Bana yazılmış sankim o kitap! Yekta Kopan'ın yazısını da okudum bi' çırpıda.
Alarm, iş, arkadaşlarla görüşme...ayh! :( Erteleme değil artık benimki, görmezden gelme resmen :/
Sanki yokmuş gibi, olmamış gibi davranıp her şeyi bi' güne sığdırarak totom tutuşa tutuşa yetiştirme telaşı :(
Bi' sonraki kitap siparişimde alayım bari...bunu bari ertelemeyeyim.

arda'nın annesi dedi ki...

"dağınıklığın içinde bir düzen kurmak" ne kadar da tanıdık :)

yeliz dedi ki...

Aynen bende de bir görmezden gelme oluyor. Çok yoğunluktan da oluyor:( yektakopan süper yazmış di mi:)

yeliz dedi ki...

:)) muck

Sittirella dedi ki...

Güzel yazmış :)
Ertelememeyi öğrenmeye çalışıyorum. Son tamamlama tarihi 15 Ekim olan ve benim geçtiğimiz yıl 1 Kasım'dan beri itina ile ertelediğim eğitimlerimi (tam 33 adet) tamamlamaya başladım :D İki günde 4 eğitim tamamladım, bak bu bilem büyük başarı benim için eheh
Sonra, alarm çalmaya başlar başlamaz kalkıyorum, ertelemiyorum artık 5 dakka 5 dakka...
Böyle böyle ertelememeyi öğrenicem, stresten başka bi' şey getirmiyor yoksa. Amaaaa, kitabı da muhakkak okuyacağım :)
Mutlu geçsin Pazar'ın :)

Burcu Odacı dedi ki...

Yazınız inanılmaz keyifliydi. Bu kitabı ben de aldım ama henüz okumaya kısmet olmadı :)
Erteleme konusunda yalnız olmadığımı gördükçe ve okudukça moralim yerine geldi. Dediğiniz gibi, kitap bu sorunu çözmeyecek belki ama kendimi iyi hissetmemi daha okumadan sağladı sayenizde :)

yeliz dedi ki...

hahah ertelemişsiniz okumayı:) teşekkürler ayrıca