“Tutun evladım”...
Apartmanın ağır demir
kapısındayız, Arca ile birlikte. Arkamızdan titrek bir ses “tutun evladım”
dedi, durduk. Baktık, dördüncü kattaki yaşlı teyze, eczaneden Ozan’ın kolunda
çıkmış, apartmana doğru yürüyor, elinde ilaç torbası sallanıyor. “Ozancım sen
dön dükkana biz teyzeyi evine kadar çıkarırız” dedim. Ozan işine yollandı, Arca
kapıyı tuttu, ben de teyzenin koluna girdim, asansöre yürüyoruz. Arca işe
yaramanın şevkiyle önden koşarak gitti, düğmeye bastı, asansörün kapısını açtı.
Asansörde birkaç cümle konuştuk, dördüncü kata geldik. Asansörden indin mi
birkaç basamak çıkıyorsun daire kapısına, birlikte çıktık. Arca’nın yanında
söylemek istememiş, çekti kolumdan kulağıma eğildi: “benim kızım çok hasta
biliyor musun evladım” dedi. Biliyordum. O dairede kızları ve annesiyle yaşayan
hanımın kanser olduğunu, bir ara iyileştiğini ama sonra yine ağırlaştığını
biliyordum. Kolumdaki teyzenin bana ağırlığını vererek yürümesi, yaşlılara özgü
o titrek sesi, anneannemi hatırlattı bana, kırmızı yanaklı tombul anneannem de
yürümekte zorlanır hem kolumuza girerdi. İçim cız etti. Anneannem kızlarının
acısını görmeden göçtü, gitti. Ama bir anne için evladı kaç yaşında olursa
olsun acısını görmek ne zordur. Yaşlı teyzeye sarıldım, kapısını açtı, teşekkür
etti, girdi. Girerken “çok hasta benim kızım” diye mırıldanıyordu. Boğazıma
yumru oturdu. Evde İlker’e söyleyince, altmış yaşındaki babasının
cenazesinde, asırlık dedesinin hüngür hüngür ağladığını anlattı. Evlat acısı.
Allah kimseye göstermesin.
Aradan birkaç hafta
geçti. Bir akşam Arca ve İlker beni metro durağından aldılar, eve yollandık. Bizim
sokakta ambulansın tepe lambasından yayılan mavi ışığını gördük. “Ay hasta var”dedim.
Yok, dedi İlker sessizce, "cenaze var." İçim cız etti. Apartmanın önü kalabalık,
tanıdık tanımadık bir yığın insan. Arca’ya da uzun uzun açıklama yapmak
istemiyoruz, sessizce asansöre bindik. Başka bir komşumuzla birkaç yüz ifadesi
ve birkaç kelime ile anlaşarak teyit aldık. Allah rahmet eylesin.
Birkaç gün sonra
ziyaretlerine gittim. Bizden küçük iki kızı ile zaten hep karşılaşır sohbet
ederdik, Arca’ya da bayılırlardı. Ev kalabalıktı. Yeni pişirdiğim kurabiyeleri
mutfağa bıraktım, rahmetlinin büyük kızıyla ve annesiyle sarıldık, kısa sohbet
ettik, kalktım. Çıkarken akrabalardan biri kurabiyeleri çok beğendiklerini
söyledi, sevinilir mi böyle zamanda, sevindim. Belki de annesinin acıları
dindiği için huzura kavuşan kızı beni rahatlatmıştır, bilemiyorum.
Sonra bir akşam iş dönüşü
apartmanın kapısının önüne konan spor ayakkabıları tanıyınca yine içim cız
etti. Ayağının şeklini alan ayakkabılar… Nasıl da sahibini anlatır. Anneannemin
başparmağı yanındaki fırlak kemiğiyle deforme olmuş siyah pabuçlarının evinin
önüne konmasını hatırladım. Parmakları çarpılmış yumuk ayakları vardı
anneannemin… Siyah pabuçlarını deforme eden ayaklar, parmak izi gibi pabuçlar…
Günler sonra evin
balkonunda satılık ilanını gördük. İlker, sorayım mı dedi. "Yok" dedim, "çok
pahalıdır, hem biz daha eski daha küçük daha düz ayak bir yer arıyoruz, boşver,
istemiyorum ben bu apartmanda oturmayı!" Ha evet bu arada arıyoruz güya.
Muhitini sevdiğim arkadaşıma bak etraf apartmanlara, haber et dedim, arkasını bıraktım.
Sahibinden.com iyice sinir etti. Favori ilanlar geliyor, otuz senelik apartmana
dünya para isteniyor. Ulan bizim on iki senelik apartman ne ister! Neyse…
İlker durmamış, ilanı
araştırmış. Hakikatten uçuk bir fiyat, geçiniz. İlker belki belli bir tutara
getiririz diyor, ben hiç yanaşmıyorum. Hatta bir akşam arkadaşlarla muhabbeti
geçti, payladılar beni, kızım deli misin, istediğiniz rakamlara gelirler belki,
bir sorun, niye istemiyorsun! Yav istediğimiz rakamlara gelirlerse tamam da, o
hayal işte…
İlker, evin büyük
kızıyla karşılaşmış, sormuş. İlandan beri epey düşmüşler fiyatı ama yine bize
olacak gibi değil. İlker şansımı deneyeceğim,
dedi, iyi dedim.
O akşam İlker komşunun
kapısını çaldı, konuşacak, evde değillermiş. Neyse ya sonra konuşuruz dedik,
sabahına İstanbul’a gittim. Toplantıdayım, telefon! İlker, sabah Arca’yı
servise bindirmek için aşağı inmiş, büyük kızla karşılaşmışlar, ev için
konuşmak istiyoruz demiş. O da, "İlker abi acelem var, akşama konuşalım" diye
cevap vermiş ama on beş dakika geçmiş geçmemiş, telefon gelmiş, "hemen konuşalım
İlker abi". Meğer neredeyse alım aşamasına geldikleri adamla buluşmuş ama
su koyuvermiş adam. Kızlar da acilen bir miktar parayı Amerikaya göndermek
zorundalarmış. Çünkü evi hızlıca satmak istemelerinin sebebi Amerikaya
yerleşmek. Sonuç?
Tam da paramızın ucu
ucuna yeteceği kadarına anlaşmışlar. Bu kadar. Yani ben İstanbuldayken İlker
bir miktar peşinatı bile ödeyerek işi bitirmiş.
İnanılmaz, değil mi?
Hani demiştim ya, artık
kira ödemekten sıkıldım, hah şimdi, kredi ödeyeceğiz ve kafanızı mikeceğim, "kredi belimizi büktü, kapitalizmin taaa..." diyeceğim, sonra da paşa paşa (inşallah)
ödeyeceğiz.
Ulan ben bu düzene nasıl
direneceğim!
son söz... buraya yazıp, evrene de baloncuk yapıp gönderdiğim kredi (pardon ev:) ) sahibi olma hayallerim için iyi temenniler ileten herkese teşekkürler... Allah daha iyilerini olmayanlara versin.
son söz... buraya yazıp, evrene de baloncuk yapıp gönderdiğim kredi (pardon ev:) ) sahibi olma hayallerim için iyi temenniler ileten herkese teşekkürler... Allah daha iyilerini olmayanlara versin.
18 yorum:
Hayırlı olsun :)
Güzel günlerde oturun inşallah.
Sevgiler.
hayırlısı olsun çok sevindim inş. evinizde mutlu huzurlu sağlıklı günleriniz olsun :) inş. darısı başımıza :)
Ay Yelizicim gözlerim doldu okurken, biz şimdi seninle allah sağlık versin temelli mi komşu olduk? Çok sevindim sağlıklarla güzel günlerde oturun arkadaşım, yardıma ihtiyacın olursa bir adım ötendeyim hemen, tekrar hayırlı uğurlu olsun:)
Güle güle oturun Yelizim...Ne güzel bir haber bu!! Komşuna da Allah'tan rahmet diliyorum...anne rahmetli oldu, kızlar ABD yolcusu da anneanne ne oldu peki?Bendeki de ne merak ama:)
Hayırlı olsun... Sağlıkla mutlulukla oturun... Sahi anneanneye ne oldu?
Hayırlı olsun, güle güle oturun, darısı annegazetesi Pelin'in başına :))
Yeliz, normal şartlarda sevinçten uça uça tebrik edeceğim bi' durum ama yumruk gibi oturdu boğazıma be :/
Acılarından kurtulmuş olması teselli ediyor insanı sadece, geride kalanların hayatı yangın yeri işte...
Alıştığın, bildiğin, sevdiğin bi' yerde ev sahibi olmanıza çok sevindim, dilerim çok ama çok mutlu günlerinize şahit olur yeni eviniz. Bi' de, dilerim asla ödeme sıkıntısı çekmezsiniz...
Sevgilerimle.
Buruk bir yazı olmuş ama, yazının sonunda sevindim senin adına.. Hayırlı olsun Yelizcim, güzel günlerde oturun inşallah..
Hayirlisi olsun yelizcim.
Ne guzel tanidiklari bir insan oturacak evlerinde eminim onlar da buna cok sevinmistir.
Bak nasil da su akiyor yatagini buluyor. Her sey cok guzel olacak. o kredi de odenecek hersey cok guzel olacak.
Çok sevindim. Güle güle oturun ve o evde çoooookk mutlu olun inşallah.
Güle güle oturun, çok sevindim sizin adınıza :)
Sağlıkla güzel günlerde oturun :)
Yeliz, ne guzel haber! (her ne kadar olay ve yazi cok buruk olsa da) Hayirli ugurlu olsun, gule gule oturun, Arca'nin cok guzel gunlerini gorun yeni evinizde. Ne kadar acik yureklilikle paylasiyorsun basina gelenleri ve hislerini, insana dokunuyor, hayranlik uyandiriyor (benim asla yapamayacagim sey oldugu icin herhalde). Sevgiler. Burcu
Harika bir haber. Hayırlısı olsun. iyi , mutlu huzurlu, sağlıklı günlerde güle güle oturun.
Çenebaz
Yeliz çok çok sevindim :) kalbini temiz tut diye boşuna söylememisler :)
Yeliz çok çok sevindim :) kalbini temiz tut diye boşuna söylememisler :)
Yeliz çok sevindim:)) güle güle oturun
Sağlıkla oturun, yeni evinizde torunlarınızı kucağınıza alın.....
Yorum Gönder