Geçenlerde bunu Gülçin'e anlatıyordum, "bizde de tatildeysen aramazlar, maillerine bakmazsın, zaten tatildeyken iş ile ilgilenirsen iyi gözle bakmazlar, tatil yap, kafanı boşalt, tazelenmiş olarak gel, derler" dedi. Demek medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar değilmiş, tatilin tam olarak anlamını bilirlermiş.
Biz de medeniyetin beşiği bir ülkenin şirketinde çalışıyoruz güya fakat bizim memleketin havasından suyundan mıdır bilinmez, o öyle çevrimdışı hakkı filan bize sökmüyor bacım. Tatildeysen de aranabiliyorsun. Hatta tatildeyken arandığında, cevap vermen, açıp bilgisayarını çalışman, maillerini yanıtlaman, bunlar gayet standart. (Takdir de ediliyordur belki ama artık o kadar olağan ki, takdire bile gerek yok, çünkü herkes böyle) Arayan arkadaşlarım, "ya kusura bakma tatildesin ama..." diye başlıyorlar ve aslında aramaktan kendileri de hoşlanmıyor, bir şekilde işlerin yürümesi bekleniyor, bunun yolu tatildeki arkadaşlarını aramaksa, başka çareleri de yok, yargılamıyorum.
Ben birkaç senedir, bir hafta blok tatil (ki doğrusu işçilerin iki hafta üst üste tatil yapmasıdır fakat hayatımda bunu hiç yapmadım) kullanmamaya çalışıyorum. Sadece bir perşembe-cuma kaçsam belki pazartesiyi beklerler umudum var(dı). Fakat olmadı. Mesela dün öğleye kadar tabiri cazise çalıştım. Bugün üçe kadar pek çok telefona mesaja cevap verdim. Sadece denizin üzerinde olduğum için maillerime bakamadım, ama fiziksel olarak ofisten uzak olsam da ruhen oradaydım. Bir ara izin aldığıma pişman olduğumu bile hatırlıyorum. Zira ofiste olsam işleri daha hızlı hallederdim.
Teknedeyken bir bira açıp biraz da ufka dalarken kendimi suçladığım bir an oldu. Dedim ki, buna sebep benim. Sınırlarımı çizmiyorum, cevap vermeyeceğim desem de vermemeyi başarabilir miyim? Ben değil miydim, şirket telefonum yokken bile şahsi telefonumu tüm ekibe veren ve her arayana "işler yürüsün" diye canhıraş cevap veren? Yani iş bende bitiyor aslında..
Derken aklıma işte o yazının başında anlattığım Fransa haberi ile UK'deki bir kurumsal şirkette çalışanın ihtiyaç duyduğu tatiline ve kafasını boşaltmasına izin verilmesine geldi ve dedim ki; abicim ben beni arayana "çevrimdışı kalma hakkımı kullanıyorum", yeminle - ben dahil - ağzımızla bırakır başka tarafımızla gülerdik... Gavur icadı işte!
4 yorum:
Evet Avrupa'da cevrimdisi kalma hakkin var. Ozelllikle Ingiltere'de calisanin haklarina saygi sonsuz. Isterlerse olmasin cunku burda yasalar calisiyor. Kimse mahkemeye verilmek istemez bir kere. Cunku yaptirimlar cok agir ve kisi ilgili mevzu yuzunden isini kaybederse isyerinden referans alamaz . (Referanssiz burda ise girmen soz konusu degil.) Ama zaten patronunda cevrimdisi hakkini gozettiginden kimsenin kimseden de beklentisi yok. Cevrimdis kalma hakki hariicnde ben Istanbul'da Isvec ve Turk ortakli bir sirkette calisirken patronum aksamlari 6.30'ta ciktigimi bile bile 6.25'te beni arayip bekle sakin cikma yoldayim deyip beni 8 hatta 9'lara dek ofiste tutardi. Cumartesileri ise ayri bir durumdu. 12.30'ta paydos edecegim ya 12.25'te arar beni 4'lere dek ofiste tutardi. Bir kurus mesai vermezlerdi. Zaten verselerde kalmak istemezdim. Disarda yasayacagim birde hayatim olmali sonucta. Ayni senin bahsettigin gibi. Izin gununde kafani bosaltip, denizin ve hos sohbetlerin tadini cikarmak istersin dogal olarak. Ayrica cep telefon masrafimi filan vermezdiler! Hatta bir ay isyeri icin yaptigim goruslemeler yuzunden faturam oyle yuksekti ki muhasebeye faturamin ilgili kisimlarini isaretleyerek verdim. (o donemlerde cep telefonlari icin sahane paketler yoktu) Patronum demiski eee bu onun sorumlulugu gorevi icin yaptigi seylerin odemesini yapmayiz. Yani taktir filan hak goture. Ustelik patronlarim yurtdisininda okumus ve yasamislar. Yani bal gibi biliyorlar hakki hukuku ama emegi somurmeyi tercih edenlerdendi. Sen gene sanslisin taktir edildigini biliyorsun.
Neyse, sonra Ingiltere'ye yerlestim. Ve ilk maas bordromda maasim fazlaydi ve bordroda mesai notunu gordum. Ben mesai yapmadim nasil yani deyip mudurun odasina girdim. Aaa dedi adam hani guvenlik icin ofise girdi cikti imza defteri varya aksamlari cikis saatlerin baz aliniyor gec cikmisin aksamlari dedi. Ayol yok dedim ben herkes gibi 5’te cantami kapip firlamadim. Ertesi gunku islerimi ayarladim. Toparlandim yani yavastan aldim aksam cikis saatimi. Sakinken bir iki is yaptim ama amac mesai degildi dedim. Ve tabii sonraki donemlerde cikis saatimi 5 olarak yazdim deftere. Bu arada imza defterinin bir diger amaci da binada yangin olursa defterde binaya giren ama cikmayanlarin oldugunu bilmek amacliydi. Bu olay bana Istanbuldaki isimde degil mesai almak, terror estirerek zorla iste tutulmaktaki izdiraplarimi mi, cep telefon faturalarimdaki masraflari ve hasta oldgum zamanlardaki hallerimi dusundurmustu. Bir keresinde mesela isteki stresten egzama oldum. Doktora gittim. Bana gunde 3 kez dus alip cildime ilac surmem icin ilac ve 3 gun istirahat verdi. Patronum ne varmis bunda ayakta durabiliyorsunki ne gerek var evde olmana deyip beni tutabildigince ofiste tutmustu dr sonrasi ofise gittigimde. Tabii ertesi iki gun ofise ugramak degil telefonlara bile cevap vermeyip kontrolu elime almistim. Buraya yerlestikten sonra burdaki haklari gorunce eger Turkiye’ye donecek olursam vallahi billahi bu sirkete geri donmeyecegim, yeni isimde de bastan kati olacagim diye yemin etmistim. Tabii bu olaylar 10 seneden daha once olan seylerdi. Simdi ise ayni sirkette calisanlarin sirketce verilmis cep telefonlari ve hatta laptoplari var. Saglik sigortasi hatta spor salonu odemeleri baslamis son zamanlarda. Ve kimse cumartesileri calismiyor. Bana gore insanlar biraz haklarini ariyor ve bilinclendik. Birazda Turkiye’de de isci haklari korunmaya baslandi. Ama tabii ki Avrupa standardlarina cikar mi bilemem. Cunku biz kisilik olarak sorumluluklarimizi ciddiye aliyoruz. Birde beklentilere alismisiz. Otomatikman telefon numaralarimizi ofiste ilgili kisilere veriyoruz ki isler aksamasin.
Son olarak Avrupa’da calistigim surece faydalandigim haklara orneklerden bir kac tanesi:
1-Yukarida bahsettigim gibi is saati yaptigin saatler mesaidir ve mesai odenir.
2- Eger ek bir is verilirse maasina ek zam yapilir. Ingiltere’de mesela her isyeri muhtemel yangina karsi sorumlu eleman tutmak zorundadir. Bu kisi haftada bir yangin alarmini denetler. 3 ayda bir yangin olursa diye hakikate uygun tum ofis elemanlari ile tatbikat yapar. Yangin sondurme aletlerini kontrolunu yapar. Ve bu is icin e-mail ile kim bu gorevi almak ister dediklerinde herkes ben deyince anlam verememistim. Meger masa zam gelecekmis :-). Yani kimse sana ek is verip seni strese sokupta karsiligini almamani beklemez.
3- Eger is icin seyahete gidersen tum masraflarini ve ustune ustluk gunluk yurtdisinda bulunma harcligi verilir. Hani harclik harcaman icin verilen degilde seni rahatindan edip baska yerde ikamet etmek zorunda biraktiklari icin. Mesela yurtdisinda is icin bulundugun her gune £40 gibi bir sey.
Bulutlu Londra’dan sevgilerimle derken benim icinde bir denize girip serinlemeni istiyorum. Hasretim sicak yazlara. Yani orda olan burda yok. Burda olan orda yok :-)
Yeliz o pazartesiyi izninden dusurulmemis sayabiliyor musun? Aslinda onunla bile baslasan. Cunku malesef bu patron milleti onu dusunmez illa kendin isteyeceksin. Yapabiliyorsan dinamikler izin veriyorsa onu yapabilirsin belki. Ben gturkiyede calisirken yapmistim. Calistirdiklari her izin gunumu bunda calistim izinden silin diyegeri almistim. HR mirin kirin etmisti ama tinmamistim. Hani belki. ama tabi sirket dinamiklerine bagli.
Opuyorum!
Bu tür istismarların birazının kendimizden kaynaklandığı doğru. kendimiz taviz veriyoruz biraz da. Kolay gelsin.
Yorum Gönder