Yazılarımın
seyrekleştiğini düşünenler yanılmıyorlar. Hayat yorgunu hissediyor insan bazen
ve elini, eteğini, paçasını ve her şeyini çekiyor hayattan. Eh serde ayrıklık
var, bir çemberin içinde yer alamıyorsun diğerleri gibi, ötekilik baki.
Geçtiğimiz haftanın üç
günü, merkezdeydim. Merkez ofiste çalışan arkadaşların neden mutsuz olduklarını
anlamak için orada bir gün geçirmek kafi. Belki sadece ofisin gergin ve her an
patlayacakmış gibi elektrikli havasından değil, belki İstanbul’un genelindeki
bıkkınlığın yansıması, bilemiyorum… İşle ilgili çok üzülmemin ve kendime
kızmamın da sebebi vardır belki, belki… Üç gün korkunç yoğundu, gergindi filan
ama otel odasına döndüğüm akşamlar kendimle baş başa kalma fırsatı, ne yalan
söyleyeyim, iyi geldi. Bol bol yazdım, düşündüm, kavgalı yerlerimi kaşıdım
filan… Niye buraya yazmadın diyebilirsin, işte hep o içe dönmeler, allah onları
n’apsın.
Bu arada artık Arca’yı
çok daha fazla özler oldum. Hele geçen hafta… Hatta annemlerle sık sık
konuştuk, onları bile çok özlemişim. Cumayı zor ettim, doğru cücemin yanına.
Anneanne dede yazlığında müthiş bir hafta geçirmiş. Daha da semirmiş, boy
atmış, bol bol televizyon izlemiş (beyni sulanmıştır eminim) ve çalışmış. Evet
çalışmış. Bazı ufak tefek işler için bizimkilerden ücret alıyor, en son çim
biçme, bahçe sulama ve teras paspaslama işlerinden epey kazanç elde etmiş.
Cumartesi çarşıya pazara gittik, tek kuruşunu harcamak istemedi, kendi
kazanınca insan, zor harcıyor, bilirim. Akşama kadar sağda solda dolanıp evde
tembellik yaptıktan sonra mayolarımızı giyip bisiklete bindik. Yine koyun
uzaklarında denize girdik, güneşi batırdık, dalgalarla oynadık ve taş topladık.
Yani birlikte yapmaktan en çok keyif aldığımız şeyleri yaptık.
Ben bir de torun Arca’yı
seviyorum. Annemle sarılmalarını, babamla sohbet etmelerini, babaannesiyle
didişmelerini ve bu hallerini izlemeyi seviyorum. Bütün yazı göçebe olarak
geçirdik, Arca bizi geçen yaza göre daha çok özledi, çünkü sadece hafta sonları
görüşebildik ama onun için çok keyifli ve faydalı bir yaz oldu bence.
Pazar sabah Arca ipad
oynar, ben de kahvemi içerken oturdum, aldım elime defteri kalemi, yerleşik
düzene geçme planı yaptım. Malum eylül beş dedin mi Arca’nın okulu açılıyor,
tatil bitti. Ev ise tam bir konaklama merkezi. Ya yatmaya gidiyoruz ya da
çamaşır yıkamaya. Artık silkinmenin ve düzenin zamanı geldi. Önce bir dolaplar
temizlenecek, ayakkabılık ve depo. Ardından Arca’nın okul eksikleri tespit ve
tedarik edilecek. Tüm ev iyice temizlenip mutfak, kışlık domates hazırlık
işlemlerine uygun hale getirilecek. Bu arada kavanoz ve kapaklar temin
edilecek, kışın yenmek üzere barbunya ayıklanacak, perdeler yıkanacak ve
çalışma odası düzenlenecek. Hepsini tek tek planladım. Geriye bunları halletmek
kalıyor. Hadi bakalım iş çok, vakit az.
4 yorum:
Kolay gelsin o zaman. :)
Hadi bakalım kolaylıklar olsun o zaman :)
yaz etkisidir Yeliz, insanin yazasi gelmiyor. Ne cabuk bitti bu yaz :(
Kışlık hazırlıklar için tam vakit gerçekten de. Kolaylıklar dilerim ;)
Yorum Gönder