Reklam vs... yayınlıyor, bisikletin parasını bir şekilde çıkarmaya çalışıyor olabilirim ama verdiğim sözleri de tutuyorum, hemen sıcak sıcak pazartesi sendromuna iyi gelecek bir dumur diyalog...
............
Babasıyla yaklaşık yedi kilometre bisiklet bindikten sonra, yemek yemeye bile mecali kalmamıştır. Kafası makarnanın içine düşecekken İlker, Arca'ya takılır.
İ: Arca ya, yemekten sonra bir tur daha atalım mı?
A: Sen tur atabilirsin, Avusturalya'daki evlerin çatısına kadar gidebilirsin.
İ: Sen?
A: BEN BURDAYIM!!
14 Temmuz 2014 Pazartesi
10 Temmuz 2014 Perşembe
Middlesex
Çok karakterli
romanın merkezindeki karakter bir hermafrodit yani çift cinsiyetli bir insan. Bu
genetik bir farklılık aslında. Ve hepimizin aşina olduğu homoseksüellik,
travestilik veya transeksüellikten çok farklı bir şey. Dişi olarak doğup
hayatının belli bir dönemi kız çocuk olarak yaşadıktan sonra erkek oluyor kahramanımız.
Ama tam erkek oluyor diyebilir miyiz?
Hayır! Bence hayır. O tam anlamıyla bir
üçüncü cins. Ne dişi ne erkek…ve üremesi mümkün değil. Aslında bu cins oldukça
nadide bir tür. Belki de böyle olması, doğa ananının bize bir uyarısı. “Bak
yavrum akraba evliliği yapmayın, yoksa çekinik olan bu gen açığa çıkar ve çift cinsiyetli
çocuklarınız olur. Bu çocuklar üreyemez ve neslinizin devam etmesi mümkün olmaz”
diyor. Aman ha neslimiz kurumasın : )
9 Temmuz 2014 Çarşamba
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez
Önceki üç yılı saymazsak 2008’den beri blogger’da 1510 yayın, 9860 yorum ve
962.254+ sayfa görüntüleme (milyona az kalmış) … Günün çorbasının bugün itibariyle istatistiksel
verileri…
8 Temmuz 2014 Salı
Yaşam kalitenizi artırmak için sporu tercih edin…
Reklam metni yazarı olacak kadınmışım be peh! Şimdi Gülçin yazmış da oradan aklıma geldi.
Bisikletle işe gittiğim ilk gün götü başı dağıtmış olmama
rağmen dünyanın en pozitif insanıydım. Telefon da bile sesim çınlıyordu. Spor,
dedim, hayata pozitif bakmanın yolu bu. Az biraz bacak iyileşsin yine
bisikletle işe gitmeye devam edeceğim. Sonra ne oldu? Annem ayağını kırdı. Ne
alaka deme yav, bisiklet için sabah erken kalkmak lazım, refakatçi olmaya
gitmek için bisikleti bir şekilde bırakmak lazım. Neyse öylece bekledi beni…
Hayır yılmış değildim, “düştüm de korktum” yok bizde. Bakma sen çocukken dere
tepe bir cesaretle bisiklet binerdik, şimdi kendime azami dikkat ediyorum. Yokuş
aşağı gitme konusunda temkinliyim, mümkün mertebe kaldırımdan seyrediyorum.
Canımı sokakta bulmadım yani…
3 Temmuz 2014 Perşembe
Dumur diyalog #126
Y: Arca, markete gidiyom geliyon mu benle? (siz beni salon kadını sanıyorsunuz ama ben Bruce Wayne iken izmir şivesiyle konuşuyorum, geliyom gidiyon...)
A: Annecim sana eşlik etmek isterdim ama hiç sürpriz (abur cubur) almak istemiyorum.
A: Annecim sana eşlik etmek isterdim ama hiç sürpriz (abur cubur) almak istemiyorum.
2 Temmuz 2014 Çarşamba
Maksat yeşillik olsun…
"What a busy day!"
“Al benden de o kadar!” Diyecektim de İngilizcesine dilim
dönmedi. Biz açıyoruz bu meşguliyetleri başımıza. Ulaşılabilir olmakla alakalı
her şey. Sen elin Çinlisini whatsapp’tan wechat’ten hababam dürtersen, o da
seni dürter.
Şöyle bir fark ettim de, benim işler bir rahatlamıyor. Ay
sonu yoğunluğu, efendime söyleyeyim, sipariş dönemi yoğunluğu olur insanların.
Benim fıtratımda yok dönemsel yoğunluk. Bende meşguliyet daimi.
Bugün bir ara bir arkadaşıma “var ya departman gibi çalışıyorum,
acilen yetiştiremediğim işlerim için birini almaları lazım” gibi bir cümle kuracak
oldum, peşi sıra cümlenin manasızlığına beraberce güldük. Nasıl olsa yapıyorsun
yeliz, ne gerek var? Abarttığımı düşünene dalarım, bizim sektörde diğer firmaların
bazı elemanlarının iş tanımını ben boş zamanlarımda icra ediyorum, öyle bir
profesyonel yaşam hallerindeyim. Harbi söylüyorum. Geçen hafta derneğin
komisyon toplantısındayız, bir konu gündeme getiriyorum, katılımcılar “ay ona
bizim şirkette başka arkadaş bakıyor” diyor. Başka bir konuyu aktarıyorum, eh o
ithalat departmanının işi diyor. Ulan ben bunların hepsini kendim yapıyorum
diyecek oluyorum, “enayi misin” derler diye sesimi çıkarmıyorum.
Şikayetleri dinlediniz…
Ay neyse…
30 Haziran 2014 Pazartesi
Alper Canıgüz candır!
Ve tabii ki acar dedektif Alper Kamu veledi!
Kahramanın ismini Albert Camus'tan alıp almadığını düşündüm önce ama sanırım değil. Enterasan bir velet. Bünye beş yaşında ancak zeka uzay. Çokbilmişliklerinde tam bir roman kahramanın gerçek üstülüğü var Alper Kamu'nun.
İlk kitabını birkaç sene önce okumuştum, "oğullar ve rencide ruhlar", yaz kitabı arayışına girdiğimde ve eğlenceli ne okunabilir dediğimde ilk aklıma gelenlerden biri Alper Canıgüz oldu.
26 Haziran 2014 Perşembe
Kinyas ve Kayra
Güzel laflar ve gülümseten tespitler.
Kinyas ve Kayra dediklerinde bunlar gelecek aklıma şimdiden biliyorum. Bir de okurken canımın sürekli bira çektiği. O niye, bak hala çözemedim:)
Sondan başlamıştım Hakan Günday'a. DAHA. Ve çok sevmiştim. Yazarların ilk romanlarını okumak gibi bir takıntım var. Hasta ruhlu muyum lan ben? Ama merak ediyorum işte? İlk romanı...
Elvan'la kitaplardan bahsettiğimiz o akşam "al oku" dediğinde tereddütsüz almıştım. İyi ki almışım. Kitap kulübünün temmuz kitabı oldu.
Eğer yirmili yaşlarda olsaydım, kesinlikle hastası olurdum, çünkü tam da o yaşlarıma hitap eden bir kitap. Ama bunda Hakan Günday'ın bir suçu yok elbette, adam benim yirmili yaşlarıma yetiştirmiş romanı lakin ben geç kalmışım.
Eğer yirmili yaşlarda olsaydım, kesinlikle hastası olurdum, çünkü tam da o yaşlarıma hitap eden bir kitap. Ama bunda Hakan Günday'ın bir suçu yok elbette, adam benim yirmili yaşlarıma yetiştirmiş romanı lakin ben geç kalmışım.
25 Haziran 2014 Çarşamba
Dumur diyalog #125
Arca feci dellenir. "Of ya daha yeni yıkamıştık! Bu ne ya?!"
--------
Hastanenin bahçesinde babasıyla tepişirken İlker'in kolu acır;"ya Arca bak nasıl acıdı yaaa"
A: Sızlanma baba, doktor vardır burda gösterirsin!
24 Haziran 2014 Salı
Bil bakalım seni ne kadar seviyorum
Bu kitaptan daha önce bahsettim mi bilmiyorum. Tek bildiğim şimdi tam sırası. Zira Arca'nın bu ara favorisi hem de açık ara. Halbuki çok uzun zamandır bizimle ve bir ara yine keyifle okunmaktaydı.
Öyle tatlı öyle naif bir öykü ki... İki tavşan biri büyük biri küçük. Küçüğün aklı fikri büyüğü ne kadar çok sevdiğini anlatmakta. İçten içe de hep onun daha fazla sevdiğini kabul ettirmekte. Büyük de az değil ha... Boyuna daha büyük ölçütlerle tarif ediyor sevgisini. Küçük de ezikleniyor haliyle... Ama mücadele tam gaz devam... Ta ki uyku saatine gelene kadar.
22 Haziran 2014 Pazar
Hastane günleri
Bir kaldırımın anneme ettiği... kırık bir bacak. Acilde geçirilen ilk gece. Alçıyı takınca hah dedik eve gidiyoruz. "Puhahaa" şeklinde götüyle güldü kader ve tıp ilminin temsilcileri "ameliyat" dedi. Biz yürü git dedik yok anneme değil o yürüyemiyor biz bunu doktorlara dedik ama dinletemedik. Bir de acil dediler aman hemencecik ameliyat olacak diye seviniverdik. Kader bir "puhahaha" daha çekti cümlemize.
18 Haziran 2014 Çarşamba
Arca yavrum senin annen bir sulu gözdü....
Bak bacım bu fotoğraf sana hiçbir şey ifade etmeyebilir. Çocuk
işte uyuyor, anası da manyak mı ne fotoğrafını çekmiş vah yavrum diyebilir
kimileri. Biraz daha dikkatli başka birilerinin aklından ise “yuh lan kadına
bak çocuğun tırnakları çapa gibi olmuş, kesmemiş, az ye de bir tırnak makası al
eline” düşüncesi geçebilir.
Hepsine eyvallah.
Tepelemeyeceğim ancak yüksek müsaadenle çemkireceğim…
16 Haziran 2014 Pazartesi
Tıklayan barnaklarınız altın tutsun, hadi bakiim...
Bisiklet tatbikatımı müteakip yurtdışında medeni
memleketlerde yaşayan arkadaşlardan gelen katlanır bisiklet önerisine tabiri
caizse balıklama dalmıştım. Zaten bisiklet alacaktım, mecbur. Hemen
araştırmalara giriştim. Allah (yok yav google) karşıma bisiklet canavarı bir
arkadaşın sayfasını çıkardı. Canavarkesifte.com
Katlanır bisiklet ile yaptığı testleri anlatıyordu. Önce
öyle tanıdım, sonra bisikletle metroya girme denemeleriyle ilgili videolarını
izledim. Emin olmalıydım, bu katlanır bisikletler metroya sınırlama saatleri
dışında da sokulabiliyor muydu? Mantığım
sokulabileceğini söylüyordu, zira bisikletin olayı o zaten, toplu taşımada
rahat taşınsın! Ama yurdum güvenlik görevlisinin yurdum metro istasyonlarındaki
işgüzarlığı oldukça ilginçti. Girin siteye izleyin ama giremem dersen özet
geçeyim. Canavar arkadaş, katlanır halde girmeye çalışıyor, izin yok! E ben
bunu çantasına koyup geçirsem? Ses yok. Çantayla geçirebildi ama sonraJ Hatta dedim ki bak
ciddiyim, bana açık konuş, buna göre bisiklet alacağım, sokar mıyım sokamaz
mıyım? Çantayla dedi, peki.
Dumur diyalog #124
Doktorculuk oynarken;
A: arca sen bana ne güzel bakıyorsun, sen büyünce doktor ol bence.
A: ben büyüyünce bişey olmayacağım, bütün gün evde oturup belgesel izleyeceğim, yaramazlık yapacağım.
A: arca sen bana ne güzel bakıyorsun, sen büyünce doktor ol bence.
A: ben büyüyünce bişey olmayacağım, bütün gün evde oturup belgesel izleyeceğim, yaramazlık yapacağım.
13 Haziran 2014 Cuma
Allah gönül yarası vermesin
Bugün bisikletle metroya bindiğimi, Bornova’da inip bir
güzel Işıkkent’e pedalladığımı anlatacaktım ama al işte boktan yaralanma
hadisesi “bisikletle metroda nasıl seyahat edilir” başlıklı bilgilendirici
paylaşımdan rol çaldı, pis!
Üstelik hiç de cool bir kaza değildi, hatta kaza bile
denemez.
BAL’ın önündeki kavşaktan geçtim, hadi dedim mis gibi
kaldırım var, kaldırımdan gideyim, bam! Yav bu bisikletin gidonu çok hassas.
Tamam bunu biliyorum, katlanan bisikletlerde hızlı bir yön değiştirme sağlıyor,
yani kötü bir şey değil ama arkadaş, işte kaldırıma çıkarken gidonun
hakimiyetini kaybet sen, denge yalan olsun sonra pat! Dizimin üstüne düştüm,
pedal da epey paraladı bacağı. Bu arada bir türlü katlayamadığım pedalların
katlanabilir olduğunu öğrenmiş oldum. Direkt bana katlandı diyeyim, sen anla!
10 Haziran 2014 Salı
Arca cücesinden varoluşsal sorgulamalar
Geçenlerde sorduğu soru aynen şöyleydi: “annem şimdi senin annen anneannem. Onun da annesi büyük anneanneydi, onu hatırlıyorum. Peki onun ve onun ve onun anneannesi kimdi? Yani en önceki kimdi? Yani bütüünnn anneannelerin annesi?”
Araba farı görmüş tavşan gibi kaldım öyle.
Peki ne yapacaksın şimdi Yeliz?
9 Haziran 2014 Pazartesi
Çocuklarda uyku saati
Arca'nın erken uyumasını çok önemsiyorum. O uyuduktan sonra yapacağım keyiften değil yav - evet tabii bu da var :P - bence çocuklar erken yatmalı. Özellikle de bizimki gibi erken kalkıyorsa. Biz sabah öpüşüp koklaşmadan ayrılmıyoruz. Ben sıvışabilirim aslında ama bebekkenden beridir alıştırdık vedalaşmaya, şimdi uyusun diye bıraksan arıza yapıyor.
Eh biz de bu durumda akşamları tam zamanlı olarak cüceyle ilgilenip - allah seni inandırsın bazen mutfak bile toplanmıyor - erkenden yatağa şutlamayı tercih ediyoruz.
Bir ara bizimle daha fazla vakit geçirmek için uyku saatini 21:00 sonrasına atmaya çalıştı. Özellikle şu yaz saati uygulaması tantanasıyla uyku saati şaşmaya başlamıştı. Gestapo ana mode on vol.129873914 derhal devreye girdi. Ulen nasıl sen kuralları piç edersin?!
Çok geçmeden dahiyane bir çözüm bulundu. Yok yav bulunmadı tamamen spontane gelişti her şey:)
Eh biz de bu durumda akşamları tam zamanlı olarak cüceyle ilgilenip - allah seni inandırsın bazen mutfak bile toplanmıyor - erkenden yatağa şutlamayı tercih ediyoruz.
Bir ara bizimle daha fazla vakit geçirmek için uyku saatini 21:00 sonrasına atmaya çalıştı. Özellikle şu yaz saati uygulaması tantanasıyla uyku saati şaşmaya başlamıştı. Gestapo ana mode on vol.129873914 derhal devreye girdi. Ulen nasıl sen kuralları piç edersin?!
Çok geçmeden dahiyane bir çözüm bulundu. Yok yav bulunmadı tamamen spontane gelişti her şey:)
7 Haziran 2014 Cumartesi
Krema mantar penne... E daha ne?!
Efendiiiimm bu yavru muhteremin el emeği göz nuru. Bizde yalan yok, adam kendi düşündü kendi yaptı. Neredeyse mutfağa sokmadı beni. Ama öncesinde istişarelerde bulunduk yani fikir aşamasında katkım olmadı dersem manasız bir tevazu olur.
Ne alaka deme! Yemeği hazırlama öncesi, sırası ve yeme sonrası ilker yeliz sohbetlerinden ciddi bir yemek programı çıkar!
"Çocuklarımızın güvenliği için onları nasıl bilinçlendiririz?" : Kitaptavsiyeleri
Giriş:
Siz birazdan uzun uzun yazacaklarıma bakmayın.
"Çocuklarımızın güvenliği için onları nasıl bilinçlendiririz?" sorusuna kafa yorarken karşıma çıkan iki tane kitap var.
“Sır Versem Saklar mısın?” kesinlikle tavsiye ederim, soru cevap şeklinde bir kitap ve çocuğun katılımını sağlarken aklında da yer ettiğine inanıyorum. Diğeri bir hikaye kitabı; “Çağlar tanımadığı insanlarla bir yere gitmez” bu da çocuklara tanımadıkları ya da çok az tanıdıkları insanlara güvenmemek gerektiğini anlatıyor. Kitapların künyelerini yazının sonuna yazdım, link verdim.
Kitap önerileri yaptığıma göre, Arca cücesinin incilerini anlatabilirim:)
.................................
Arca eskiden kitap seçmezdi, ne getirir koyarsam önüne, büyük
bir iştahla benimserdi kitabı.
6 Haziran 2014 Cuma
Dumur diyalog #123
Kuzenimin oğlunun sünnet düğününde oryantal Asena sanatını icra ederken Arca koşar gelir babasının telefonunu ister ve Asena'nın her saç sallayışı, her göbek atışı kare kare telefona kaydedilir. Program biter, anası evladına sorar;
Y: Nasıldı Arca dans gösterisini beğendin galiba?
A: Annem biliyor musun o kız çok güzel dans etti, hem de topuklu ayakkabılarla hiç düşmedi biliyor musun?
............
İ: Hadi babacım bak anne yorgun gel beraber uyuyalım bu akşam
A: Düşüneceğim
İ: Ne kadar sürer düşünmen?
A: 5 gün filan sürer.
Beraber uyuma klişesi bitmeyecek hiç bitmeyecek!
Y: Nasıldı Arca dans gösterisini beğendin galiba?
A: Annem biliyor musun o kız çok güzel dans etti, hem de topuklu ayakkabılarla hiç düşmedi biliyor musun?
............
İ: Hadi babacım bak anne yorgun gel beraber uyuyalım bu akşam
A: Düşüneceğim
İ: Ne kadar sürer düşünmen?
A: 5 gün filan sürer.
Beraber uyuma klişesi bitmeyecek hiç bitmeyecek!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)