Feci hastayım. Perşembeden belliydi, yanak ve alında başlayan ağrı "ben sinüzitim geliyorum" demekteydi. Derhal randevu aldım. Durum vahimden bir seviye beri. "En iyi ameliyat yapılmayan ameliyat" tezini savunan doktorum ile "en iyi antibiyotik içilmeyen antibiyotiktir" düsturunu benimseyen hastası yani bendeniz, el ele verdik, iki gün sabredelim dedik. Burun yıkama, papatya buharı, dinlenme .... Reçete bu. Ama iki kutu antibiyotik de yazıldı, hani lazım olursa diye...
17 Şubat 2015 Salı
15 Şubat 2015 Pazar
#sendeanlat
Hastalıktan mıdır bilmiyorum, psikolojim bozuldu. Sosyal medyayı, köşe yazarlarını okuyup ağlıyorum.
En son ilkere özgecanın cenazesinde ön saflardan ayrılmayan ve tabutunu erkek eli değmesin diye taşıyan kadınları anlatırken ağladım.
Bir tek twitter'daki #sendeanlat hashtag'ine ağlamıyorum. Çünkü hiçbiri yeni değil hiçbiri şaşırtıcı değil.
Hangimiz taksiye binerken plakasını ezberlemedik? Hangimiz taksidetken arkadaşımızı arayıp yerimizi bildirmedik? Hangimiz daha ergenliğe adım atmışken otobüste yolda kamuya açık her alanda sözlü bakışlı temaslı tacize uğramadık lan hangimiz?
Şaşırtıcı olan be biliyor musun? Erkeklerin bunlara şaşırması!
Şaşırtıcı olan birkaç fazla merak tıkı uğruna bunları haber yapma şerefsizliğini gösteren medya! Ulan twitter iç dökmelerine mi kaldın hürriyet? Hiç mi bilmiyorsun bu ülkede kadınların başına gelenleri? Pes!
Şaşırtıcı olan hala bu ülkede kadına yapılan şiddeti sistematik bir hükümet politikası olarak görüp sistematik bir tepki veremememiz...
Bak kardeşim. Etek giymişsin, tırnağını boyamışsın, başında örtü varmış hepsi bahane. Bu ülkede kadınsan potansiyel tecavüz mağdurusun!
14 Şubat 2015 Cumartesi
Özgecan Aslan
Oğlum dün akşam yanağında kalple geldi, sevgi günü kutlamışlar. Pasta yapmışlar dans etmişler çok eğlenmişler.
Uzun uzun anlattı...
Sonra markete gittik, yanağındaki kalbi, ilgi gösteren küçük bir çocuğa anlattı.
Her yanımız kalp her yanımız kırmızı... Markette indirimler var, sevgililer gününe özel. Küçük, sanal mutluluklar işte... İlker yarın başbaşa bişey mi yapsak diye yokluyor beni "yürü git" diyorum arkadaşlarımızla çocuklarımızla takılalım bana her gün sevgililer günü... Diyorum.
Sonra eve geliyoruz, yanaktaki kalp kırk nazla siliniyor. Arca uyuyor. Piyano dersi için kek pişiriyorum. (Bazen de cookie;)) ama dün akşam geç oldu, cookie başında beklemek istiyor, zaman istiyor.
Evi kek kokusu sararken ig'ye baktım.
Hayvanların bile yapmayacağı şeyleri gencecik bir kıza yapan bir yaratık çetesinin haberine rastladım. Detayları okuyamadım, okumadım.
Hep söylüyorum, bu ülkede cinskırım var! Bu ülkenin sözümona yöneticileri yapıyor bu azmettiriciliği! Ağızlarında düşürmedikleri kadın laflarıyla, cezaları ağırlaştırmayan politikalarıyla kadını sindirme projesinin mimarlarını ayaktaa alkışlıyorum, çok başarılılar!
Ama bak buraya yazıyorum, bunların kökünü kadınlar kurutacak!
12 Şubat 2015 Perşembe
Dumur diyalog #138
Okuldan karne geldi, daha doğrusu davranış çizelge formu gibi bir şey. Tespitler şaşılacak şekilde doğru. Okul yetkilileri ve biz aynı dertlerden mustaribiz. Hareketlilik.
Söz istemeden konuşmak.
Ve yemek seçmek.
10 Şubat 2015 Salı
9 Şubat 2015 Pazartesi
Bu hayatta kıvırcık arkadaşın olacak! - faydalı bilgiler kılavuzu vol.2
Saçlarıma şükrettiğim postta bahsetmiştim,
benden kıvırcık olmasın kıvırcık ex komşum canım Aslı sayesinde bu modeli kestirdiğimi anlatmıştım. Sanırım saçlarımla ilgili aldığım en iyi karardı. Evvelden kısa kestirmişliklerim vardı ama saçlarımı doğal haline bırakmaz föndü, taraktı saçmalardım. Belki de moda öyleydi bilemiyorum. Artık asla o tantanalara girmiyorum.
6 Şubat 2015 Cuma
“İyi ki doğurmuşum”
Biz küçükken annem bizi
böyle severdi: “iyi ki doğurmuşum” :)
Çocukken bu cümleyi
duyduğumda kendimi çok iyi hissettiğimi hatırlıyorum. Güven veren, sevildiğini
hissettiren bir cümle.
Ben Arca’yı severken pek
bu cümleyi kullanmıyorum. Artık sezaryenle çıkardık diye doğurduk gözüyle bakılmadığımızdan
mıdır, “iyi ki doğurmuşum” cümlesi annemle aramızda (tamam ablam da var) bize
özel kalsın istediğimden mi bilemiyorum. Ben genelde “ay iyi ki benim çocuğum
olmuşsun” diyorum. Şanslıyım, beni seçtin, çok şanslıyım diyorum… Bilmem ki
Arca da benim çocukluğumda hissettiğim mutluluğu hissediyor mu böyle sevilince…
Belki sözcükler değil de telaffuzdaki içtenliktir asıl olan – umarım.
Geçen gece Papyon
koynunda değildi, eminim, yanındaki sehpaya koymuştum. Sabah evden çıkmadan
önce odasına baktım, Papyon’u koynuna alıvermiş ve uykuya devam etmiş,
dayanamadım üstünü örttükten sonra fotoğrafını çektim. O anın hatırası olsun,
içimden “iyi ki benim çocuğum olmuşsun” diye mırıldanıyordum.
5 Şubat 2015 Perşembe
#2015te15yeniblog
4 Şubat 2015 Çarşamba
hayal bu ya...
Efendim bizim evin kira artırım kararı geldi çattı.
Tefeydi tüfeydi, bunları benim şirket umursamaz idi, olmuyor haliyle...
Sen maaşına zam yapılamasa da kira zammını, efendime söyleyeyim en kralından enflasyon geçirmesini (hayır hiçbir ekonomist - bak iktidar yanlısı demiyorum- beni enflasyonun 8 bilmem kaç olduğuna inandıramaz! Bana pinpon topuyla, soba borusuyla gelene pinpon topu, soba borusu... anladın sen onu) kira artırımına yansıtacaksın. Allahın emri.
Tefeydi tüfeydi, bunları benim şirket umursamaz idi, olmuyor haliyle...
Sen maaşına zam yapılamasa da kira zammını, efendime söyleyeyim en kralından enflasyon geçirmesini (hayır hiçbir ekonomist - bak iktidar yanlısı demiyorum- beni enflasyonun 8 bilmem kaç olduğuna inandıramaz! Bana pinpon topuyla, soba borusuyla gelene pinpon topu, soba borusu... anladın sen onu) kira artırımına yansıtacaksın. Allahın emri.
3 Şubat 2015 Salı
Faydalı bilgiler kılavuzu Vol.1
- Ter kokusunu doğal yollarla nasıl önlersiniz?
- Manikür için para mı veriyorsun? O yoooo!!!
- Kıvırcık bir arkadaşın olacak! Buklen yere gelir, sırtın yere gelmez!
- Peki ya arı sokarsa?
- Limonun gençleştirici etkisini bilmeyen var mı?
- Beni dinle, otobüsü kaçırma ya da salak gibi durakta bekleme (izmirliysen tabii:P)
- Yoksa sen hala annenin blog kumanda paneli üzerinden post mu yazıyorsun?
??????
Günün çorbası, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak son zamanlarda işine çok yarayan pratik, pratik olduğu kadar ucuz, ucuz olduğu kadar sağlıklı, sağlıklı olduğu kadar...
Neyse sonuçta birazdan okuyacaklarınız, tarafımdan uzun süre denenmiş ve de önerilmeye hak kazanmış ürünler ve yöntemlerdir.
- Manikür için para mı veriyorsun? O yoooo!!!
- Kıvırcık bir arkadaşın olacak! Buklen yere gelir, sırtın yere gelmez!
- Limonun gençleştirici etkisini bilmeyen var mı?
- Beni dinle, otobüsü kaçırma ya da salak gibi durakta bekleme (izmirliysen tabii:P)
- Yoksa sen hala annenin blog kumanda paneli üzerinden post mu yazıyorsun?
??????
Günün çorbası, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak son zamanlarda işine çok yarayan pratik, pratik olduğu kadar ucuz, ucuz olduğu kadar sağlıklı, sağlıklı olduğu kadar...
Neyse sonuçta birazdan okuyacaklarınız, tarafımdan uzun süre denenmiş ve de önerilmeye hak kazanmış ürünler ve yöntemlerdir.
An itibariyle..
An itibariyle...
Pazartesi pazartesi ikinci birayı (50 cc) dikmiş durumdayım dolayısıyla bundan sonra yazacaklarımdan mesul değilim.... Üstelik yanına bir paket çiğdem (çok tuzlu) götürdüm, yani dudaklarımda bir silikon etkisi var, üç yüz otuz üç deyince ben bile kendimden etkileniyorum, düşün yani nasıl bir seksapel:))))
Pazartesi pazartesi ikinci birayı (50 cc) dikmiş durumdayım dolayısıyla bundan sonra yazacaklarımdan mesul değilim.... Üstelik yanına bir paket çiğdem (çok tuzlu) götürdüm, yani dudaklarımda bir silikon etkisi var, üç yüz otuz üç deyince ben bile kendimden etkileniyorum, düşün yani nasıl bir seksapel:))))
1 Şubat 2015 Pazar
Şu anda kendisine acayip kızgınım!
Arca ile böyle bir ilk yaşayacağımız hiç aklıma gelmezdi. Naif düşüncelerim vardı, müzeye gitmek, uzun soluklu bir kitaba başlamak gibi... Ama yo, yer cücesi bana kandırılmayı yaşatmayı tercih etti.
30 Ocak 2015 Cuma
#2015te15challenge : açıklamalı tam liste!
Nerden
baksan on beş gün olmuş ben dediğimi yutmuşum! İşte yoğun iş temposu böyle bir
şey… İşte eve geldiğinde kendine söz verdiğin o bir saatlik “kendine ait yazma,
kendinle kalma” rutinini yorgunluktan “sızma” rutinine çevirmek böyle bir şey.
Ama laf ağızdan çıkar.
Günün çorbası’nda #2015te15challenge
bir ay gecikme ile başlıyor gençler! Ben her birini yerine getirirken nasıl
eğleneceksem siz de okurken eğleneceksiniz, eminim!
Sayfa bile hazırladım:)
Katkıda bulunan herkeslere
peşinen teşekkür eder, gözlerinden öperim.
29 Ocak 2015 Perşembe
Dumur Diyalog #137
Evin içinde her yer tuzak dolu. Yürümek imkansız. Çünkü yer cücesi sürekli ya önüme atlıyor ya çelme takıyor, iyice oyun haline getirdi. Yine ayağımı tuttuğu o an en sonunda bağırdım: “yeter Arca! Bıktım çelme takmandan! Çelme takmak yok!”
A: Çelme takmıyorum annem, elimle tutuyorum ayağını, elle çelme takılmaz, ayakla takılır!
………
28 Ocak 2015 Çarşamba
Kitap yorumu: Fi
Geçenlerde kitap ödünç aldığımdan bahsetmiştim ya, evet alıyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Bazı kitaplar oluyor, merak ediyorsun, illa kitaplığımda olsun kaygısı taşımıyorsun ya da senin için yepyeni bir yazar oluyor ve külliyatını biriktireceğim diye kasmıyorsun… İşte birbirinden ödünç kitap almak bu anlamda bütçeye müthiş bir katkı sağlıyor. Bizim kitap kulübü bu konuda benzersiz bir ortam.
Bugüne bugün meşhur bir bilogır var karşınızda ona göre!
Fi hakkında yorum yazıyordum. IG’de kitap paylaşımlarını bayılarak takip ettiğim fuufu’ya yazı içinde link verecektim, yani IG profil linki lazım. Kendisini google’ladım. Ekşi Sözlükte de bir entry’si varmış. Güzel ve doğru bir entry yazmışlar, hoşuma gitti.
26 Ocak 2015 Pazartesi
Okumak Türk erkeğini bozar mı?
Meşhur bir istatistik vardır, efendime söyleyeyim, Japonlar
yılda kişi başı yirmi beş kitap okurken biz Türkler on yılda bir kitap
okurmuşuz. Eyvah ki ne eyvah! Gerçi burada söz konusu olan kitap satın almak mı, okumak mı, çok net değil.
25 Ocak 2015 Pazar
hepimiz ölecek yaştayız
Arca’yı dokuz buçuk civarı ite kaka yatağa soktum. İkimiz de
öyle yorgunduk ki, tek kitapta anlaştık. Üstelik de kısacık bir iki yaş civarı
kitabı, Tübitak Erken Çocuk kitaplığından “çiftlikte”. Paylaşım bilinciyle
fotoğrafını çektim, tüm sosyal hesaplarımda paylaştım. Artık bana kalan
zamanlar başlayabilirdi. Başladı.
Ne yazsam diye düşünüyorum, daha doğrusu önce
aklımdaki hangi konuyu yazıya döksem… Okuma köşesine ki artık biraz da yazma
köşesi, sindim. Biraz maillerime baktım, biraz facebooka takıldım.
Özledim
Blogla ilgili yazmak istediğim ilk şeyi başlık edeyim dedim, "özledim" çıktı içimden. Yazmayı özledim. Saatler sabaha karşı biri gösterirken ben, ancak kendime gelebiliyorum. Neden? Anlatacağım, azzz sonraaa...
21 Ocak 2015 Çarşamba
Çocuk kitabı yorumu: -mış gibi
Resim, bir çocuğun icra ettiği ilk sanat dalı, renklerle ilk iletişimi. Susan Striker, Çocuklarda Sanat Eğitimi isimli kitabında çocuklarınızın yaptığı resimlere “bu ne?” gibi bir soruyla yaklaşmayın der, bunun yerine “seçtiğin renkleri beğendim” dememizi veya “burada mavi, sarı, vs… kullanmışsın” gibi yoruma kapalı sözler telaffuz etmemizi önerir.
Devamı için bir tık
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)